şekil bilgisi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez
şekil bilgisi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez Ne90'dan bulabilirsiniz
Bu d�rtl�k i�in a�a��dakilerden hangisi s�ylenemez? >> 8.S�n�f T�rk�eT�r ve �ekil Bilgisi temas� sorusu | Soru Bankas� S�n�f ��retmeniyiz Biz | S�n�f ��retmenlerinin Kaynak Sitesi | http://www.sinifogretmeniyiz.biz
Ben ya�amak istiyorum
Hayata doymad�m henüz
Birgün yar�da kalm�� bir film gibi
Bitecekmi ömrümüz
Yazı kaynağı : www.sinifogretmeniyiz.biz
2022 TYT Türkçe Soruları ve Cevapları
2022 TYT (Temel Yeterlilik Testi) Türkçe Soruları ve Cevapları
18 Haziran 2022 TYT Türkçe Sorularının Konulara Göre Dağılımı
Toplam: 40
TYT’deki Testler ve Kapsamları
2022-TYT – TÜRKÇE TESTİ
1. XII. yüzyılda gözlüğün bulunması, sadece görme kusurlarını —– kalmadı aynı zamanda insanların doğuştan getirdiği ya da zamanla oluşan tahribatları —– gerektiği inancını da yıktı.
Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) gidermekle – kabullenmeleri
B) somutlaştırmakla – onaylamaları
C) görmezden gelmekle – benimsemeleri
D) aramakla – düzeltmeleri
E) ortaya koymakla – iyileştirmeleri
2. Empati başkasının duygularına eşlik etmektir; birlikte ya da aynı şekilde veya bir kişinin diğeri sayesinde hissetmesi, duyması, etkilenmesidir. Bu, kuşkusuz başka bir boyuta taşıyabilir insanı çünkü kısmen de olsa “ben”in hapishanesinden çıkmayı gerektirir. Geriye kimle empati kurulduğunu bilmek kalır. Başkasının öfkesine katılmak, öfkeli olmak; başkasının mutluluğuna katılmak, mutlu olmaktır.
Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Başkalarının duygularını anlama çabasında olmak
B) Kendi sınırlarının dışındaki hayatları anlamak
C) Farklı bakış açılarına karşı ön yargıları kırmak
D) Kendisi dışındaki insanların hayatlarına öykünmek
E) Diğerlerinin beklentileri karşısında duyarsızlaşmak
3. Özellikle nezle veya grip olduğumuzda gündüz saatlerinde görece(I) (genellikle) daha iyi hissederken gece olduğunda hastalık belirtilerini(II) (göstergelerini) daha şiddetli hissederiz. Bunun nedeni, vücudun bağışıklık sisteminin belli bir düzen(III) (uyum) içinde olmasıdır. Gün boyunca (IV) (süresince) vücudu savunan bağışıklık sistemi aktifken(V) (çalışırken) geceleri dinlenmeye geçer ve hücresel savunma azalır.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisinin anlamı, ayraç içinde verilenle uyuşmamaktadır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
4. Füruzan’ın hikâyeciliğinde eleştirmenlerce zayıf bulunan yanlardan biri yeknesak karakter üretimidir. Her hikâyesinde belli çevrelerde karşılaşılabilecek birkaç tipi anlatması ve bunların dışına çıkmaması bu eleştiriye dayanak gösterilebilir.
Bu parçada altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Bir yazarın eserlerindeki olağanüstü karakterleri beğenmişsek yazarın sonraki eserlerinde de aynı karakterleri arama eğilimine gireriz.
B) Eleştirmenin en büyük yetkinliği, sanat eserine dair teknik unsurları bilmekten de öte gerçek sanatı tanıyabilmesi ve tek anlamlılığa hapsolmamasıdır.
C) Eserlerinin geneline hâkim olan temalar, ilk başta tekdüzelik hissi oluştursa da bir araya geldiklerinde bir bütünün parçalarını andırır.
D) Deneme yazarları, hayal kurdukları için mi daha sonsuz bir evrene sahiptir yoksa öğrendiklerini özgün düşünce dünyalarına aktarabildikleri için mi?
E) Edebî eserdeki karakterin hayatın normal akışı içinde sıradan bir görüntüye bürünmesi yerine evrensel bir kimlikle donatılması onu belirli bir tip hâline getirir.
5.
• Çikolata tüketiminin faydaları nelerdir?
• Çikolata tüketiminin etkileri hangi yaş grubunda daha belirgindir?
• Çikolata gibi besinleri sevmenin temel nedeni nedir?
• Çikolata kişilerin hayata bakış açılarını nasıl etkilemektedir?
Aşağıdaki araştırma sonuçlarından hangisi bu sorulardan herhangi biriyle ilişkili değildir?
A) Kimi insanların çikolata, cips gibi yağlı yiyecekleri; kimilerinin ise karnabahar, brokoli gibi sebzeleri sevmesinin arkasında yatan unsurun genetik faktörler olduğu ortaya konmuştur.
B) Her gün bir parça çikolata yiyenlerin, hiç çikolata yemeyen ya da çok fazla yiyenlere göre olaylara daha pozitif yaklaştığı saptanmıştır.
C) Yetişkin kişilerde, sanılanın aksine, çikolatanın tadını; kadınların erkeklere göre daha az sevdiği tespit edilmiştir.
D) Çikolata gibi yiyecekler, ergenlerde serotonin salgılanmasını çocuklara göre daha fazla sağladığı için bu besinleri tüketen ergenlerin çocuklara göre daha mutlu olduğu belirlenmiştir.
E) Çikolatanın ham maddesi olan kakaonun boğazdaki sinir uçlarında bir tabaka yarattığı ve bu tabakanın, sinirlerin tahriş olmasını engellediği ifade edilmiştir.
6. Başkalarını memnun etmek için çalışırsan fark edilemezsin fakat kendini memnun etmek için yaptığın şeylerin birinin ilgisini çekme şansı vardır.
Aşağıdakilerin hangisi bu cümlede anlatılmak istenenle anlamca aynı doğrultudadır?
A) Hedefe başkalarının fikirlerine aldırmadan ilerlektiler başarıya ulaşmada güçlük çeker.
B) Özgünlük, dış dünyadan etkilenmek yerine öz bejliğini ön plana çıkarmayı gerekli kılar.
C) İnsanlar kendi çıkarlarına uygun gördükleri şeyleri daha kolay benimseme eğilimindedir.
D) Kendini gerçekleştirme yolunda atılan adımlar, toplumda yer edinme ihtimalini artırır.
E) Toplumu tatmin etmek için verilen her taviz en başta kişinin başarısını gölgeler.
7. (I) İkinci Dünya Savaşı sonrası pek çok Avrupa ülkesinin şehirleri bir enkaz panoramasından ibaretti. (II) Öyle ki sadece Almanya’da savaş sonrası inşa edilen birçok devasa binanın molozu, yıllarca bu enkazın içinden alınmıştı. (III) Savaş sonrasında Batı’da gelişerek savaşın sonuçlarıyla yüzleşen edebiyat ise “enkaz/moloz edebiyatı” diye adlandırıldı. (IV) Sonuçlarına eleştirel biçimde bakarak savaşın mantığını tepetaklak eden bu edebiyatın, enkaz edebiyatı diye anılması yerindeydi. (V) Zira bu savaş aynı zamanda Batı’da uygarlığın şafağına olan inancın da yıkılışını simgeledi.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerin hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede savaşın ardından Avrupa kentlerinin görünümü betimlenmiştir.
B) II. cümlede yıkımın etkisini anlatmak için örneklemeden yararlanılmıştır.
C) III. cümlede savaş sonrası edebiyata verilen isim gerekçesiyle açıklanmıştır.
D) IV. cümlede bu dönem edebiyatının ismiyle içeriğinin tutadığı vurgulanmıştır.
E) V. cümlede savaşın Batı toplumu için anlamı belirtilirken mecaza başvurulmuştur.
8. Trenin son vagonuna gelene kadar bir sonraki vagonda nelerle karşılaşılacağı ile ilgili merak ve beklentiler yaşamın sürükleyici güçlerindendir; tıpkı heyecanlı bir film izlemek gibi. Son vagon, yolculuğa dair beklentilerin de sonudur; heyecan diner ve deneyimlenmemiş duygulardan uzaklaşılır.
Bu parçada aşağıdaki durum eklerinden hangisi yoktur?
A) İlgi B) Ayrılma C) Yönelme D) Bulunma E) Belirtme
9. Ahmet Hamdi Tanpınar, ilk baskısı 1946’da yayımlanan Beş Şehir denemesinin asıl(I) konusunun hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı(II) beslenen özlem olduğunu söyler. Sadece milletlerin değil bireyin asıl manasını maziyle tanımlayabileceğini düşünen yazara göre mazi, daima(III) vardır. Kendimiz olabilmek için maziyle hesaplaşmaya mecburuz. İşte Beş Şehir böyle(IV) bir mecburiyetin sesidir.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerin türü aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Sıfat – zarf – edat – zarf
B) Sıfat – edat – zarf – sıfat
C) İsim – edat – sıfat – zamir
D) İsim – zarf – zarf – edat
E) Zamir – sıfat – zarf – bağlaç
10. Vücudumuzdaki proteinlerin üçte birini oluşturan kolajen ——-
Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanırsa öge dizilişi “özne – zarf tümleci – belirtisiz nesne -yüklem” şeklinde olur?
A) aynı zamanda bilinen en sağlam malzemelerden biridir
B) başta kemik ve deri olmak üzere tüm dokularda bulunur
C) genç ve pürüzsüz bir cilde sahip olmamıza yardımcı olur
D) bulunduğu dokudaki işlevine göre karmaşık yapılar ortaya çıkarır
E) hayli uzun ömürlü olmakla birlikte belli bir yaşam süresine sahiptir
11.
(I) Kendimi eski mahallemin Arnavut kaldırımlarında çocukluğumu ararken buluverdim geçenlerde.
(II) Bahçelerinde saklambaç oynadığım evlerin bakımsız, hüzünlü hâllerine bakarken saçılıverdi birden etrafa anılarım.
(III) Limon sarısı gibi görünen eskiliğin yüzü, sadece bakımsızlıktan ibaret değildi elbette.
(IV) Benim zihnimdeki eskilik: Duvarlarda çiviler, lekeler, paslanmış salça kutusundan saksılar…
(V) Yoğurtçuya karşı pencereden seslenen Fatma teyzemin nidalarının yokluğu da eskitmişti bu evleri.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
12. Oldum olası(I) kendime çekidüzen(II) vermeyi hiç bilmem. Sakal bir karış, saçlar öylesine, günlerce dolaştığım olur. Bir Mehmet Bey vardı, komşumuz. Tanışır, konuşurdum ama adımı hiç merak etmemiş mi yoksa unutumuvermiş(III), nedir? Bir gün benim için “Hani, sacı sakalı(IV) akar gibi bir adam geliyor buraya, o işte!” demiş. Üstüme başıma özen göstermeyi beceremem. Çoraplarım hep düşer, yakamla boyun bağımın(V) biri bir yanda diğeri bir yanda.
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
13. İri gövdesi güneşte devasa bir petek gibi ışıldayan palmiyenin yaprakları altında üç kadın oturuyor (I) Fatma Aliye, Halide Edip, Samiha Ayverdi (II) Uzaktan güçlükle işitebildiğim sesleri, vecd hâlinde kovanlarına girip çıkan bal arılarının seslerini andırıyor (III) Ne etrafta onları sezen bir baş var ne de onlarda etrafla ilgilenen bir telaş (IV) İki ayrı zaman, aynı tarihî konağın avlusunda akıyor biteviye (V)
Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine diğerlerinden farklı bir noktalama işareti getirilmelidir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
14.
• Kendinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul, teşvik bildiren kelimelerden sonra konur.
• Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerden sonra konur.
• Anlamı güçlendirmek için tekrarlanan kelimeler arasına konur.
• Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra konur.
Aşağıdaki cümlelerin hangisi, virgülün kullanımıyla ilgili bu bilgilerden birine örnek gösterilemez?
A) Benim de söyleyeceklerim vardı elbet sana ama gözlerine bakmakla yetinmeyi bildim, dedi usulca.
B) Haydi, biraz da sen tutun rengârenk kanatlı yaban kuşlarının çıkardığı umut rüzgârına.
C) Hayatta neyin önemli olduğunu anlamak için arkama dönüp bakıyorum ki iyilik, iyilik, hep iyilik.
D) O, bundan yıllar önce her şeyi arkasında bırakıp yeni bir şehre taşındığında kalbindeki aşkı da yitirmişti.
E) İnsan kendini sevip, yaptığı hatalardan ders çıkardıkça içindeki olgunlaşma hissi de tüm benliğini kaplar.
15. (I) Her toplumda kuşaklar arasında yinelemeler ve bunun karşısındaki değişimlerden oluşan bir karşıtlık örülür. (II) Eskiler ile bugünküler kavgası şu veya bu biçimde, açıkça ya da sessizce tekrarlanır. (III) Ne kadar tarihsel çağ varsa o kadar modem dönem olduğu söylenir. (IV) Yine de birkaçı dışında hiçbir toplum gerçekte kendini modern olarak adlandırmamıştır. (V) Modernlik yalnızca zamanın geçişinin bir sonucuysa kendini modern olarak adlandırmak, modernliği çok çabuk yitirmeye razı olmak demektir. (VI) Her şeyin izini silip yok eden kaçınılmaz kültürel erozyonlar, bugün modern toplum dediğimiz bizlerin adını da bir gün yok edecektir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II B) III C) IV D) V E) V
16.
I. Roket kullanmadan uzay deneyimi yaşamak isteyen Eustace, basınçlı bir uzay kıyafeti giymişti ve ince bir polietilen balonun altına asılıydı.
II. İlkin gevşek bir dörtgen hâlinde göğe doğru yükseldi sonra pürüzsüz ve şişkin bir damla biçimi aldı.
III. Eustace hedefine yani gezegen yüzeyinden 25 mil yüksekliğe ulaştığında ise balon; futbol stadı büyüklüğünde, ışıl ışıl parlayan, kusursuz bir küreye dönüştü.
IV. Balon göğe sorunsuzca yükselirken içindeki helyum gazı genişlemeye başladı ve kat ettiği her mesafede balonun şekli değişti.
V. Geçtiğimiz ay 57 yaşındaki Alan Eustace, kayış gıcırtısı dışında hiçbir ses çıkarmadan New Mexico Çölü’nden gökyüzüne doğru hareket etti.
Yukarıda numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?
A) I B) II C) III D) IV E) V
17. (I) Yirminci yüzyıl, dünya kaynaklarını paylaşmak için çıkmış savaşlarla ve bu savaşların birbirinden uzaklaştırdığı toplumlarla tarihteki yerini alıyor. (II) Yirmi birinci yüzyılda gelişen sanat ve iletişim olanakları sayesinde artık dilleri, giyimleri, dünya görüşleri farklı bireyler tahmin edilemeyen ortamlarda karşılaşıyor. (III) Bu imkânlar, insanlara farklı mekânlarda sanat aracılığıyla “öteki”ni tanıma fırsatı sunuyor. (IV) Yönetmen Isabel Coixet, bu buluşma ortamlarını ve farklı kökenden gelen insanların bir aradalığını sinema diliyle anlatıyor. (V) Böylelikle insanlar arasındaki mekânsal ve düşünsel ayrım, sinema aracılığıyla bulanık hâle gelmiş oluyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
18. —–. Başka bir deyişle kitap yazmaya başlamak önemlidir ama önce yazma cesaretini toplamak gerekir. Neticede nasıl yazı yazacağınızı biliyorsunuz; parmaklarınız var ve bir de hayatınız. O tek hayatta kelimelerinizi yazarak sesinizi duyulur hâle getireceksiniz sonra da başkalarının sizi işitmesini sağlayacaksınız. Bunun için yapmanız gereken şey, yazmak. İnsanlar zihninizin içinde dolaşan fikirleri okuyamaz. Onlar ancak sizin dikkatle ve muazzam bir aşkla kâğıda döktüğünüz düşüncelerinizi okuyabilir. O hâlde yazmaktan başka çareniz yok.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Bugüne kadar okurun karşısına çıkamamış mükemmel kitabınızın önündeki tek engel ertelemedir
B) Yazarken yavaş hareket etmek yazma sürecinde geçen zamanın da tadını çıkarmaya olanak tanır
C) Yazı masasına oturduğunuzda ihtiyacınız olan ilk şey size öğretilen kalıplaşmış teknikleri unutmaktır
D) Yazmayı bir yetenek olarak gördüğünüzde nasıl başlayacağınıza dair endişeniz yok olacaktır
E) Taslak hâlindeki karalamaları hayal dünyanızın renkleriyle canlandırdığınızda bir eser ortaya koyarsınız
19. Gombrich’in Sanat’ın Öyküsü adlı klasik çalışması “—–.” cümlesiyle başlar. Başka bir deyişle sanat üzerine, sanatın özü üzerine konuşmayı mümkün kılan sanatçıdır. Tümevarımcılığın hasıdır bu bakış açısı. Bütünün gerçekliğine inanmaz. Dolayısıyla sanatçıyı ihmal eden bir soyutlamanın sanata dair zihinsel çıkarımlarında da sahicilik bulmaz. Önce insan, der. Önce eylem. Sonra kuram.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Sanatçı; toplumda kişiliğiyle değil, sanatıyla varolandır
B) Sanat; sadece estetik kaygıyı değil, toplumsal faydayı da esas alır
C) Eserin değer kazanmasında sanatçı kadar toplumun da etkisi vardır
D) Sanat; sadece ideali değil, bireysel gerçeklik algısını da yansıtır
E) Eser diye bir şey yoktur, sadece onu ortaya koyan vardır
20. Dünyanın en yüksek dağı olan Everest’in zirvesi, deniz seviyesinden 8848 metre yüksektedir. İki tektonik levhanın -yer kabuğu parçasının- çarpışması sonucu oluşan Everest Dağı, —-.
Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilirse “Everest Dağı’nın fiziki özelliklerinde zamanla değişiklik olduğu” sonucuna ulaşılır?
A) gelişen yükseklik belirleme yöntemlerine bağlı olarak yüksekliği farklı sayılarla ifade edilen bir dağdır
B) birbirini itmeye devam eden bu iki levha nedeniyle her yıl yaklaşık dört milimetre kadar yükselmektedir
C) çevresel koşulların değişmesine bağlı olarak yeni oluşan dağlarla birlikte dünyanın en yüksek dağı olma özelliğini kaybedebilir
D) zirve noktasında ölçülen sıcaklık değeri, iklimsel koşullara bağlı olarak farklılık gösteren bir coğrafi yapı özelliğindedir
E) üzerinde belirlenen yeni rotalarla tırmanışlar için günden güne cazip hâle gelen bir yapı özelliği sergilemektedir
21. Süper kahraman karakterleri oluşturmada usta olan Stan Lee, Örümcek Adam karakterini tasarladığında yayımcısı Martin Goodman’e konuyu açar. Goodman ise sekiz bacaklı bir hayvandan türetilen bu karakterin toplumu tiksindirip iğrendirebileceğine yönelik kaygılarını dile getirir. Yine de bu diziyi yayımlamayı kabul eden Goodman’in birkaç sayı sonra haksız olduğu anlaşılır. Okurlar, Örümcek Adam’ı sever ve takip eden yıllar içinde Örümcek Adam serisi; Fantastik Dörtlü, Hulkve Barbar Conan gibi çizgi romanlardan bile çok satarak şirketin en önemli maddi kaynağı ve sembol karakterlerinden biri olur.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Bir fikir olgunlaşırken başarıya ulaşmak için uzmanların tecrübelerinden faydalanmak gerekir.
B) Ekonomik kaygılar yerine toplumsal beğeniler için üretilen işler, daha fazla kazanç getirebilir.
C) Kurgusal bir karakter tasarlanırken toplumun her kesiminin görüşüne başvurulmalıdır.
D) Fikirlerin başlangıcında yaşanan ayrılıklar kurgusal karakterlerin benimsenmesinin temelidir.
E) Özgün bir fikir karşısında toplumun tepkilerine dair taşınan ön yargılar, yanıltıcı olabilir.
22. Orta Çağ sonuna kadar Çin’de yeni bir takvimin imparatorlarca yürürlüğe konması, modernite öncesi Batı devletlerinde her imparator adına madeni para basılmasına benzer bir uygulamaydı. Bu uygulamaların ikisi de imparatorun değiştiğinin anlaşılmasını sağlıyor ve egemenliğinin tanındığı anlamına geliyordu. Siyasal egemenlik ile takvim arasındaki yakın ilişki nedeniyle gök bilim incelemeleri için geleneksel olarak kullanılan cihazlar ve bunların yapımına ilişkin bilgiler, imparator adına çalışan bilim insanlarınca gizli tutuluyordu.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Hem Çin’de hem Batı’da yönetici değişimine dair bilgi, yaygın kullanılan kimi araçların değiştirilmesiyle duyurulmuştur.
B) Takvim ile siyasal otorite arasındaki yakın ilişki Çin’de gökbilim çalışmalarının ilerlemesini engellemiştir.
C) Batı’da imparator adına para basılması ekonomik kaynakların yöneticinin kontrolünde olduğunun göstergesidir.
D) Çin’de imparator için çalışan bilim insanları, gök bilim incelemelerine yönelik cihazlar tasarlamıştır.
E) Çin’de imparator değişimine dair kimi pratikler, Batı devletleriyle etkileşimden sonra uygulanmaya başlanmıştır.
23. Mozart’ın kariyeri; sanat tüketicisinin genişlediği, sanatın piyasa mekanizmalarına dâhil olduğu karmaşık bir dönemde başlar. Sanatın yaygınlaşması sürecinde sanatçı eserini seçkinlerin dışında geniş kalabalıklara sunmak zorunda kalır. Bu durum, sanatçının estetik yönü güçlü “müzik eserlerinden ziyade herkes tarafından kolayca tüketilebilecek “müzikal ürünler” vermesiyle sonuçlanır. Babasının Mozart’a önerisi; müziğin üretim-tüketim ilişkisinde tüketimin başat hâle geldiğini göstermek bakımından çarpıcıdır: “Sana önerim, çalışmalarında yalnızca müzikten anlayanları değil, anlamayanları da düşünmen. Bildiğin gibi müzikten anlayan 10 kişi varsa anlamayanların sayısı 100’dür.”.
Bu parçaya göre müzikal ürünü, müzik eserinden ayıran temel unsur aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tüketici kitlesinin niceliği ve niteliği
B) Sanatçısının yetkinliği ve tanın ırlığı
C) Üretildiği toplumun müziğe bakışı
D) İcra edildiği ortamların fiziksel özellikleri
E) Üretiminde rol oynayan piyasa ilişkileri
24. Bilgeliği başka hiç kimsenin sizin yerinize çıkamayacağı, hiç kimsenin sizi koruyamayacağı ıssız bölgeye yapılan bir yolculuğun ardından keşfedebilirsiniz. Hayran kaldığınız hayatlar, size soylu gelen davranışlar örnek bir aile büyüğünün veya bir öğretmenin ideal hayatından çıkmadı. Aksine kötülükten ve yanlışlardan oluşmuş çok farklı başlangıçlardan türedi. Bu yüzden sevdiğiniz hayatlar ve davranışların hepsi bir mücadeleyi ve zaferi temsil eder.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Bilgeliğin ilk adımı çevredeki her şeyden şikâyet etmek, son adımı ise her şeyle uzlaşmaktır.
B) Bilgelik insanın ne düşüneceğini değil, nasıl düşüneceğini öğrendiği bir yolculuktur.
C) Gündelik mücadelelerden vazgeçmek bilgeliğe doğru yol almak adına atılan bir adımdır.
D) Bilgelik kimsenin ayağına gelmez; o, dünyanın zorluklarına karşı geliştirilmiş bir tutumdur.
E) Neleri ve kimleri görmezden gelebileceğini öğrenmek kişiyi gerçek bilgeliğe ulaştırır.
25. Masal adalarının birinde ihtiyar bir balıkçı varmış. Her akşam balıktan döndüğü zaman ada halkı başına üşüşür ve ona açık denizde neler gördüğünü sorarmış. Halkın ilgisini çekmek için herkesin göremeyeceği canlılar ve tasavvur edemeyeceği tesadüfler icat eden sanatkâr balıkçı; o gün açık denizde bir deniz kızı gördüğünü söyleyip bu hayali, türlü masallara dönüştürmüş. Günlerden bir gün balıkçı, açık denizde gerçekten bir deniz kızı görmüş. O gün balıktan döndüğü zaman kendisine neler gördüğünü soranlara bu sefer, “Bugün hiçbir şey görmedim.” demiş.
Bu parçaya göre aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?
A) Deneyimler, sanatçıdaki yaratıcılığı harekete geçirir.
B) Dinleyicinin ilgisi, hikâyedeki kurguyu zenginleştirir.
C) İnsanlar, gerçeklikten kaçmak için masallara sığınır.
D) Nitelikli eserler, sıra dışı olaylardan ilham alır.
E) Kurgu, gerçeklerden ziyade hayallerimizden beslenir.
26. Günümüzde sahaf denince büyük çoğunluğun aklına ikinci el kitap alıp satan kitapçı gelir. Ancak sahaflık sadece bir ticaret olmayıp belli bilgi donanımını da gerektiren bir meslektir. Osmanlı Türkçesi bilmek bunun başında gelir. Eski harflerle basılı birçok önemli eser bulunmakta ve bunlar tarihe kaynaklık etmeleri açısından önem taşımaktadır. Sahaflık, bu nedenle bir yanıyla arkeolojik keşif yapmaya benzer. Birikimi toprağın altından çıkarıp bugünün hizmetine sunan kişi olan sahafın eline geçen kitaplar arasından bulacağı bir mektup veya belge, bazen tarihle ilgili hiç bilinmeyeni gün yüzüne çıkartabileceği gibi yanlış bilinen bir olayı da düzeltebilir.
Bu parçaya göre sahaflarla ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?
A) Tarihi malzemeyi işleyip yorumlayarak bilgiye dönüştürür.
B) Kültürel mirası ortaya çıkararak hayata yeniden kazandırır.
C) Metinler aracılığıyla OsmanlıJŞflkçesinin öğretimine katkıda bulunur.
D) Toplumda kâr amacı gütmeyen bir meslek olarak algılanır.
E) Elindeki malzemeyi incelerken arkeoloji biliminden yararlanır.
27. Sanat, edebiyat ve eleştirinin kökeninin yakın dönemlere dayandığını iddia ederken resim, şiir ve müzik türlerinin izlerine daha önceki çağlarda rastlanmadığını değil; bu türlere bakışımızın önceki dönemlerden farklı olduğunu ileri sürüyorum. Söz gelimi İlyada destanı 2000’li yıllarda Arkaik Çağ’dakinden çok farklı işlevler görür. Modern okurlar için bir başyapıt olarak Batı edebiyatında önemli bir yeri vardır. Ama Antik Yunan’da yaşayanlar, onun edebiyat olduğunu düşünemezlerdi çünkü kavramsal olarak henüz böyle bir sınıflama yoktu. Bu epik şiir, kurmaca olması yönüyle benzersiz bir yazın tarzı payesi almak şöyle dursun, toplumsal hayatla sıkı sıkıya bütünleşmişti; törenlerde okunuyor, öğretiliyor ve sık sık hukuksal anlaşmazlıkların karara bağlanmasında kullanılıyordu.
Bu parçaya göre Antik Yunan’da İlyada destanının günümüzdeki gibi bir edebî yapıt olarak görülmemesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sözlü kültür geleneğinden beslendiği içinfoplumun ürünü olarak algılanması
B) Sosyal yaşamda bir amaca hizmet ettiği için faydacı yaklaşımla incelenmesi
C) Hukuki metinlerin boşluğunu doldurduğu için estetik yönüne odaklanılmaması
D) Yazınsal metin kategorisi oluşmadığından bu yönünün değerlendirilememesi
E) İçeriğinin yazıldığı dönemin sosyal ve siyasal işleyişine yönelik tasarlanması
28. 300’den fazla üstün zekâlı çocuğun 13 ila 38 yaşları arasında izlendiği bir araştırma; bu çocukların yarısının bugün önemli pozisyonlarda çalıştığını, iyi koşullarda yaşadığını ve hayatından memnun olduğunu gösteriyor. Peki diğerleri? Pek çoğu, sınıfın geri kalanını onların seviyesine taşıyamadığı için konuyu sınıfta işlenmeye başlamadan önce öğrenmiş bu öğrencileri görmezden gelmek zorunda kalan öğretmenler ve kendilerine hitap etmeyen öğrenme ortamları yüzünden konsantrasyon problemleri yaşıyor. Ayrıca onların arkadaş edinme ve birlikte çalışma gibi konularda desteğe ihtiyaç duymayacaklarına inanılması; üstün zekâlıları derinden etkiliyor, motivasyonlarını düşürüyor, böylece onları potansiyellerinin altında bir hayat yaşamak zorunda bırakıyor.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisinin üstün zekâlı çocukların potansiyellerinin altında kalma sebeplerinden biri olduğu söylenemez?
A) Grup içinde rekabet etmekte zorluk yaşamaları
B) Gruba uyamamak sebebiyle arka planda kalmaları
C) Beklenenden daha fazla ön bilgiye sahip olmaları
D) Öğrenme ihtiyaçlarının altında okul koşullarında bulunmaları
E) Sosyal etkileşim konusunda yardımdan yoksun olmaları
29. Kibir kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme veya küçümseme anlamına gelir. Kibir kendinin neyse öyle oluşunu kabul etmeme durumudur ve şişirilmiş bir iç dünya algısıyla gelişir. İnsanı karşıt görüşlere kapatarak kendi gücü ve yeteneği konusunda yanıltır, abartılı bir güçlülük düşleminden beslenir. Kibrin kaynağı benlik saygısıyla ilgili kaygılardır. Sözgelimi küçümseme durumunda kişi başkalarıyla arasına mesafe koyarak adeta bir ulaşılmazlık zırhına bürünür ve olası incinmelerden kendini korur. Büyüklenme durumunda ise kişi sürekli kendini över, yaptıklarını abartarak anlatır. Böylece kendine ve çevresine değersiz biri olmadığını kanıtlamaya çalışır.
Bu parçanın yazarının kibirle ilgili aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenmez?
A) Kibir, insanda sağlam olmayan veya zedelenmiş bir benlik saygısının varlığını gösterir.
B) Kibrin ortaya çıkma nedenlerinden biri, kişilin sürekli kendiyle yarış hâlinde olmasıdır.
C) Kibirli kişilerin ortak özelliği başka olr bağ tanımadan sadece kendi doğrularına odaklanmaktır.
D) Kibirli biri için onaylanmak, kabul görmek ve beğenilmek karşılanması beklenen gizli taleplerdir.
E) Kibrin etkisindeki kişi için kendinde olmayanın başkalarında olabileceğini düşünmek zordur.
30. Türk edebiyatındaki yerini öykücü ve çevirmen olarak tanımlayan yazar, küçük yaşlardan itibaren yerli ve yabancı seçkin yazarları okuyarak büyür. Bu durum, ona çeviri dünyasının kapılarını aralar ve kendi öykülerini yazacak olgunluğa geldiğine ikna olana kadar çeviri yapar. Ortaokuldayken ders kitaplarından bazı metinleri Türkçeye aktararak başlayan çeviri serüveni, Poe’dan yaptığı Altın Böcek çevirisiyle iyice ciddileşir. Zor bir metindir bu ve yazar bu öyküyü çevirirken dikkatini yoğunlaştırma disiplini kazanır. Çevirirken en sıkıldığı metin, dil ve anlatımını bir türlü sevemediği için üzerinde dikkatle çalıştığı Nabokov’un Pnin adlı eseridir. Kaynak metnin ait olduğu kültürel özellikleri, Türkçenin inceliklerine uygun biçimde aktarmak için gösterdiği çaba ise satış rakamlarına yansımaz.
Bu parçada söz edilen sanatçıyla ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A) Çeviriyi, özgün edebiyat metinleri yazmaya hazırlık olarak görmüştür.
B) Üslubundan hoşlanmadığı eserleri de Türkçeye kazandırmıştır.
C) Çeviriye en uygun dil ve üslup arayışı içinde olması okuru zorlamıştır.
D) Çeviride bire bir aktarım yerine dilin özelliklerini yansıtmayı gözetmiştir.
E) Çeviri yapmasının çalışma tarzının şekillenmesinde etkisi olmuştur.
31. Öykülerinde kahramanlarının duygu durumlarını anlatırken şiirselliği tercih eden yazar, kelimeleri de titizlikle seçer. Öykü atmosferini yaratırken çarpıcı imgeler kadar kültürel unsurlardan da yararlanır. Bilinç akışı tekniğini kullanarak hayatın anlamını arayan kahramanların iç dünyalarına derinlik katmayı ihmal etmez. Yazarın, duygusal yaşantısında ve bilinç düzeyinde yaşadığı ruhsal yabancılaşmanın ayırdındaki kadınları ele alması oldukça önemlidir. Onun kadınlarının bu öz bilinci, hayatı sorgulamalarına ve değişim için gereken cesareti göstermelerine neden olur. Böylece öykücülüğümüzün özgün ve dirençli kadın kahramanları sahneye çıkar.
Bu parçada söz edilen yazarla ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Kahramanlarını görünürdeki özelliklerinin ötesinde ele alarak işler.
B) Eserlerinde akılcılığı ve gerçekçiliği ön planda tutar.
C) Seçtiği imgeler, eserlerinin etkisini artırmada önemlidir.
D) Eserlerinde sözcüklerin ifade gücüne özen gösterir.
E) Kahramanları arasında duygusal farkındalığı yüksek kadınlar yer alır.
32. Bir sanat eserinde ilk keşfedilen güzellikler en çabuk bıkılanlardır çünkü daha önce bildiklerimizden en az farklı olanlar bunlardır. Vinteuil’ün sonatının en gizli detayları benim için artık görünür olduğunda eseri en başta beğenmemi sağlayan güzellikler, alışkanlık kazandığım için duyarlık etki alanımın dışına sürüklenmişti bile. İlk göze çarpan güzelliklerden uzaklaşıp yeni bakış açılarıyla eseri dinlemeye başladığımda sonatın, dimağıma karışıklıktan başka bir şey sunmayan hâliyle baş başa kaldım. Üsluptaki bu anlaşılmazlık bana seveceğim bir tını bıraktı. Güzelliğinin gücüyle görünmez olan bu tını, en son fark ettiğimdi ama en son terk edeceğim de yine oydu çünkü onu sevmem daha fazla zamanımı almıştı.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A) Bir sanat eserini vazgeçilmez kılan geçmişten getirdiğimiz duyarlıklarımıza hitap etmesidir.
B) Bir sanat eserini değerlendirirken ilk dikkatimizi çeken, eserin bize tanıdık gelen unsurlarıdır.
C) Bir sanat eserine aşinalığımız arttıkça onu beğenmemizi sağlayan ilk unsurlar etkisini yitirir.
D) Bir sanat eserine sevgimizi uzun soluklu kılan; onun keşfetmesi zor, alışılmadık yönleridir.
E) Bir eserin detaylarını kavramak için harcanan zaman, o eseri ne kadar seveceğimizi de belirler.
33. Sanatın estetik bağımsızlığını savunan Monet’in Nilüferler Serisi adlı resmi, ressamın felsefesini yansıtan en tipik eserlerinden biri. New York Modern Sanat Müzesi’nin önde gelen koleksiyonlarının nadide bir parçası olarak sergilenen eser, adından da anlaşılacağı üzere bir nilüfer göletinin detayına odaklanıyor. Eserde suyun yüzeyi, nilüferler, bulutların göle yansıması en güzel hâliyle görülüyor. Ancak bu eser, geleneksel manzara resimleri gibi çevresel detaylar içermiyor. Bu nedenle Barok Dönemi manzara resimlerindekiler gibi izleyicinin gözü ağaçlara, dağlara, ufuk çizgilerine veya gerçekte var olsa da diğer unsurlara değil, sadece suyun yüzeyine odaklanıyor. Böylece izleyici artık manzaranın dışında durmuyor, esere dâhil oluyor.
Bu parçada Nilüferler Serisi adlı resimle ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Belli bir sanat anlayışını temsil ettiğine
B) Günümüz sanat anlayışının dışında kaldığına
C) Doğa manzarasını farklı bir tarzda yansıttığına
D) Sanat dünyasında özel bir değer gördüğüne
E) İzleyicisinin odak noktasını değiştirdiğine
34. Yiyeceklerin bozulup bozulmadığını takip etmek ve hangi gıdaların tüketilebilir olduğuna karar vermek insanların ne yiyeceği konusunda kaygılanmasına yol açıyor. Aslında bu endişe hiç de boşuna değil çünkü ABD’de her altı kişiden biri, yiyecek aracılığıyla taşınan hastalıklarla mücadele ediyor. Neyse ki bugünlerde, en azından, buzdolabınızda hangi ürünlerin bakteri taşıdığını ve neyin çöpe atılması gerektiğini size söyleyecek bir teknoloji geliştirildi. Pekin Üniversitesindeki bilim insanları, yiyecekle aynı süre içinde bozulan ve renk değiştiren altın nanoçubuk etiketler tasarladı. Herkesin rahatlıkla kullanabileceği bu etiketler, ambalajların üstüne yerleştirilerek gıdaların bozulduğunu koklamadan anlamayı sağlıyor. Bu teknolojinin hava geçirmeyecek biçimde ambalajlanmış ve zaman içinde bozulan her ürüne uygulanması planlanıyor.
Bu parçada söz edilen teknolojiyle ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Sağlığı koruma amacıyla geliştirildiğine
B) Pratik bir kullanıma sahip olduğuna
C) Yaygınlık kazanacağının düşünüldüğüne
D) Gıdaların ömrünü belirlemeye yaradığına
E) Tüketicide tasarruf bilinci oluşturduğuna
35 – 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Polisiye türünün bilinen ilk örneklerini veren Edgar Allan Poe ile Agatha Christie’nin eserleri başta olmak üzere bu türde kaleme alınmış kurgusal eserlerde modern insanın anlam dünyasına ilişkin ipuçlarını bulmak mümkündür. Kültürel anlamda farklılaşsa da türün klasik eserlerinin temelinde bir formülün yer aldığı görülür. Bir suçun işlenmesiyle ortaya çıkan tüm bu hikâyelerde suçu işleyebilecek şüpheliler üzerine bir soruşturma yürütülür. Okurun da soruşturma sürecinin bir parçası olması, kendini kahramanın yerine koyması ve ipuçları temelinde zihinsel bir sorgulama gerçekleştirmesi beklenir. Tabii ki kurgu; okurun gerçek suçluyu, romanın kahramanından önce bulmasını engelleyecek şekilde oluşturulur. Aynı zamanda olay örgüsü bir neden sonuç ilişkisi temelinde tersten başlar; öncelikle sonuç verilir, sonrasında nedenler ele alınır. Bu sayede hikâye; modern hayatın birbirini tekrar eden günlerinde nefes almak isteyen okura, kendi güvenli ortamında bir gerilim yaşama ve hikâyenin çözüme ulaşmasıyla rahatlama fırsatı sağlar.
35. Bu parçadan modern insanla ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Rahatlamak için kurgusal dünya ve gerçek yaşam arasındaki zıtlıklara sığınmaktadır.
B) Polisiye türü sayesinde günümüzde kurgusal eserleri daha fazla okumaktadır.
C) Gündelik hayatın sıradanlığından kurtulmak için polisiye türüne yönelmektedir.
D) Farklı kültürel özelliklerin çağdaş dünyayla bütünleşmesini beklemektedir.
E) Çevresindeki olayların nedenlerinden çok, sonuçlarına odaklanmaktadır.
36. Bu parçaya göre Edgar Allan Poe ve Agatha Christie’nin romanlarını okuyan birinin aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenmez?
A) Romanı okurken durmadan suçlunun kim olduğunu bulmaya çalıştım ama sonunda hiç aklıma gelmeyen birinin suçlu olduğunu öğrendim.
B) Romanı okurken olayların akışında kahramanın neler hissettiğini ve sonraki hamlesinin ne olabileceğini tahmin etmeye çalıştım.
C) Elimden bırakamadığım bu romanı okurken kimi zaman kendimi romanın içinde suçlunun peşinden koşarken gördüm.
D) Romanın başlarında bir toz bulutu gibi görünen olayların, romanın sonlarına doğru bir suçun etrafında geliştiğini anladım.
E) Ara sıra heyecanlandığım, bazen stres yaşadığım bu romanın sonuna geldiğimde mutlu olduğumu fark ettim.
37 – 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Pascal, insanların genellikle kendini tanımaya zaman harcamadığını ve kendi müşkül durumlarıyla yüzleşmekten kaçabilme umuduyla daima koşturduğunu ileri sürer. İnsanların bu “mutluluk arayışı oyunu” varmak değil, koşmak olarak nitelendirilebilir. Oysa koşmak sadece zihinleri dağıtmanın bir yoludur; koşturup dururken düşünceye yer kalmadığından zihin hakikate yüz çevirir, onu görmeyi erteler. Mutsuzluğun asıl nedeni, insanın kendi kendine odasında kalıp sessizce oturmayı bilememesidir. İnsanlar, sonu hiçbir yere varmayan aynı parkurda koşmaya devam eder. Böylece kendine yakından bakma görevinin ağır yükünden kaçar ve kendini acı bir uyanışa mahkûm ederek mutluluğa ulaşma arzusuyla başladığı noktaya her defasında geri döner. Koşmanın cazibesine kapılmıştır ama elde ettiğini sandığı mutluluk gerçek değildir.
37. Bu parçaya göre “mutluluk arayışı oyunu oynayan insanlar”la ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Gerçek mutluluğa ulaşmada zorlandıkları
B) Sürekli bir arayış içinde oldukları
C) Kısır bir döngüde hapsoldukları
D) Kendilerini tanımaktan kaçındıkları
E) Beklentilerini keşfetmek için çabaladıkları
38. Bu parçaya göre “odasında sessizce oturabilen insan”ı, “koşmanın cazibesine kapılmış insan”dan ayıran özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Düşüncelerine odaklanarak kendisiyle yüzleşmeyi göze alması
B) İnsanlarla iletişim kurmaktan kaçınarak yalnız kalmak istemesi
C) Mutluluğu, gündelik hayatı akışına bırakarak bulacağına inanması
D) Kişiler arası çatışmalardan uzak durup dingin bir yaşam tercih etmesi
E) Hayatın dayattığı alışkanlıkları nasıl değiştirebileceğini sorgulaması
39 – 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Bilimin evrensel bir nitelik taşıdığı düşünülse de bilim insanlarının üslubu ve araştırma sonuçlarını sunma biçimleri, çalışmalarından daha fazla öne çıkar. Bu nedenle araştırma yapmaya ilk adımlarını atanlara önemli bilim insanlarının bu vasıfları, yol gösterici olarak sunulur. Söz gelimi Newton’ın hayatını anlatan bir metinde elma hikâyesi ön plana çıkar. Eğer bu hikâye olmasaydı Newton’ın Evrensel Kütle Çekim Yasası, sadece bilim insanlarının algılayışında kalabilirdi. Einstein da “Bilim, gündelik düşüncenin geliştirilip inceltilmesinden fazlası değildir.” sözüyle bu durumu destekler. Bununla karmaşıklıktaki yalınlığı keşfetmek kadar keşfin yalınlıkla ifade edilmesini de vurgular. Kendisi de ünlü Genel Görelilik Kuramı’nı aktarırken karmaşık sayılar ve hesaplamaların yanına bir örnek iliştirir: Zaman görelidir çünkü eliniz kaynar suda iken bir dakika, bir saat gibi gelir; sevdiklerinizle geçirdiğiniz bir saat ise bir dakika.
39. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Bilimsel çalışma yapmaya yeni başlayanlara verilen öneriye
B) Bilim insanlarının çalışmalarına yansıyan özelliklerine
C) Bilim insanlarının başarılı ürünler ortaya koyduğu disiplinlere
D) Bilimsel araştırma sonuçlarının ifade edilme biçimine
E) Bilimsel araştırmaların günlük yaşamla ilişkilendirildiğine
40. Bu parçada yazarın savunduğu düşünceyi desteklemek için aşağıdaki örneklerden hangisi kullanılabilir?
A) William Bragg, bilimin asıl amacının “yeni kanıtlar bulmak değil, bilimle ilgili yeni düşünme biçimlerini keşfetmek” olduğunu söyler.
B) Cenap Şahabettin’e göre bilim “Eflatun gibi düşünüp okuma yazma bilmeyen annemin diliyle anlatmak”tır.
C) Carl Sagan’a göre bilim “bilgi birikiminden çok daha fazlasını düşünmenin bir yolu”dur.
D) M. Esat Erişirgil, “bilimin bize sadece gerçeği sunduğunu, barış ya da mutluluğu vadetmediğini” belirtir.
E) Cüneyt Ülsever, bilimi “yalnızca gerçeği arama yolculuğu” olarak ifade eder, asıl amaç onu bulmak değildir.
2022 TEMEL YETERLİLİK TESTİ (TYT) TÜRKÇE TESTİ CEVAPLARI
1.A 2.B 3.A 4.C 5.C 6.D 7.C 8.E 9.B 10.D
11.D 12.C 13.A 14.D 15.B 16.D 17.A 18.A 19.E 20.B
21.E 22.A 23.A 24.D 25.E 26.B 27.D 28.A 29.B 30.C
31.B 32.A 33.B 34.E 35.C 36.D 37.E 38.A 39.C 40.B
Yazı kaynağı : www.turkedebiyati.org
2021 TYT Türkçe Soruları ve Cevapları
2021 TYT (Temel Yeterlilik Testi) Türkçe Soruları ve Cevapları
26 Haziran 2021 TYT Türkçe Sorularının Konulara Göre Dağılımı
Toplam: 40
2021-TYT – TÜRKÇE TESTİ
1. Bu roman, okuruna ilk bakışta çok keyfî, çok dağınık görünebilir. Yazar -— yazmış gibi. Oysa bu dağınık görünüşlü malzeme -— bir şekilde toplanmış ve yapısal bir bütün meydana getirecek şekilde örülmüş.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) talep edileni – bilinçli
B) aklına geleni – titiz
C) akışın getirdiğini – ahenkli
D) kendinden bekleneni – tutarlı
E) uygun düşeni – aleni
2. Benim bu konudaki bilgilerim oldukça yalın kat; bir uzmanın sahip olduğu bilgi ve görgü derinliğinden gayet uzak.
Bu cümledeki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Kendine yapılan bu haksızlığa oldukça ölçülü bir tavır ve olgunlukla karşılık verdi.
B) Bu şaşaalı davete, gösterişsiz bir kıyafetle katılarak herkese üstü kapalı bir mesaj vermişti.
C) Onun edebî yazıları, sığ konularda üstünkörü yazılmış karalamalar olarak eleştiriliyordu.
D) Evin dekorundaki ayrıntılar, dikkatini toplamasına engel olacak kadar abartılıydı.
E) Eserlerindeki sanatsal derinlik, sergiye gelen herkesi kendine hayran bırakıyordu.
3. Yorgunluk ve uykusuzluktan bitap hâlde göz kapaklarını kısarak saate baktı. Gün ağarmak üzereydi. Aklındakiler dağılır diye korktuğundan olsa gerek radyonun sesini kıstı. Başka şeyler düşünmeli dedi, kendi kendine. Mesela bu ay; lambayı idareli kullanmalı, yakacaktan da biraz kısmalıydı. Ne yapsa olmuyordu, en sonunda bıraktı kendini. Dünyanın yükünü sırtlanmış omuzlarını biraz kısarak eğreti oturduğu sandalyeden kalkıp pencereye doğru yöneldi.
Bu parçada “kısmak” sözcüğü aşağıdaki anlamlardan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamıştır?
A) Biraz kapamak
B) Azaltmak, alçaltmak
C) Büzmek, daraltmak
D) Yatıştırmak
E) Eksiltmek, sınırlandırmak
4.
• arka: Zaman veya düşünce bakımından geçmiş.
• başlamak: Oluşmak, ortaya çıkmak, doğmak.
• dert: Kaygı.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “arka, başlamak, dert” sözcükleri belirtilen anlamlarını karşılayacak şekilde kullanılmıştır?
A) Uyandığımız an, üçte birini arkada bırakmışızdır başlayan günün ve bundan sonraki derdimiz, önümüzdeki zaman dilimini nasıl geçireceğimizdir.
B) Güne mutlu başlamak ve yeni anılar biriktirmek gibi büyük bir derdi vardı, bu nedenle iyi hissedeceğini düşündüğü anların arkasına düşerdi.
C) Türlü dertlerle uğraştığı hastane günlerinde arkasında desteğini hissettiği ailesini yanına alıp yeni bir hayata başlamak için çabalıyordu.
D) Arkası bir türlü gelmeyen çelişkilerle yaşamak istemiyordu, yaz başlarken balkonda misafir ağırlayıp kâh gülmek kâh dertlerini paylaşmak istiyordu.
E) Evin arkasındaki bahçede kurulan sofrada dertlerden uzak, herkesin mutlu olduğu bir yaşama dair kurulan hayaller konuşulmaya başlandı.
5. (I) Avustralya’da yaşayan Tetragonula carbonaria türü arılar, balı üzüm tanesine benzeyen çanaklarda depoluyor; yavrularını ise sarmal şekilli kuluçka peteklerinde yetiştiriyor. (II) Bir mühendislik harikası olan bu kuluçka petekleri, birbirine bağlı yüzlerce gözden oluşan bir merdiveni andırıyor. (III) Zaman içinde gözlere, dışa ve yukarıya doğru sarmal yapı oluşturacak şekilde yenileri ekleniyor. (IV) Arıların petekleri oluştururken kullandıkları ana malzeme, bitki reçineleri ve bal mumu karışımından oluşuyor. (V) Kraliçe arı gözlere birer yumurta bırakıyor, işçi arılar da hemen gelip bu gözlerin üzerini kapatıyor.
Bu parçada yer alan numaralanmış cümlelerde Tetragonula carbonarialar hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede, yaşadıkları yer ve üretim biçimlerinden söz edilmiştir.
B) II. cümlede, ürettikleri kuluçka peteklerine ilişkin öznel yargı kullanılmıştır.
C) III. cümlede, kuluçka peteklerine nasıl şekil verdiklerinden bahsedilmiştir.
D) IV. cümlede, kuluçka peteklerini hangi maddeden ürettiklerine işaret edilmiştir.
E) V. cümlede, aralarındaki iş bölümünün bal üretimi üzerindeki olumlu etkisine değinilmiştir.
6.
I. Türkiye’de Türkçe müzik daha fazla dinleniyor ve reklam verenler daha çok Türkçe müzik yayını yapan radyoları tercih ediyor.
II. Türkiye’de yayın yapan radyo kanallarının çoğu yerli müzik yayını yaparken yabancı müzik yayını yapan kanal sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor.
Numaralanmış I. cümle ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) II. cümlede belirtilen durumun gerekçesini açıklamaktadır.
B) II. cümlede ortaya konulan durumun koşulunu belirtmektedir.
C) II. cümledeki bilgileri farklı örnekler üzerinden değerlendirmektedir.
D) II. cümledeki açıklamayı çürütmek için yeni bir bilgi sunmaktadır.
E) II. cümlede yer alan açıklamayı karşılaştırmalı ele almaktadır.
7. Başarılı olmak için çıktığın yolda bir gözün başkalarının ne yaptığıyla ilgilenirse hedefine ulaşmak için kullanabileceğin tek gözün kalır.
Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kişilerin kendilerini başkalarıyla kıyaslamaları, kendilerini tanımalarını engeller.
B) Kendi çaba ve çalışmalarına odaklanan kişiler, başarıya daha kolay ulaşır.
C) İnsanlar kendi yeteneklerini keşfettikleri ve geliştirdikleri ölçüde başarılı olur.
D) Başarılı olmak isteyen kişiler başkalarının ne düşündüğünü ön plana koymalıdır.
E) Başkalarından takdir görmek için sergilenen gayretler, gelecek başarıyı geciktirir.
8.
İşte ben hep böyle garip mahzun,
Bir şey beklermişçesine yaşıyorum.
Bazen öyle günlerim oluyor ki Elâgözlüm,
Ne oldu, nasıl bitti şaşıyorum.
Bazı bilmem, gün nasıl başladığında,
Kayıp kayıp gidiyor dünya bıkkın bakışlarımdan.
Yaşıyorum, yaşıyorum da bitmiyor,
Bir tutam sakız oluyor ağzımda zaman.
Bu dizelerde aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?
A) Ünsüz yumuşaması
B) Ünlü düşmesi
C) Ünsüz düşmesi
D) Ünsüz benzeşmesi
E) Ünlü daralması
9. İnsan; daha güçlü canlılara karşı tek başına kendini koruyamaz, tek başına ihtiyaçlarını karşılayamaz dolayısıyla bir arada yaşamak tabii ve zaruridir.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Niteleme sıfatını niteleyen zarf
B) Yönelme durumuyla kullanılan edat
C) Yeterlilik bildiren olumsuz fiil
D) Üçüncü çoğul iyelik eki almış isim
E) Belirtme durumu eki almış zamir
10. (I) Süper kahramanların çizgi romanlarda güçlerine kavuşmaları, genellikle belli başlı şekillerde olmaktadır. (II) Bilinmeyen bir dünyadan ya da doğrudan uzaydan gelen insanüstü güçlere sahip süper kahramanlar, en yaygın bilinen örneklerdendir. (III) İkinci sıradakiler radyoaktif etki sonucu güçlerine kavuşan süper kahramanlardır. (IV) Radyoaktif bir hayvan tarafından ısırılan karakter, bir süper kahramana dönüşüp onu ısıran hayvanın özelliklerine sahip olur. (V) Başvurulan yöntemlerden bir diğeri de deney kazaları sonucu ortaya çıkan kahramanlardır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin öznesi, belirtili isim tamlamasıdır.
B) II. cümlenin öznesi, sıfat tamlamasıdır.
C) III. cümlenin yüklemi, sıfat tamlamasıdır.
D) IV. cümlenin öznesi, belirtisiz isim tamlamasıdır.
E) V. cümlenin yüklemi, sıfat tamlamasıdır.
11. (I) Halil İnalcık’ı diğer tarihçilerden ayıran önemli hususlardan biri, araştırmalarında tarih dışındaki beşerî bilimlerden de yararlanmasıydı. (II) Edebiyat, hukuk, sosyoloji, sosyal antropoloji, iktisat, İslamiyet ve siyaset bilimi; onun araştırmalarındaki temel alanlardandı. (III) İnalcık, hukuk ve sosyolojiyle çok genç yaşlarda tanıştı. (IV) Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bünyesinde yapılan sınavı kazanarak bu kurumun öğrencisi oldu. (V) Daha sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne de kayıt yaptırarak eğitim hayatı yoğun bir tempoda devam etti.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir noktalama yanlışı yapılmıştır?
A) I B) II C)III D) IV E) V
12. Dünya’nın merkezine ulaşmak için binlerce kilometre içeri doğru yol almak gerekir. Merkeze doğru ilerlerken sıcaklık dayanamayacağımız kadar, yaklaşık altı bin derece, yükselir. Bu sebeple Dünya’nın merkezine gidip, orada araştırmalar yapıp dönmemiz kesinlikle mümkün değildir. Hatta bir makine, bir robot göndermemiz bile imkânsızdır. Çünkü göndereceğimiz robot basınç sebebiyle parçalanır, sıcaklıktan dolayı yanar.
Bu parçada virgülün aşağıdaki işlevlerinden hangisinin kullanımı yoktur?
A) Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime gruplarının arasına konur.
B) Cümle içindeki ara sözleri ayırmak için ara sözlerin başına ve sonuna konur.
C) Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra konur.
D) Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur.
E) Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur.
13. Tramvay, Galata Köprüsü(I) üzerinden tarihî yarımadaya geçerek Sultanahmet’e vardığında sırasıyla iki farklı şehrin çehresine şahit olan yolcu, burada bir müddet beklemek zorunda kalacak. Roma hipodromu(II) olan At Meydanı(III)çevresindeki yapıların ışıltısı karşısında büyülenecek; üç devrin mabedi bin beş yüz yıllık Ayasofya Camisi(IV), etrafı süsleyen Alman çeşmesi(V) gibi anıtlar geçidinin ortasında başı dönecektir.
Bu parçada numaralanmış sözlerin hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
14. Aşağıdaki cümlelerde yer alan birleşik sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) Gezdiğimiz yerlerdeki nesnelerin üzerine, onların hakettiği heyecanı duymamızı sağlayacak sorular iliştirilmemişti.
B) Bütün bu güzellikler, onları göreceğim için kendimi ayrıcalıklı addetmeme rağmen bende kayıtsızlık uyandırıyordu.
C) Nehri ve vadiyi seyreden iki kişi o anda yalnızca doğayla değil, birbirleriyle kurdukları dostluğu da dönüştürmekteydi.
D) Bize hükmeden mutluluk arayışı ise bu arayışın dinamiklerini açığa çıkaran etkinliklerden biri seyahatlerimizde.
E) Merak bazen uzun mesafeleri birleştiren küçük halkaların oluşturduğu, insanı cezbeden bir zincir gibidir.
15. (I) Uygar kayıtsızlık, kişinin diğeriyle göz göze gelmekten kaçınması veya onu hiç fark etmemiş gibi davranmasıdır. (II) Kişi; bakmadığı, işitmediği ve hepsinden önce çevredekilerin yaptıklarıyla ilgilenmediği havasını verecek bir tavır takınır. (III) Gözlemlemekten kendini alıkoyamayan bakışların karşılaşması ise iletişim kurmaya davettir, insanların gözünde görünmez kalma kararlılığından feragat etmeyi gerektirir.(IV) Çoğu zaman kalabalık olan sokaklarda sırf bir yerden başka bir yere gitmek bile her şeye dikkatle bakmayı, gözlemlemeyi gerektirir. (V) Bu nedenle göz teması kurulan insanları rahatsız ve tedirgin etmeden gözlemlemek gerekir, uygar kayıtsızlığın özü de budur.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
16. (I) Fotoğraf makinesi 1839’da Fox Talbot tarafından icat edildi. (II) Başlangıçta seçkinlerin kullanımına açık olan cihaz; 30 yıl gibi kısa bir süre sonra polis dosya kayıtları, savaş muhabirliği, aile albümleri ve kartpostallar için kullanılmaya başlandı. (III) Kullanım alanı hızla artan fotoğraf makinesinin halk için ucuz maliyetli üretilen ilk örneği, pazara 1888’de sürüldü. (IV) Kullanım olanaklarının böylesine artması, fotoğraf makinesinin toplumu çok derinden ve can alıcı bir biçimde etkileyeceğinin göstergesiydi. (V) Fotoğrafın, görünümlere gönderme yapmada en baskın ve en doğal yol olması, sanayileşmenin sonuçlarının alınmaya başlandığı dönemde gerçekleşti. (VI) Fotoğraf, her şeyi yakından gören tanık olarak dünyanın yerine o zaman geçti.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II B) III C)IV D) V E) VI
17. Richard Strauss, bugünün orkestra repertuvarının demirbaşları arasında sayılan bir dizi senfonik şiirle ve opera alanındaki kalıcı eserle tanınan en önemli bestecilerdendir. Özellikle Salome adlı operası sansasyon yaratmış, sayısı yüz elliyi aşan //’etleri ile bir şarkı ustası olarak müzik tarihindeki özgün yerini almıştır. Günümüz operaları hâlen onun zengin sahne çalışmalarından yararlanır. Gerek //’etlerinde gerek görkemli orkestral eserlerinde lirik gücünü kuvvetle hissettiren Strauss, bugün de dünyanın önde gelen solistlerini mıknatıs gibi kendine çekmektedir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Benzetme
B) Öznellik
C) Tartışma
D) Örnekleme
E) Karşılaştırma
18. İlk Çağ’dan beri bilimi, bilimsel bilgiyi tek ve hakiki bilgi kaynağı olarak görenlerin yanı sıra bilimden kuşku duyma, onu özellikle yaşam pratiği açısından değersiz hatta zararlı sayma eğilimi de var olmuştur. ——. Yakın zamanlar göz önüne alındığında bunların genelde modern bilim ve teknolojinin neden olduğu çevre kirliliği, işsizlik gibi etkenlerle ortaya çıkan hoşnutsuzluklardan, kimi kültür ve uygarlıkların alternatif bilim anlayışından ve nihayet eleştirel teoriden kaynaklandığı söylenebilir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Her ne kadar bilimsel bilgiyi üreten, insanın kendisi de olsa o, üreticisinden bağımsız bir niteliğe sahiptir
B) Bilime karşı takınılan bu tavır boşuna değildir, arkasında toplum ve şartlara göre farklılaşan nedenler bulunmaktadır
C) Dikkatli bakıldığında burada birbirinden ayrı iki düşünce tarzının birleştiği ortak bir nokta görülebilmektedir
D) Bunun için gerçek bilimle sözde bilimi birbirinden ayırabilme; bilimsel yöntem ve bilginin kullanımına bağlıdır
E) Bilim felsefecileri bu noktada, bilimin yerini ve bilim ile insan ilişkisi içindeki işlevini doğru belirlemek zorundadır
19. Tiyatro ve sinemada, izleyicinin bütün dikkatinin sahneye ve perdeye yönelmesini sağlayacak bir yerleşim ve ışık düzeni vardır. Dikkatin dağılmaması için, geç gelenler salona alınmaz. Buna rağmen, en iyi koşullarda bile, bir filmin ancak %60’ının görülebildiği, %40 ayrıntının dikkatten kaçtığı saptanmıştır. Bu oranın, radyo ve televizyon yayınlarında daha da düştüğü kabul edilebilir. Çünkü radyo ve televizyon, genel olarak, günlük hayatın akışı içinde takip edildiği için kişi yayından zaman zaman kopar. ——- .
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Yetişkinlerin düz bir konuşmayı dikkatle dinleme süresinin, genel olarak radyoda beş dakika, televizyonda on dakika olduğu saptanmıştır
B) Ancak bunda senaryonun özgün veya çeviri olmasının yanında ses ve görüntü efektlerinin de etkisi vardır
C) Radyo ve televizyon dizilerinde bir sinema tekniği olan geriye dönüşlerle ayrıntıların pekiştirilmesindeki ana neden budur
D) Uzun süreli bir programı, oyunu veya filmi dikkatle izleme süresi yaş ve ilgiyle ilişkilendirilebilir
E) Kimi zaman çizgi filmler ve radyo oyunları gibi çocuklar için hazırlanmış programları yetişkinlerde aynı ilgi ve dikkatle izleyebilir
20. Eleştirel düşüncenin bireyde oluşma ve gelişme aşamaları vardır. Sanatçının doğayı yansıtması, ideal güzellik anlayışını benimsemesi gibi sanat hakkındaki genel kabuller, eleştirel bakış için olgunluğa ulaşmada önemli bir basamaktır. Eleştirel düşüncenin ilk aşamalarını oluşturan bu yargıların ötesine geçemeyenler, çoğu zaman büyük sanatçıları ne beğenir ne de onların derinliklerine nüfuz edebilir.
Bu sözler aşağıdaki soruların hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Sanata yönelik farklı bakış açıları, eleştirel düşünmenin gelişmesine nasıl bir katkı sağlıyor?
B) Eleştirel bakışın oluşması için hangi yeterliklere sahip olunması gerekiyor?
C) Eleştirel düşüncenin oluşmasında ilk aşamadan sonra kişi hangi değerleri benimsiyor?
D) Bazı eleştirmenler önemli sanatçıların eserlerini anlamakta neden zorlanıyor?
E) Sanat eserlerinin kalıcı hâle gelmesinde eleştirmenler nasıl bir rol oynuyor?
21. Besin neofobisi -yeni besinleri denemeye karşı duyulan isteksizlik ve korku- hakkında yapılan bir araştırmada yaşları 4 ila 7 arasında değişen ikizlerin %72’sinin yeni besinleri denemekle ilgili isteksizliğinin genlerinden kaynaklandığı tespit edildi. Bu konuda yapılan önceki çalışmalarda da çocukların %78’inin, yetişkinlerin ise %69’unun genlerinin etkisiyle yeni besin denemekten kaçındığı görüldü. Araştırmaya katılan çocukların çevresel etkenler bağlamında yeni besinlere duydukları korkuyu azaltabilecekleri belirlendi. Bu konuda yetişkinlerin çocuklara örnek olması gerektiğini belirten uzmanlar; ebeveynlere evde yeni besinler denemeyi ve çocuklara farklı besin seçenekleri sunmayı öneriyor.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Ebeveynlerinin yeterli besin çeşitliliği sağladığı ve örnek olduğu çocuklar, yeni besinleri deneme eğilimindedir.
B) Yeni besinleri denemeyi reddeden çocukların tutumunu uygun çevresel koşulları sağlayarak değiştirmek mümkündür.
C) Çocukluk çağında başlayan yeni besinleri denemeyi reddetme, hayat kalitesini düşüren bir davranış bozukluğudur.
D) Yeni besinleri denemeyi reddetmeye yönelik çalışmalar, genetiğin etkisinin yaş ilerledikçe azaldığını göstermektedir.
E) Yeni besin denemeye yönelik ilgiyi artırmak isteyen ebeveynin, çocuğun kişilik özelliklerini dikkate alması gerekir.
22. Bir yayınevi tarafından yayımlanan kitap dizisinde, metinlerin kitap hâline dönüştürülmesine okurların da katılması istenir. Bu dizideki kitapların ön kapakları, okurlar tarafından tasarlanması için boş bırakılarak satışa sunulur. Kitap ile okur arasında kurulan bu yeni etkileşim alanı hızla kabul görmüş olacak ki okurlar tarafından yayınevine yüzlerce kapak tasarımı iletilir. Gönderilen kapak tasarımlarının seçilmiş örnekleri, yayınevinin İnternet sitesinde sergilenir. Böylece okurlar, eserlere kattıkları yorumu diğer okurlarla paylaşma fırsatı yakalar.
Bu parçada söz edilen yayınevi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Okurların kendi arasında etkileşimde bulunmalarına ortam sağladığına
B) Kitap üretim sürecine okuru dâhil eden bir uygulama gerçekleştirdiğine
C) Başlatmış olduğu uygulamanın okurlar tarafından ilgiyle karşılandığına
D) Okurların ortaya koyduğu fikirleri dikkate alıp değerlendirdiğine
E) Kullandığı yöntemin okur sayısını artırmada etkili sonuçlar verdiğine
23. Çoğu zaman, edebiyat yapıtlarındaki bireyselliğin yazardan kaynaklanan, yazarın bireyselliğinden yansıyan bir nitelik olduğunu öne sürenlere rastlarız. Öylesine köklü bir inanıştır ki bu, kesin doğruymuş gibi benimsenir. Derler ki edebiyat yapıtı, bir birey olan yazarın damgasını taşıdığı için bireyseldir; yazar biricik olduğu için yapıtı da biriciktir. İlk anda doğruymuş gibi görünen bu yargının, kesin olmak şöyle dursun, birçok edebiyat yapıtı için düpedüz yanlış olduğunu söyleyeceğim. Edebiyatta yapıtın bireyselliği ve biricikliği, yazarın bireyselliğine geri götürülebilen bir özellik değildir. Tersini savunmak, anonim halk edebiyatı ürünlerinin, ortaklaşa hazırlanmış yapıtların biricik olmadığı gülünçlüğüne düşmektir.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada savunulanları destekler niteliktedir?
A) Unutulmaması gereken bir şey var ki bireysellik, özerklikle bağlantılı olmasının yanında göreli bir kavramdır.
B) Sanatçının kendi yaratıcılığıyla şekillendirdiği sözcüklerden oluşmuş bir yapıt, topluma mal edilemez.
C) Tarihsel, toplumsal ve dilsel açıklamalar edebî bir yapıt ortaya koyan kişinin biricikliğini zedelemez.
D) İster kimliği belli bir kişi isterse pek çok kişi tarafından üretilmiş olsun, biriciklik ancak yapıtın kendisindedir.
E) Biricikliğin ne anlama geldiğini öğrenmek için bireysel yapıtlarla anonim yapıtları karşılaştırmak gerekir.
24. Tüm zamanların en iyi bilim kurgu kitaplarından biri olarak kabul edilen ve başka dillerin yanı sıra Türkçeye de aktarılan Zaman Yolculuğu adlı roman, geçmişe yolculuk yapan bir zaman makinesine odaklanıyor. Eser; bir hayalin edebiyattan fiziğe, sinemadan gündelik hayatımıza uzanan olgunlaşma yolculuğunun öyküsünü anlatıyor. Ayrıca zamanın anlamına, bilince, belleğe, yaşama ve ölüme dair yepyeni bir dil yaratıyor.
Bu parçadan hareketle Zaman Yolculuğu romanı ile ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Konusunu yansıtan bir isim taşıdığına
B) Farklı dillerde çevirisinin bulunduğuna
C) Kapsamlı bir içeriğe sahip olduğuna
D) Kendi türü içinde önemli bir yer edindiğine
E) Anlatımında nesnelliği ön planda tuttuğuna
25. “Mini beyin” olarak adlandırılan bir proje kapsamında pek çok ülkede farklı laboratuvarlarda tasarlanan insan beyinleri inceleniyor. Beyin organoidleri olarak adlandırılan bu yapılar, insan beyninin boyutlarından oldukça farklı. Kalem ucundaki silgi büyüklüğünde olan mini beyinler, kan damarları gibi kilit yapılar içermediği için büyüyemiyor. Araştırmacılar bu organoidlerin beyin gelişimi ve kusurlarıyla ilgili en karanlık sırları bile su yüzüne çıkarabileceğine inanıyor. Bu mini beyinler, sebebi bulunamayan çeşitli hastalıklara tedavi yöntemleri geliştirmek adına umut vadediyor.
Bu parçada “mini beyin” ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Hakkındaki çalışmaların nerelerde sürdürüldüğüne
B) İnsan beyninden hangi özellikleriyle ayrıldığına
C) Boyutunun aynı kalma gerekçesinin ne olduğuna
D) Araştırma sonuçlarının nasıl fayda sağlayabileceğine
E) Yapılan araştırmanın ne kadar süredir devam ettiğine
26. “İnsan kalbi, başkalarının duygularına ancak kendi tecrübeleri nispetinde açıktır.” der yazar. Peki, insan kendi tecrübelerine yani onlardan bir şeyler öğrenmeye ne kadar açıktır? Kendinin farkında olduğu, kendisi üzerine düşünmeye katlandığı kadar…
Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki düşünceyi destekler niteliktedir?
A) İnsanı anlamak; kendini tanımak, duyumsamak ve yorumlamaktan geçer.
B) İnsan toplumla etkileşim kurduğu ölçüde kendine yönelik farkındalık geliştirir.
C) Tecrübeleriyle arasına mesafe koyan insan, yeni deneyimlere açık olur.
D) İnsanın başkalarıyla özdeşim kurması, aynı deneyime ortak olmasına bağlıdır.
E) Topluma duyarlı insan, başkalarının düşüncelerine göre davranmaya meyillidir.
27. Orhan Veli’nin “Kitabe-i Seng-i Mezar”ını sevmemiz, onun, Süleyman Efendi’de, gelmiş geçmiş sayısız silik insanı, basit fakat ezelî dertleri içinde duymuş olmasındandır. Şiir, ister Sultan Süleyman’a ister Süleyman Efendi’ye yazılmış olsun sanat bakımından birdir. Şiirde asıl olan, şairin duyuşunun başka türlü söylenmesine imkân olmayacak tarzda kelimelerle kurulması ve benzersiz bir şiir iklimi yaratmasıdır.
Bu parçada şiirle ilgili anlatılmak istenen aşağıdakilerin hangisidir?
A) Kendinden önceki fikirlerin üzerine inşa edilebildiği ölçüde beğeni kazanır.
B) İnsanların paylaşmış olduğu duygu ve düşünceleri evrensel bir dille yansıtır.
C) Toplumun farklı kesimlerinin hislerini duyurabildiği takdirde geleceğe seslenir.
D) Konu ve üslup açısından yakaladığı başarı ölçüsünde şairini ölümsüz kılar.
E) İçerikten ziyade barındırdığı yeni ifade biçimleriyle bir özgünlük kazanır.
28. Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir adlı eserine yeni bir şehir eklese bu kuşkusuz Paris olurdu. Tanpınar; Yahya Kemal’den, Proust’tan okuduğu bu şehre ancak İkinci Dünya Savaşı sonrasında gidebildi. Yazar için gecikmiş bu ziyaret, hayalindeki Paris ile karşılaştığı şehir arasında çatışmalara neden oldu. Tanpınar için düş kırıklıklarıyla dolu bu seyahatin izlerine, bazı deneme ve mektuplarında rastlanır. Yazarın İstanbul’u, kişisel tarihine dönerek arşınlamasına benzer biçimde Paris’i de kendi soyut tasarımlarındaki hâliyle görmeye çalıştığı ama gerçekte gördükleri karşısında şehre dair bu zihinsel kabulleri terk ederek yepyeni bir çatı, daha derin bir temel arayışına girdiği anlaşılıyor.
Bu parçadan hareketle Ahmet Hamdi Tanpınar ile ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Hayalindeki Paris’i, başkalarının anıları ile edebî eserlerinden hareketle biçimlendirdiği
B) İstanbul’u, edebiyatla iç içe oluşan hayallerden çok somut deneyimleriyle yorumladığı
C) Paris’e dair izlenimlerinin zaman zaman çeşitli türlerdeki eserlerinde yer aldığı
D) İstanbul ve Paris’in, edebî yaşamında belirli bir yer edinen şehirler arasında olduğu
E) Paris değerlendirmelerinde başlangıçtaki beklentilerin zamanla değişim gösterdiği
29. Neil Postman, Televizyon: Öldüren Eğlence adlı kitabında televizyonun eğlenceyi amaç edinmesini eleştirir ve bu eleştirisini temellendirmek adına o ünlü “Biçim, içeriği dışlar.” ifadesini kullanır. Postman’a göre televizyon, sürekli eğlenen bir toplum inşa eder ve toplum içerisinde sorun olabilecek her şeyi eğlenceye indirger. Böylelikle televizyon, karşısında kendimizi ölesiye eğlendirmek dışında bir şey yapmadığımız bir kutuya dönüşür.
Bu parçaya göre Neil Postman’ın televizyona yönelik eleştirisi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Toplumsal değerlerin reddedilmesine yönelik içerikler üretmesi
B) Bireylerin kendisi ve dış dünya arasında ayrım yapmasını engellemesi
C) İçerikte ele alınan konuları, bireyleri eğlendirme amacı güderek sunması
D) Toplumda huzuru sağlamak için bireyleri eğlendirmeyi amaç edinmesi
E) Toplumu yansıtmayan içeriklerinin bireyi kendine yabancılaştırması
30. Aşağıdaki parçalardan hangisi “İyi bir yazar şüphesiz, insan psikolojisini çok iyi bilmeli, karakterlerini önce kendisi anlamalıdır.” düşüncesine uzak düşmektedir?
A) Ed Catmull’un Yaratıcılık’ına biyografimsi denmesinin sebebi, kendi çocukluğunu anlatıyor gibi görünse de aslında herkesin çocukluğundan bahsetmesidir. Karakterlerini o kadar içten tanıtıyor ki onlarla bir arada yaşıyor gibi hissediyoruz.
B) Şanzelize Düğün Salonu adlı eserinde Tarık Tufan, bir karakterine isim vermeyerek onun hayatındaki bocalamalara dikkat çekmek istiyor. Okurlardan kendi içsel dünyalarına göre karaktere isim koymalarını bekliyor.
C) Olasılıksız ve Empati’nin yazarı Fawer, son kitabıyla da başarıyı yakalamış görünüyor. Kahramanının zihnini ve duygularını ters yüz ederek çıktığı maceranın masalsı bir zeminden yükselmesi ağızda güzel bir tat bırakıyor.
D) Nobel ödüllü yazar Saramago’nun eseri Körlük, umutsuz ama insana cesaret aşılayan romanlardan biri. Kitabın başarısı, bir döneme bağlı kalmadan insanı hem tarihsel derinlikte hem de kendi psikolojisinin diplerine inerek analiz etmesinde yatıyor.
E) Nahid Sıtkı Örik’in Kıskanmak’la yakaladığı başarı, insan ruhunun derinliklerinde gördüklerini gün yüzüne çıkarabilmesinde yatar. Çünkü yazar, kahramanını önce bağrına basmış, ondan sonra okurun karşısına çıkarmıştır.
31. Çocuk genellikle yaptığı işin engellenmesi veya sevdiği oyuncağın elinden alınması gibi somut, yetişkin ise daha çok toplumsal veya mesleki haksızlıklar gibi soyut nedenlerle öfkelenir. Çocukla yetişkin arasında bulunan ergen için hem somut hem soyut her türlü kışkırtma öfkeye yol açabilir. Öfkenin dış görünümü çocuksu (bağırma, ayaklarını yere vurma, şiddetli ağlama) ve yetişkince (kaba sözler, ince alaylar) olabilir. Ergenlerin zekâ düzeyi ile heyecanı ifade biçimleri üzerine yapılan bir araştırmada doğrudan doğruya öfkeye yol açan nedene karşı tepki göstermenin zekâ göstergesi olduğu bulunmuştur. Görece düşük zekâya sahip olanlar, öfkeyi sorumlu olmayan dış etkenlere aktarma eğilimindedir. Öfkeden doğan engellenme tepkisinin konuyla ilgisiz kişilere yansıtılması ergenlikte sürüyorsa belirli bir zihinsel olgunlaşma gecikmesi akla gelir.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A) Ergenin zekâ seviyesi arttıkça öfke duygusunun dışa vurumunda azalma gözlemlenir.
B) Ergenlikte öfke duygusunun ifadesi, konuşma veya beden aracılığıyla gerçekleşebilir.
C) Engellenme tepkisini sorumlu olmayan kişilere yöneltme, çocuklardan beklenen bir harekettir.
D) Ergenler çocukluk ruh hâlini tamamen bırakmamış olsa da belirli bir olgunluğa sahiptir.
E) Ergenlik, çocukluğun ve yetişkinliğin öfke nedenlerinin bir arada bulunduğu bir dönemdir.
32. Aşağıdaki parçalardan hangisi “Bir insan, doğuştan yeteneği düşük olduğu bir alanda başarılı olabilir mi?” sorusuna cevap vermektedir?
A) Zekâ, sahibini şımartan hoş bir aroma gibidir. Zekâsına güvenerek çalışmaya gerek duymadan ömrünü geçiren insanlar tanıyorum. Bu kişiler, kalıtsal özellikleri sayesinde bir alanda başarılı olmakla yetinirken çok daha başarılı olabilecekleri alanları gözden kaçırıyor.
B) Beynin kendini değiştirebilmesiyle ilgili çalışmalar, onun bir alana yoğunlaştığında başarılı olmasını sağlayan beceriler kazanabildiğini gösteriyor. Sporcuların zamanla kaslarını güçlendirmesi gibi beyin de yeni nöral bağlantılar kurarak kendini geliştirebiliyor.
C) Zekâ testleri aklın sihirli bir göstergesi olmaktan ziyade belli bir tür testi çözme becerisini ölçen araçlardır. Testte başarılı olan kişilerin yeteneklerinin yüksek olduğu değil, sorulara cevap verme konusunda diğerlerinden daha iyi eğitim aldığı söylenebilir.
D) Bireysel farklılıklar üzerine yapılan çalışmalar, daha önce göz önüne alınmamış olguların araştırılmasına öncülük ediyor. Hepimizin günlük hayatta “Babası ve annesi yetenekli, elbette yetenekli olacak çocuk!” demesi, bu araştırmalarla bilimsel olarak kanıtlanıyor.
E) Herkes kendi belleğini geliştirmeyi öğrenebilir ama her şeyi hatırlar diye bir kural yok. İnsan beyni kendinden beklenen davranışları yerine getirmeye odaklanır ama tersi de olabilir. Örneğin hatırlamak istediği bir olayı unuturken unutmak istediklerini hatırlayabilir.
33.
Gazeteci: Denizin renginin mavi olduğunu söyleyen genç dostunuza niçin şiir yazmayı bırakmasını salık verdiniz?
Şair: Deniz mavi olduğu için.
Gazeteci: Aynı sözleri söyleyen bir ressam olsaydı yanıtınız yine aynı mı olacaktı?
Şair: Bir ressama denizin rengini sormazdım ki. Olsa olsa dalgaların sesini betimlemesini isterdim ondan.
Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki şairin sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir?
A) Bir eserin sanatsal bir nitelik taşıdığını anlamanın en kolay yolu, onun gerçekliği olduğu gibi yansıtabilmesinden geçer.
B) Bence sanatın amacı, sözcükler veya görsel tablolar aracılığıyla karşısındaki kişiyi duygusal bir ruh hâline taşıyabilmektir.
C) Sanatın işlevinin, ele aldığı gerçekliği bir başka düzleme taşıyarak onu dönüştürebilmesinde saklı olduğunu düşünüyorum.
D) Sanatın; işlediği herhangi bir gerçeklik veya nesneyi, onları kuşatan sınırlar içinde resmedebildiği ölçüde başarılı olacağına inanıyorum.
E) Şiir, resim veya sanatın diğer alanları, insani gerçeklik karşısında bir ayna olmayı başarabilirse asıl hedefine ulaşmış sayılır.
34. Sanatın önemli bir dalı olan sinema, kitle iletişim aracı olarak kültürün gelişmesine katkıda bulunurken insanları bilgilendirir, eğlendirir ve onların bakış açılarını geliştirir. Sinema; kendisinden önce varolan edebiyat, resim, müzik, tiyatro, heykel, dans gibi sanat dallarının hepsiyle iç içedir. Ancak sinema, en güçlü bağını edebiyatla kurar ve ortaya çıktığı andan beri edebiyattan beslenir.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?
A) Sinema, insanı eğlendirmede diğer sanat dallarından daha başarılı olmuştur.
B) Edebiyat, sinemaya diğer sanat dallarından daha fazla katkıda bulunmuştur.
C) Bireylerin bilgi edinmesinde sinema ve edebiyat temel iletişim aracı olmuştur.
D) Resim, heykel, tiyatro, dans gibi sanat dalları sinemanın temelini oluşturmuştur.
E) Edebî eser uyarlamaları, sinema kültürünün yaygınlaşmasını sağlamıştır.
35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Bencillik sanıldığının aksine kişinin dilediği gibi yaşaması değil, başkalarından kendi istediği gibi yaşamalarını talep etmektir. Bencil insanlar, bıkmadan usanmadan kendi yaşam alanı içinde mutlak bir tip monotonluğu yaratmayı hedefler. Onlar aslında sürekli kendi doğruları, kabulleriyle kendileri için makul olan çıkarımlarla inşa ettikleri bir zindanda yaşarlar ve sizi de bir şekilde orada yaşamaya mecbur bırakmak isterler. Üstelik buna direnç gösterenleri yargılar, ötekileştirir ve onlara karşı olumsuz tutum geliştirirler. Daha da önemlisi bencil insanlar var olabilmek ve benliklerini tamamlamak için diğer insanların benliklerini tüketmeyi maharet sayarlar. Bu yüzden bencilliğin en önemli aracı sürekli başka insanların hayatlarına ilişmek, her fırsatta onlara müdahale etmektir; doğrusu senin bildiğin gibi değil, benim istediğim gibi olmalı diyebilmek için.
35. Bu parçada “zindanda yaşamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kendi iç dünyasının sınırlarının farkında olmak
B) İnsanların kişisel alanlarını önemsemeden yaşamak
C) Kendini var ettiği dar alanda yaptırımlar uygulamak
D) Aşina veya yatkın olduğu sınırlar içinde kalmak
E) Kendine sunulan zorunlu alanda hayatını sürdürmek
36. Bu parçadan hareketle bencil insanlarla ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) İlişkilerinde diğer insanları gerçek kimliklerinden uzaklaştırarak onların kendilerine yaklaşmasını sağlarlar.
B) Tüm insanların aslında özünde bencil olduğu ve değişime direnç gösterebileceği fikrini savunurlar.
C) Kendi çıkarlarını gerçekleştirmeye odaklandıklarından toplumun beklentilerini karşılamakta zorlanırlar.
D) Hayata kendi pencerelerinden baktıklarından başkalarının dünyasında olup bitenleri fark etmezler.
E) Mutlak doğrunun varlığına inanmadıklarından kendi fikirlerinin doğruluğu konusunda ısrar etmezler.
37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
İnsan, duygusal bir varlıktır ama duygularını ifade edebilme konusunda yeterince başarılı değildir. Özellikle toplum içinde duygularını dile getirmenin bir zayıflık göstergesi olarak algılanması, bu durumun önemli bir nedenidir. Bu tür toplumsal kabullerden dolayı ne duygularımıza kulak vermeyi öğrenebiliriz ne de onları nasıl ifade edebileceğimizi. Üstelik duygularımızın sesini duymak yerine onları inkâr edip bastırmayı maharet olarak görürüz. Sevdiğimiz insanlara sevgimizi ifade edemeyişimizin nedeni de budur. En son ne zaman bir sevdiğinize olan duygularınızı dile getirdiniz? Şurası bir gerçek ki çoğumuz yaşadığımız olayların bizde bıraktığı duygusal izleri yok sayıp bildiğimiz, tamamen irademizden bağımsız olarak çocukluktan beri öğrendiğimiz belirli kalıplara göre tepkiler veririz. Oysa duyguları bastırmak onları yok etmez, onları yok saymak da sizi daha güçlü kılmaz. Geç kalmış sayılmazsınız, duygularınızı inkâr etmeyin, ifade edin. Onlar sizin duygularınız, bırakın konuşsunlar.
37. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Duyguları yadsımak, insanın kendi varlık amacını reddetmesi sonucunu doğurur.
B) Duygu dilinin öznelliği, duyguların toplumsal hayatın temeli olmasını engeller.
C) İnsanın duygusallık derecesi, yaşadığı toplumun kabullerinden bağımsızdır.
D) Duyguları gizleme eğilimi, farkında olmadan geliştirilen bir davranış biçimidir.
E) İnsan, hislerini içinde yaşayarak çevresindeki kişilerin dayatmalarından kurtulur.
38. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi duygularımızı inkâr etmemizin nedenlerinden biri değildir?
A) Akılcı davranış biçimlerinin daha doğru olduğuna dair inancımız
B) Karşımızdakine duygularımızı dile getirme konusundaki yetersizliğimiz
C) Alışık olduğumuz toplumsal değerlere göre hareket etme eğilimimiz
D) Duygularımıza göre hareket etmenin güçsüzlük olduğuna dair düşüncemiz
E) Kodlanmış davranış biçimlerinin dışına çıkmamaya yönelik tercihimiz
39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Evrenin doğasıyla ilgili konuşmak, başlangıcı ve sonunun olup olmadığını tartışabilmek için kuramlara ihtiyacımız vardır. Kuramlar, evrenin sınırlı bir bölümünden hareketle gözlemlerimize dayanarak oluşturduğumuz kurallar dizisidir. Bana göre kuramlar birer varsayım olmaları bakımından değişkenlik gösterir, tamamen doğru olduklarını asla kanıtlayamazsınız. Kanıtlama amacıyla yaptığınız deneylerin sonuçları kuramla ne kadar uyumlu çıkarsa çıksın bir sonraki sonucun kuramla çelişmeyeceğinden emin olamazsınız. Ayrıca kuramın kestirimleriyle çelişen tek gözlemle bile kuramı çürütebilirsiniz. Yeni deneylerin tahminlerle uyuştuğu gözlemlendikçe kuram ayakta kaldığı için ona olan güvenimiz artar ancak kuramla çelişen yeni bir gözlem, o kuramı bir kenara atmamızı veya değiştirmemizi gerektirir.
39. Bu parçada kuramla ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Hangi durumlarda gereksinim duyulduğuna
B) Gündelik yaşama nasıl yön verdiğine
C) Nasıl bir süreç sonunda ortaya çıktığına
D) Neden bir varsayım olarak görüldüğüne
E) Değiştirilmesini gerektirecek durumlara
40. Aşağıdaki örneklerden hangisinin bu parçada anlatılanlara göre geçerliğini yitirmesi beklenir?
A) Tüm evrenin dört ana unsur olan toprak, hava, ateş ve sudan oluştuğunu ileri süren Empedokles’in fikrinin geleceğe dair bir tahmin yapmak için kullanılamaması
B) Newton’ın cisimlerin kütlesel nicelikleriyle ilişkili kütle çekim yasasının karmaşık bir modele dayanması sebebiyle sınırlı sayıda çalışmada uygulanabilmesi
C) Aristoteles’in ağır bir cismin hafif olan cisimden daha hızlı düşmesi gerektiği fikrine karşın yapılan deneylerde farklı ağırlıktaki cisimlerin aynı hızda düştüğünün tespit edilmesi
D) Dünya’nın, Jüpiter’in yörüngesine yaklaştığı ve ondan uzaklaştığı zamanları gözlemleyerek kaydeden Roemer’in ışığın sonlu bir hızla gittiğini bilimsel bir dille kaydetmemesi
E) Boş uzayda uçsuz bucaksız pek çok galaksinin olduğunu keşfeden Hubble’ın gözlemlerini gerçekleştirirken dolaylı ölçüm yöntemlerini kullanmak zorunda kalması
26 HAZİRAN 2021 TEMEL YETERLİLİK TESTİ (TYT)
TÜRKÇE TESTİ CEVAP ANAHTARI
1.B 2.C 3.D 4.A 5.E 6.A 7.B 8.C 9.D 10.D
11.E 12.D 13.E 14.A 15.D 16.D 17.C 18.B 19.C 20.D
21.B 22.E 23.D 24.E 25.E 26.A 27.E 28.B 29.C 30.B
31.A 32.B 33.C 34.B 35.D 36.A 37.D 38.A 39.B 40.C
2021 YKS (TYT-AYT) SINAV BİLGİLERİ
Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Başvuru Tarihleri :
4 Şubat-2 Mart 2021 (Ücret ödeme için son gün, 3 Mart 2021)
YKS 1. Oturum Temel Yeterlilik Testi (TYT) Tarihi:
Sınav Saati ve Sınav Süresi : 26 Haziran 2021 (Cumartesi), 10.15, 135 dakika
YKS 2. Oturum Alan Yeterlilik Testleri (AYT) Tarihi:
Sınav Saati ve Sınav Süresi : 27 Haziran 2021 (Pazar), 10.15, 180 dakika
YKS 3. Oturum Yabancı Dil Testi (YDT) Tarihi:
Sınav Saati ve Sınav Süresi : 27 Haziran 2021 (Pazar), 15.45, 120 dakika
YKS Sınav Ücretleri (TYT/AYT/YDT Her Biri İçin) :
90,00 TL (Ücret ödeme için son gün, 3 Mart 2021)
Geç Başvuru Günü :
17-18 Mart 2021 (Sınav ücreti, 17-18 Mart 2021 tarihlerinde ödenmelidir.)
Geç Başvuru Günü Sınav Ücretleri (TYT/AYT/YDT Her Biri İçin):
Geç Başvuru Günlerinde yapılan başvurularda sınav ücreti, %50 artırımlı olarak 17-18 Mart 2021 tarihlerinde ödenecektir.
2020-TYT Puanı 200 ve Üzeri Olan ve Bu Puanını 2021-YKS’nin Hiçbir Oturumuna Girmeden, 2021-YKS’de Merkezi Yerleştirmede veya Özel Yetenek Sınavıyla Yerleştirmede Kullanmak İsteyen Adaylar İçin 2021-YKS Başvuru Ücreti: 25,00 TL’dir. Geç Başvuru Günlerinde yapılan başvurularda Başvuru Ücreti, %50 artırımlı olarak Geç Başvuru Günlerinde ödenmelidir.
TYT’deki Testler ve Kapsamları
YKS’deki Testler ve Soru Sayıları
Sınav Sonuçları Nasıl Kullanılacaktır?
TYT’de 150 ve üzeri puan alan adaylar, TYT puanı ile öğrenci alan yükseköğretim programlarını tercih edebileceklerdir. TYT’de 150 ve üzeri puan alan adaylardan SAY, SÖZ, EA, DİL puanları 180 ve üzeri olanlar, bu puan türleri ile öğrenci alan lisans programları ile birlikte TYT puanı ile öğrenci alan ön lisans programlarını tercih edebileceklerdir.
TYT’de 150 ve üzeri puan alan adaylardan SAY, SÖZ, EA, DİL puanları 180 ve üzeri olmayan adayların sadece ön lisans programlarını tercih etme hakları bulunmaktadır. Bu adayların SAY, SÖZ, EA, DİL puanı ile öğrenci alan lisans programlarını tercih etme hakları yoktur.
Özel yetenek sınavıyla öğrenci alan yükseköğretim programlarına başvurabilmek için de TYT puanının 150 ve üzeri (Engelli öğrencilerde 100 ve üzeri puan için Bakınız 6. madde.) olması gerekmektedir.
Sınav Sonuçları Nasıl Duyurulacaktır?
Adaylara sonuç belgesi gönderilmeyecektir. Adaylar sınav sonuçlarını, T.C. Kimlik Numaraları ve şifreleri ile ÖSYM’nin https://sonuc.osym.gov.tr internet adresinden veya mobil uygulamasından öğrenebileceklerdir. İnternet sayfasındaki duyurular adaylara tebliğ hükmündedir.
Sonuçlarda şu bilgiler bulunacaktır:
ÖSYM, adaylara yönelik sınav sonuç belgelerinin doğrulanmasını sağlamak üzere “Sonuç Belgesi Kontrol Sistemi” işlemini hizmete sunmuştur. Bu amaçla kullanılmak üzere Sınav Sonuç Belgelerinin en alt kısmına, sistem tarafından rastgele üretilmiş bir “Sonuç Belgesi Kontrol Kodu” basılmaktadır. Söz konusu işleme https://sonuc.osym.gov.tr üzerinde Sonuç Belgesi Kontrol Sistemi sayfasından ulaşılmaktadır.
OBP (ORTAÖĞRETİM BAŞARI PUANI) NASIL HESAPLANACAKTIR?
Ortaöğretim bitirme notları en küçüğü 250, en büyüğü 500 olmak üzere ortaöğretim başarı puanına dönüştürülecektir. Ortaöğretimde alınan 100 üzerinden diploma notu, 5 ile çarpılarak Ortaöğretim Başarı Puanına (OBP) dönüştürülecektir. Böylece, 50 olan en düşük diploma notu için OBP 250 olacak, en yüksek 100 olan diploma notu için de OBP 500 olacaktır. Diploma notu bildirilmeyen adayların diploma notu ile 50’nin altında olan diploma notları, 50 olarak değerlendirmeye alınacaktır. Ortaöğretim Başarı Puanının (OBP) hesaplanmasında Türkiye geneli dikkate alınacak, okul bazında işlem yapılmayacaktır.
Son sınıftaki adayların 2021-YKS yerleştirme işlemlerinde kullanılacak Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP) hesaplanmasında kullanılacak olan diploma notu bilgisi, Merkezimiz tarafından MEB e-okul sisteminden (Haziran Ayı içerisinde) ÖSYM Aday İşlemleri Sistemine aktarılacaktır. Bu sisteme KKTC okulları dâhil değildir. Adaylar, ÖSYM tarafından duyurulacak tarihlerde, okul ve diploma notu bilgilerini aday işlemleri sisteminden kontrol edebilecekler ve değişiklik taleplerini ÖSYM üzerinden değil okulları aracılığıyla e-okul üzerinden yapacaklardır. Süre tamamlandıktan sonra gelen düzeltme istekleri kabul edilmeyecektir. Bu bilgilerin ÖSYM’ye eksik veya yanlış bildirilmesinden ÖSYM değil, zamanında notlarını kontrol etmeyen veya diploma notunun düzeltilmesi için okulunu uyarmayan adaylar sorumlu olacaktır. Değişiklik işlemleri sadece ÖSYM tarafından belirlenen süreler içinde yapılabileceğinden adayların, ÖSYM’nin internet sayfasında yapılacak duyuruları dikkatle takip etmeleri ve varsa düzeltme taleplerini zamanında kendi okullarına iletmeleri gerekmektedir.
KKTC okulları için 2021-YKS’ye başvuran adayların diploma notları Haziran ayı içerisinde ÖSYM’nin internet sayfasında belirtilecek olan tarihler arasında, adayların öğrenim gördüğü okul müdürlüklerinden elektronik ortamda internet aracılığıyla toplanacaktır. Okul müdürlükleri tarafından ÖSYM’ye elektronik ortamda bildirilen diploma notları listelenerek adayların kolaylıkla görebilecekleri bir yere asılacaktır. Adaylar bu bilgilerini mutlaka kontrol etmelidir. Adayların bu bilgilerini ayrıca https://ais.osym.gov.tr internet adresinden de kontrol etmeleri gerekmektedir. Adayların düzeltme istekleri incelenerek gerekli düzeltmeler, süresi içinde sadece ilgili okul tarafından yapılacaktır. Süre tamamlandıktan sonra gelen düzeltme istekleri hiçbir şekilde kabul edilmeyecektir. Bu bilgilerin ÖSYM’ye eksik veya yanlış bildirilmesinden
ÖSYM sorumlu olmayacaktır.
Eğitim bilgilerinin ve diploma notlarının aday tarafından onaylanması
2021-YKS’ye başvuran adayların YKS değerlendirme ve yerleştirme işlemlerinde kullanılmasını istedikleri eğitim bilgilerini, 29 Haziran-6 Temmuz 2021 tarihleri arasında ÖSYM Aday İşlemleri Sisteminde (AİS) kontrol etmeleri ve bu eğitim bilgilerini seçerek 6 Temmuz 2021 tarihi saat 16.00’ya kadar onaylamaları gerekmektedir.
Eğitim bilgilerinde eksiklik veya hata olan adayların, mezun oldukları/olacakları ortaöğretim kurumları ile görüşerek eğitim bilgilerini Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) e-okul sistemi üzerinden düzelttirmeleri ve bu düzeltme işlemi sonrasında 29 Haziran-6 Temmuz 2021 tarihleri arasında https://ais.osym.gov.tr adresinden düzelttirdikleri eğitim bilgilerini seçerek 6 Temmuz 2021 tarihi saat 16.00’ya kadar onaylamaları gerekmektedir.
Eğitim bilgisi MEB e-Okul sistemine eklenemeyecek durumda olan adayların ise eğitim bilgilerini Kamu Kurumları İşletim Sistemi (KKİS) üzerinden okullarına işlettirmeleri ve sonrasında https://ais.osym.gov.tr adresinden bu eğitim bilgilerini seçerek 6 Temmuz 2021 tarihi saat 16.00’ya kadar onaylamaları gerekmektedir.
Adayların bireysel olarak veya ortaöğretim kurumlarının doğrudan Merkezimize yapacakları değişiklik/düzeltme taleplerine ilişkin Merkezimizce yapılacak işlem bulunmamaktadır.
2021-YKS’ye başvuran tüm adayların eğitim bilgisi seçme işlemini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Eğitim bilgisi kontrol, seçme ve onaylama işlemleri 6 Temmuz 2021 tarihinde saat 16.00’da sona erecek olup, bu tarihler arasında yapmış olduğu son seçim önem arzetmektedir. OBP’ye ilişkin işlemlerin yapıldığı tarihte adayın aktif olan tek bir eğitim bilgisi varsa, bu eğitim bilgisi kullanılacaktır. Bu tarihte adayın birden fazla eğitim bilgisi varsa ve başvuruda seçmiş olduğu eğitim bilgisi, bu eğitim bilgileri arasında ise adayın bu eğitim bilgisi kullanılacaktır (Onay işlemi yapan veya yapmayan tüm adaylar için başvuruda kullanılan eğitim bilgisinin son eğitim bilgileri arasında olup olmadığının anlaşılmasında; okul türü, alan, dal ve okul kodu bilgileri kullanılacaktır.). Adayın başvuruda kullandığı eğitim bilgisi bu tarihte aktif eğitim bilgileri arasında bulunmuyor ise adayın en son mezun olduğu eğitim bilgisi kullanılacaktır.
Ortaöğrenimi yurt dışı olan adayların bu kılavuzdaki YURT DIŞINDA ÖĞRENİM GÖREN (TRANSKRİPTLİ) ADAYLAR (KKTC HARİÇ) başlığı altında verilen bilgileri dikkatlice incelemeleri gerekmektedir.
YERLEŞTİRME PUANLARI HESAPLANIRKEN OBP BU PUANLARA NASIL EKLENECEK VE EK PUANLAR NASIL HESAPLANACAKTIR?
Her aday için hesaplanmış olan OBP; 0,12 katsayısı ile çarpılarak sınav puanlarına eklenecek ve böylece adayların yerleştirme puanları hesaplanacaktır.
TYT puanı 150’nin altında olan adaylar için yerleştirme puanı (Y-TYT) hesaplanmayacaktır. SAY, SÖZ, EA, DİL puanı 180’in altında olan adaylar için ilgili yerleştirme puanı (Y-SAY, Y-SÖZ, Y-EA, Y-DİL) hesaplanmayacaktır.
TYT puanı olmayan, TYT puanı hesaplanmayan veya TYT puanı 150’nin altında olan adayların, AYT ve/veya YDT’ye girmiş olsalar da SAY, SÖZ, EA, DİL için sınav/yerleştirme puanları (Y-SAY, Y-SÖZ, Y-EA, Y-DİL) hesaplanmayacaktır. TYT puanı 150 ve üzeri olan adaylardan AYT ve/veya YDT’ye giren ve cevaplamış oldukları testlere bağlı olarak 180 ve üzeri puan alanların ilgili yerleştirme puanları hesaplanacaktır.
Bir mesleğe yönelik program uygulayan ortaöğretim kurumları mezunlarının, Tablo 3A’da, Tablo 3B.1’de ve Tablo 3C’de belirtilen yükseköğretim ön lisans/lisans programına yerleştirilirken OBP’nin 0,06 katsayısı ile çarpımından elde edilecek ek puanları da yerleştirme puanlarına eklenecektir. Bu ek puanlardan yararlanmak için adayların ön lisans programları için TYT’den 150 veya daha yüksek puan almış olmaları, lisans programları için ilgili puan türünde 180 veya daha yüksek puan almış olmaları gerekmektedir.
Tablo 3A’da, Tablo 3B.1’de yer alan programlar için ek puanlar, 30.03.2012 tarihi itibarıyla bir mesleğe yönelik program uygulayan ortaöğretim kurumlarından mezun olan veya belirtilen tarih ve öncesinde öğrenim görmekte olan öğrenciler için uygulanacaktır. İlgili ortaöğretim kurumuna 30.03.2012 tarihinden sonra kayıt olan adaylar için Tablo 3A ve Tablo 3B.1 kapsamında ek puan hesaplanmayacaktır. 2020-YKS puanları ile bir yükseköğretim programına yerleştirilen veya özel yetenek sınavı sonucu kayıt olan adaylar, 2021-YKS puanları ile bir yükseköğretim programına yerleştirilirken OBP’ye uygulanacak katsayılar yarıya düşürülecektir. 2020-YKS’de özel yetenek sınavı sonucu kayıt olanların bilgisi, Yükseköğretim Bilgi Sisteminden (YÖKSİS) alınacak ve bu adayların OBP’lerinin çarpılacağı katsayıları yarıya düşürülecektir.
Yükseköğretim Yürütme Kurulunca, 2020-YKS ile bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan ancak, ortaöğretim kurumlarından mezun olamayarak bütünleme veya tek ders sınava girecek adayların da 2020 kayıt tarihlerinde yükseköğretim kurumlarına geçici kayıtları yapılmasına, bu adayların mezun olduklarına ilişkin belgelerini 31 Aralık 2020 tarihine kadar yükseköğretim kurumuna ibraz etmeleri halinde asıl kayıtlarının yapılmasına, bu tarihe kadar mezun olduklarını belgelemeyenlerin geçici kayıtlarının silinmesine ve bu durumda olup belirlenen kayıt tarihlerinde geçici kayıtlarını yaptırmayan adayların kayıtlarının yapılmayacağına karar verilmiştir. Bu karar gereği; 2020-YKS için lise son sınıf öğrencisi durumunda eğitim bilgisi mevcut olup, 2020-YKS’de bir yükseköğretim programına yerleştirildiği hâlde belirtilen tarihe kadar mezun olamadığı için yerleştirildiği programa kayıt yaptıramayan adaylardan, 2021-YKS’ye başvuranların OBP’lerinin çarpılacağı katsayılar yarıya düşürülmeyecektir. Bu durumdaki adayların MEB e-okuldaki bilgileri dikkate alınacağından adayların ayrıca ÖSYM’ye dilekçe/belge göndermesi gerekmemektedir.
Sınavda Elde Edilecek Puanlara Göre İşlem Basamakları
Ayrıca Bakınız ⇒ Üniversiteye Giriş Sınavı Edebiyat ve Türkçe Soruları-Cevapları
Yazı kaynağı : www.turkedebiyati.org
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.