Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla

    dünyanın kendi etrafında gerçekleştirdiği hareketin adı

    1 ziyaretçi

    dünyanın kendi etrafında gerçekleştirdiği hareketin adı Ne90'dan bulabilirsiniz

    Dünyanın Hareket Yönü Nasıldır? Dünyanın Hareketleri Ve Sonuçları Nelerdir?

    Dünyanın Hareket Yönü Nasıldır? Dünyanın Hareketleri Ve Sonuçları Nelerdir?

    Dünyanın kendi ekseni etrafında bir tur dönmesi tam 24 saat sürer. Bunun için geçen süreye ise, bir gün denir. Dünyanın kendi ekseni etrafında dönme hızı ekvatorda yaklaşık olarak saatte 1670 km’dir.

    Dünyanın Hareket Yönü Nasıldır?

    Dünya kendi ekseni etrafında batıdan doğuya doğru döner. Dünya kendi ekseni etrafındaki turunu 24 saatte tamamlar. Dünyanın kendi ekseni etrafında bir tur atması ile günler meydana gelir. Dünyanın kendi ekseni etrafında dönme hızı ekvatorda yaklaşık olarak saatte 1670 km’dir. Bu hız kutuplara doğru gittikçe azalır ve kutup noktalarında ise, 0 km olur. Dünyanın hızının hissedilmemesinin asıl nedeni ise, atmosferle birlikte dönmesi ve hareket etmesidir.

    Dünyanın Hareketleri ve Sonuçları Nelerdir?

    Günlerin oluşması yani dünyanın kendi etrafında 1 tam bir tur atması gerekir. Günlerin oluşumu Dünyanın hareketlerine bağlıdır. Dünyanın kendi etrafındaki dönüşünü, batıdan doğuya doğru olacak şekilde 24 saatte tamamlanır. Dünyanın kendi ekseni etrafında tam bir tur yapmasına "Günlük Hareket" ismi verilir.

    Dünya, kendi ekseni etrafında batıdan doğuya doğru 24 saatte döner. Dünyanın bir dönüşü için geçen bu süreye ise, bir gün denir. Dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüş hızı ekvatorda yaklaşık saatte 1670 km’dir. Bu hız kutuplara doğru giderek azalır ve kutup noktalarında ise, 0 km olur. Dünyanın hızının hissedilmemesinin nedeni ise, atmosferle birlikte dünyanın da dönmesidir. Dünyanın hareketlerinin sonuçları ise,

    Gece ve gündüz meydana gelir.

    Gölge boyları ve yönleri dünyanın hareketleri ile değişir.

    Güneş ışınlarının gün içinde yere düşme açıları dünya hareket ettikçe değişir. Sabah ve akşam güneş ışınları eğik, öğlende ise, en yüksek açı ile gelir.

    Dünyanın hareketleri sonucunda günlük sıcaklık farkları meydana çıkar. Gün içinde en yüksek sıcaklıklar genellikle öğleden sonra görülürken, en düşük sıcaklıklar ise, güneşin doğduğu an görülür.

    Yarı kurak ve kurak bölgelerde taşlarda mekanik çözülme olayı gerçekleşir.

    Gün içinde basınç değişimleri meydana gelir. Bunun sonucunda da günlük (meltem) rüzgarları oluşur.

    Merkez kaç (coriolis) kuvveti meydana gelir. Bunun sonucunda da sürekli rüzgarların ve okyanus akıntılarının yönlerinde sapmalar ortaya çıkar.

    Yerel saat farkları ortaya çıkar.

    Kurak ve yarı kurak bölgelerde taşlarda mekanik çözülme meydana gelir.

    Yazı kaynağı : www.milliyet.com.tr

    Dünyanın hareketleri ve bu hareketleri sonucunda oluşan değişiklikler nelerdir? Dünyanın kendi etrafında dönüşü ve sonuçları

    Dünyanın Hareketleri Ve Sonuçları Nelerdir? Dünyanın İnsan Yaşamına Etkileri Ve Birbirlerinden Farklılıkları

    Dünyanın Hareketleri Ve Sonuçları Nelerdir? Dünyanın İnsan Yaşamına Etkileri Ve Birbirlerinden Farklılıkları

    Dünyanın hareketleri sonucu günler ve mevsimler oluşarak insanların tüm hayatını etkiler. Sıcaklıklar farkları ve saat farkları insan yaşamı üzerinde en etkili özelliklerdir. Bu nedenle her bölgede ve ülkede yaşayan insanların yaşam tarzları, görüşleri ve yapıları farklı olur. 

     Dünyanın Hareketleri ve Sonuçları Nelerdir? 

     Dünyanın iki hareketi vardır. Bunlardan biri kendi ekseni etrafında ikincisi ise güneşin etrafındadır. Dünyanın hareketleri ve sonuçları şu şekildedir:

     Kendi ekseni etrafında dönmesi: Dünya kendi etrafındaki dönüşünü 24 saatte tamamlar ve bunun sonucunda 1 gün tamamlanır. Dünya kendi etrafında dönünce gün ortaya çıkar ve buna da günlük hareket adı verilir. Dünya kendi ekseni etrafında batıdan doğuya doğru döner.

     Güneşin etrafında dönmesi: Dünya kendi ekseni etrafında dönerken güneşin etrafında da döner. Güneşin etrafında döndüğü yola da yörünge adı verilmektedir. Kendi etrafında dönerken güneşe bazen yaklaşır bazen de güneşten uzaklaşır. Dünyanın güneş etrafında dönüşü yıllık dönüş olmaktadır. Bu dönüş 265 gün 6 saat sürer ve bunun sonucunda da mevsimler oluşur.

     Dünyanın İnsan Yaşamına Etkileri ve Birbirlerinden Farklılıkları 

     İnsan hayatını gün oluşumu ve mevsimler oluşumu direkt olarak etkiler. Mevsimler oluştuğunda sıcaklık farkları oluşur ve insanların sosyal hayatı da bundan etkilenir. Sağlık durumları ile insanların psikolojisi de buna göre değişiklik gösterebilir. İnsanların yaşadıkları yerlerle beraber ülkeler de değişiklik gösterir. Bu nedenle insanların kültürleri ve görüşleri de değişir. 

     İnsanların yaşadığı ortam ve koşullar değiştiğinde insan hayatının değişmemesini beklemek olmaz. Bu da insan yaşamının üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu gösterir. Beslenme düzeni, yetişen bitkiler, yaşayan hayvanlar insan yaşamı üzerinde etkilidir. İnsanlar doğanın ve dünyanın bir parçasıdır ve bunlara ayak uydurarak yaşamak zorundadır. Uçakların ve uzay araçlarının rotası da dünyanın dönüşüne göre belirlenir. Ayrıca insanların sıkça kullandığı navigasyon gibi yön cihazları da tüm hareketler göz önünde bulundurularak yapılır.

      Dünyanın Hareketlerinin Sonuçları 

    Gündüz ve gece oluşur. 

    Gün boyu güneş ışınları Dünyaya gelirken açı değiştirir ve cisimlerde oluşan gölgenin boyutu ile yönü de değişir. Günlük olarak sıcaklık değişimi kurak yerlerde mekanik çözülmeye sebep olur ve basınçta oluşan değişimler sonucu da meltem rüzgarları oluşur.

     30 ve 60 derecelik dinamik basınç merkezleri ortaya çıkmaktadır. 

    Yerel saat farklılıkları oluşur. 

    Merkezkaç kuvveti oluşur ve okyanusların akıntıları le sürekli rüzgarlar oluşurken sapmalar olur. 

    Doğuda güneş erken batarken batıda daha geç batara ve bu tamamen dünyanın dönme açısından kaynaklanır.

       Dünyanın Şekli

     Dünyanın şekli ekvatordan şişik, kutuplardan ise basıktır. Bu şeklinde ismi de Geoittir. Dünyanın geoit şeklinde olmasının sebebi tamamen kendi ekseni etrafında dönmesinden kaynaklanır. Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi ile ekvatorda merkez kaç kuvvetinin olması ve ekvatorun şeklinin şişik olmasıdır. Bu durumda ekvatorun çapı kutupların çapından daha uzun olur. 

     Dünyanın geoit şeklinde olması sonucu yer çekimi ekvatordan kutuplara doğru artar. Dünyanın bir yarısında gece yaşanırken diğer yarısında gündüz yaşanır. Sıcaklıklar kutuplara giderken azalır ve ekvatordan kutuplara doğru da bitkiler kuşak oluşturur. Paralel boyları kutuplara gittikçe azalırken meridyenlerin arasındaki mesafe de kutuplara gittikçe azalır. Yerden yükseldikçe görüş alanında genişlik olur ve haritalar çizilirken de bozulmalar meydana gelir.

    Yazı kaynağı : www.hurriyet.com.tr

    Dünya’nın Kendi Ekseni Etrafındaki Hareketi

    DÜNYANIN DÖNÜŞÜ


    Dünya’nın Kendi Ekseni Etrafında Dönmesi (Günlük Hareket)

    Dünya kendi ekseni etrafındaki dönüşünü, batıdan doğuya doğru 24 saatte tamamlar. Buna 1 gün denir.

    Dünya, kendi ekseni etrafında atmosfer ile birlikte döndüğü için bu dönüş hissedilmez. Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki hızı en fazla Ekvator üzerindedir. Bu hız saatte 1670 km.dir.

    Dünya’nın Kendi Ekseni Etrafındaki Dönüşünün Sonuçları

    Gece ve gündüz birbirini takip eder.

    Güneş ışınlarının günlük geliş açıları değişir.

    Günlük sıcaklık farkları meydana gelir. Bunun sonucunda;

    – Fiziksel çözülme oluşur.

    – Günlük basınç farkları oluşur.

    – Meltem rüzgârları oluşur.

    Merkez kaç kuvveti meydana gelir. Bunun sonucunda;

    – Sürekli rüzgârların (Alize, Batı, Kutup) yönlerinde sapmalar meydana gelir.

    – Okyanus akıntıları (Gulf - stream, Labrador, vs.) halkalar oluşturur ve yönlerinde sapmalar olur.

    Yerel saat farkları meydana gelir.

    Cisimlerin gün içindeki gölge uzunlukları değişir.

    Güneş doğuda erken doğar, batar ve batıda geç doğar, batar.

    Dinamik basınç kuşakları meydana gelir.


    "O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman'ın yaratmasında hiç bir 'çelişki ve uygunsuzluk' göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir." (Mülk Suresi, 3-4)

    Evrendeki milyarlarca yıldız ve galaksi mükemmel bir uyum içinde kendileri için tesbit edilmiş yörüngelerinde hareket eder. Yıldızlar, gezegenler ve uydular hem kendi etraflarında, hem de bağlı oldukları sistemlerle birlikte dönerler. Hatta bazen içinde 200 -300 milyar yıldız bulunan galaksiler birbirinin içinden geçip giderler. Bu geçişte, evrendeki büyük düzeni bozacak herhangi bir çarpışma olmaz.

    Evrende hız kavramı dünya ölçüleriyle karşılaştırıldığında akıl durduracak boyutlardadır. Milyarlarca, trilyonlarca ton ağırlığındaki yıldızlar, gezegenler ve sayısal değerleri ancak matematikçilerin anlayabileceği büyüklükteki galaksiler ve galaksi kümeleri uzay içinde korkunç bir süratle hareket ederler.


    Örneğin, dünya saatte 1670 km. hızla kendi ekseni çevresinde döner. Bugün en hızlı merminin saatte ortalama 1.800 km.lik bir sürate sahip olduğu düşünülürse dünyanın dev boyutlarına rağmen süratinin ne denli büyük olduğu anlaşılır.


    Dünyanın güneş etrafındaki hızı ise merminin yaklaşık 60 katıdır: saatte 108.000 km. (Böylesine büyük bir süratle yol alabilen bir araç yapılabilseydi dünyanın çevresini 22 dakikada dolaşacaktı.)

    Verdiğimiz bu sayılar sadece dünya içindir. Güneş sistemi ise daha da ilginçtir. Bu sistemin sürati mantık sınırlarını zorlayacak derecededir. Evrende sistemler büyüdükçe sürat artar. İşte güneş sisteminin galaksi merkezi etrafındaki dönüş sürati: -Saatte tam 720.000 km., 200 milyar yıldızı bünyesinde bulunduran "Samanyolu Galaksisi"nin uzay içindeki hızı ise saatte 950.000 km. dir

    Bu baş döndürücü hız, aslında dünya üzerindeki yaşamımızın pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösterir. Böylesine karmaşık ve hızlı bir sistem içinde dev kazaların oluşması normalde oldukça mümkündür. Ancak, ayette dendiği gibi, tüm bu sistem içinde hiç bir 'çelişki ve uygunsuzluk' yoktur. Çünkü evren de, her şey gibi, "başıboş"değildir ve Allah'ın koyduğu dengeye göre işlemektedir.


    DÜNYANIN EKSEN EĞİKLİĞİ VE SONUÇLARI


    Dünya ekseninin 23°27′ eğik oluşunun sonuçları şunlardır:

    Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açısı yıl boyunca değişir.

    Güneşin doğuş ve batış saatleri ile yerleri değişir.

    Aydınlanma çemberinin sınırı mevsimlere göre değişir.

    Mevsimlerin oluşumuna neden olur.

    21 Aralıkta Güney Yarım Kürenin, 21 Haziranda ise, Kuzey Yarım Kürenin Güneşe daha dönük olmasına neden olur.

    Gece ile gündüz süreleri arasındaki farkın, Ekvatordan kutuplara gidildikçe artmasına neden olur.

    Yıl içinde cisimlerin gölge uzunlukları değişir.

    Dönencelerin ve kutup dairelerinin sınırlarını belirleyerek, matematik iklim kuşaklarının oluşumuna neden olur.


    EKSEN EĞİKLİĞİ OLMASAYDI:


    (Ekvator düzlemi ile ekliptik üst üste çakışsaydı veya yer ekseni ekliptiği dik olarak kesseydi)

    Dönenceler ve kutup daireleri oluşmazdı.

    Güneş ışınları sadece Ekvatora dik gelirdi.

    Mevsim değişmesi olmazdı. Sürekli aynı mevsim hüküm sürerdi.

    Aydınlanma dairesi sürekli kutup noktalarına teğet geçerdi.

    Gece gündüz süreleri birbirine eşit olurdu.

    Güneşin doğuş-batış konumu ve saati değişmezdi.

    Kısacası; sürekli ekinoks durumu yaşanırdı.


    EKSEN EĞİKLİĞİ 20°OLSAYDI:


    Güneş ışınlarının dik geldiği alan daralırdı.

    Güneş ışınlarının düşme açısında değişim azalacağından,Ekvatoral bölgenin sıcaklık ortalaması artardı.

    Kutup kuşağı ve tropikal kuşağın alanları daralırken , ılıman kuşak genişlerdi.

    Yurdumuzda yazlar daha serin, kışlar daha ılık olurdu.

    Kutup noktalarının sıcaklığı azalırdı.

    Dönencelerin ve kutup dairelerinin sınırlarını belirleyerek, matematik iklim kuşaklarının oluşumuna neden olur.


    YÖRÜNGELER VE DÖNEN EVREN


    Evrendeki büyük dengenin en önemli nedenlerinden biri, kuşkusuz gök cisimlerinin belirli bir yörünge izliyor olmasıdır. Bu yörüngelere, yakın zamana kadar bilinmediği halde, Kuran'da da dikkat çekilmiştir:

    "Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur; her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedirler." (Enbiya Suresi, 33)

    Gerçekten de yıldızlar, gezegenler ve uydular hem kendi etraflarında, hem de bağlı bulundukları sistemle birlikte dönmekte, evren bir fabrikanın dişlileri gibi düzenli çalışmaktadır.

    Evrendeki yörüngeler sadece bazı gök cisimlerinin hareketi değildir. Güneş sistemimiz hatta diğer galaksiler, başka merkezler etrafında büyük bir hareketlilik gösterirler. Dünya ve onunla birlikte Güneş Sistemi her yıl, bir önceki yerinden 500 milyon kilometre uzakta bulunur.

    Gök cisimlerinin yörüngelerinden en ufak bir sapmanın bile sistemi altüst edecek kadar önemli sonuçlar doğurabileceği hesaplanmıştır. Örneğin dünya yörüngesinde, normalden fazla veya eksik 3 milimetrelik bir sapma bakın nelere yol açabilirdi:

    "Dünya güneş çevresinde dönerken öyle bir yörünge çizer ki her 18 milde doğru bir çizgiden ancak 2.8 mm ayrılır. Dünyanın çizdiği bu yörünge kıl payı şaşmaz, çünkü; yörüngeden 3mm'lik bir sapma bile büyük felaketler doğururdu: sapma 2.8 yerine 2.5 mm olsaydı yörünge çok geniş olurdu ve hepimiz donardık, sapma 3.1 mm olsaydı hepimiz kavrularak ölürdük." (Bilim ve Teknik, Temmuz 1983)

    Gök cisimlerinin bir başka özelliği de, yörüngelerinin dışında bir de kendi etraflarında dönmeleridir. "Dönüşlü olan göğe andolsun." (Tarık, 11) ise tam da bu gerçeğe işaret eder.


    GÜNEŞ

    Dünyadan 150 milyon km. uzakta olmasına rağmen, güneş bizim için gerekli olan enerjiyi kesintisiz olarak ulaştırır.

    Bu dev enerjili gök cisminde hidrojen atomları devamlı olarak helyuma çevrilmektedir. Her saniye 616 milyar ton hidrojen, 612 milyon ton helyuma çevrilmektedir. Bu esnada dışarı salınan enerji 500 milyon hidrojen bombasının patlamasına denktir.


    Dünyada hayat güneşten gelen enerjiyle sağlanır. Yeryüzündeki dengenin devamı ve canlılık için gereken enerjinin % 99 'u güneşten sağlanır. Söz konusu enerjinin yarısı gözle görünür ve ışık olarak alınır. Geriye kalan enerjinin büyük bir kısmı gözle görülmeyen, ama sıcaklık biçiminde ortaya çıkan kızılötesi ışınlardır.

    Güneşin bir özelliği de çan gibi genleşip salınmasıdır. Bu olay her beş dakikada bir tekrarlanmakta güneşin yüzeyi bu sırada saatte 1080 km hızla, 3 km. kadar bize doğru ilerleyip sonra geri dönmektedir.
    Güneş, Samanyolu'nu oluşturan 200 milyar yıldızdan biridir. Dünyadan 325.500 defa büyük olmasına rağmen, evrendeki küçük yıldızlardan sayılmaktadır. Çapı 125 bin ışık yılı olan Samanyolu'nun merkezine 30 bin ışık yılı uzaklıktadır. ( 1 ışık yılı= 9.460.800.000.000 km.)

     

    GÜNEŞİN YOLCULUĞU

    "Güneş de, kendisi için (tesbit edilmiş) olan bir müstakarra (karar yerine) doğru akıp gitmektedir. Bu üstün ve güçlü olan, bilenin takdiridir." (Yasin Suresi, 38)

    Astronomların hesaplarına göre güneş, içinde bulunduğu galaksinin hareketi nedeniyle, Solar Apex adı verilen bir yörünge boyunca Vega Yıldızı'na doğru saatte 720.000 km.’lik bir hızla yolculuk etmektedir. (Bu, kaba bir hesapla güneşin günde 720.000x24=17.280.000 km. yol katettiğini gösterir. Tabi ona bağlı olan dünyamızın da...)


    YEDİ KAT YER - YEDİ KAT GÖK

    "Allah yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı..." (Talak Suresi, 12)

    Dünya atmosferinin yapısı, Kuran'ın işaret ettiği gibi, başlıca yedi bölümden meydana gelir. Atmosferde katları birbirinde ayıran yüzeyler bulunmaktadır. Encyclopedia Americana'nın (9/188) verdiği bilgiye göre, sıcaklığa bağlı olarak yerden itibaren şu katlar sıralanır.

    1.Kat - Troposfer: Kalınlığı kutuplarda 8 km. ekvatorda 17 km'ye kadar ulaşır. Bu kat bulutların büyük bir bölümünü kapsar. Sıcaklık yükseltiye bağlı olarak kilometrede 6.5°C azalır.Bu katmanın tropopoz diye adlandırılan ve hızlı hava akımlarının olduğu kısımda sıcaklık -57°C’de sabit kalır.

    2.Kat - Stratosfer: 50 km yüksekliğe ulaşır. Burada mor ötesi ışınlar soğurulduğu için ısı açığa çıkar ve sıcaklık 0°C’ye kadar yükselir. Bu soğurma sırasında ısının yanında dünya için hayati önem taşıyan ozon tabakası da ortaya çıkar.

    3.Kat - Mezosfer: Yüksekliği 85. km'ye kadar çıkar. Burada sıcaklık -100 C’ye iner.

    4.Kat - Termosfer: Sıcaklık giderek yavaşlayan bir tempoda artar.

    5.Kat -İyonosfer:Bu bölgedeki gazlar iyon halinde bulunur. Radyo dalgalarının iyonosfer tarafından tekrar dünyaya gönderilmesi sayesinde yeryüzündeki iletişim sağlanır.

    6.Kat - Ekzosfer:500 ila 1000. km'nin ötesinde, özellikleri tamamen güneşin etkinliklerine göre değişen tabakadır.

    7.Kat - Manyetosfer: Burası dünyanın manyetik alanın kapladığı büyük bir boşluğu andıran alandır. Enerji yüklü atom altı parçacıklar Van Allen Kuşakları olarak adlandırılan bölgelerde tutulur.

    Aynı kaynakta sayıldığı üzere yer kabuğunun katmanları da 7 bölümden oluşur:

    1.Kat Litosfer(su), 2.Kat Litosfer(kara),3.Kat Astenosfer,4.Kat Üst manto,5.Kat Alt manto,6.Kat Dış çekirdek,7.Kat İç çekirdek


    DÜNYANIN HAREKETİ


    "Dağları görürsün de, onları donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Her şeyi sapasağlam ve yerli yerinde yapan Allah’ın sanatıdır (bu)."
    (Neml Suresi, 88)

    Kuran, dünya merkezli bir evren modelinin benimsendiği bir çağda, dünyanın aslında bulutlar gibi hareket eden bir cisim olduğunu belirtmektedir. Ayette dünya kelimesi yerine dağ kelimesinin yer alması da ilgi çekicidir. Çünkü dağlar dünyadaki sabitliğin simgesidir. Sabit gibi gözüken dağların hareket etmesi demek dünyanın hareket halinde olması demektir.

    DÜNYANIN YUVARLAKLIĞI

    Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor. (Zümer Suresi, 5)

    Kur’an’ın evreni tanıtan ayetlerinde kullanılan ifadeler oldukça dikkat çekicidir. Üstteki ayette "sarıp örtmek" olarak tercüme edilen arapça kelime "tekvir"dir. Bu kelimenin arapça karşılığı yuvarlak birşeyin üzerine bir cisim sarmaktır. (Örneğin Arapça sözlüklerde başa sarık sarma gibi yuvarlak cisimleri içeren fiiller için bu kelime kullanılır). Dolayısıyla gecenin gündüzü tekvir etmesi ancak yeryüzünün yuvarlak olmasıyla mümkündür.


    DAĞLARIN DEPREMLERİ ENGELLEMESİ

    "O, gökleri dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip yayıverdi..."
    (Lokman Suresi, 10)

    "Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı? Dağları da birer kazık?"
    (Nebe Suresi, 6-7)

    Jeolojinin dağlar hakkında söyledikleri yukarıda verdiğimiz ayetlerle tam bir paralellik içindedir. Dağların özelliklerinden biri yeryüzündeki büyük yer tabakalarının uçlarında yükselmesi ve bu tabakaları birbirine bağlamasıdır. Bu özellikleriyle dağlar tahtaları birarada tutan çivilere benzetilmektedir. Bunun yanında dağların yerkabuğunda yaptığı basınç, dünyanın merkezindeki mağma hareketlerinin etkisinin yeryüzüne ulaşarak yerkabuğunu parçalamasına engel olurlar.


    YARATILIŞTAKİ ÇİFTLER

    "Yerin bitirmekte olduklarından, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) yücedir." (Yasin Suresi, 36)


    Erkeklik dişilik, "çift" kavramının bir karşılığı olmakla birlikte, ayette bahsedilen "bilmedikleri nice şeylerden" ifadesi daha geniş bir anlam içeriyor. Nitekim maddenin çiftler halinde yaratıldığını ortaya koyan İngiliz bilimadamı Paul Dirac, 1933 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü kazandı. "Parité" adı verilen bu buluş, maddenin anti madde denilen bir çifti olduğunu ortaya koymuştur. Anti-madde, maddenin tersi özellikler taşır. Örneğin maddenin tersine anti-maddenin elektronları artı, protonları da eksi yüklüdür.


    DENİZLERİN BİRBİRİNE KARIŞMAMASI

    "Birbirleriyle kavuşup karşılaşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel (berzah) vardır; birbirlerinin sınırı geçmezler." (Rahman Suresi, 19-20)

    Yukarıdaki ayette, bilinen iki su kütlesinin birbirleriyle karşılaşıp birleştiği fakat bir engel sebebiyle karışmadıkları vurgulanmaktadır. Bu nasıl olabilir? Normalde beklenen iki denizin birbirleriyle karşılaştığında sularının karışarak hem tuzluluk oranlarının hem de ısılarının eşitlenmeye doğru gitmesidir. Oysa olay böyle olmamaktadır. Örneğin Akdeniz ve Atlas Okyanusu, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu birbirleriyle görsel olarak birleşseler de suları birbirine karışmamaktadır. Bunun sebebi aralarındaki bir engeldir. Bu engel ise "yüzey gerilimi kanunu" olarak bilinen olaydır.


    ZAMANIN FARKLILAŞMASI

    Einstein'ın "rölativite kuramı"na göre zaman sabit bir ölçü değildir. Hıza bağlı olarak uzayıp kısalır. Kuran, "bir günü elli bin yıl" olan ve yine "bir günü bin yıl" olan farklı farklı zaman birimlerinden bahsederek, zamanın rölatif (göreceli) bir kavram olduğunu, Einstein'dan yüzyıllar önce açıklamaktadır.

    "Melekler ve ruh ona süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir." (Mearic Suresi, 4)

    "Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir." (Secde Suresi, 5)


    KARADELİKLER

    Yakıtı tükenen yıldızın içine doğru büzülmesi ve en sonunda, yıldız yerine sınırsız bir yoğunlukta ve sıfır hacimde korkunç bir çekim alanın ortaya çıkmasıyla oluşan karadeliklere Kuran şöyle işaret etmektedir:

    "Hayır, yıldızların yerlerine yemin ederim. Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir." (Vakıa Suresi, 75-76)

    Ayette yıldızların yerlerinin büyük bir gücü temsil ettiği özellikle vurgulanmıştır. Karadeliklerin yıldızların yerlerinde belirmeleri ve sahip bulundukları büyük çekim gücü düşünülürse ayetin anlamı anlaşılacaktır.


    AYIN YÖRÜNGESİ

    "Ay'a gelince, biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner). Ne güneşin aya erişip-yetişmesi gerekir, ne de gecenin gündüzün önüne geçmesi. Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedir." (Yasin Suresi, 39-40 )

    Ay yörüngesinde seyrederken dünyanın bazen önüne bazen arkasına geçer. Aynı zamanda dünyayla birlikte güneşin etrafında da döndüğünden uzayda sürekli "S" harfi benzeri bir yörünge çizer. Ayın uzaydaki bu yörüngesinin şekli, kurumuş hurma ağacı dalına oldukça benzemektedir.

    Ay dünyanın etrafında saatte 3659 km gibi büyük bir hızla hareket eder. Ay, ancak bu yüksek hızı nedeniyle dünyanın kuvvetli çekim gücünden korunabilmektedir. Ay, hızının daha yavaş olması halinde dünyaya çarpabilecek, daha hızlı olması durumunda ise uzaya savrulacaktı.

    Ayın büyüklüğü ve dönüş hızı dünyayı etkilemekte ve gel-git dediğimiz olaya sebep olmaktadır. Ayın çekim kuvvetinin biraz daha fazla olması halinde dünyanın büyük bölümü bir anda sular altında kalabilirdi.


    DÜNYANIN KORUNMUŞ TAVANI

    Biz çoğunlukla pek farkında olmayız, ama her gezegene olduğu gibi dünyaya da çok sayıda göktaşı düşmektedir. Diğer gezegenlere düştüklerinde dev kraterler açan bu göktaşlarının dünyaya zarar vermemelerinin nedeni, gezegenimizi saran atmosferin düşmekte olan göktaşlarına karşı büyük bir direnç göstermesidir. Göktaşı bu dirence fazla dayanamaz ve sürtünmeden dolayı yanarak büyük bir kütle kaybına uğrar. Böylece, büyük felaketlere yol açabilecek bu tehlike, atmosfer sayesinde savuşturulmuş olur.

    Kuran, atmosferin yaratılışındaki bu özelliği şöyle ifade ediyor:

    "Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık, onlar ise bunun ayetlerinden yüz çevirmektedirler." (Enbiya Suresi, 32)

    Gökyüzünün "korunmuş bir tavan" oluşunun en önemli örneklerinden biri dünyayı saran manyetik alandır. Atmosferin en üst tabakası "Van Allen" adı verilen bir manyetik kuşaktan oluşur. Bu kuşak dünyanın çekirdeğinin sahip olduğu özellikler nedeniyle ortaya çıkmıştır.

    Çekirdek, demir ve nikel gibi manyetik özelliği olan ağır elementleri içerir. Ancak bunlardan daha önemlisi çekirdeğin iki farklı yapıdan oluşmuş olmasıdır: İç çekirdek katı, dış çekirdek ise sıvı haldedir. Çekirdeğin bu iki katmanı birbiri etrafında hareket eder. Bu hareket ağır metaller üzerinde bir çeşit mıknatıslanma etkisi yaparak bir manyetik alan oluşturur. İşte Van Allen Kuşakları bu manyetik alanın, atmosferin en dışına kadar ulaşan bir uzantısıdır. Bu manyetik alan sayesinde dünya, uzaydan gelebilecek olan tehlikelere karşı korunmuş olur.

    Bu tehlikelerin en önemlilerinden biri, "Güneş rüzgarları"dır. Güneş, dünyaya ısı ve ışıktan başka, radyasyon ile beraber saatteki hızı 1.5 milyar kilometreyi bulan, proton ve elektronlardan oluşan bir rüzgar da gönderir.

    Güneş rüzgarları, dünyanın 40.000 mil uzağında manyetik halkalar çizen Van Allen Kuşakları'ndan geçemezler. Parçacık yağmuru şeklindeki Güneş rüzgarı, bu manyetik alanla karşılaşır ve ayrılarak bu alanın çevresinden akar.

    Güneşten gelen X ve ultraviyole ışınlarının büyük bölümü ise atmosfer tarafından emilmektedir. Bu emilme olmadan, yeryüzünde hayat olması ise mümkün değildir.


    Etrafımızı saran atmosferik kuşaklar, sadece zararsız orandaki ışınlar, radyo dalgaları ve görünür ışığın dünyamıza ulaşmasına imkan verecek bir geçirgenliğe sahiptirler. Eğer atmosferimiz bu geçirgenlik özelliğinden yoksun olsaydı, ne haberleşme dalgalarını kullanabilir, ne de canlılığın temeli olan gün ışığını bulabilirdik.

    Dünyayı saran ozon tabakası da Güneş’ten gelen ve canlılar için zararlı olan morötesi ışınların yere kadar ulaşmasını önlemektedir. Güneş'ten gelen ultraviyole ışınları yeryüzündeki tüm canlıları öldürecek kadar fazla enerji yüklüdürler. Bu nedenle, dünyada yaşamın var olabilmesi için, gökyüzünün "korunmuş tavan"ına bir de ozon tabakası eklenmiştir.

    Yazı kaynağı : www.kayseriosb.org

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Yazının devamını okumak istermisiniz?
    Yorum yap