efendiler biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil bilakis
efendiler biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil bilakis Ne90'dan bulabilirsiniz
Mustafa Kemal Atat�rk'�n 17 Aral�k 1927'de Mecliste yapt��� konu�mas�ndaki tekke ve zaviyelerin kapat�lmas�yla ilgili s�zlerine ili�kin a��klamas�
H�SEY�N YILDIZ (Ayd�n) - Say�n Ba�kan, te�ekk�r ediyorum.
Tam 17 Aral�k 1927'de Mustafa Kemal Atat�rk Mecliste �unu diyor: "Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din d��man� oldu�umuz i�in de�il; bilakis, bu tip yap�lar din ve devlet d��man� oldu�u, Sel�uklu ve Osmanl�'y� bu y�zden bat�rd��� i�in yasaklad�k. �ok de�il, y�z y�la kalmadan, e�er bu s�zlerime dikkat etmezseniz g�receksiniz ki baz� ki�iler baz� cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din d��man� oldu�unu �ne s�recek, sizlerin oyunu alarak ba�a ge�ecek ama s�ra devleti b�l��meye geldi�inde birbirine d��eceklerdir. Ayr�ca, unutmay�n ki o g�n geldi�inde her bir taraf di�erini dinsizlikle su�lamaktan geri kalmayacakt�r."
Yani doksan y�l �nce Atat�rk bug�n� g�rm��t� Say�n Bakanlar�m. (CHP s�ralar�ndan alk��lar)
BA�KAN - Te�ekk�r ederim Say�n Y�ld�z.
Yazı kaynağı : www.tbmm.gov.tr
Atatürk'ün Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına Dair Vecizesi İddiası - Malumatfuruş
Atatürk’ün Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına Dair Söylediği İddia Edilen Vecize Atatürk’e Ait Değil
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis bu tip yapılar, din ve devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlı’yı bu yüzden batırdığı için yasakladık. Çok değil, yüz yıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki; bazı kişiler, bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirine düşeceklerdir” sözlerini tekke ve zaviyelerin kapatılması için söylediği iddiası asılsızdır.
Daha önce Mustafa Kemal Atatürk’e ait olmadığı hâlde ona atfedilen vecizeleri, gerçekleştirmediği eylemleri kendine atfedenleri birçok defa “şehir efsaneleri” başlığı altında derlediğimiz yazılarımızda ele almıştık. Toplumun tüm kesimlerinde bulunan hurafe uydurma ve kendi hakikatlerini yalanla bezenmiş şehir efsanesiyle destekleme hastalığı ne yazık ki Kemalist kesimde de mevcut. Atatürk’ün “Filistin’e El Sürülemez” dediğini, Norveççede ‘Atatürk Gibi Düşün’ deyimi olduğunu, Atatürk Çiçeği isminin kökeninin Atatürk’ten geldiğini, Atatürk‘ün vefatından 50 yıl sonra açılmak üzere hazırladığı gizli vasiyetinin olduğunu Atatürk’ün “Heron Projesi”nin olduğunu, Tokyo Camii’niAtatürk’ün yaptırdığını, Çin’de Atatürk’ün hayatının zorunlu ders olarak okutulduğunu, Atatürk‘ün Suudi Kralına Hz. Muhammed’in mezarını yıkmamaları için mektup yazdığını, Atatürk’ün Ortadoğu halklarının isyanını önceden söylediğini ve daha nice asılsız iddiayı ortaya koyan ve kullanan ilginç bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Bu defa, tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair 17 Aralık 1927 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından söylendiği iddia edilen ve giderek artan sıklıkla sosyal medyada paylaşılagelmekte olan aşağıdaki vecizeyi ele alacağız:
Her ne kadar günümüze dair yerinde bir öngörü içerse de bahse konu vecizenin Mustafa Kemal’e ait olamayacağına dair kuvvetli şüpheler mevcut.
Nedenleri paylaşalım:
Bahse konu sözün uydurma olduğu aşikâr; ancak, tekke ve zaviyeler hakkında Mustafa Kemal Atatürk’ün şu ifadeyi kullandığı bilinmektedir:
Atatürk, 30 Ağustos 1925 günü Kastamonu’da yaptığı (1 Eylül 1925 günü Hakimiyet-i Milliye’de yayımlanan) konuşmasında tarikat, tekke, zaviye ve şeyhler hakkında görüşlerini şöyle dile getirmişti:
Atatürk’ün Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına İlişkin Söylediği Sanılan Sözü Yazılarına Aktaran Yazarlar
Hangi köşe yazarları bu sözü, kaynağını ve gerçekliğini sorgulamadan köşesine aktarmış diye incelediğimizde Sözcü Gazetesi’nden Mehmet Türker ve Yeniçağ Gazetesi’nden Savaş Süzal karşımıza çıkmaktadır.
Mehmet Türker, Sözcü Gazetesi’nde 14 Eylül 2016 günü yayınlanan “Atatürk’ün müthiş öngörüsü” başlıklı yazısında bahse konu vecizeye -ileten arkadaşına teşekkür ederek herhangi bir kaynak teyidi yapmaksızın- köşesine yer vermiş:
Benzer şekilde Savaş Süzal da Yeniçağ Gazetesi’nde 29 Temmuz 2016 tarihinde yayınlanan “Sorumlu kim?” başlıklı yazısında gerçekliği şüpheli vecizeye köşesinde yer vermiş:
CNN Türk’te katıldığı Tarafsız Bölge adlı programda bahsi geçen cümleleri Atatürk’e atfederek kullanan Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’u Sinan Meydan düzeltmişti.
Yazı kaynağı : www.malumatfurus.org
Atatürk’ün sözleri | Taha AKYOL | Köşe Yazıları
Atatürk 27 Aralık 1927’de de şunları söylemiş: “Biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil, bilakis bu tip yapılar din ve devlet düşmanı oldukları, Selçuklu ve Osmanlı’yı batırdığı için yasakladık. Çok değil yüzyıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki, bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirlerine düşeceklerdir.”
Bazı okurlarım Atatürk’ün bugünleri gördüğünden bahisle bu metni bana da gönderdi, bazıları “Doğru mu bu” diye sordu.
UZAY VE ATATÜRK
Atatürk, uzay gelişmelerini bile görmüş, 1936’da Eskişehir Tayyare Alayı’nı ziyaret ettiğinde şöyle konuşmuş:
“Geleceğin en etkili silahı da aracı da hiç kuşkunuz olmasın uçaklardır. Bir gün insanoğlu uçaksız da göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de aydan bize mesajlar yollayacaktır. Bu mucizenin tahakkuku için iki bin yılını beklemeye hacet kalmayacaktır. Gelişen teknoloji bize daha şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görev ise, Batı’dan bu konuda fazla geri kalmamayı temindir.”
Bu örneklerdeki sözlerin hepsi, sonradan yaşananlara bakarak uydurulmuş ve Atatürk’e izafe edilmiştir. Atatürk’ün “tarih içinde” anlaşılmasını zorlaştıran, mistikleşmiş duyguların ürünüdür. Peygamberimiz adına hadis uydurmak günah olduğu halde, sonradan yaşanan olaylara göre insanların nasıl hadis uydurdukları malumdur.
TARİH DIŞI
Evvela, “belge” değeri olan hiçbir kaynakta bu sözleri görmedim, birisi ‘belge’sini gösterirse kabul ederim.
Metot meselesi daha önemli, yani Atatürk’e veya başkasına izafe edilen metinlerin ‘tarihe uygun’ olup olmaması...
Evet, Atatürk tekke ve zaviyeleri kapattı, bu konuda sözleri bellidir. Fakat 1927’de hiçbir konuşmasında bu kavramlar geçmez. 27 Aralık 1927’de Kızılay’ı kutlayan mesajı vardır, başka bir beyanı yoktur. Atatürk, Selçuklu tarihi üzerinde fazla durmadı. Osmanlı’nın yıkılış sebepleri hakkında Mustafa Kemal Paşa ve Atatürk olarak farklı fikirler ileri sürdü fakat tarikatların yıktığını söylemedi.
Vatan söz konusu olduğunda hiçbir ayrıntıyı bile ‘teferruat’ diye önemsemezlik etmedi.
Evet, Atatürk 9 Haziran 1936’da Eskişehir Tayyare Alayı’nı ziyaret etti. Gazetelerde haberi yayımlandı. Havacılarımızı tebrik etmiş, “Çok sevindim gördüklerimden” demişti. Gazetelerde başka bir sözü yoktur.
Dahası, Atatürk 1936’da “teknoloji”den bahsetmiş olamaz. Teknoloji kelimesi TDK sözlüğüne 1969 yılında girdi. O zaman olsa olsa ‘fen’ denilirdi.
İnsanoğlunun uzayda yürümesi ise tamamen zamanımızın bir bilgisidir.
Günümüzün bilgi ve kanaatlerini geçmişe taşıyarak Atatürk’e söylettirmek, ‘tarih dışı’dır.
NİYE ÖNEMLİ?
Tarikat ve cemaatlerin şehirleşme sürecinde yaygınlaşmasının sebeplerini sosyolojik açıdan araştırmakla, Atatürk uyarmıştı diye bakmak farklıdır.
Bilim ve teknoloji tarihini okuyarak ulaşacağımız şuur başkadır, Atatürk demişti diye düşünmek başkadır.
Mustafa Kemal Paşa ve Atatürk olarak Osmanlı modernleşmesinin yetiştirdiği bir dehayı Birinci Dünya Savaşı, Milli Mücadele, devrimler ve devrimler dönemindeki farklı arayışlar açısından merak ederek, okuyarak ulaşacağımız ufuk genişliği başkadır...
Ona kehanetler izafe eden hayranlık duygusu başkadır.
Sadece Atatürk için değil, İslam tarihi dahil, bütün tarih için böyle araştırmacı, analitik bakışa ihtiyacımız var. Hele de çağımızı anlamak için çok önemli!
Yazı kaynağı : www.hurriyet.com.tr
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.