Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla

    hatti mudafaa yoktur sathi mudafaa vardir. o satih butun bir vatandir hangi savaş

    1 ziyaretçi

    hatti mudafaa yoktur sathi mudafaa vardir. o satih butun bir vatandir hangi savaş Ne90'dan bulabilirsiniz

    MSB'den 'Sakarya Meydan Muharebesi' paylaşımı

    MSB'den 'Sakarya Meydan Muharebesi' paylaşımı

    Şirket haberleri

    Finans terminali

    Anadolu images

    Enerji terminali

    Haber Akademisi

    Yeşilhat

    Ayrımcılık Hattı

    Teyit Hattı

    Kariyer AA

    Kurumsal haberler

    Yazı kaynağı : www.aa.com.tr

    ‘Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır’

    ‘Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır’

    GÖKHAN KARAKAŞ İstanbul - Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır” sözlerinin tarihe geçtiği Sakarya zaferinin 100’üncü yılı kutlanıyor.

    Birinci Dünya Savaşı’nı yenik tamamlayan Osmanlı İmparatorluğu ile galip itilaf devletleri 10 Ağustos 1920’de Paris’in üç kilometre batısındaki Sevr kasabasında yenilgi anlaşmasına imza atmıştı. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı ulusal kurtuluş savaşımız sürerken Sadrazam Damat Ferit Paşa, Maarif eski Nazırı Bağdatlı Mehmed Hadi Paşa, Danıştay reisi Rıza Tevfik Bey ve Bern Sefiri Reşat Halis Bey’in imza attığı Sevr Andlaşması, Anadolu’nun parçalanmasına izin verilmesi ve Türk varlığının Anadolu’dan çıkartılması anlamına geliyordu. Sevr Andlaşması’nı Anadolu’da direnen Türklere zorla kabul ettirmek isteyen Yunan orduları, itilaf devletlerinin büyük asker ve silah desteğiyle ilerliyordu. Anadolu direnişini örgütleyen Mustafa Kemal Atatürk’ün her şeye rağmen açmayı başardığı Büyük Millet Meclisi’ni yok etmek ve ulusal direnişi kırmayı hedefleyen Yunan ordusunun büyük sayısal ve silah üstünlüğüne güvenerek yaptığı saldırı Sakarya Meydan Muharebesi’nde Türk tarafının kesin zaferiyle sonuçlandığında dünya savaş tarihçileri bile şaşırmıştı. Sakarya zaferinin ulusal tarihimizde dönüm noktası olduğunu söyleyen Dr. Orhan Çekiş, düşüncelerini Milliyet ile paylaştı.

    Anadolu Türk tarihinin en önemli savaşlarından birisi olan Sakarya Savaşı’na Mustafa Kemal Paşa o ünlü sözleriyle damga vurmuştur.

    ‘Söz Anadolu’nundur

    Gedik Üniversitesi Atatürk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Orhan Çekiç, “Yunanlılar Ankara’ya ulaşma hedeflerine ulaşmak için üç kez Ankara’ya taarruza kalkmış ama hepsinde Anadolu’nun direnişi başarılı olmuştu. 6-10 Ocak 1921 tarihleri arasında İnönü mevkiinde yapılan savaşta; Bursa’dan hareket ederek Eskişehir ve Afyon’u hedefleyen Yunan güçleri mağlup olmuştu. Tarihimize 1. İnönü Savaşı olarak kaydedilen bu zaferle Albay İsmet Bey generalliğe terfi ederken sonuç itilaf devletlerinde şok etkisi yapmıştı. Çünkü, Yunan kuvvetleri Türk kuvvetlerinin üç katı güce sahipti. Sevr’i Ankara Hükümeti’ne kabul ettiremeyeceklerini anlayan itilaf devletleri, bazı maddelerde yumuşatmalar yaparken Türk heyetini Londra’ya davet etmişti. Londra’ya giden Tevfik Paşa, ‘Söz Anadolu’nundur. Siz sözü Ankara temsilcisine verin’ dediğinde heyet başkanı Bekir Sami Bey, Sevr’in hiçbir maddesini kabul etmediklerini bildirir. 1. İnönü Savaşı’nın işte böyle fevkalade önemli sonucu vardır” dedi.

    Yunan kralı savaşta

    İtibarı elde etmek isteyen Yunan tarafının 2. İnönü Savaşı’na kalkıştığını vurgulayan Dr. Çekiç, Eskişehir ve Afyon’da 27 Mart ve 1 Nisan’da tekrar durdurulduğunu geri çekilenleri takip eden Türk süvarilerinin düşmana çok büyük zararlar verdiğini ekledi. Yunan Kralı XIII. Konstantin’in bizzat Yunan Orduları Başkomutanı sıfatıyla İzmir’e geldiğini söyleyen Dr. Çekiç, “Ordularına Ankara’yı hedef göstermişti. 23 Ağustos 1921 günü Eskişehir-Seyitgazi hattından ileri yürüyüşe geçen Yunan ordusu, Sakarya’da Türk kuvvetleriyle karşılaştı. Bu karşılaşma öncekilere benzemiyordu çünkü bu savaş Türkler için ölüm kalım demekti. İsmet Paşa, ordunun Sakarya’nın doğusuna çekilmesi gerektiğini düşünüyordu ama bu kararı da tek başına vermek istemiyordu. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa’yı cepheye davet etti. Komutanlar, İsmet Paşa’yı haklı buldular ve savaşı idare etmek üzere Polatlı’daki Batı Cephesi Karargâhı’na gittiler. Türk ve Yunan güçleri Sakarya nehri kıyılarında 100 kilometrelik cephede 22 gün 22 gece süren meydan savaşı verdiler. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, savaş stratejisi sanatına büyük bir yenilik getirerek ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla ıslanmadıkça, düşmana bırakılamaz’ emrini verdiğinde zafer Türk tarafının oldu” diye konuştu.

    ‘Sakarya savaşı subay savaşıdır’

    Mustafa Kemal Atatürk’ün toprak kaybedilse de başka bir bölgede savunmanın devam etmesi gerektiğini işaret ettiğini söyleyen Dr. Çekiç, “İşte bu anlayışla 10 Eylül günü Türk ordusu genel taarruza kalktı. Beylikköprü, Duatepe ve Kartaltepe muharebelerinde Yunan ordusu yenildi. Nihayet 13 Eylül sabahı o ana kadar çok büyük kayıplar veren Yunan ordusu tam yenilgiye uğrayarak, Sakarya’nın batısına çekilmek zorunda kaldı. Türk ordusu yedi tümen komutanını şehit verirken toplam şehit 3 bin 282, yaralı sayısı ise 13 bin 618 olmuştu. Yüzde 80’e varan subay kayıplarından ötürü Sakarya Savaşı’na subay savaşı da denir. Yunanlar ise 15 bin ölü ile 25 bin kadar yaralı vermişlerdi. İzmir’den yola çıkıp Ankara Polatlı’ya dayanan Yunanlılara ve emperyalistlere karşı 23 Ağustos-13 Eylül 1921 arasında kazanılan Sakarya Meydan Muharebesi’nden bir yıl sonra kazanılan 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi kazanıldı. Böylece Anadolu’yu işgale İzmir’den başlayan Yunanlılar, İzmir’de denize döküldü. Sakarya zaferi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna zemin hazırlarken Anadolu topraklarının Türklere ait olduğu kanıtlanmıştı. Yüzüncü yıldönümünde, bizler özgür yaşayabilelim diye gözlerini kırpmadan bu vatan uğruna yaşamlarını kaybeden şehitlerimizi minnetle anıyor, gazilerimizi saygıyla selamlıyorum” dedi.

     Orantısız üstünlüğe rağmen kaybettiler

    Tekalifi Milliye emirleri ile Türk ordusunun eksiklerinin tamamlanmıştı. Yunan saldırısı 23 Ağustos’ta başlarken yenilgiyle savunmaya geçmişlerdi. Ankara hükümeti, Büyük Millet Meclisi güven tazelerken Kurtuluş Savaşı’na inanç artmıştı. Gazi ve mareşal unvanı alan Mustafa Kemal’in Başkomutanlık yetkisi süresiz uzatıldı. Milli mücadelenin son savunma savaşında Yunan ordusu 125 bin asker, 386 top, 850 kamyon ve 18 uçakla saldırmıştı. Mustafa Kemal ise 100 bin asker, 196 top, bin 284 katır arabası ve iki uçakla zafer kazanmayı bilmişti.

    Yazı kaynağı : www.milliyet.com.tr

    Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır o satıh bütün vatandır

    Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır o satıh bütün vatandır

    Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır o satıh bütün vatandır

    101 yıl önce verilen o emir, bir ülkenin ve halkının kaderini değiştirdi. 22 gün 22 gece süren ve zaferle sonuçlanan Sakarya Meydan Muharebesi tarihe “Türkün zaferi” olarak geçti. Mustafa Kemal’in önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanacağının en büyük müjdecisi oldu.

    Anadolu'nun düşman işgalinde olduğu İstiklal Harbi sürecinde, Türk Ordusu Eskişehir Muharebesi sonrası 100 kilometrelik sahayı terk ederek Sakarya Nehri'nin doğusuna çekildi. Bu çekilmenin ardından bölgeye Yunan güçleri yerleşti. Halk umutsuzluğa kapılırken, harekete geçen Meclis, Türk milletinin kaderini belirleyecek savaşta Mustafa Kemal Atatürk'ü 5 Ağustos 1921'de “Türk Orduları Başkomutanı” olarak görevlendirdi. Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak amacıyla, kanunla kendisine verilen yetkiyi kullanan Mustafa Kemal Paşa, tüm halkı fedakarlığa çağırarak, “Tekalif-i Milliye Emirlerini” çıkardı. Böylece, kaynakların önemli bir kısmının Sakarya Cephesi'ne aktarılmasını sağlayan Atatürk, 12 Ağustos 1921'de Batı Cephesi'ne giderek, düşmanın muhtemel hareketlerine yönelik stratejileri de belirledi. 13 Ağustos'ta ileri saldırıya başlayan Yunan kuvvetleri, 23 Ağustos'tan itibaren ağırlık merkezi Sakarya mevziinin güney kanadı olmak üzere taarruza geçti. Yaklaşık 100 kilometrelik cephede başlayan, büyük çarpışmaların yaşandığı savaş, tarihin önemli meydan muharebeleri arasında yer aldı.

    CEPHE SİSTEMİ DEĞİŞTİ

    Düşmanın üstün kuvvet ve silahlarla yaptığı taarruz, Sakarya mevziinde zaman zaman çekilmelere yol açtı. Bu süreçte, kuşatmayı karşılamak için manevralar yapan Türk Ordusu büyük kayıplar verdi. Yunan ordusunun, Türk savunma hatlarını zaman zaman kırdığı böyle bir ortamda Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos'ta çizgiye bağlı cephe sistemini değiştiren o tarihi emrini verdi: “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz.”

    ÇELİKTEN BİR KALE GİBİ

    Başkomutanın bu emrini alan Türk ordusu ile Yunan ordusu arasında takip eden günlerde çarpışmalar bütün şiddetiyle sürdü. Türk ordusunun “çelikten bir kale” gibi düşman karşısında çıktığı bu süreçte, Mehmetçik şehit oldu ancak vatan savunmasını bırakmadı. 23-30 Ağustos'taki yoğun saldırılarına rağmen bölgeyi kuşatamayan Yunan birlikleri, bu sefer şansını Haymana istikametinden denemeye çalıştı. Bu taarruzda da başarılı olamayınca, bulunduğu hatları savunarak buralarda kalmaya çalışan Yunan kuvvetleri, Türk ordusunun 10 Eylül'de başlattığı genel karşı taarruz ile ağır bir hezimete uğradı. 22 gün 22 gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi, 13 Eylül 1921'de, düşmanın Sakarya Nehri'nin doğusunda tamamen yok edilmesiyle sonuçlandı.

    KURTULUŞA GİDEN YOL

    Tarihin akışını değiştiren bu zafer, Türk halkının esarete izin vermeyeceğini bir kez daha dünyaya ilan etti. Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanacağının en büyük müjdecisi oldu. Halkın zafere olan inancı güçlenirken, Mustafa Kemal Paşa'nın siyasi ve askeri önderliği, dehası kesinleşti. Bu büyük başarı üzerine 19 Eylül 1921 günü TBMM tarafından, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya gazilik ve mareşallik unvanı verildi.

    Zaferin siyasi sonuçları da oldu. İtalyanlar Anadolu topraklarını tamamen boşalttı, Rusya aracılığı ile Kafkas cumhuriyetleriyle ile Kars Antlaşması imzalanarak doğu sınırı belirlendi, İngiltere ile esir mübadelesi anlaşması imzalanarak  Malta'daki Türk esirler serbest bırakıldı, Fransa ile Ankara Antlaşması imzalandı.

    ATATÜRK BÜYÜK ZAFERİ ANLATIYOR

    12 Ağustos 1921 günü, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa Hazretleriyle birlikte Polatlı'ya cephe karargâhına gittim. Düşman ordusunun cephemize yüklenerek sol kanadımızdan kuşatacağı yargısına varmıştık. Bu görüşe dayanarak tam bir cesaretle gerekli tedbirleri aldırdım ve yapılacak hazırlıkları yaptırdım.

    Düşman ordusu, 23 Ağustos 1921′de ciddi olarak cephemize doğru ilerlemeye başladı ve taarruza geçti. Birçok kanlı, bunalımlı safhalar ve dalgalar oldu. Düşman ordusunun üstün grupları, savunma hattımızın birçok parçalarını kırdılar. (…) Meydan muharebesi yüz kilometrelik cephe üzerinde oluyordu. Sol kanadımız, Ankara'nın elli kilometre güneyine kadar çekilmişti. Ordumuzun yönü batıya iken güneye döndü. Arkası Ankara'ya iken kuzeye çevrildi. Cephenin yönü değiştirilmiş oldu. (…)

    Savunma hattına çok ümit bağlamak ve onun kırılmasıyla, ordunun büyüklüğü ölçüsünde çok gerilere çekilmek gerektiği teorisini çürütmek için memleket savunmasını başka türlü ifade etmeyi ve bu ifademde direnerek şiddet göstermeyi yararlı ve etkili buldum. Dedim ki: “Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. O satıh bütün vatandır (Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır). Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz. Onun için küçük büyük her birlik bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük büyük her birlik, ilk durabildiği noktada yeniden düşmana cephe kurup savaşa devam eder. Yanındaki birliğin çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler ona tâbi olamaz. Bulunduğu mevzide sonuna kadar dayanmaya ve karşı koymaya mecburdur.”

    İşte ordumuzun her ferdi, bu sistem içinde her adımda en büyük fedakârlığını göstererek ve düşmanın üstün kuvvetlerini yıpratıp yok ederek, sonunda onu, taarruzuna devam güç ve kudretinden yoksun bir duruma getirdi. Muharebe durumunun bu safhasını sezer sezmez hemen özellikle sağ kanadımızla Sakarya ırmağı doğusunda düşman ordusunun sol kanadına ve daha sonra cephenin önemli yerlerinde karşı taarruza geçtik. Yunan ordusu yenildi ve geri çekilmeye mecbur oldu. 13 Eylül 1921 günü Sakarya ırmağının doğusunda düşman ordusundan eser kalmadı.

    Yazı kaynağı : www.sozcu.com.tr

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Yazının devamını okumak istermisiniz?
    Yorum yap