hiçbir şey var değildir var olsa bile bilinemez bilinse bile başkalarına aktarılamaz
hiçbir şey var değildir var olsa bile bilinemez bilinse bile başkalarına aktarılamaz Ne90'dan bulabilirsiniz
Gorgias
Gorgias (MÖ 483 - MÖ 375), Yunan filozof ve sofisti.[1] Memleketi Sicilya'da bulunan bir Yunan kolonisi olan Leontini'dir.[2][3] Yunan filozofu Gorgias, ölü annesinin cenaze tabutunda doğmuştur. Tabutu taşıyanlar defnedilme sırasında Gorgias’ın ağlamalarını duymuşlardır.[4] Pelaponez Savaşı (427) sırasında Atina'ya geldi. Hatip olarak tanınır oldu. Yazdıklarından çok az bir kısmı günümüze kalmıştır. Nihilizmin ve daha da çok kuşkucu düşüncenin gelişmesinde önemli bir filozof olarak yer almaktadır. Empedokles'in öğrencisi olmuştur ve ondan hem doğa felsefesini hem de hitabet sanatını öğrenmiştir.[5][6] Bu sanattaki ustalığıyla Atina'da önemli etkilerde bulunmuş ve bu sanatın en önemli geliştiricilerinden biri olmuştur.[7] Elea Okulu'nun diyalektik anlayışı üzerinde derin bir etkisi olduğu belirtilmektedir.
Gorgias, kendisini bir görecelikle sınırlamayarak, gerçek bir hiççiliğin ve kuşkuculuğun savunucusu olmuştur. Hiçbir değerin var olmadığını, bilginin mümkün olmadığını, insanlara ikna yoluyla her şeyin kabul ettirilebileceğini, zira insanların bilgiden yoksun olduklarını söyleyen Gorgias; ikna sanatına, sözün terbiye edilip geliştirilmesine büyük bir önem vermiştir. Gorgias hitabet uygulamasına sadece bir ikna yöntemi olarak geçmiştir. Zira artık doğru bilginin olduğuna inanmamaktadır. Bu görüşe göre rasyonel (iscussion) ve rasyonel kanaat (conviction) var olamaz, var olan sadece ikna sanatıdır.
Doğa felsefesinin temel problemi olan varlığı bilme girişiminin anlamsız olduğunu öne sürmüş ve bunu kanıtlamanın uğraşı içinde olmuştur. Onun düşüncesinde, ne varlığın var olması, ne bilinmesi ne de bir başkasına aktarılması mümkün değildir. Ünlü üçlü argümanı bu konuda Gorgias'ın rölativizminin ve kuşkuculuğunun kesin bir ifadesini gösterir:
Eserleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Gorgias'a ait dört eser günümüze ulaşmıştır: Varolmayan Üzerine veya Doğa Üzerine, Palamedes'in Savunması, Helene Övgü ve Epitaphios veya Atina Cenaze Töreni Söylevi. Bunlardan Doğa Üzerine eserinin orijinal metni kaybolmuştur ve sadece başka iki eserde bulunan parçaları günümüze ulaşmıştır.
Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]
Yazı kaynağı : tr.wikipedia.org
Gorgias'ın Varlık Anlayışı, Varlık Felsefesi » Felsefe hakkında her şey...
Gorgias’ın varlık felsefesi alanında ele aldığı konular iki başlık altında değerlendirilebilir. İlki, bir şey var değildir; olsa da bilinemez; bilinse de başkalarına aktarılamaz biçiminde ifade edilen görüşleridir. İkincisi ise bu görüşlerinin son bölümüyle ilişki içindeki, dil ve iletişim hakkındaki görüşleridir.
‘HİÇBİR ŞEY VAR DEĞİLDİR’
Eğer varlık’tan söz edilecekse, üç şey söylenebilir. O, ya vardır ya yoktur veya hem vardır hem de yoktur, yani ikisinin karışımıdır.
Eğer ilk seçenek geçerli ise o, ya öncesiz olmalıdır ya da sonradan meydana gelmiş olmalı veya bunların her ikisi birden olmalıdır. Eğer o öncesiz ise başlangıcı yoktur, öyleyse o sınırsız olmalıdır ve bu yüzden de evrende bir yeri yoktur, bir yeri olmayan bir şey olamaz; oysa o, eğer var ise bir şey olarak bir yerde olmalıdır.
Eğer o, sonradan meydana gelmişse bir şeyden meydana gelmiş olmalıdır. Fakat bu, onun meydana geldiği şey için de geçerlidir ve bu da sonsuz geri gidiş paradoksu yaratmaktadır. Konun ele alınmasının başka bir biçimi, bölünebilir olup olmamak üzerinden gerçekleştirilir.
Bu akıl yürütmeye göre eğer varlık var ise belli bir büyüklüğü de olmalıdır. Bu ise onun sonsuza kadar bölünebileceği sonucunu beraberinde getirecektir. Oysa bunun imkânsız olması gerekirdi. Çünkü sonsuza kadar bölünebilen bir şey artık bir şey olmaktan da çıkacaktır.
‘BİR ŞEY VAROLSA BİLE BİLİNEMEZ’
Akıl yürütme silsilesinin ikinci bölümünde Gorgias, herhangi bir şey var olsa bile, onun bilinemeyeceğini belirtmektedir. Çünkü ona göre düşünmek, zihindeki kavramların düşünülmesidir. Eğer kavram değilse gerçek düşünülemez demektir.
Akıl yürütme silsilesinin üçüncü bölümünde Gorgias, insanın bir şey bilebilse bile başkasına iletemeyeceğini ileri sürmektedir. Çünkü bir nesne ile ilgili veriler gözle veya kulak yoluyla edinilir, fakat biz onu hakkında elde ettiğimiz verileri, verileri elde ettiğimiz yollardan çok başka olan, sözlerle ifade etmeye çalışıyoruz. Fakat dil bunların her ikisinden de farklı olduğu için onları doğru olarak temsil edemez. Başka bir deyişle, tam bir iletişimin olabilmesi için, bir köprüden bahsedilirken o köprünün tam bir görsel betiminin oluşturulabilmesidir.
Tüm bu akıl yürütmeler dikkate alındığında, öyleyse gerçek yoksa bilgi de yoktur ve bu durumda da iletişimde etkileyicilik ön plana geçecektir.
Gorgias’ın Helen’e Övgü adlı konuşmasında bu anlayış tartışma konusu yapılmakta ve söz’ün, Logos’un etkileyiciliğine vurgu yapılmaktadır. Konuşmada Logos’un insanlar üzerinde gücü ve etkisinin vurgulanması için “Gorgias retorikçi ile doktor, Logos ile kimyevi-büyüsel malzeme arasında bir analoji kurmuştur” (Wardy, 1996: 46).
Kullanılan benzetme, hekimlerin ilaç kullanarak hastalarının sağlık durumları üzerinde etki edebilmeleri konu edilir. Fakat sözlerin yararlı etkileri olabileceği gibi zararlı etkileri de söz konusu olabilmektedir.
Logos’un kötü olarak değerlendirilen zorlayıcı olabilen etkisi, onun insanların ruh hâllerini değiştirebilmesine bağlıdır. Logos insanın korkularını sona erdirebildiği gibi, iyi yönde duygu değişimleri de meydana getirebilmektedir. Bu bakımdan söz’ün etkisinin salt kendisinden değil, söz’ün kullanıldığı amaçtan kaynaklandığı şöyle ima edilir:
Söz’ün etkileyiciliğini arttırmasını sağlayanın ne olduğu, Gorgias’ın bu konuşmasından belli ölçüde anlaşılabilir.
Gorgias’a göre sözün insanları bu kadar büyük ölçüde etkileyebilmesinin nedeni insan bilmesinin sınırlılığıdır.
Gorgias’a göre insan bilmesinin sınırlılığı onun şu üç konudaki yetersizliğinden kaynaklanır. İnsanlar geçmişte olanları tam olarak hatırlayamazlar, şimdi olanlar hakkında yeterince bilgi sahibi olamazlar ve gelecekte olacaklar hakkında da insan bilmesinin doğası gereği, kesin ön görülerde bulunamazlar. İnsan bilmesinin bu sınırlıkları, insanın sürekli olarak aşmaya çalışacağı bir belirsizlik ve dolayısıyla da güvensizlik ortamında kalmasına yol açmaktadır.
Bu güvensizliğin yarattığı boşluktan dolayı meteorologlar, söylevciler ve felsefe konuşmacıları insanların düşüncelerini kolayca değiştirebilmektedir. Örneğin meteoroloğun yaptığı şey, insan bilmesinin sınırlılığı yüzünden içine düşülen güvensizliğin, gelecek hakkında doğru olduğu iddia edilen bilgiler sunulmasıyla giderilmesine yöneliktir. Fakat Gorgias’ın bu konuşma metninde meteorologların, konuşma ustalarının ve filozofların yaptığının yalnızca bir ikna olduğu ileri sürülür.
Söz konusu durumlarda insanlar belli birtakım bilgiler sunularak bilgilendirilmiş olmamakta, ancak beceri ve sanatlarla ikna edilmiş olmaktadır. Gorgias’ın temsil ettiği bu anlayışa göre doğruluk evrensel ve kalıcı değil, bireysel ve geçicidir. Bu bakımdan bilgiden değil, ancak inançlardan söz edilebilir.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı
Yazı kaynağı : www.felsefe.gen.tr
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.