Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla

    ikinci dünya savaşı konu anlatımı

    1 ziyaretçi

    ikinci dünya savaşı konu anlatımı Ne90'dan bulabilirsiniz

    2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı

    2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı

    Ders Sarayının sizler için hazırlamış olduğu “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı”  yazısına hoş geldiniz. “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı ”  yazımızda 2. Dünya savaşı ‘nda yaşanan gelişmeleri ve 2. Dünya Savaşında Türkiye ‘nin durumunu kapsamlı bir şekilde ele aldık. “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı ” yazısını daha iyi anlayabilmeniz için önceki konu anlatımı yazılarımızdan Kurtuluş Savaşında CephelerKurtuluş Savaşı Milli Mücadeleye Hazırlık Dönemi”,  “Mondros Ateşkes Antlaşması ve Cemiyetler ”, “20. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti Konu Anlatımı” “En Uzun Yüzyıl Kapsamlı Konu Anlatımı”, “Avrupa Ve Osmanlı Devleti 18. Yüzyıl”, “Arayış Yılları Kapsamlı Konu Anlatımı”, “Dünya Gücü Osmanlı Devleti ” , “Osmanlı Kültür ve Medeniyeti Konu Anlatımı” ,ve “Beylikten Devlete Osmanlı Siyaseti Konu Anlatımı “ yazılarımızı da okumanızı tavsiye ederiz.

     “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ” 2. yazımızda, 2. Dünya Savaşı ‘nın bütün özelliklerini ve yaşanan önemli gelişmeleri anlattık. “2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT” yazısı 2. Dünya Savaşının belirli özeliklerinden ve yaşanan önemli olaylardan da bahsetmektedir. Haydi başlayalım.

    2. DÜNYA SAVAŞI’NIN NEDENLERİ

    Konunun sonundaki online testimizi çözmeyi unutmayın.

    ✦ Almanya’nın Versay ve Nöyyi Antlaşmalarının haksız maddeler içerdiğini düşünerek bu antlaşmaların yeniden gözden geçirilmesini istemesi.

    ✦ 1. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan barış antlaşmalarıyla çizilen sınırlar milliyetçilik esasına uygun olmadığından, bu durumun etnik çatışmalara ve sınır sorunlarının yaşanmasına sebep olması.

    ✦ İtalya’nın savaşı kazandığı halde isteklerine ulaşamaması ve iktidara gelen faşistlerin saldırgan bir politika izlemesi.

    ✦ İmparatorluk kurmak isteyen Japonya’nın Asya’dan Avrupa Devletlerini çıkararak sömürge alanlarını genişletmek istemesi.

    ✦ I.Dünya Savaşı’ndan sonra huzursuzluğun artması ve dünya barışını korumak amacıyla kurulan Milletler Cemiyeti’nin görevini yerine getirememesi.

    ✦ Japonya’nın Mançurya’yı, İtalya’nın Habeşistan’ı işgal etmesine, Almanya’nın da Rhur Bölgesi’ni silahlandırmasına Milletler Cemiyeti’nin herhangi bir yaptırım uygulayamaması.

    ✦ İtalya ve Almanya’nın İspanya’daki iç savaşta cumhuriyetçi yönetime karşı faşist General Francisco Franco’nun saflarında savaşmak üzere asker göndererek yeni silah ve uçaklarını denemeleri.

    SAVAŞ ÖNCESİNDEKİ YAŞANAN SİYASİ GELİŞMELER

    2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT  yazımıza 2. Dünya savaşı öncesi yaşanan siyasi gelişmelerden devam ediyoruz. 1. Dünya Savaşı sonunda galip devletler, yenilen devletlere siyasi, ekonomik ve askeri kısıtlamalar ve ağır yükümlülükler getiren antlaşmalar imzaladı.

    1. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti, Rus Çarlığı, Avusturya-Macaristan ve Alman İmparatorluğu’nun yıkılması, Avrupa güç dengesini değiştirdi. I. Dünya Savaşı’ndan sonra, Sovyet Rusya’nın komünist rejimi uygulaması, uluslararası alandan soyutlanmasına ve dışa kapalı bir politika izlemesine yol açtı.

    Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla ortaya çıkan Orta Doğu kuvvetler dengesindeki boşluk, İngiltere ve Fransa’nın yayılmacı politikasıyla dolduruldu. İtilaf Devletleri, Almanya ile ağır şartlar içeren Versay Antlaşması’nı imzaladı. Böylece Almanya’nın Avrupa’yı tehdit etmesi engellenmiş oldu. Ancak Almanya’nın uluslararası alanda bıraktığı boşluk büyük sorunlara yol açtı.

    Locarno Antlaşması ile de milletler arası politikada yumuşama ve iş birliğine gidilerek barışın sürekliliğini sağlamak amacıyla silahsızlanma çabalarına girişildi. Dünya bu şekilde barışın sürekliliğini sağlamaya çabalarken 1929 Dünya Ekonomik Buhranı etkilerini dünyanın her yerinde göstermeye başladı. Krizin etkileri siyasi gelişmeleri etkiledi. 1931’de Japonya’nın Mançurya’ya saldırması ve art arda çıkan siyasi buhranlar, dünyayı yeni bir savaşın eşiğine getirdi.

    2. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DEVLETLERİN DURUMU

    “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ” yazımıza 2. Dünya Savaşı öncesi devletlerin genel durumlarından devam edeceğiz.

    ALMANYA

    Nazilerin Almanya’da iktidara gelmesiyle Alman dış politikası yeniden şekillendi. Üç aşamada gerçekleşen bu dış politikanın ilk hedefi Versay Antlaşması’nın maddelerinden kurtulmaktı.

     “Tek millet ve tek devlet” olarak adlandırılan ikinci aşamada bütün Almanca konuşan toplulukları tek bir Alman devleti altında toplamak amaçlandı. Alman dış politikasının üçüncü aşaması ise “Hayat Sahası” olarak adlandırıldı. Bu aşamada Almanya’nın topraklarının Alman ırkına yeterli gelmeyeceği düşüncesiyle Avrupa’da yayılma politikası takip etmekti. Nazi Partisinin iktidara gelmesi Versay’la birlikte kurulan devletler başta olmak üzere birçok devleti endişelendirdi.

    Fransa, Versay Antlaşması ile Avrupa’da kurduğu üstünlüğü kaybetme ihtimalinden dolayı tedirgindi. SSCB, Nazi Partisinin komünist milletvekillerine karşı sert tutumuna tepki olarak Almanya ile ticari ilişkilerini keserek ABD ve Batılı devletlere yaklaştı. Eylül 1934’te SSCB, Milletler Cemiyetine kabul edildi ve konsey üyeliğine seçildi.

    Polonya ise Versay Antlaşması’yla kendisine bırakılan Danzig Bölgesi’nin Almanya tarafından işgal edilme ihtimalinden endişe duydu. Hitler ise öncelikle 1921 Fransa-Polonya ittifakını zayıflatmak istedi. Bu sebeple Avrupa’da barış yanlısı bir izlenim oluşturmak amacıyla 1934’te Polonya ile saldırmazlık bildirgesi imzaladı.

    Almanya yayılmacı dış politikasının ilk hedefini uygulamaya koydu. Versay’ın getirdiği askerî kısıtlamalardan kurtulmak için gizlice silahlanmaya başladı ve ordusunu güçlendirdi. 1933’te Silahsızlanma Konferansı ve Milletler Cemiyetinden çekildi. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa savunmasını güçlendirdi. Bu gelişmeleri fırsat bilen Hitler, ülkesini koruma gerekçesi ile askerliği mecburi hâle getirip asker sayısını daha da arttırdı.

    Versay Antlaşması’yla Fransa’ya bırakılan Saar Bölgesi halk oylaması sonucunda Alman yönetimine geçti (1 Mart 1935). 7 Mart 1936’da Almanya Ren Bölgesi’ne asker gönderdi. Fransa bu durumu kabul etmek zorunda kaldı. Almanya 13 Mart 1938’de Avusturya ile birleştiğini ilan ederek burayı ilhak etti.

    Hitler’in, dış politikadaki ikinci hedefi, Almanya dışındaki Almanların yaşadıkları toprakları almaktı. Çekoslovakya’nın Südetler Bölgesi’nde 3,5 milyon Alman yaşamaktaydı. Hitler, bu ülkedeki Nazilerin çıkardıkları karışıklıklardan yararlandı. 28 Mayıs1938’de Çekoslovakya’yı işgal etme kararı aldı. İtalya, Südet buhranı sırasında Almanya’yı desteklerken İngiltere ve Fransa bu konuda ortak bir cephe oluşturamadı. SSCB ise müttefiki Çekoslovakya’ya iç sorunları ve sınırları ortak olmadığı için yardım gönderemedi.

    Avrupa’da genel bir savaş ihtimalinin ortaya çıkması üzerine Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere arasında 29 Eylül’de Münih Konferansı toplandı. Bu Konferans’ta Südet, Almanya’ya verilirken Çekoslovakya toprakları İngiltere ve Fransa’nın garantisi altına alındı. Bu konferansa davet edilmeyen SSCB, Batılı devletlerden uzaklaşıp Almanya’ya yakınlaştı. Dünya Savaşı 2.

    JAPONYA

    I. Dünya Savaşı’nda, Avrupalı devletlerin birbiriyle olan mücadeleleri, Uzak Doğu’ya olan ilgilerini azaltmıştı. Japonya, bu durumu fırsat bilerek Asya’daki yayılmasını hızlandırmak istedi.

    Almanya’ya karşı savaşa girerek Pasifik’te ona ait (Carolina, Marianne ve Marshall) adaları işgal etti.

    Çin’den birçok ekonomik ayrıcalıklar kazandı.

    Japonya, 1920’li ve 1930’lu yıllarda Uzak Doğu’nun en güçlü devleti oldu ve Asya içlerine kadar yayılmak istedi. Uzak Doğu’da çıkarları olan Avrupa 1922’de “Washington Deniz Silahsızlanması

    Konferansı”nı toplayarak Japon deniz kuvvetleri sınırlandırdı.

    1929 Ekonomik Buhranı’nın çıkması, Japonya’nın, askerî güce dayalı bir yayılmacı politika izlemesinde etkili oldu. Bu doğrultuda Japonya, 1931’de Mançurya’yı işgal ederek Çin’e yöneldi. Japonya Asya’da istediği gibi hareket edebilmek için 1933’te Milletler Cemiyetinden; 1934’te Washington Antlaşması’ndan çekildi. Aynı zamanda 1934’te, “Asya, Asyalılarındır.” diyerek Batılıların Çin’le olan münasebetlerini kesmelerini istedi. Bu gelişmeler, Uzak Doğu’da güçler dengesini bozdu.

    Ortak Refah Alanı: Japonya, yayılmacı politikasını Asya devletlerinin dayanışması üzerine kurmuştu. Bu politikaya göre bazı Asya bölgeleri, Japonya’nın denetiminde olmalıydı.

    JAPONYA’NIN ÇİN’E YÖNELME SEBEPLERİ

    • 1936’da İtalya’nın Habeşistan’a saldırısına, Almanya’nın Ren Bölgesi’ne asker sevk etmesine yeterli tepki gösterilememesi,

    • Berlin-Roma Mihveri’nin kurulması,

    • İngiltere’nin yatıştırma politikasına başlaması ve İspanya’da iç savaşın yaşanması gibi gelişmelerin Avrupa’dan Japonya’ya etkili bir tepkinin gelmeyeceğini göstermesi,

    • ABD’nin tarafsızlık politikası gereği buhranlara karışmak istememesi,

    • Kasım 1936’da Japonya ve Almanya’nın imzaladığı Pakt ile SSCB’nin baskı altına alınması,

    • Japonya’nın Çin’e yönelmesinde etkili oldu.

    Kayak: Dr. Rifat UÇAROL, Siyasi Tarih, s. 534-538

    İTALYA

    I. Dünya Savaşı’nda istediklerini elde edemeyen İtalya, savaşın sonunda siyasi, sosyal ve ekonomik sıkıntılarla karşılaştı. Bu sorunlar da İtalya’da 30 Ekim 1922’de Benito Mussolini önderliğinde Faşisizm’i iktidara taşıdı.

    İtalya’nın uzun süreden beri sömürgecilik emelleri vardı. Bu emeller, Mussolini ile birlikte “Roma İmparatorluğu’nun yeniden kuruluşu” adı ile millî bir ideal hâline geldi. İtalya yayılmacı bir dış politika izlemeye başladı. Bu doğrultuda 1924’te İtalya, Yugoslavya’ya baskı yaparak “Serbest Şehir” statüsündeki Fiume’yi, topraklarına kattı.

    Milletlerarası bir komisyonda görevli İtalya temsilcisinin Yunanistan’da öldürülmesi üzerine İtalya, Yunanistan’a ait Korfu Adası’nı işgal etti.1924 yılı sonunda Arnavutluk’taki bir iç meseleyi fırsat bilerek Arnavutluk’u nüfuzu altına aldı.

    İtalya, 1930’lu yıllarda taleplerini arttırarak saldırgan politikasını sürdürdü. Bu sırada, Mussolini Mare Nostrum (Bizim Deniz) idealince eski Roma İmparatorluğu sınırları içinde yer alan Doğu Akdeniz ve Anadolu’yu da yayılma alanları arasında saymaktan çekinmedi.

    İtalya’nın Akdeniz’de güçlenmesi Fransa’yı rahatsız etti. Bu sebeple İtalya, Almanya’yı Fransa’ya karşı bir denge unsuru olarak gördü. İngiltere ise I. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’da üstünlük sağlayan Fransa’ya karşı İtalya’yı bir denge unsuru olarak gördü. Bu yüzden 1935’e kadar İngiltere-İtalya ilişkileri iyi bir şekilde devam etti.

    Savaş sonrası ekonomik sıkıntılar ve 1929 Ekonomik Buhranı’nı İtalya’yı oldukça etkiledi ve doğal zenginliklere sahip Habeşistan’a doğru yöneltti.

    Savaşın Tarafları

    “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ” yazımıza 2. Dünya Savaşı nda kurulan bloklardan devam edelim.

    MİHVER GRUBU (ÜÇLÜ PAKT)

    1936 da Almanya ve İtalya tarafından kurulmuş, sonradan bu gruba Japonya’da dâhil olmuştur. Daha sonra bu gruba Bulgaristan, Macaristan, Finlandiya, Romanya da katılmıştır. Dünya Savaşı

    MÜTTEFİK GRUBU

    İngiltere ve Fransa tarafından kurulmuştur. Rusya ve ABD’de bu gruba dâhil olmuştur. Müttefik devletlere daha sonra 30 civarında devlet katılmıştır.

    YATIŞTIRMA POLİTİKASI

    2. Dünya Savaşı ’na giden dönemde İngiltere Başbakanı Chamberlain’la özdeşleşen politikadır. Hitler’in esas ilgi alanının doğuda olduğuna inanan Chamberlain, SSCB’ye karşı Almanya’nın kendileriyle iş birliğine gireceğini düşünüyordu. Chamberlain, Münih Antlaşması ile Südet’i alan Hitler’in artık durarak kazandıklarını elinde tutmaya çalışacağını tahmin etti. Fakat 15 Mart’ta Almanya, az sayıda Alman’ın yaşadığı Çekoslovakya’yı işgale başlayınca yatıştırma politikası sona erdi. (Prof. Dr. Baskın ORAN, Türk Dış Politikası, c. I,s. 408).

    SAVAŞ YILLARI

    1.Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın üzerinde bulunduğu toprakların Alman ırkına yeterli gelmeyeceğine ilişkin fikirdir. Bu düşünce Hitler tarafından da benimsenmiş ve Hitler’in Avrupa’da yayılmasına temel teşkil etmiştir.. Benzer iddialar Japon ve İtalyanlar tarafından da ileri sürüldü.

    Fransız generalleri, 1930’larda dünyanın en güçlü savunma hattını kurmaya karar vererek Maginot Hattı’nı oluşturdular. II. Dünya Savaşı’na kadar hiç test edilmeyen bu hat, birbirinden bir top atımı uzaklıkta 50 savunma kulesi ve bunlara bağlantılı yer altı sığınaklarından oluşuyordu. Düşmanın ele geçirmesi neredeyse imkânsız olan sığınaklarda, askerlerin yaşaması için her şey mevcuttu.

    Maginot Hattı’nın iki zayıf noktası vardı: Belçika sınırı ve askerlerin ilerlemesini olanaksız kılan sıklıkta ağaç örtüsüyle Ardennes ormanları civarı. 2. Dünya Savaşı

    SAVAŞIN BAŞLAMASI

    “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ” yazımıza 2. Dünya savaşının cereyan ettiği yıl ve sonrasında yaşanan gelişmelerden devam edelim.

    3 Eylülde Almanya’ya karşı savaş ilan eden Fransa ve İngiltere, hemen savaşa girebilecek güçte değildi. Bu yüzden Mihver Devletler savaşın ilk üç yılı içerisinde Müttefiklere karşı üstünlük sağladı. 2. Dünya Savaşı ; Avrupa, Pasifik ve Kuzey Afrika olmak üzere üç cephede cereyan etti.

    BARBAROSSA (TAYFUN) HAREKÂTI

    SSCB, başlangıçta Almanya’nın yanında yer alırken daha sonra Almanya’nın “Barbaros’sa Harekâtı” ile Rusya’ya saldırması üzerine, Rusya Müttefikler grubuna geçmiştir. Sovyet Rusya’nın Doğu Avrupa’da genişleme siyaseti izlemesini çıkarlarına aykırı gören Hitler, 1940’da ani bir kararla Sovyetlere saldırmıştır. Hitlerin amacı, hayat sahasını genişletmek, komünizmi yok etmektir. Ayrıca SSCB’nin doğal zenginliklerini almak, alt sınıf olarak gördüğü Slav halklarını sömürgeleştirmekti.

    PEARL HARBOUR SALDIRISI

    Japonya’nın, Pasifik okyanusundaki (Hawaii’deki) Amerikan üssü olan Pearl Harbour’a 1941’de saldırması üzerine ABD müttefiklerin yanında savaşa girmiştir. ABD, Japonya’nın Pearl Harbour baskınına karşılık savaşın bitişini hızlandırmak için Hiroşima ve Nagazaki kentlerine tarihte ilk kez atom bombası atmasıyla Japonya bir süre daha dirense de teslim olmuştur. Bunun üzerine savaş 1945 yılında sona ermiştir. 2. Dünya Savaşı ‘nın seyrini değiştiren önemli olaylardan biridir. 2

    ATLANTİK SÖZLEŞMESİ (1941)

    İngiliz Başbakanı Churchill ile ABD Başkanı Roosevelt arasında imzalanmıştır. Bu iki lider savaştan sonra dünyayı nasıl düzenleyeceklerine dair 8 maddelik bir sözleşme yapmışlar, dünya haritasını nasıl düzenleyeceklerine dair kararlar almışlardır. Bu sözleşme ABD, henüz savaşa girmeden yapılmıştır (Bu sözleşme ABD’nin artık tarafsızlık politikasını terk ettiğini göstermektedir).

    NOT: ABD’nin savaşa katılmasından sonra Almanya’ya karşı savaşa giren 26 devletin katılımıyla Atlantik Sözleşmesi esas olmak üzere BM bildirisi yayımlanmıştır. Böylece savaş sonrası kurulacak olan BM’nin temelleri atılmıştır.

    NORMANDİYA ÇIKARMASI

    ABD, İngiltere ve Kanada kuvvetlerinin 100 bin kişiyle Fransa’daki Almanlara ait üsse yaptığı askeri çıkarmadır. Avrupa’nın kuzey kesiminde yapılan Normandiya çıkarması tarihin gelmiş geçmiş en büyük çıkarması olmuştur.

    Bu çıkarma, 1000 uçak, 4 bin çıkarma gemisi ile yapılmıştır. Böylece Almanlar ağır kayıplar vermiş, Fransa’nın başkenti Paris kurtarılmıştır.

    Rusya’nın da ileri harekâtıyla Almanya ve İtalya yerle bir edilmiştir. Bu gelişmeler üzerine Mihver devletler grubu yetersiz kalmıştır.

    STALİNGRAD SAVAŞI

    “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ”  yazımıza savaşın kaderini değiştiren Stalingrad savaşından devam ediyoruz. II. Dünya Savaşı’nın Doğu Cephesinde, Nazi ordularıyla Kızıl Ordu arasında, Stalingrad kenti için yapılan savaştır. Hemen hemen tüm tarihçiler tarafından II. Dünya Savaşı’nın dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. Bu savaş, tarafların tüm güç ve azimlerini ortaya koydukları, kıran kırana süren ve sonuçta tarihin en kanlı savaşıdır.

    Rusya’nın ileri harekâtıyla Balkanları ele geçirip Almanya’ya kadar ilerlemesi üzerine müttefikler Berlin’e girmiştir. Böylece Almanya çaresiz kalarak teslim olmuştur. Hitler ise bu durum karşısında intihar etmiştir.

    AVRUPA’DA SAVAŞIN SONA ERMESİ

    “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ” yazımıza Avrupa’da Savaşın sona ermesiyle devam ediyoruz. 14-24 Ocak 1943’te Roosevelt (Ruzvelt) ve Churchill (Çörçil), Kazablanka Konferansı’nda aldıkları kararla “Mihver Devletlerin kayıtsız şartsız teslim alınması” için harekete geçtiler.

    İtalya’yı Kuzey Afrika’dan atan Müttefikler Avrupa’ya yöneldi. Saldırı için en uygun yer İtalya idi. Temmuz 1943’te önce Sicilya’nın stratejik noktalarına hava saldırısı düzenlendikten sonra denizden çıkarma yapıldı. İngiltere ve ABD’nin bu harekâtı Stalingrad ölçüsünde bir başarı olmamakla beraber Mihver Devletlerin Avrupa’daki yenilmezliği sona erdi.

    Bu yenilgiler Mussolini’nin otoritesini sarstı. Mussolini, iktidardan düşerken yerine onun görevden aldığı Genelkurmay Başkanı Mareşal Badoglio başbakan oldu ve Müttefiklerle 3 Eylül 1943’te ateşkes antlaşması imzaladı.

     Almanya bu düzenlemelere tepki olarak Kuzey İtalya’yı işgal edip bir hava harekâtı ile Mussolini’yi tutsak olduğu yerden kurtardı. Daha sonra Almanlar, Roma’yı ele geçirerek Müttefiklere karşı savunma hattı kurdu.

    Müttefikler ancak Haziran 1944’te Roma’ya girip 1945 yılının başında Kuzey İtalya’yı ele geçirebildi. 6 Haziran 1944’te Alman işgali altındaki Fransa’ya İngiliz ve ABD birlikleri Normandiya kıyılarından girmeye başladılar. Almanların çok iyi tahkim ettikleri için hiç beklemedikleri Normandiya’dan Müttefik donanması büyük bir çıkartma yaptı. Müttefik birlikleri büyük kayıplara rağmen başarılı oldu ve Fransa’nın güneyinden gelen birliklerle birleşerek 26 Ağustosta Paris’e ulaştı. İtalya’da bu gelişmeler yaşanırken Almanya, SSCB ve batı cephelerinde güçlüklerle karşılaştı. Mayıs 1944’te Ruslar Kırım’ı da alarak Tuna’ya kadar ilerlediler.

     Eylül sonlarında Fransa ve Belçika’da savaş sona erdi. Doğuda ise Sovyet ordusu Polonya ve Baltık ülkelerine girdi. Eylülde Bulgaristan SSCB orduları tarafından işgal edildi. Romanya ve Finlandiya ateşkes istedi.

    Hitler, savaşın son aylarında durumun kötüleştiğini anlayınca işgalci güçlere karşı örgütlenerek gerilla direnişi yapmayı planladı. Ancak bunun için halkın direnme gücü ve zaman kalmamıştı.

    II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru gelecekteki barışın esaslarını saptamak amacıyla Roosevelt, Churchill ve Stalin arasında 4-11 Şubat 1945’te Yalta Konferansı yapıldı.

    Churchill, Balkanlardaki İngiliz etkisinin sona ermesinden, savaş sonunda ABD’nin Avrupa’dan çekilmesinden sonra güçlü bir SSCB ile tek başına kalmaktan çekiniyordu. Bu nedenle, Fransa’nın da Almanya ve Avusturya’nın işgaline katılmasını sağladı. SSCB, Doğu Avrupa’dan ordularını çekmek ve serbest seçimlerin yapılmasını sağlamak için söz verdi. Ancak çekilmenin şartları ile Polonya’nın gelecekteki sınırları konusuna açıklık getirmedi. Almanya’dan tazminat almayı da garantileyen SSCB, Japonya’ya karşı savaşa girmesine karşılık kurulacak Birleşmiş Milletlerde üç sandalye (Sovyetler Birliği, Belarus ve Ukrayna) aldı. Böylece SSCB konferanstan en kârlı çıkan devlet oldu. Konferansta SSCB’nin Japonya’ya karşı savaşa girmesi karara bağlandı.

    Daha sonra gerçekleşen San Fransisco Konferansı sırasında 7 Mayıs 1945’te Almanya kayıtsız şartsız teslim olmuş ve Avrupa’da savaş sona ermişti. Bunun üzerine Müttefikler arasında Berlin yakınlarında Potsdam‘da ABD, İngiltere ve SSCB arasında 17 Temmuz-2 Ağustos tarihleri arasında yeni bir konferans toplandı.

    Bu konferansa SSCB adına Stalin, ABD adına Truman katıldı. İngiltere Başbakanı Churchill ise konferans sürerken ülkesindeki seçimlerde yenilgiye uğrayınca yerini rakibi Attle’ye devretti.

    Potsdam Konferansı’nda, Almanya’nın teslim olmasından sonra ortaya çıkan sorunlar, yapılacak olan barış antlaşmalarının temel şartları ve yöntemleri belirlendi.

    Görüşmelerde Avrupa, Müttefiklerin istekleri doğrultusunda şekillendirildi. Almanya, dört işgal bölgesine ayrılarak ABD, İngiltere, Fransa ve SSCB yönetimine bırakıldı. Ayrıca Almanya için ekonomik ve askerî kısıtlama ve yükümlülükler getirildi.

    Savaş suçlularının tutuklanmasına ve diğer ülkelerde bulunan Almanların Almanya’ya götürülmesine karar verildi. Avusturya ve başkenti Viyana’nın dört işgal bölgesine ayrılması, İtalya ile koşulları ağır olmayan bir barış anlaşması imzalanması karara bağlandı.

    Kararları itibarı ile Avrupa’nın siyasi, askerî ve nüfus yapısı yönünden büyük önem taşıyan konferansta, devletlerin çıkarları doğrultusunda gergin anlar yaşandı. Bu anlaşmazlıkların artması, daha sonra dünyanın başlıca iki nüfuz alanına veya iki bloka ayrılma dönemine girmesine yol açtı. (2. Dünya Savaşı).

    ON İKİ ADA‘NIN DURUMU

    On iki adalar Türkiye’nin Ege kıyılarına yaklaşık 2 km mesafedeki Sisam ile Rodos adaları arasında yay

    şeklinde dizilmiş olan 20 adadan oluşmaktadır. Her bir adanın kendi seçtikleri “12 kişilik bir ihtiyar

    heyeti” tarafından yönetiliyor olmasından dolayı, bu adalara on iki adalar adı verilmiştir. 1912’de Uşi

    Antlaşması ile İtalya’nın eline geçen bu adalar Mussolini’nin devrilmesi ve İtalya’nın savaştan çekilmesi üzerine Almanlar tarafından işgal edildi. Almanya’nın teslim olmasından sonra da müttefiklerin eline geçti ve aynı yıl Yunanistan’a bırakıldı.

    27 Haziran 1946’da Paris’te yapılan Dışişleri Bakanları Konferansı’nda On İki Ada’nın Yunan hâkimiyetine geçmesi kabul edildi. İtalya bunu 10 Şubat 1947’de onayladı ve Nisan 1947’de On İki Ada resmen Yunanistan’a bırakıldı. (Faruk SÖNMEZOĞLU, Türk Dış Politikası, s. 134 .)( 2. Dünya Savaşı Konu ).

    PASİFİK’TE SAVAŞIN SONA ERMESİ

    Japonya, Filipinlerde General Mac Arthur komutasındaki ABD kuvvetlerine yenildi. Ekim1944’te yapılan Leyte Savaşı’nda Japon donanması hemen hemen ortadan kaldırıldı. Daha sonra Pasifik Adaları alınarak Japon Adaları’na ulaşmak, ABD’nin temel savaş stratejisi oldu. Ancak Japonya’nın bu şekilde teslim alınmasının Amerikan ordusunda büyük kayıplara sebep olacağı düşünülerek ilk kez atom bombası kullanıldı.

    6 Ağustos’ta Hiroşima’ya atılan ilk atom bombası ile 70.000 kişi, 9 Ağustosta Nagazaki’ye atılan ikinci bomba ile 80.000 kişi öldü. ABD’nin Hiroşima üzerine atom bombasını kullanmasının ardından SSCB, 8 Ağustos’ta Japonya’ya savaş ilan etti ve Mançurya’yı ve 38. enlemin kuzeyindeki Kore topraklarını işgale başladı.

    Japonya, Nagazaki’nin bombalanması üzerine barış istemişti. Japonya 14 Ağustos’ta kayıtsız şartsız teslim oldu. 2 Eylül 1945’te ateşkes antlaşması imzalandı ve II. Dünya Savaşı sona erdi. 10 Şubat 1947’de İtalya, Romanya, Bulgaristan, Macaristan ve Finlandiya ile Paris’te barış antlaşmaları yapıldı. Japonya’yla da 8 Eylül 1951’de San Francisco’da barış antlaşması imzalandı. Ancak, 1919 Versay düzenlemesinin kilit ülkesi Almanya’yla bu defa antlaşma yapılamadı.

    II. DÜNYA SAVAŞ SIRASINDA TOPLANAN KONFERANSLAR

    “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ”  yazımıza 2. Dünya Savaşına damga vuran konferans ve görüşmelerden devam ediyoruz. Birçok konferans ve görüşme savaşın bitiş süreci anlaşılınca savaşın bitiş şeklini, karşı tarafın teslimiyet şartları ve savaşın sonrasını planlamak gibi amaçlarla Müttefik Devletler tarafından düzenlenmiştir. Bazen ikili görüşmelerle bazen de çoklu katılımlar şeklinde olmuştur.

    Günümüze kadar gelen olaylar ve gelişmelerin de planlandığı toplantılardır.

    Not: I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’nın savaşa girmesiyle düzenlenen “ gizli antlaşmalara “ benzetilebilir.

    1) Casablanca Konferansı:(14–24 Ocak 1943)

    2) Washington Konferansı:(12–26 Mayıs 1943)

    3)  Quebec Konferansı:( 14–24 Ağustos 1943 )

    4) Moskova Konferansı ( Ekim 1943)

    5)  Kahire Konferansı: (22-26 Kasım 1943)

    6) Tahran Konferansı:(28 Kasım–1 Aralık 1943)

    7) Adana Konferansı (30 Ocak – 1 Şubat 1943)

    Almanların Kasım 1942’de Stalingrad yenilgisinden sonra Müttefiklerin Türkiye üzerindeki beklentileri arttı. 30 Ocak 1943’te İngiltere Başbakanı Churchill, Adana’da Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakan Şükrü Saraçoğlu ile görüşmelerde bulundu.

    İngiltere, savaşa katılması durumunda Türkiye’nin askeri ihtiyaçlarının belirlenip Müttefik Devletlerce yapılacak yardımın artırılabileceğini ifade etti. Türkiye ise, savaşa hazırlıksız olduğunu ve özellikle SSCB’nin galip gelmesi halinde duyduğu endişeleri dile getirdi. Böylece Türkiye Adana Konferansı’nda Müttefiklere yakınlaşmakla birlikte savaş dışı kalmayı başarmıştır.

    8) Yalta Konferansı: ( 4-11 Şubat 1945)

    Not: Bu karar üzerine Türkiye, 23 Şubat 1945’de Almanya ve Japonya’ya savaş ilan etmiştir.

    9)Potsdam Konferansı: (17 Tem. – 2 Ağ.1945)

     Barışın nasıl sağlanacağı konusunu görüşmek üzere toplanmıştır.

    2. DÜNYA SAVAŞININ SONUÇLARI

    “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ”  yazımıza 2. Dünya Savaşının Sonuçlarından devam ediyoruz. 1939-1945 yılları arasında gerçekleşen II. Dünya Savaşı kısa sürede yayılarak topyekun bir savaşa dönüştü. Bu sebeple savaşın sonuçları oldukça kapsamlı oldu. 2. Dünya savaş

    2. DÜNYA SAVAŞI’NIN SONUÇLARI MADDELER

    ✦ İngiltere ve Fransa’nın ekonomisi bozulmuştur.

    ✦ Nazizm ve Faşizm gibi rejimler önem kaybederken demokrasi önem kazanmıştır.

    ✦ Almanya “Doğu” ve “Batı” olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

    ✦ Sömürgecilik sona ermeye başlamış, sömürge altında yaşayan pek çok ülke bağımsızlık mücadelesine başlamıştır.

    ✦ ABD ve Rusya dünyanın iki süper gücü olmuş, Soğuk Savaş dönemi başlamıştır.

    ✦ İlk kez atom bombası kullanılmış, böylece dünya nükleer çağa adım atmıştır.

    ✦ 1945’te Birleşmiş Milletler Teşkilâtı kurulmuş, Türkiye de kurucu 50 ülke arasında yer almıştır. Milletler Cemiyeti 1946’da yetkilerini bu teşkilâta devretmiştir.

    ✦ 9 Aralık 1948 tarihinde “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme” BM Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir.

    ✦ II. Dünya Savaşı’nda işlenen insanlık suçları “soykırım” olarak nitelendirilmiş ve soykırım suçları İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer almıştır. BM 10 Aralık 1948’de bu beyannameyi kabul etmiştir.

    ✦ Sovyetler Birliği’nin yayılmacı politikasına karşı denge sağlamak için Kuzey Atlantik Paktı (NATO) kurulmuştur. (1949).

    ✦ SSCB ise NATO’ya karşı 1955’te “Varşova Paktı”nı kurmuştur. Bunun sonucu Sovyet güdümündeki bloğa “Doğu Bloku” veya “Demir Perde” adı verilmiştir.

    ✦ Washington’da 45 ülkenin imzasıyla “Uluslararası Para Fonu” (IMF) kurulmuştur.

    2. DÜNYA SAVAŞINDA TÜRKİYE

    “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ”  yazımıza Türkiye’nin uyguladığı dış politikadan devam edeceğiz. Mihver ve Müttefik devletler 2. Dünya Savaşında Türkiye ’yi, coğrafi konumundan dolayı kendi yanlarında savaşa sokmak istediler.

     Yoğun baskılarla karşılaşan Türkiye, savaş dışı kalmak, toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumak amacıyla belirlediği dış politikasından taviz vermedi. Türkiye, Mihver ve Müttefik devletlerarasındaki güç çatışmalarını kullanarak bir denge politikası uyguladı ve II. Dünya Savaşı sonuna kadar savaş dışında kaldı.

     2. Dünya Savaşında Türkiye’nin Durumu

    Nisan 1939’da İtalya, Arnavutluk’u işgal etti. Bu durum Türkiye, İngiltere, Fransa’yı birbirine yaklaştırdı ve karşılıklı yardımlaşma antlaşmaları için görüşmeler başladı.

    Bu dönemde askerî araç gereç yönünden yetersiz olan Türkiye’nin, SSCB’ye karşı savaşa girme ihtimaline karşı büyük miktarda askerî ve mali yardım istemesi, görüşmelerin yavaşlamasına neden oldu.

    23 Ağustos1939’da Almanya ve SSCB’nin imzaladıkları dostluk ve saldırmazlık paktıyla Doğu Avrupa’yı aralarında paylaşmaları Türkiye’nin dış politikası ile ilgili hassas dengeleri bozdu. Bir yanda İngiltere ve Fransa diğer yanda SSCB’nin bulunması izleyeceği politikada bir yol ayrımına gelen Türkiye’yi zor durumda bıraktı. İlk önce her iki tarafla da iyi ilişkilerini sürdürmek istedi. SSCB’nin daveti üzerine 25 Eylül’de Moskova’ya giden Türk Dışişleri Bakanı, İngiltere ve Fransa ile imzalanacak antlaşmaya bu ülkenin de katılımını sağlamaya çalıştı.

    Buna karşılık SSCB ise Boğazlar geçiş statüsünün kendi lehine değiştirilmesini ve Boğazlar üzerinde Türkiye ile birlikte söz ve kontrol hakkı ve Türkiye’nin İngiltere ve Fransa ile yakınlaşmasını engellemek istemiştir ( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    Görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkmaması üzerine Türkiye, 19 Ekim 1939’da İngiltere ve Fransa ile “Karşılıklı Yardım Antlaşması’nı imzaladı. Antlaşma Avrupalı bir devletin Akdeniz’de savaşa yol açan bir saldırısı hâlinde Türkiye’nin, her iki devletle “etkin bir iş birliği” şartını getiriyordu. Bu antlaşmanın Türkiye’ye getirdiği sorumluluklar, İngiltere ve Fransa’nın öncelikle taahhüt ettiği ayni ve maddi yardımların yapılmasına bağlandı. Ayrıca antlaşmaya eklenen ayrı bir protokolde Türkiye, kendisini SSCB ile savaşa girmek zorunda bırakacak herhangi bir yükümlülükten muaf tutuldu.

    İtalya’nın 10 Haziran 1940’ta İngiltere ve Fransa’ya savaş ilan etmesiyle antlaşmada öngörülen durum açıkça ortaya çıktı. Ancak SSCB-Alman yakınlığı devam ederken Türkiye’nin Müttefikler yanında savaşa doğrudan katılması SSCB’nin tepkisine yol açabilirdi. Bu yüzden Türkiye, kendisine vaat edilen silah ve malzemenin verilmeyişini ve ek protokolü gerekçe göstererek teklife olumlu cevap vermedi ( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    1940 yılı sonlarına doğru Balkanlarda kendisini hissettirmeye başlayan Alman-Sovyet rekabeti, Eylül ayından itibaren Türk-SSCB ilişkilerinde kısmen bir iyileşme sağladı. Bu durumu değerlendiren Türkiye, bölgedeki dengeleri koruma amacına yönelik bir birlik oluşturmak için çaba sarf ettiyse de istenilen sonuç elde edilemedi.

    İngiltere, 1941 yılı başlarında Hitler’in Balkan Harekâtı’na başlamasıyla Almanların Türkiye üzerinden Orta Doğu petrollerine ulaşmasından endişelendi. Bunun üzerine İngiltere, Türkiye’nin kendi yanında savaşa katılması durumunda her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu belirtti. Yunanistan’ın Almanlarca işgali ve Bulgaristan’ın Mihver Devletler safında savaşa girmesi, tehlikeyi Türkiye sınırına kadar dayandırdı. Bu gelişmelerden sonra Almanya, Türkiye ile İngiltere’nin yakınlaşmasını önlemeye çalıştı. 18 Haziran 1941’de Almanya ile Türkiye arasında bir saldırmazlık paktı imzalandı. 22 Haziran’da Alman ordularının SSCB üzerine saldırıya geçmesiyle Türkiye üzerindeki baskı azaldı.

    1941 yılı sonlarında Almanların Orta Doğu ve Kafkasya bölgesine yönelik harekâta girişmesi, ABD’nin savaşa girmesi ve SSCB’nin Almanya ile savaş içinde bulunması Müttefik Devletlerin Türkiye’nin kendi yanlarında savaşa girmesi konusundaki taleplerini daha da arttırdı.

    Almanların Kasım 1942’de Stalingrad yenilgisinden sonra Müttefiklerin Türkiye üzerindeki beklentilerinin artmasıyla İngiltere ve Türkiye 30 Ocak 1943’te Adana Konferansı’nda bir araya geldi ( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    Yapılan görüşmelerde, Türkiye’nin savaşa katılmak için hazırlıksız olduğu ve özellikle SSCB’nin savaştan galip çıkması hâlinde duyduğu ciddi endişeler dile getirildi. İngiltere konferans sonunda

    Türkiye’nin askerî ihtiyaçlarının tespit edilerek Müttefik Devletlerce yapılacak yardımın arttırılabileceğini bildirdi. Böylece Türkiye Müttefiklere yakınlaşmakla beraber savaş dışında kalmayı başardı.( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    Moskova’da, bir araya gelen Müttefik güçler, SSCB’nin ısrarı ile Türkiye’nin savaşa girmesi konusunda ikna edilmesini kararlaştırdı. Bunun üzerine İngiltere ve Türkiye dışişleri bakanları 5-6 Kasım tarihlerinde Kahire’de bir araya geldi. Türkiye Müttefiklerin savaşa girmesi konusundaki teklifleri reddederek savaş dışı kalmayı sürdürdü.

    Müttefiklerin isteği üzerine Türkiye’yi savaşa katılma konusunda ikna etmek isteyen Roosevelt ve Churchill, İnönü’yü Kahire’ye davet etti. Böylelikle, 4-6 Aralık’ta gerçekleşen Kahire Görüşmelerinde İnönü Türkiye’nin ihtiyacı olan silah ve malzemenin sağlanması şartıyla savaşa katılmayı ilke olarak kabul etti.

    Ancak 1944 yılı başlarında Türk ve İngiliz askerî yetkililerinin Türkiye’nin ihtiyaçlarının tespiti konusundaki çalışmaları sonuca ulaşamamıştır. Bu durum Müttefiklerin Türkiye’ye yaptıkları yardımı kesintiye uğratırken taraflar arasındaki ilişkileri durma noktasına getirdi.( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    1944 yılı içerisinde Türkiye, Müttefiklerle olan ilişkilerini yeniden canlandırmaya gayret etti. Bu amaçla askerî nitelikli Alman gemilerin Boğazlar’dan geçmesini engelledi ve Almanya’ya yaptığı ihracatı durdurdu.( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    Türkiye 23 Şubat 1945’te savaş sonrası düzenin oluşturulacağı San Francisco Konferansı’na katılabilmek ve Yalta Konferansı kararları uyarınca Birleşmiş Milletler Teşkilatının asil üyeleri arasında yer alabilmek için Almanya’ya savaş açtı. Ancak savaş ilanı yalnızca sembolik bir hareket olarak kaldı. 2. Dünya Savaşında Türkiye.

    II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’ye Etkileri

    Millî Korunma Kanunu (18 Ocak 1940)

     2. Dünya Savaşında Türkiye oldukça sıkıntılı günler geçirdi. 2. Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine ekonomiyi ve fiyatları denetim altına almak için Millî Korunma Kanunu çıkarıldı ve böylece savaş ekonomisi uygulaması başladı.

    Bu kanunla devletin ekonomiye müdahale olanakları genişledi ve özel girişim devletin vesayeti altına girdi. Fakat üretim artışında yaşanan sorunlar ve ithalattaki imkânsızlıklar yüzünden birçok ürün ve mal yetersiz seviyeye düştü ve karaborsa oluştu.( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    Kanundan istenilen sonuçlar elde edilemeyince fiyatlar serbest bırakıldı. Çiftçi, tüccar ve sanayicinin durumu iyileşti. Fakat sabit ücretle geçinen dar gelirlilerin durumu çok zorlaştı. Yüksek enflasyonla birlikte fiyatların çok artması büyük tepkilere yol açtı. Üretimin düşmesi, silahaltına alınan askerlerin ve halkın zorunlu ihtiyaçlarının karşılanamaması hükûmeti yeni tedbirler almaya sevk etti.

    1942’de ailelerin günlük ekmek ihtiyacı belirlenerek halka ekmek karneleri verildi. Halk, günlük ekmek ihtiyaçlarını karnelerinde yazılı olan miktar kadar alabiliyordu ( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    Varlık Vergisi (11 Kasım 1942)

     Savaş koşullarının getirdiği karaborsacılık ve fiyatların yükselmesi bazı kimselerin olağanüstü servetler edinmesine yol açmış ve savaş zenginleri ortaya çıkmıştı. Çıkarılan kanunla bir defaya mahsus olmak üzere Varlık Vergisi adı altında servet üzerinden ağır bir vergi alındı. Komisyonlar tarafından belirlenecek vergiyi bir ay içinde ödemeyenler çalıştırılmak üzere Erzurum Aşkale’ye gönderildi. ( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    Kanunun uygulanması sırasında komisyonların belirlediği vergilendirmelerdeki haksızlıklar ve ödemelerin kısa bir süre içinde gerçekleştirilmesinin istenmesi gibi uygulamalar birtakım sıkıntıların ortaya çıkmasına yol açtı ve 1944 yılı başlarında Varlık Vergisi uygulamasına son verildi ( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    Toprak Mahsulleri Vergisi (26 Nisan 1944)

    Tarımla uğraşan kesimi vergilendirmek, askerin ve halkın asgari ölçüde beslenmesini sağlamak için Toprak Mahsülleri Vergisi çıkarıldı.

    Bu vergi savaş ortamının olağanüstü koşullarının zorunlu kıldığı bir uygulama olarak düşünülmüştü. Çiftçiler yetiştirdikleri ürünün %10’unu ya nakit olarak ya da mal olarak ödediler. İlkel sayılacak şartlar altında üretim yapıldığı ve askere alımlar yüzünden iş gücü azaldığı için köylünün üretimi oldukça düşüktü. Kendi ihtiyacını ancak karşılayabilecek kadar üretim yapan çiftçiler ve köylüler bu vergiden hayli olumsuz etkilendiler. Üç yıl boyunca uygulanan bu vergi, büyük toprak sahiplerinin iktidardaki partiye karşı cephe almalarına da yol açtı. ( 2. Dünya Savaşında Türkiye )

    İç Politika Gelişmeleri

     2. Dünya savaşının ekonomik ve sosyolojik etkileri demokratik olarak Ülkede yeni arayışlara gilmesine neden olmuştur. Bu sürecin sonunda Demokrat parti kurulmuştur. ( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    II. DÜNYA SAVAŞI SONUNDA KURULAN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

    “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ” yazımıza 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan uluslar arası örgütlerle devam ediyoruz.

    a) Birleşmiş Milletler (BM) 1945

    Nisan 1945’te ABD’nin San Fransisko kentinde yapılan konferans ile BM resmen kuruldu. Merkezi ABD’nin New York şehridir. BM anayasası bu konferansta ABD-İngiltere-Rusya-Fransa ve Çin tarafından hazırlandı. Bu yüzden bugün bile BM’nin Güvenlik Konseyinde sadece bu 5 devletin veto hakkı vardır. Anayasa’da herhangi bir değişikliğin yapılabilmesi için Genel Kurul’un 3’te 2 çoğunluğu gerekir. Ancak Güvenlik konseyinin devamlı üyesi olan beş devletin de bu üçte iki çoğunluğun arasında olması gerekir.

    BM’nin başlıca 7 tane alt kuruluşu vardır.

    Sekreterlik: Kuruluşun idari şefidir.

    Genel Kurul: Bu kuruluşa tüm üyeler katılır. Her üye devletin 5 temsilcisi vardır. Her devletin 1 oy hakkı vardır. Yılda bir kez toplanır. Tavsiye kararı alabilir. Yeni ülkelerin kabulü, BM bütçesi ve barışın korunması için ayrılan bütçe gibi önemli konularda kararlar çoğunluğun üçte ikisi ile alınır. Diğer konular, salt çoğunlukla karara bağlanır.

    Güvenlik Konseyi: Barış ve güvenlikten sorumludur. Kararları tüm üye ülkeler İçin bağlayıcıdır. 15 üyeden oluşur. 5 tanesi beş büyük devlettir. Diğer 10 üye ise Genel kurul üyeleri arasından 2 yıllık bir dönem için seçilir. Karar için 9 oy gerekir. Beş büyük devletten biri aleyhte oy verirse karar veto edilir.

    Ekonomik ve Sosyal Konsey: Ekonomik ve sosyal kalkınmayı amaçlar. 54 Üyeden oluşur. Üyelerin hizmet süresi 3 yıldır.

    Vesayet Konseyi: Henüz kendi kendini idare edecek güce sahip olamayan milletlerin ilerlemesini sağlar. Onları sömürmeye kalkışacak ülkelerden korur. Bugün işlevini kaybetmiştir.

    Adalet Divanı: BM’nin en yüksek yargı organıdır. Hollanda’nın Lahey Şehri’nde bulunur. Her biri ayrı milletten 15 yargıcı bulunur. Yargıçlar 3 yıl süre ile görev yaparlar. Buradaki karar daha çok tavsiye kararı niteliğindedir. AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) ile karıştırılmamalıdır.

    İnsan Hakları Konseyi: 19 Haziran 2006’da 47 üye olarak kuruldu.

    BM 2. Dünya Savaşı ndan sonra kurulan en büyük uluslararası kuruluştur. 2

    1950 BM Çocuklara Yardım Fonu (New-York) UNICEF

    1950 BM Mülteciler Yüksek Komiseri (Cenevre) UNHCR

    BM ve FAO Dünya Gıda Programı (Roma) FAO

    1965 BM Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (New-York) UNİTAR

    1980 BM Silahsızlanma Araştırmaları Enstitüsü (New-York) UNİDIR

    BM Kalkınma Programı (New-York) UNDP

    1967 BM Sinaî Kalkınma Örgütü (Viyana) UNİDO

    1975 BM Üniversitesi (Tokyo) UNU

    1985 Kadın İçin Uluslararası Araştırma Eğitim Enstitüsü INSTRAW

    1957 Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (Viyana) IAEA

    1919 Uluslararası Çalışma Örgütü (Cenevre) lLO

    1945 BM Besin ve Tarım Örgütü (Roma) FAO

    1946 BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (Paris) UNESCO

    1948 Dünya Sağlık örgütü (Cenevre) WHO

    1960 Uluslararası Kalkınma Birliği (Vaşington) IDA. “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ” 

    1945 Uluslararası Bayındırlık KalkınmaBankası(Vaşington) IBRD

    1956 Uluslararası Finans Birliği (Vaşington) IFC

    1945 Uluslararası Para Fonu (Vaşington) IMF

    1947 Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (Montreal) ICAO

    1874 Evrensel Posta Birliği (Bern) UPU ( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    1865 Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (Cenevre) lTU. “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ” 

    1873 Dünya Meteoroloji örgütü (Cenevre) WHO

    1883 Dünya Düşünsel Haklar Örgütü (Cenevre) WIPO

    1974 Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (Roma) IFAD ( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    1948 Gümrük Tarifeleri Ticaret Genel Anlaşması (Cenevre) GATT. “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ” ( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    2) NATO – 1949 (Kuzey Atlantik Paktı)

    4 Nisan 1949’da Washington’da toplam 12 devletin, ABD, İngiltere, Fransa, Kanada, Belçika, İtalya, Hollanda, Lüksemburg, Danimarka, Norveç, İzlanda, Portekiz katılımı ile kuruldu.

    Paktın amacı barışın korunmasıdır. Bu yüzden savunma amaçlıdır. Yalnız askeri işbirliği değil, ekonomik işbirliğini de öngörür.

    Türkiye 1952’de Yunanistan ile beraber NATO’ya üye olmuştur. Türkiye’nin 1950’de Kore’ye 1 Tugay asker göndermesi Türkiye’nin NATO’ya girişinde etkili olmuştur. 1954’te Almanya Federal Cumhuriyeti ve 1982’de İspanya’nın da katılımı ile üye sayısı 16’ya çıktı.

    Fransa’nın 1966’da Askeri Kanattan çekilmesi ile paktın merkezi Paris’ten Brüksel’e alındı. Fransa ve İzlanda sadece sivil kanata üyedir.

    1999’da Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya’nın da katılması ile üye sayısı 19’a yükseldi.

    “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ”  yazımıza Türkiye’nin Nato’ya üye olma sürecinden devam edelim. ABD II. Dünya Savaşı sonunda SSCB ile girdiği soğuk savaş neticesinde Truman yardımları denen yardımlarla Türkiye’yi kendine çekmeye başladı. 1947’de Truman yardımları neticesinde Türkiye’ye 100 Milyon dolarlık yardım yapıldı.

    1948–1952 yılları arası da ABD dışişleri bakanı George Marshall’ın ismi ile anılan Marshall Yardımları çerçevesinde ABD Türkiye’ye 352 milyon dolar daha yardım yaptı. Bu yardımlar Ekonomik Kalkınma adı altında yapılıyor. Fakat asıl amaçlanan Türkiye’yi soğuk savaşta kendi yanlarına çekebilmekti.

    1950’de SSCB koruyuculuğundaki Kuzey Kore ile ABD koruyuculuğundaki Güney Kore savaşmaya başladı. ABD ve 15 BM üyesi buraya asker çıkardı. ABD’den sonra buraya en çok asker gönderen devlet Türkiye’dir.

    Türkiye buraya Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasında 1 Tugay asker gönderdi (6000 asker). Türkler burada Kunuri Muharebesi’nde 8. Amerikan Tugayının imha edilmesini engellediler. 1953’te ateşkes yapıldı. Türkler 721 şehit, 672 yaralı, 234 esir ve 175 de kayıp verdiler.

    Türkiye’nin Kore’ye asker göndermesi Anayasa’ya aykırıdır. Çünkü Türkiye 1950’de Kore’ye asker gönderdiğinde henüz NATO üyesi değildi. Türkiye Kore’ye asker gönderdikten sonra 1952’de NATO’ya üye oldu. NATO’ya aynı yıl Yunanistan’da katıldı. 1999’da Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya’nın da katılımı ile üye sayısı 19 oldu.( 2. Dünya Savaşında Türkiye ). NATO 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan en önemli askeri kuruluşlardan biridir.

    3) VARŞOVA PAKTI (1955)

    SSCB, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya, Romanya ve Arnavutluk arasında kuruldu. Bu devletler kendi aralarında NATO’ya karşı Birleşik bir Askeri Komutanlık oluşturdular. Bu devletlerin hepsinde SSCB askerleri bulunacaktı. 1990’da Macaristan Pakttan ayrıldı. Aynı yıl Doğu Almanya da pakttan ayrılınca 1991’de Prag’da son bir zirve ile pakt kendi kendini sona erdirdi. 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı.

    4) COMECON (1949)

    Ocak 1949’da SSCB, Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Polonya ve Romanya arasında kuruldu. Şubat 1949’da Arnavutluk da katıldı. 1950’de Doğu Almanya, 1962’de Moğolistan, 1972’de Küba, 1978’de Vietnam üye oldu. Bu paktın amacı ise üye ülkeler arasında Ekonomik işbirliğini sağlamaktı. Bu pakt da 1991’de sona erdi.

    5) CENTO

    Türkiye ile Irak arasında yapılan karşılıklı işbirliği antlaşmasıdır. Aynı zamanda bir bölgesel savunma ve işbirliği örgütüdür. 1955’te İngiltere ve İran da katıldı. 1959’da Irak pakttan çekildi. Aynı yıl 1959’da ABD de CENTO’ya katıldı. 1979’da İran İnkılâbına kadar bu pakt devam etti. CENTO NATO’nun bir bölgesel uzantısı özelliğindedir. ( 2. Dünya Savaşında Türkiye ).

    Ders Sarayının sizler için hazırlamış olduğu “ 2.Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ”   yazımızın sonuna geldik. “ 2.Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ”   yazımızda 2. Dünya Savaşı yaşanırken  yaşanan gelişmeleri ayrıntılarıyla ele aldık 2 . “ 2.Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ”   yazısından daha iyi faydalanabilmek için sitemizde Osmanlı Devleti ve Milli Mücadele ile ilgili yayınladığımız diğer konu anlatımı yazılarına da göz atabilirsiniz.

    Bu yazılarımız “Kurtuluş Savaşı Milli Mücadeleye Hazırlık Dönemi”, “Mondros Ateşkes Antlaşması ve Cemiyetler “, “ 20. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti ”, “En Uzun Yüzyıl Kapsamlı Konu Anlatımı”,  “Avrupa Ve Osmanlı Devleti (18. Yüzyıl)”, “Arayış Yılları Kapsamlı Konu Anlatımı”, “Dünya Gücü Osmanlı Devleti” ,“Osmanlı Kültür ve Medeniyeti”, “Beylikten Devlete Osmanlı Siyaseti” ,“Türkiye Tarihi Konu Anlatımı” ve “Türkiye Tarihi Kültür ve Medeniyet” yazılarımızdır.

    Bunları da okumanız çok faydalı olacaktır. Bu üniteyle ilgili ayrıca buradanbilgi alabilirsiniz.

    “ 2. Dünya Savaşı Konu Anlatımı TYT ” yazımız sona erdi.

    Yazı kaynağı : www.derssarayi.com

    II. Dünya Savaşı Konu Anlatımı

    II. Dünya Savaşı Konu Anlatımı

    Tarih ayt konu anlatımı, Tarih tyt konu anlatımı , Tarih yks konu anlatımı… Merhaba arkadaşlar sizlere bu yazımızda II. Dünya Savaşı hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi edinebilirsiniz

    II. Dünya Savaşı

    Savaşın Nedenleri

    Dünya Savaşından yenik çıkan devletlerin çok ağır antlaşma yapmaları,
    Dünya savaşından sonra yapılan antlaşmaların barışı korumak yerine yenen devletlerinin çıkarını koruması. Özellikle Almanya ile imzalanan Versay antlaşmasından Almanların rahatsız olması.
    Barışı korumak için yapılan çalışmaların ve Milletler Cemiyeti’nin yetersiz kalması
    Almanya, İtalya ve Japonya’nın saldırgan tutumları.
    Dünya savaşından sonra sınırlar çizilirken milliyetçilik ilkesine uyulmaması ( Çekoslovakya, Yugoslavya)
    Devletler arasındaki siyasi dengelerin bozulması.
    Dünya savaşından sonra Almanya, Avusturya Macaristan İmp. ve Rus Çarlığının yıkılması Avrupa diplomasisinde güçler dengesinin sarsılmasına neden olmuştur.
    Osmanlı Devletinin yıkılması ile Orta Doğu’da güçler dengesi bozulmuş, bu boşluğu Fransa ve İngiltere doldurmaya çalışmıştır.
    Rusya’da gerçekleşen devrim sonucu Rusya komünizmi benimsedi ve kapalı bir politika izledi.

    Savaş Öncesindeki Gelişmeler

    Almanya

    Versay Antlaşması’nın Almaya’ya getirdiği zorluklar ve 1929 Dünya Ekonomik  Buhranı, Nazileri Almanya’da iktidara taşımış ve Hitler’in girişimiyle Almanya’da diktatörlük dönemi başlamıştır. Kahverengi Gömlekliler Nazileri desteklemiştir.

    1 Mart 1935’te Versay Antlaşması’yla Fransa’ya bırakılan Saar Bölgesi, halk oylaması sonucunda Alman yönetimine geçmiş, Versay’ın getirdiği askeri kısıtlamalardan kurtulmak isteyen Almanya, gizlice silahlanmaya başlayarak Ekim 1933’te Silahsızlanma Konferansı ve Milletler Cemiyetinden çekilmiştir.

    Almanya 7 Mart 1936’da, askerden arındırılan Ren bölgesine asker göndermiş, Fransa bu durumu kabul etmek zorunda kalmıştır.13 Mart 1938’de Almanya, Avusturya ile birleştiğini ilan ederek burayı ihlak etmiş(Anchluss Olayı) 15 Mart 1939’da Çekoslavakya’yı işgal etmiştir.

    Versay Antlaşması’yla Polonya’ya verilen Danzig Bölgesi,halen Alman yönetiminde olan Doğu Prusya ile Almanya arasında kara bağlantısını kestiğinden Alman Hükumeti, Polonya Hükumetinden Doğu Prusya’yla arada bir kara bağlantısı oluşturulması yönünde bir teklifi görüşmesini istemiş ve böylece Danzig Sorunu ortaya çıkmıştır.

    Böylece Hitler “Hayat Sahası” politikasını uygulamaya koymuştur. Almanya’nın Çekoslavakya’yı işgal etmesi İtalya’yı cesaretlendirmiş ve İtalya Arnavutluk’u işgal etmiştir.

    İngiltere ve Fransa’nın duruma tepki göstermeleri Almanya ve İtalya arasında Çelik Pakt oluşumunu hızlandırmıştır.

    Almanya 23 Ağustos 1939’da SSCB ile de bir Saldırmazlık Paktı imzalamıştır.

    Japonya

    Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya Asya’da yayılmacı bir politika izledi. Çünkü Avrupalı devletlerin birbiri ile olan mücadeleleri, Uzak Doğu’ya olan, ilgilerini azaltmıştı. Bu durum karşısında Japonya;

    Almanya’ya karşı savaşa girerek pasifikte ona ait (Carolina, Marianne ve Marshall) adaları işgal etti.
    Çin’den birçok ekonomik ayrıcalıklar kazandı.

    Japonya, 1920’li ve 1930’lu yıllarda Uzak Doğu’nun en güçlü devleti oldu. Uzak Doğu’da topraklarını genişletmek isteyen Japonya, doğal kaynaklar açısından zengin olan Mançurya ve Çin’e egemen olup Asya içlerine kadar yayılmak istedi. Bu gelişmeler, Uzak Doğu’da çıkarları olan Avrupa devletlerini, Japonya’ya karşı bir takım önlemler almaya sevk etti.

    1922 ‘’Washington Deniz Silahsızlanması Konferansı’’ bu amaçla yapıldı. Burada Japonya’nın Çin’e yönelik tehdidini azaltmak için kararlar alınırken Japon deniz kuvvetleri de sınırlandırıldı.
    Liberallerin iktidarda olduğu 1927’ye kadar Japonya, ele geçirmek istediği bölgeleri, ekonomik nüfuzu altına aldı. Daha sonra askeri destekli hükümetlerin iktidara gelmesi ve 1929 Ekonomik Buhranı’nın çıkması, Japonya’nın yumuşak yayılma politikasını değiştirdi. Bu tarihten itibaren Japonya, yayılımcı politikasını askeri güce dayandırdı.

    1931’de Mançurya’yı işgal eden Japonya yönünü Çin’e çevirdi.
    Asya’daki faaliyetlerinde serbest kalmak amacıyla, 1933’de Milletler Cemiyetinden; 1934’te Washington Antlaşması’ndan çekildi.
    Aynı zamanda 1934’te, ‘’Asya, Asyalılarındır.’’ diyerek Batılıların Çin’le olan münasebetlerini kesmelerini istedi.
    Japonya’nın 1937’de Çin’e saldırması nedeniyle ABD ve İngiltere, Çin’e yardım etti.
    1938’de Japonya doğu ve orta Çin’in topraklarını ele geçirdi.
    Batılıların Doğu Asya’dan atılmasını öngören ‘’Yeni Düzen’’i ilan etti.

    Japonya’nın savaş öncesi Mançurya ve Çin’i alması ve Uzak Doğu’da yayılmacı bir politika izlemesi sonucu Pasifik savaşın cephelerinden biri oldu.

    İtalya

    I.Dünya Savaşı’nda istediklerini elde edemeyen İtalya, savaşın sonunda siyasi, sosyal ve ekonomik sıkıntılarla karşılaştı. Bu sorunlar sonucu 30 Ekim 1922’de Benito Mussolini iktidara geldi. Mussolini;

    İtalya’da aşırı milliyetçilik esasına dayanan faşist bir yönetim kurdu.
    Muhalefeti ve demokratik kurumları ortadan kaldırarak merkezi hükümeti güçlendirdi.
    Ülkedeki farklı etnik grupları zorla İtalyanlaştırmaya yönelik bir politika izledi.

    İtalya’nın uzun süreden beri gerçekleştirmek istediği sömürgecilik emelleri, Mussolini ile birlikte ‘’Roma İmparatorluğunun yeniden kuruluşu’’ adı ile milli bir ideale dönüştü Bu anlayışla hareket eden İtalya Afrika ve Balkanlarda yayılmacı bir siyaset izlemiştir.

    İlk olarak Yugoslavya ile sorun yaşandı. ‘’Serbest Şehir’’ olarak bağımsızlık statüsüne kavuşturulan Fiume, İtalya’nın Yugoslavya’ya baskısı sonucu 1924’te İtalya’ya katıldı.
    İtalya 1924’te Yunanistan’a bağlı Korfu Adasını işgal etmiştir.
    1924 yılının sonunda Arnavutluk’u nüfuzu altına aldı.

    Ülkeler Arası Bloklaşmalar

    Almanya’nın, 1936’da Avusturya’nın bağımsız bir devlet olarak kalacağını taahhüt etmesi, İtalya-Almanyailişkilerni geliştirilmiş, böylece Avrupa’da bir İtalyan-Alman ortak cephesi olan “Berlin-Roma Mihveri” kurulmuştur.

    1936’da SSCB’ye karşı Almanya ve Japonya birbirine yakınlaşmış, 25 Kasım 1936’da  Almanya ile Japonya arasında Anti Komitern Paktı kurulmuştur.Bu pakta daha sonra İtalya da katılmıştır.

    Siyasi rejim temeline dayalı bu ittifakla “Berlin-Tokyo Mihveri” kurulmuş, İtalya’nın 5 Kasım 1937’de bu Pakta katılması ile “Berlin -Roma-Tokyo Mihveri” teşekkül etmiştir.

    Hayat Sahası

    I. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın üzerinde bulunduğu toprakların Alman ırkına yeterli gelmeyeceğine ilişkin mevcut olan fikrin, Hitler tarafından Almanya’nın Avrupa’da yayılma politikasının bir gerekçesi olarak kabul edilmesi sonucunda ortaya çıkan kavramdır.

    Benzer iddialar Japon ve İtalyanlar tarafından da ileri sürülmüştür.

    Maginot Hattı

    Fransız generalleri, 1930’larda dünyanın en güçlü savunma hattını kurmaya karar vererek Maginot Hattı’nı oluşturmuşlardır.

    II. Dünya Savaşı’na kadar hiç test edilmeyen bu hat, birbirinden bir top atımı uzaklıkta 50 savunma kulesi ve bunlara bağlantılı yer altı sığınaklarından oluşmuştur. Alman’lar Ardennes’de Fransız hatlarını yararak “aşılmaz” Maginot Hattı’nı geçmiş ve Belçika sınırına yığılmış olan Fransız ordularını arkadan sararak teslim almışlardır.

    Savaş Yılları

    Avrupa’da Savaş

    Almanya’nın Norveç’i işgali üzerine İngiltere’de Churchill, Chamberlain’ın yerine  geçmiştir.

    10 Haziran’da İtalya, İngiltere ve Fransa’ya savaş açmıştır.

    Ağustosta İtalya, İngiltere’ye karşı Kuzey Afrika’da harekata başlamıştır.

    İtalya, ekimde Yunanistan’a saldırmış, başarısız olup Adriyatik’e çekilmiştir.

    Almanya Maginor Hattı’nı geçerek Fransa’yı işgal etmiştir.

    Fransız General de Gaulle, Londra’ya  kaçarak Fransa’nın kurtuluşu için  micadele başlatmıştır.

    25 Haziran’da Almanya ile Fransa ateşkes kararı almış, yapılan anlaşma ile Fransa topraklarının bir bölümünü işgal eden Almanya kalan bölümde de kendi kontrolünde Mareşal Petain liderliğinde Vichy Hükumetini kurmuştur.

    İngiltere’ye karşı Kartal Hücumu saldırısını başlatan Almanya, SSCB üzerine yürümeye  karar vermiş, SSCB işgalinden önce Balkanlar’a yönelerek Romanya ve Bulgaristanile ittifak antlaşmaları yaparak kısa sürede Yugoslavya ve Yunanistan’ı ele geçirmiştir.

    Almanya 22 Haziran 1941’de SSCB’ye saldırarak “Barbarossa Harekatı”nı başlatmıştır. Bu harekatla 6 ay içinde SSCB’yi teslim almak isteyen Almanya, iklim şartlarından dolayı hedefine ulaşamamıştır. Alman ordusu 1942 Mayıs ayında Kırım’ı alarak KAfkaslara girmiş ve “Maikop petroller bölgesi” düşmüştür.

    Böylece SSCB’nin kömür ve elektrik kaynaklarının yarısı ele geçirilmiştir. SSCB’nin orduları Stalindrad’a çekilmiş, 22 Ağustos’ta Stalingrad’da başlayan ve üç ay süren mücadele, Almanların yenilgisiyle sonuçlanmış, bu yenilgi Mihver Devletler için bir dönüm noktası olmuştur.

    Kuzey Afrika’da Savaş

    Süveyş Kanalı nedeniyle Kuzey Afrika, savaşan taraflar açısından önemliydi ve savaşın genel gidişatını etkileyecek nitelikteydi.

    28 Ekim 1940’ta İtalya Doğu Akdeniz üstünlüğünü ele geçirmek için Yunanistan’a saldırıp Ege DEnizi’ne inmeyi planlamışsa da başarılı olamamıştır. İngilizler İtalyanlara karşı El Alameyn Muharebesi’ni kazanıp İtalyaları durdurulmuştur.

    1943 yılında İngiltere, ABD’nin yardımıyla Meşale Harekatı ile Kuzey Afrika’daki Alman ve İtalyan birliklerini teslim almıştır.

    Bu cephelerde Alman General Erwin Rommel İngilizlere karşı değişik savaş taklitleri kullanılmıştır.

    Pearl Harlbour Baskını ve ABD’nin Savaşa Girişi

    Japonya, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Pasifik Bölgesi’nde ABD ve İngiltere’nin baskısı altında kalmıştı. Japon yöneticiler II. Dünya Savaşı ile bu baskıdan kurtulmak istedi. İlk adım olarak da Hainan Adası’nı ele geçirdi. 1940’ta da Fransa, Almanya’ya yenilince Almanya’nın Vichy Hükumetine baskısı sonucu Japonya, Fransaya’ya ait Çinhindi’nden stratejik üstler aldı.

    Roosevelt, Japonya’ya petrol ambargosu koyarak Japon ekonomisini yıprattı. Bu meseleyi diplomatik yollarla çözemeyen JAponya, 7 Aralık 1941’de ABD’nin Pasifik üstünlüğünü simgeleyen Hawaii takımadalarından Hanolulu’daki deniz ve hava üssü Pearl Harlbour’a saldırdı.Kısa sürede ABD’nin Pasifik donanmasıyla hava filosunun büyük bölümü etkisiz hale getirildi. Bu saldırı üzerine ABD savaşa girmiş oldu. Ancak Japonya’nın ABD’nin Hawaii’deki petrol depolarını vurmaması ve askeri açıdan önemli bir üssü işgal etmemesi, harekatın stratejik açıdan başarılı olmasını engelledi.

    Pasifik Savaşları

    1942’ye gelindiğinde Almanya Avrupa’da; Japonya Uzak Doğu’da üstünlüğü elinde tutmaktaydı. Japonya, Pearl Harlbour saldırısından sonra güneye doğru yöneldi. ABd’nin Manila; İngiltere’nin ise Singapur ve Hong Kong’ta üslerini ele geçirdi. Nisan 1942’de Japonya, Avustralya’da durduruldu. Mayıs’ta Amerikan ve Japon filoları Mercan Denizi’nde karşılaştı ve Japonya burada yenildi. Savaş sırasında ABD donanmasının toparlandığını gören Japonya, vakit kaybetmeden ABD’nin “Midway Üssü”ne saldırı planladı. 4 Haziran’da gerçekleştirilen JAponya’nın Midway saldıısı, başarısızlıkla sonuçlandı. Bu gelişme Pasifik’teki savaşın seyrini etkileyecek bir dönüm noktası oldu.

    Pasifik’te Savaşın Sona Ermesi

    6 Ağustos’ta Hiroşima’ya atılan ilk atom bombası ike 70000 kişi, 9 Ağustos’ta Nagazaki’ye atılan ikinci bomba ikle 80000 kişi öldü. ABD’nin Hiroşima üzerine atom bombası kullanılmasının ardından SSCB, 8 Ağustos’ta Japonya’ya savaş ilan etti ve Mançurya’yı ve 38. Enlem’in kuzeyindeki Kore topraklarını işgale başladı.

    Japonya, Nagazak’nin bombalanması üzerine barış istemişti. Japonya 14 Ağustos’ta kayıtsız şartsız teslim oldu. 2 Eylül 1945’te ateşkes antlaşması imzalandı ve II. Dünya Savaşı sona erdi.

    II. Dünya Savaşı’nda Yapılan Konferanslar

    Casablanca Konferansı(14-24 Ocak 1943)

    14-24 Ocak 1943 tarihleri arasında Roosevelt (ABD) ile Churchill(İngiltere) arasında Casablanca’da, Kuzey Afrika Cephesi’nden sonra savaşın nasıl şekillendirilmesi gerektiği konusunu görüşmek üzere toplanmıştır.

    Konferansta alınan kararlar;

    Almanya gücünü yitirince bir cephe açılacak ve Almanya, Japonya ve İtalya kayıtsız şartsız teslim olana kadar mücadele devam adecek.
    Balkanlar’da ikinci cephenin açılması için Türkiye’nin savaşa katılması hususunda gerekli askeri hazırlıklar yapılacak.

    Washington(Trident) Konferansı

    Kuzey Afrika Cephesi’nin tasfiyesi üzerine alınacak yeni tedbirleri görüşmek üzere, 12-26 Mayıs 1943 tarihleri arasında toplanan bu konferans, Roossevelt ile Churchill arasında yapılmıştır.

    Konferansta alınan kararlar;

    İtalya işgal edilerek savaşta saf dışı bırakılacak.
    Türk hava alanlarından yaralanmak için gerekli hazırlıklar yapılacak.

    Quebec Konferansı(14-24 Ağustos 1943)

    Churchill, İngiliz Genelkurmayı ve Amerikan Genelkurmayı arasında Quebec’te yapılmıştır. Normandiya çıkarmasının kararı alınmıştır.

    I. Moskova Konferansı (19-30 Ekim 1943)

    Sovyetler Birliği, savaştan sonra barışı sürdürebilmek için bütün devletlerin eşit haklarla katılabileceği uluslararası bir örgütü destekleyeceğini söylemiştir.

    Savaş suçlarının II. Dünya Savaşı sonunda oluşturulacak bir mahkemede yargılanması karar bağlanmıştır.(Nürnberg Mahkemeleri)

     Kahire Konferansı

    II. Dünya Savaşı’ndan sonra Uzak Doğu’daki gelişmeleri değerlendirmek amacıyla;

    Roosevelt (ABD), Churchill (İngiltere) ve MAreşal Chiand Kai-Shek (çin) arasında Kahire’de yapılmıştır.

    Tahran Konferansı (28 Kasım 1 Aralık 1943)

    ABD Başkanı Roosevelt, İngiltere Başbakanı Churchill, SSCB lideri Stalin arasında yapıldı. Savaş sonrası barış için uluslararası bir örgütün kurulması kararlaştırıldı. Türkiye’nin savaşa girmesi konuşuldu.

    II. Moskova Konferansı(9-20 Ekim 1944)

    Churchill(İngiltere) ve Stalin(SSCB) arasında Balkan topraklarında nüfuz alanlarının paylaşımı amacıyla toplanmıştır.

    Yalta Konferansı (4-11 Şubat 1945)

    ABD Başkanı Roosevelt, İngiltere Başbakanı Churchill, SSCB lideri Stalin arasında yapıldı. Savaş sonrası barış için uluslararası bir örgütün kurulması kararlaştırıldı. Türkiye’nin savaşa girmesi konuşuldu.

    San Francisco Konferansı (26 Nisan 1945)

    Aralarında Türkiye’nin de yer aldığı toplam 51 devlet temsilcisinin katıldığı bu konferans, Birleşmiş Milletleirn kurucu antlaşmasını kabul etmek ve imzalamak amacıyla toplanmıştır.

    Postdam Konferansı (17 Temmuz-2 Ağustos 1945)

    II. Dünya Savaşı sürecinde ABD, SSCB ve İngiltere arasında üç büyüklerin yaptığı son toplantıdır. Postdam Konferansı diğerlerinden farklı olarak barışın nasıl sağlanacağını konu almıştır.

    Konferansta alınan kararlar;

    Almanya’daki tüm Nazi kurumları ortadan kaldırılacak.
    Avusturya dört devlet arasında işgal bölgelerine ayrılacak.
    İşgal bölgelerinde ayrı ayrı demokratik rejimler kurulacak.
    Alman donanmasının büyük bölümü tahrip edilecek ve savaş suçları yargılanacak.

    Paris Barış Antlaşması (10 Şubat 1947)

    1945 yılının sonlarında yapılan Londra ve Moskova Konferanslarında Müttefikler arasında bazı konularda anlaşmaya varılmakla birlikte, diğer bazı konulardaki fikir ayrılıkları devam etmiş, bu nedenle de II. Dünya Savaşı’nı bitirecek barış antlaşmalarının imzalanması gecikmiştir.

    Konferansta kabul edilen esaslara göre;

    Müttefiklerle İtalya, Macaristan, Bulgaristan Romanya ve Finlandiya arasında ayrı ayrı olmak üzere 10 Şubat 1947’de Paris Barış Antlaşması imzalanmıştır.
    İtalya, işgal altında bulundurduğu Meis ve Oniki ada’yı Yunanistan’a bırakmıştır.

    II. Dünya Savaşı Sonuçları

    50-55 milyon arasında kadınlı erkekli onlarca insan yaşamını yitirdi. Bu savaş tarihe ilk kez sivil kaybın askeri kayıptan daha fazla olduğu savaş olarak geçti. Bu sosyolojik olarak da tarihin seyrini değiştiren bir olay olarak kaldı tarih sayfalarında.
    Avrupa ve Japonya kullanılamayacak duruma geldi. Savaş yeri tabiri bu savaşın sonunda oldukça genişledi, geride büyük ve onarılması yıllar sürecek enkazlar bıraktı.
    Kullanılan savaş teknolojileri ve en önemlisi olan atom bombası insanoğlunun dünyayı nasıl yok edebileceğinin bir göstergesi olarak acı bir şekilde tarih sayfalarına yerleşti.
    Dünya Savaşı’nın sonuçları arasında sosyolojik ruhu ve insanlığın geleceğini en çok etkileyen maddelerden birisi ise savaştan önce Avrupa’da yaşayan yaklaşık 10 milyon Yahudi’nin 6 milyonunun yaşamını yitirmesidir.
    Dünya üzerinde söz sahibi olan ülkeler yer değiştirdi. Avrupa’nın savaş dolayısıyla hem güç hem zaman kaybetti. Savaştan toprak kazanarak çıkan Sovyetler Birliği ile ABD yeni başlayacak dönemin temel taşları oldu. Bu döneme tarihçiler ileride Soğuk Savaş dönemi diyecekti.
    Almanya’nın askeri, ekonomik ve sosyolojik olarak sıkı bir şekilde denetim altına alınması da yine Dünya Savaşı’nın sonuçları arasındadır.
    Birleşmiş Millet adından evrensel bir örgütün kurulması kararlaştırıldı.
    Birçok sömürge devleti bağımsızlığını kazandı ve Avrupa’ya okyanus ötesinden gelen ham madde ve paranın kaynağı yok oldu. Avrupa Devletleri’nin Rusya ve ABD karşısında güç kaybetmesinin nedenlerinden bir tanesi de budur.

    Yazı kaynağı : www.basarisiralamalari.com

    2. Dünya Savaşı Sürecinde Türkiye ve Dünya Ders Notları

    2. Dünya Savaşı Sürecinde Türkiye ve Dünya Ders Notları

    Konu çalışmalarını tamamladıktan sonra, zaman zaman notlarına ve özetlerine bakmaya ihtiyaç duyabilirsin. Tekrar yaparken ya da soru çözerken notlara göz atmak ve gerekli ipuçlarını almak, öğrenme aşamasında sana epey yardımcı olacaktır. Kunduz ekibi olarak, alanında uzman eğitmenlerimizin de desteğiyle, her konuda mutlaka görmen gereken Tarih dersi özetleri, ipuçları, ders notları derlemesi hazırladık!? Bu yazımızda İkinci Dünya Savaşının Nedenleri, Mihver ve Müttefik Blokları, Cepheler, Savaşın Sonuçları, Savaşın Türkiye’ye Etkileri, Barışı Koruma Çabaları, İki Savaş Arası Gelişmeler hakkında bilmen gerekenler ve İkinci Dünya Savaşı konusuna ait soruları çözerken işine yarayacağını düşündüğümüz ipuçları yer alıyor. Umarız bu notlar sana yardımcı olur. İyi okumalar!

    İkinci Dünya Savaşı

    Savaşın Nedenleri

    Cepheler

    Bloklar:

    Avrupa Cephesi

    Kuzey Afrika Cephesi

    Asya Pasifik Cephesi

    Savaşın Sonuçları

    1929 Ekonomik Bunalımı

    Savaşın Türkiye’ye Etkileri

    Barışı Koruma Çabaları

    Milletler Cemiyeti: İlk kez Wilson ilkelerinde bahsedildi. Fikir ABD’nindir. Paris Barış Konferansında resmen kuruldu. II: Dünya Savaşının başlamasıyla dağıldı. Türkiye 1932’de üye olmuştur.

    Küçük Antant: Çekoslovakya, Romanya ve Yugoslavya arasında kurulmuş ancak Fransa’nın kontrolüne girmiştir. Türkiye üye değildir.

    Locarno: Fransa ile Almanya rasındaki ilişkilerde yumuşama başladı. Bunun üzerine Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Polonya ve Çekoslovakya arasında 1925’te Londra’da imzalandı. Türkiye üye değildir.

    Briand-Kellog: Savaşın ulusal politika olarak kullanılmasını yasaklayan uluslararası bir antlaşmadır. ABD, Fransa, Japonya, İngiltere, İtalya, Almanya, Belçika, Çekoslovakya ve Romanya imza attılar (1928). Türkiye 1929’da katılmıştır.

    İki Savaş Arası Gelişmeler

    İkinci Dünya Savaşı konusunda bolca soru çözerek pratik yapabilirsin. İkinci Dünya Savaşı, Tarih dersi için ilk ve temel konulardan biri olduğu için iyice pekiştirmen önemli. İkinci Dünya Savaşının Nedenleri, Mihver ve Müttefik Blokları, Cepheler, Savaşın Sonuçları, Savaşın Türkiye’ye Etkileri, Barışı Koruma Çabaları, İki Savaş Arası Gelişmeler gibi alt başlıklar pek çok bilgi ve kavram içeriyor. Bu da daha çok soru tipini barındırdığı anlamına gelir. Bu konudan direkt soru gelebildiği gibi, farklı konuların da içinde sıkça geçtiğini görüyoruz. Ders Tarih olunca bu kavramlar, her zaman karşımıza çıkabilir! TYT ve AYT Tarih testlerinde de sıklıkla sorulması tercih edilen konulardan biri.

    Bilgileri, tanımları ve önemli ipuçlarını öğrendikten sonra, soruların içinde nasıl yer aldığını görmen gerekli. Konu anlatımı yazılarımıza göz attıktan sonra, kendi kaynaklarına ek olarak MEB Kaynaklarını da incelemen faydalı olabilir. Tarih netleri yükseltmedeki anahtar bolca soru çözmek ve yapılamayan soruların doğrusunu öğrenmek. Kunduz’da şu ana kadar, İkinci Dünya Savaşı konulu binlerce soru alanında uzman Tarih eğitmenleri tarafından çözüldü. Daha fazla İkinci Dünya Savaşı sorusu ve detaylı çözümlerini görmek istersen, aşağıdaki butona tıklayabilirsin! Uygulamamız içerisinden ücretsiz erişebileceğin soru ve detaylı çözümler ile, bu konudaki hakimiyetini arttırman mümkün!

    Yazı kaynağı : kunduz.com

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Yazının devamını okumak istermisiniz?
    Yorum yap