Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla

    ingiltere fransa ve rusya arasında imzalanan antlaşma

    1 ziyaretçi

    ingiltere fransa ve rusya arasında imzalanan antlaşma Ne90'dan bulabilirsiniz

    Sykes-Picot Anlaşması

    Sykes-Picot Anlaşması

    Sykes-Picot Anlaşması, I. Dünya Savaşı sırasında, 29 Nisan 1916'da Kût'ül-Amâre Kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı Devleti'nin 6. Ordusu karşısında bozguna uğramasından 17 gün sonra, 16 Mayıs 1916 tarihinde Britanya ve Fransa arasında yapılan ve aynı yılın Ekim ayında Rusya tarafından onaylanan, Osmanlı Devleti'nin Orta Doğu'daki topraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmadır.[2][3]

    Antlaşmanın gelişimi[değiştir | kaynağı değiştir]

    Bu sözleşme, çoğu antlaşmada olduğu gibi tarafların altını imzaladıkları bir metin olmaktan çok 3 büyük devletin bakan, büyükelçi ve bürokratları arasında gidip gelen bir yazışmalar bütünüdür. Sözleşmenin Sykes-Picot adını alması, bu iki kişinin sözleşme ilkelerinin saptanmasında en etkili isimler olmasındandır.[4]

    Arabistan Yarımadası'nı ele geçiren İngiltere, Osmanlı'ya karşı ayaklanan Mekkeli Şerif Hüseyin'i destekleyerek Irak ve Filistin toprakları üzerinde kendisine bağımlı bir Arap devleti kurmak istiyordu. Mekke Şerifi Hüseyin ile Mısır'daki Britanya Yüksek Komutanı McMahon arasında gizli bir antlaşma imzalanmıştır. Fransa bu plana karşı çıkıp Britanya'ya baskı yaparak yeni bir antlaşma yapılmasını istedi.

    İlk görüşmeler I. Dünya Savaşı öncesinde Beyrut'ta Fransız konsolosluğu yapıp 1915 yılında Fransa'nın Londra büyükelçiliğinde siyasi danışman olarak görev yapan François Georges-Picot ile Britanya İmparatorluğu Dışişleri Müsteşarı Sir Harold Nicolson arasında 1915'in Kasım ayında başladı. Suriye'nin gelecekteki statüsü hakkındaki anlaşmazlıklar nedeniyle kesintiye uğradıktan sonra Aralık ayında Britanya Savaş Bakanı Lord Kitchener'in Ortadoğu işleri danışmanı, milletvekili ve yarbay Sir Mark Sykes atandı. Georges-Picot ve Sykes hızla sonuç alarak 1916 Ocak ayında bir plan ortaya çıkardılar, Şubat ayında bu gizli plan Britanya ve Fransa tarafından onaylandı. Mart ayında Georges-Picot ve Sykes Rusya'ya giderek planı Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Sazonov'a sundular. Sazonov prensip olarak olumlu görmekle birlikte, Rusya'nın Doğu Anadolu'daki toprak isteklerinin ve Karadeniz'deki Rus hakimiyetinin de sözleşmeye dahil edilmesini talep etti. En uzun süreyi Rusya'nın değişiklik taleplerinin düzenlenmesi ve onaylanması süreci aldı ve sözleşmenin tamamlanması Ekim ayını buldu.[4]

    Antlaşmanın maddeleri[değiştir | kaynağı değiştir]

    Rusya'nın onayı ile imzalanan bu antlaşmaya göre;

    1917'deki Rus devriminden sonra Rusya antlaşmadan ve paylaşımdan vazgeçmiş, Lev Troçki gizli olan bu anlaşmanın bir kopyasını 24 Kasım 1917'de İzvestiya gazetesinde yayınlayarak dünya kamuoyuna Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasına ilişkin gizli paylaşımları açıklamıştır.[5][6]

    Galeri[değiştir | kaynağı değiştir]

    Ayrıca bakınız[değiştir | kaynağı değiştir]

    Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

    Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]

    Yazı kaynağı : tr.wikipedia.org

    SYKES-PICOT ANTLAŞMASI

    SYKES-PICOT ANTLAŞMASI

    I. Dünya Savaşı’ndan önce Osmanlı Devleti’nin tasfiyesi konusunda anlaşamayan İtilâf devletleri savaş esnasında da bir iş birliği sağlayamadılar. Birinin elde ettiği başarı diğerleri için hoşnutsuzluğa yol açıyor, her devlet diğerlerinin istilâsına karşı kendi nüfuz bölgesini titizlikle koruyordu. İngiltere ve Fransa’nın Çanakkale’den yeni bir cephe açmaya karar vermesi Boğazlar üzerinde tarihî emelleri olan Rusya’yı telâşlandırdı. Müttefiklerinin İstanbul’a yerleşmesinden endişe eden Rusya Boğazlar’ın kendisine verilmesini istedi (4 Mart 1915). Aralarında bir anlaşmaya varmadan bu kadar önemli bölgenin Rusya’ya bırakılmasını doğru bulmayan İngiltere ile Fransa, Rusya’nın İttifak devletleriyle anlaşması tehlikesini de göze alamadılar. İngiltere, Osmanlı toprakları üzerindeki taleplerinin yerine getirilmesi şartıyla Rusya’nın isteklerini kabul edebileceğini bildirdi (12 Mart). Fransa, Osmanlı Asyası’nın da paylaşılmasını önerdi (23 Mart). Petrol zengini Arap topraklarını ele geçirmek amacıyla Araplar’la gizli görüşmeler yapan İngiltere önce Rusya ile anlaşmak gerektiğini bildirdi. Büyük Ermenistan vaadiyle Ermeniler’i kışkırtan Rusya, Doğu Anadolu ile Çukurova’yı istiyordu. Mersin ve Adana’nın Fransa’ya verilmesini kabul etmesi üzerine Fransa da Boğazlar’ın Rusya’ya terkedilmesine razı oldu (10 Nisan). Karşılıklı notalarla imzalanan antlaşmaya göre İstanbul ve Çanakkale boğazları, Marmara denizi, Midye-Enez hattına kadar Güney Trakya, İstanbul Boğazı ile Sakarya nehri ve İzmit körfezi arasındaki bölge, Gökçeada ve Bozcaada Rusya’ya veriliyordu. Rusya da İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı Devleti’nin diğer bölgelerinden uygun görecekleri yerleri almalarını ve Osmanlı egemenliğinden ayrılacak Arap ülkelerinin bağımsızlığını tanımayı kabul ediyordu. İstanbul Antlaşması adını alan bu ilk gizli paylaşım yeni antlaşmaların yapılmasına yol açtı. Çanakkale savaşlarında zorlanan müttefikler savaşa katılması için İzmir ve çevresini Yunanistan’a vermeyi kararlaştırdılar (12 Nisan). İtalya ile imzaladıkları Londra Antlaşması’yla da (26 Nisan), Oniki Ada ile Trablusgarp’taki işgalini tanımayı taahhüt ettiler. Ayrıca Asya Türkiyesi paylaşıldığında İtalya’ya Akdeniz bölgesinden bir pay verilecekti. Buna karşılık İtalya, müttefikler yanında savaşa girmeyi ve müslümanlara ait kutsal yerlerinin bağımsız bir İslâm devletinin egemenliğinde bırakılmasını kabul ediyordu.

    Savaşın başından beri İngilizler’in Osmanlı yönetimine karşı isyana teşvik ettikleri Mekke Emîri Şerîf Hüseyin, İngiltere’ye askerî iş birliği teklifinde bulundu. Karşılığında bütün Arabistan yarımadasını içine alacak ve kendi idaresine bırakılacak müstakil bir Arap devleti kurulmasını ve halifeliğin Türkler’den alınmasını istiyordu. İngiltere, Arap bağımsızlığını desteklemeye hazır olduğunu ve halifeliğe de bir Arap’ın getirilmesine çalışacağını bildirdi (24 Ekim). Araplar buna mukabil bağımsızlıklarını kazandıktan sonra İngiltere’nin Basra ve Bağdat vilâyetlerindeki özel durumunu tanıyacaktı. Ancak İngiltere, Türkçe konuşulan bölgelerle Fransa’nın istediği Suriye kıyılarını, Şam, Hama, Humus, Halep, Musul ve Filistin’i antlaşmanın dışında bırakmıştı. Şerîf Hüseyin ise yalnızca Türkçe konuşulan Mersin ve Adana gibi bölgelerden vazgeçtiğini bildirdi (5 Kasım). İngiltere, Şerîf Hüseyin’in en büyük rakibi Necid Emîri İbn Suûd ile de gizli bir antlaşma imzalayarak Şerîf Hüseyin’e vaad ettiği Necid topraklarında ve Basra körfezi kıyılarında (Küveyt hariç) İbn Suûd’un bağımsızlığını tanımayı taahhüt etti (26 Aralık). İngiltere’nin bu ikiyüzlü politikasından habersiz olarak Halep ve Beyrut konusundaki iddialarını sürdüren Şerîf Hüseyin, İngiliz-Fransız ittifakını bozmamak için Suriye ve Lübnan üzerindeki isteklerinin çözümünü savaştan sonraya ertelediğini bildirdi. Türkler’e karşı savaşa hazırlanabilmeleri için kendilerine para ve silâh yardımında bulunulmasını ve barış sırasında Araplar’ın yalnız bırakılmaması konusunda güvence verilmesini talep etti (1 Ocak 1916). Şerîf Hüseyin’in İngiliz-Fransız ittifakını bozacak davranışlardan kaçınma yolundaki yazısını senet saydığını ve istenen yardımın yapılacağını bildiren İngiltere Araplar’ın yalnız bırakılmayacağı konusunda da güvence verdi (30 Ocak).

    İngiltere, Arap ayaklanmasını garantiledikten sonra Osmanlı Asyası’nın paylaşılması konusunu görüşmek için Fransa’dan bir temsilci göndermesini istedi. İngiltere’nin Araplar’la gizlice anlaşmasından memnun olmayan Fransa, Beyrut eski konsolosu François Georges Picot’yu özel temsilci olarak yolladı. İngiltere de Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Sir Mark Sykes’ı görevlendirdi. Kasım 1915’te iki devlet arasında Londra’da başlayan görüşmeler uzlaşmayla sonuçlandı (3 Ocak 1916). Genelde İngiltere’nin bakış açısını yansıtan antlaşma taslağına göre İngiltere Beyrut’un Suriye’de kurulacak Arap devletinin içinde yer alması önerisinden, Fransa da Filistin’in Suriye’nin bir parçası olması isteğinden vazgeçiyordu. Bölgenin sadece kendi egemenliği altında bulunması iddiasından da vazgeçen Fransa, Filistin’de uluslararası bir rejim kurulmasını ve Basra’dan Filistin’e kadar uzanan bölgenin İngiltere’nin kontrolüne veya egemenliğine verilmesini kabul ediyordu. Buna karşılık İngiltere, Fransa’nın Suriye’nin sahil bölgesi ile Kilikya’nın tamamını almasına ve İran sınırına kadar uzanan bölgenin Fransız nüfuzuna bırakılmasına onay veriyordu. İtalyanlar’dan gizlenen antlaşma taslağının Rusya tarafından onaylanması gerekiyordu. Sykes ve Picot, Petrograd’a giderek antlaşma taslağını Ruslar’a gösterdiler (11 Mart). Çanakkale başarısızlığının yol açtığı iç huzursuzluğu yeni toprak kazanımlarıyla gidermeye çalışan Rusya, Ermeniler’in yardımıyla işgal ettiği Doğu Anadolu’dan çıkmayacağını açıklayarak artık Ermenisiz Ermenistan siyaseti gütmeye başlamıştı. Fransız etki alanının İran sınırına kadar uzanmasını Rusya’nın güneye doğru genişlemesini engelleyeceğini ileri sürerek taslağa karşı çıktı. Ruslar ancak Trabzon, Erzurum, Bitlis, Muş ve Siirt ile Türk-İran sınırını içeren kuşağın kendilerine verilmesi karşılığında antlaşma taslağını onaylayabileceklerini bildirdiler. Sinop Limanı’nın da Rusya’nın etki alanına dahil edilmesini istemeleri yeni bir Fransız-Rus anlaşmazlığına yol açtı. İngilizler, Kerkük üzerindeki iddiasından vazgeçmesi karşılığında Fransa’ya Sivas-Kayseri bölgesinden ek toprak verilmesini önerdi. Öneriyi kabul eden Fransa ile Rusya arasında imzalanan antlaşmayla (26 Nisan) Aladağ, Kayseri, Akdağ, Yıldızdağ, Zara, Eğin ve Harput arasında kalan topraklar Fransa’ya verildi. Erzurum, Van, Bitlis, Muş, Siirt ve Trabzon Rusya’ya bırakıldı. Trabzon’un batısındaki sınır daha sonra belirlenecekti. Buna karşılık Rusya, Suriye ve Mezopotamya’nın İngiltere-Fransa arasında paylaşılmasını kabul etti.

    Rusya’nın onayını aldıktan sonra İngiltere ve Fransa arasında Sykes-Picot Antlaşması imzalandı (16 Mayıs 1916), 9 ve 16 Mayıs’ta mektup teâtisiyle tasdik edildi. Buna göre Suriye’nin kıyı bölgesiyle Adana ve Mersin Fransa’ya veriliyordu. Basra ve Bağdat vilâyetleriyle Hayfa ve Akkâ limanları İngiltere’ye bırakılıyor, Dicle ve Fırat sularının etki bölgelerinde ortak kullanımı garanti ediliyordu. İskenderun serbest liman ve Filistin uluslararası bölge oluyordu. Arabistan toprakları, Akkâ-Kerkük çizgisiyle ikiye bölünerek kuzey kısmı Fransız, güney kısmı İngiliz nüfuzuna bırakılıyordu. Musul vilâyetini içine alan Fransız nüfuz alanı İran sınırına kadar uzanıyordu. İngiltere’nin etki alanı ise Filistin’den Mezopotamya’ya kadar geniş bir bölgeyi kapsıyordu. İngiltere ve Fransa kendi nüfuz bölgelerinde Arap devletleri kurmayı ve bunları korumayı taahhüt ediyordu. Rusya tarafından onaylanan Sykes-Picot Antlaşması (23 Mayıs) Şerîf Hüseyin’in istediğinden tamamen farklı bir antlaşma idi. Şerîf Hüseyin’e bırakmayı vaad ettiği toprakların bir kısmını İbn Suûd’a veren İngiltere, kalan kısmını da Fransa ile paylaşmak ve nüfuz bölgelerine ayırmak suretiyle Araplar’ı ikinci defa aldatmış oluyordu. Şerîf Hüseyin ise gizli antlaşmalardan habersizdi ve Mekke’de Arap ayaklanmasını başlatmıştı (10 Haziran). Kendini Arabistan kralı ilân edince (5 Ekim) İngiltere tarafından bağımsız Hicaz hâkimi olarak tanındı. İngilizler’le anlaştığı halde Osmanlı yönetimine karşı resmen isyan etmeyen İbn Suûd da İngilizler’i Basra körfezinde rahat bırakarak Irak’taki savaşlarını kolaylaştırdı. Osmanlı Asyası’nın gizlice paylaşıldığını öğrenen İtalya, müttefiklerine Londra Antlaşması’nı hatırlatıp Mersin’den İzmir’e kadar uzanan bölgeyi istiyordu. İtalyan talepleri, Fransız ve Yunan istekleriyle çatıştığı gibi İzmir’in İtalya’ya verilmesine Rusya da karşı çıkıyordu. Nihayet Rusya’da Şubat İhtilâli’nin başlamasından ve çarlığın yıkılmasından sonra baskılarını arttıran İtalya ile İngiltere ve Fransa arasında Saint Jean de Maurienne Antlaşması imzalandı (17 Nisan 1917). Buna göre Mersin hariç Antalya, Konya, Aydın ve İzmir bölgeleri İtalya’ya veriliyordu, ayrıca İzmir’in kuzeyinde geniş bir nüfuz alanı tanınıyordu. İngiltere ve Fransa İzmir’de, İtalya Mersin, İskenderun, Hayfa ve Akkâ’da serbest liman kurabilecekti.

    Saint Jean de Maurienne Antlaşması müttefikler arası gizli antlaşmalar zincirinin sonuncusu oldu. Bundan sonra esas sorun bu antlaşmaların ne derecede uygulanabileceğiydi. Çarlık Rusyası’nın çöküşüyle birlikte esasen bütün tablo değişmeye başlamıştı. Arap milliyetçiliğinin gelişimine bağlı olarak İngiltere’nin Sykes-Picot Antlaşması’nı uygulama arzusu giderek azalıyordu. Balfour Deklarasyonu ile Filistin’de yahudi devletinin destekleneceğini açıklaması (2 Kasım) meseleye yeni boyutlar kattı. Rusya’da iktidara gelen Bolşevikler, çarlık döneminde yapılan bütün gizli antlaşmaları reddederek bunları dünya kamuoyuna duyurdular (8 Kasım). İngiliz başbakanı da Rusya’nın çöküşüyle birlikte Yakındoğu’daki durumun tamamıyla değiştiğini ileri sürerek Ermenistan, Arabistan, Suriye ve Filistin’in farklı millî durumlarının tanınması gerektiğini açıkladı (5 Ocak 1918). Brest-Litowsk Barış Antlaşması’nı imzalayıp (3 Mart 1918) savaşta ele geçirdiği yerleri terkeden Rusya, Berlin Antlaşması’yla (1878) topraklarına kattığı Kars, Ardahan ve Batum’u Osmanlı Devleti’ne iade etti. Suriye’yi ele geçiren İngiltere, Şerîf Hüseyin’in oğlu Emîr Faysal’ın burada bağımsızlığını ilân etmesine izin verdi (4 Ekim). Bulgaristan’ın teslim olmasından (29 Eylül) sonra, savaşı sürdürmesi zorlaşan Osmanlı hükümeti de Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kaldı (30 Ekim). İngiltere mütarekeye rağmen Musul’u da ele geçirdi (8 Kasım).

    Fransa, Paris’te toplanan Barış Konferansı’nda (18 Ocak 1919) Sykes-Picot Antlaşması gereğince Suriye’nin kendi hakkı olduğunu açıkladı. Bu antlaşmanın artık geçerliliğinin kalmadığını ileri süren İngiltere ise bazı talepleri garanti altına alınıncaya kadar Suriye’yi boşaltmak niyetinde değildi. Ayrıca Filistin’in Suriye’den ayrılarak İngiliz mandası altına girmesini istiyordu. İngilizler’in konferansta temsilini sağladıkları Hicaz da bütün Arap topraklarını talep ediyordu. Siyonistler, Balfour Deklarasyonu ile verilen sözü hayata geçirmenin peşindeydiler. İtalya da Londra ve Saint Jean de Maurienne antlaşmalarıyla vaad edilen toprakları istiyordu. İngiltere ve Fransa, Rusya tarafından onaylanmadığını ileri sürerek antlaşmanın bağlayıcı olmadığını açıklayınca İtalya, Antalya ve çevresine asker çıkardı. İtalya’nın geçici bir süre konferanstan çekilmesini (24 Nisan) fırsat bilen İngiltere, Yunanlılar’ın İzmir’i işgal etmesini sağladı (15 Mayıs 1919). İzmir’in işgali Anadolu’da başlayan millî direnişin gelişmesini hızlandırdı. İngiltere, Amerika’nın Ermeni mandasını kabul etmeyeceğinin anlaşılması üzerine birliklerini Kafkaslar’dan çekmeye başladı (15 Ağustos). İngiltere’yi Ermeniler’i terketmekle suçlayan Fransa da gizli antlaşmalarla kendisine önerilen Anadolu topraklarını ele geçirdi. İngiltere, Fransa ile yapılan Eylül Antlaşması gereğince Maraş, Urfa ve Antep’in denetimini Fransızlar’a; Şam, Hama, Humus ve Halep’in denetimini Araplar’a devretti. Suriye’nin batısını da Fransa’ya verdi. Londra’da yapılan aralık görüşmelerinde Filistin’in İngiliz, Suriye’nin Fransız mandası altına girmesi kararlaştırıldı. Araplar, Suriye ve Lübnan üzerinde Fransız mandasını tanımayı kabul edecek ve Fransa dört şehrin bulunduğu bölgede kendi denetiminde kurulacak bir Arap devletini tanıyacaktı. Fransa’nın İngiltere’den devraldığı Kilikya’da yerli Ermeniler’i askere alarak Türkler’e saldırtması üzerine millî kuvvetler karşılık vermeye başladı. Olaylardan İstanbul hükümetini sorumlu tutan İngiltere, Bâbıâli’ye bir nota verip saldırılar durdurulmadığı takdirde İstanbul’un işgal edileceğini bildirdi (13 Şubat 1920). İstanbul’u fiilen işgal altına alan müttefikler (16 Mart) hazırlanan Sevr Antlaşması’nın Osmanlı hükümetine kabulünde etkili oldular (10 Ağustos). Padişah tarafından onaylanmayan antlaşma Anadolu’da başarıyla yürütülen Millî Mücadele sebebiyle geçersiz kalmaya mahkûmdu. Sevr Antlaşması’nın uygulanmasının mümkün olmadığını anlayan müttefikler antlaşmanın Türkler lehine gözden geçirilmesini istiyordu. Ankara hükümetinin 1922’de Yunanlılar karşısında kazandığı büyük zafer ertesi yıl Lozan’da yeni sayılabilecek bir antlaşmayla sonuçlandı. Yeni Türk devletini ilgilendiren bütün meselelerde bir diplomatik başarı sayılan Lozan Antlaşması, Arap mandalarının Sevr Antlaşması’ndaki dağılımını aynen korumakta ve bunun temelinde yatan Sykes-Picot Antlaşması hükümleri, buraların 24 Temmuz 1923 tarihinde Cem‘iyyet-i Akvâm’a havale edilmesinin mesnedini oluşturmaktaydı.

    Yazı kaynağı : islamansiklopedisi.org.tr

    Sykes Pıcot Antlaşması Nedir? Sykes Pıcot Antlaşması Tarihi, Maddeleri, Önemi Ve Sonuçları Kısaca Özeti

    Sykes Pıcot Antlaşması Nedir? Sykes Pıcot Antlaşması Tarihi, Maddeleri, Önemi Ve Sonuçları Kısaca Özeti

     Sykes pıcot antlaşması Avrupa'da imzalanan antlaşmalardan birisidir. Antlaşma toplam 6 maddeden oluşmaktadır. 

     Sykes Pıcot Antlaşması Nedir? 

     Osmanlı imparatorluğunun tarihinde imzalamış olduğu ağır antlaşmalardan bir tanesidir. Sykes pıcot antlaşması kut'ul amare kuşatmasından sonra imzalanmış olan bir antlaşmadır. Devletlerin Osmanlı imparatorluğunun Orta Doğu'da yer alan topraklarını paylaşılmasını amaçlayan bir antlaşmadır. Bu antlaşma direkt olarak duyrulmamış ve gizli kalmış bir antlaşmadır. Sykes pıcot antlaşması İngiltere'nin Londra şehrinde imzalanmış olan antlaşmalarından biridir. Bu gizli antlaşma toplam 6 maddeden oluşmaktadır. Antlaşmanın dilleri İngilizce ve Fransızca'dır. 

     Sykes Pıcot Antlaşması Kimler Arasında Gerçekleştirilmiştir? 

     Bu antlaşma Osmanlı imparatorluğunu doğrudan ilgilendiren, Avrupa'nın büyük devletlerinden olan İngiltere, Fransa ve Rusya arasında gerçekleştirilmiş olan bir gizli antlaşmadır. 

     Sykes Pıcot Antlaşması Tarihi ve Özeti 

     Sykes pıcot antlaşması 16 mayıs 1916 yılında imzalanmış olan bir antlaşmadır. 1. dünya savaşı yaşandıktan sonra Osmanlı imparatorluğu Avrupalı devletler için hasta adam olarak nitelendirilen bir imparatorluktu. Daha sonra Avrupalı devletler Osmanlı imparatorluğuna ne olacağını tartışmaktaydı. Osmanlı imparatorluğu egemenliğinde olan Arap yarımadasındaki toprakların ne olacağını tartışan Avrupalı devletler bir gizli antlaşma yapmaya karar verdiler. 

     İngiltere ve Fransa gizli olarak bir araya gelerek bu toprakların eşit bir şekilde paylaştırılması gerektiğini düşünüyordu. İki devlet yöneticileri bir araya gelerek yapmış olduğu bu gizli antlaşma Orta Doğu'da ki dengeleri adeta yeniden değiştirmişti. Böl ve yönet stratejisini geliştiren Avrupalı devletler Orta Doğu'ya hakim olmuşlardı. Ruslar sayesinde bu antlaşma hiçbir zaman yürürlüğe girememiştir. Rusya'da çıkan Bolşevik devrimi antlaşmanın önündeki en büyük engel olarak bilinmektedir. Bu antlaşmanın maddelerini ise daha sonra Ruslar bütün dünya ile paylaştı. 

     Sykes Pıcot Antlaşması Maddeleri 

     - İskenderun bölgesi tamamen serbest ve bağımsız bir şekilde liman olacaktır.

     - Filistin kutsal bir bölge olarak sayılacak. Bundan dolayı bu bölge uluslararası bir bölge olarak yönetilecektir.

     - Trabzon, Bitlis, Van, Erzurum bundan bu yana Rusya'ya ait olacaktır.

     - Lübnan ve Suriye'nin kıyı tarafları Fransa'ya ait olacaktır.

     - Suriye ülkesinde Fransızlara ait olan bir manda devleti kurulacaktır.

     - Irak çevresinde İngilizlere ait olan bir devlet kurulmasına karar verildi.

     - Güney Mezopotamya tamamen İngilizlere ait olacak. Aynı zamanda Bağdat ve Hayfa şehirleri de İngilizlerin olacak. 

     Sykes Pıcot Antlaşması Önemi 

     Osmanlı imparatorluğuna uygulanmış olan tarihteki gizli antlaşmalardan birisidir. Osmanlı imparatorluğu toprakları üzerinde hak sahibi olmak isteyen devletlerin kurmuş oldukları bir antlaşmadır. Sykes pıcot antlaşması misak-ı milli sınırlarına da tamamen ters düşen bir antlaşma olarak biliniyor. Bu antlaşma ile birlikte Osmanlı imparatorluğu topraklar üzerinden hak sahibi iddia eden devletler dengeleri de tamamen değiştirmiştir. Bundan dolayı Orta Doğu'da dengeler oldukça değişmiştir. 

     Sykes Pıcot Antlaşması Sonuçları 

     - Bu antlaşma yürürlüğe giremeden engellenmiş oldu.

     - Rusya'da yer alan Bolşevik Devrimi bu antlaşmanın yürürlüğe girmesi açısından en önemli engellerden biri oldu.

     - Ruslar bu antlaşmanın maddelerini ele geçirdi ve İzvestiya adlı gazetede maddeleri yayınlayarak tüm dünyaya duyurdu.

    Yazı kaynağı : www.hurriyet.com.tr

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Yazının devamını okumak istermisiniz?
    Yorum yap