istanbul büyükşehir belediyesine kayyum atanması
istanbul büyükşehir belediyesine kayyum atanması Ne90'dan bulabilirsiniz
İmamoğlu: İBB'ye kayyum atama gayretindeler
DUVAR - CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı, Konya’da toplantı yaptı. Toplantının açılış konuşmasını; CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yaptı.
İmamoğlu konuşmasında, “Bana yapılan hakarete verdiğim cevap üzerinden ve ilk savcısının hiç de önemsemediği bir hazırlığın başladığı bir ortamda, olayın geçtiği günden tam 22 ay sonra dava açıldı. Peki şimdi duracaklar mı? Durmayacaklar. Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde hem de pek çok CHP belediyesine, Millet İttifakı belediyesine kayyum atama senaryosunu ortaya koyma gayreti içerisindeler” ifadelerini kullandı
İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bu hoşgörü toprağı diye tarif ettiğimiz Anadolu’nun her köşesi, ne yazık ki sorunlu bir döneme evrildi. Kendi varoluşlarını toplumu kutuplaştırmaya bağlama konusunda attıkları adımlarla bir hoşgörü iklimi, yerini hor görüye bıraktığı bir memleket olduk. Bugün, hepimizin yaşadığı zor süreçler var. Gerçekten altı çizilecek memleketimizin her köşesinde anlatılacak, gerçekten trajikomik ama aynı zamanda ürkütücü aynı zamanda endişe verici ve memleketimizin demokrasisini ne yazık ki paramparça eden bir süreci hep birlikte yaşıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNİN EN BAŞARILI BİRLİKTELİĞİ BU MASA: Bugün hepimizin yaşadığı aslında zorluğun altında yatan bir gerçeği daha ifade etmek gerekir ki bana göre Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı birlikteliği, en başarılı yerel yönetim anlayışını ve milletini kucaklayan, milletine hizmet üretme dışında hiçbir emeli olmayan 11 büyükşehir belediye başkanının bulunduğu bu masa… Onun için bu hukuksuz süreci yaşamakta ve ne yazık ki yaşayacak diye de gözüküyor.
MEMLEKETİ DE İSTANBUL GİBİ KENDİ MÜLKLERİ SANMAYA BAŞLADILAR: Zamanla ülkeyi yönetenler aslında milletimizin temsilcileri olduklarını unuttular. Kendilerini, devletin sahibi olmaya dönük bir sıfata, bir fıtrata büründüler. Öyle ki İstanbul’da bunun örneklerini çokça tespit ediyoruz. Memleketi de İstanbul gibi kendi mülkleri sanmaya başladılar. Burada tüm bu hamleleri millet vicdanında boşa çıkaracak 11 büyükşehir belediye başkanımızla bir arada, buradayız. Türkiye’nin demokrat, hoşgörülü, erdemli, çok çalışkan ve başarılı belediye başkanları… Bizler, Türkiye’nin yarısından fazlasına hizmet vermek için canla başla 7/24 çalışan neferleriz. CHP’nin ve Millet İttifakı’nın başarılı belediye başkanlarıyız.
2019’DA HÜKÜMET DÜĞMEYE BASTI: Gerçekten doğru işler yapıyoruz. Aslında bugün yaşadığımız saldırılar, bize yapılan müdahaleler, işlerimizin engellenmesi ve bize hükümet tarafından gösterilen tavır, kesinlikle ve kesinlikle yeni başlamamıştır. 2019’da milletimizin bizlere göstermiş olduğu teveccüh itibarıyla aslında hükümet düğmeye basmıştır. Bana getirilen son süreçteki siyasi yasak ve hapis cezasına, belediyelerimize açılan terör ve bir takım sair soruşturmalara dönük süreç temeli bugün değil. Adım adım el yükselterek devletin tüm enstrümanlarıyla üstümüze geldikleri bir gerçek. Bakın aslında bir zaman tüneli gibi kısa kısa hatırlatmayı yapmak isterim. Daha aday olur olmaz geçmiş dönem belediye başkanlığı yapmış olduğum ilçeye tam 28 dosya ile hemen müfettişlerini görevlendirip bütün bu süreci incelediler. Soruşturma açmak için gayret gösterdiler ve sonuç kocaman bir zaman kaybı oldu. 31 Mart gecesini hatırlayın. Ali Cengiz oyunlarıyla seçimi resmen elimizden çalmaya çalıştılar. Hatta gecenin on bir buçuğunda İstanbul’u kendi afişleriyle kazandık diye donatmaya gayret ettiler. Tabii milletimizle birlikte yılmadık. Sabaha kadar mücadele ettik. 18 gün boyunca sandık başında nöbet tuttuk. 18’inci gün mazbatamızı verdiler. İnanın mazbatayı bile zorla altık. Çünkü, bizi adliye sarayına sokmamak için o kapıdan, bu kapıdan dolaştırarak camların, çerçevelerin kırıldığı… Genel Başkan Yardımcımız Gülizar hanımı buradan anıyorum; elinin kolunun parçalandığı ve 10 gün boyunca hastanede yattığı bir süreçle mazbatamızı bize zorla teslim ettiler. Ardından hepiniz yaşadınız, hepimiz yaşadık, Türkiye Cumhuriyeti demokrasisi adına ayıp bir günü, kayıp bir zaman dilimini 6 Mayıs’ta bize yaşattılar. 6 Mayıs’ta seçimi, ne yazık ki iptal ettiler. Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihi açısından bir kara lekedir. Kollarımızı hep birlikte sıvadık. Burada bulunan Genel Başkan Yardımcımız, 11 büyükşehir belediye başkanı olarak bizler dahil Türkiye Cumhuriyetimizin her köşesinden, milletimizin her bireyinden milletçe omuz omuza verdik ve hep birlikte süreci bir demokrasi zaferine dönüştürdük. Ama hazır Seyit Torun başkanım buradayken yine aynı zaman dilimi içerisinde bir Ordu vakası var ki tam evlere şenlik, trajikomik bir durum.
CHP’Lİ BELEDİYELERE KAYYUM ATAMA SENARYOSUNU ORTAYA KOYMA GAYRETİ İÇERİSİNDELER: Tabii daha sonra bizler, seçimi kazandık. Birçok zorunlar, birçok problemler, engellenen işlerimiz, bizlere göre çıkarılan yönergeler, genelgeler, hukuksuz uygulamalar, bu sürecin belki de tarihe geçecek anekdotları. Tabii arzusu tam da Ordu sürecinde ekranda tariflediği bir şekilde gerçek olmayınca bir ‘ahmak davası’ senaryosunu ortaya koydular. Süreçte, bana yapılan hakarete verdiğim cevap üzerinden ve ilk savcısının hiç de önemsemediği bir hazırlığın başladığı bir ortamda, olayın geçtiği günden tam 22 ay sonra dava açıldı. Peki şimdi duracaklar mı? Durmayacaklar. Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde hem de pek çok CHP belediyesine, Millet İttifakı belediyesine kayyum atama senaryosunu ortaya koyma gayreti içerisindeler.
MESELE SADECE BENDEN İBARET DEĞİL: Ülkede, muhalefet tarafından yönetilen hiçbir alanı bırakmak niyetinde değiller. Bu kadar gözleri dönmüş bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. Yani mesele sadece benden ibaret değil aslında. Ülkeyi götürmek istedikleri ve götürmeye çalıştıkları karanlık bir dönem, despotik bir yönetim uygulama süreci. Bugün bunun karşısında tüm muhalefetin birlik içerisinde, kararlı, cesur bir duruş sergileme zamanı olduğunu biliyoruz. Bu anlamda özellikle İstanbul’da yaşanan dava sonucu, günü ve sonrasında başta Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere altılı masanın tüm liderlerine ve onun dışında bütün muhalefet liderlerine ki beni hemen hemen hepsi aradı. Bu anlamda yanlarımızda olduklarını dile getirdiler. Her birine teşekkür ediyoruz. Tabii bu cesur duruş ve süreç, elbette değerlendirilmeli ve bunun sadece buradan ibaret olmadığı düşünülerek hareket edilmelidir. Bugün elbette konularımızdan birisi de bu olacaktır.
GEREKİYORSA YANACAĞIZ AMA O UMUT IŞIĞINI ASLA SÖNDÜRMEYECEĞİZ: Şunu biliyoruz: Memleketin gerçek gündemler var. Ekonomik krizi, adalet krizi, demokrasi krizi ve bunun gibi memleketimizin her köşesinde insanlarımızın yaşadığı sorunlar… Her konuda, her birimiz çok çalışıyoruz. Siyasi partiler olarak çok çalışılıyor. Ama sürece dair bu hukuksuz müdahaleleri de gözden kaçırmamamız gerekir. Bizler Hz. Mevlana’nın işaret ettiği gibi mum olmanın kolay olmadığını, ışık saçmak için yanmak gerektiğini gayet iyi bilen insanlarız. Gerekiyorsa yanacağız ama o umut ışığını asla söndürmeyeceğiz. Her koşulda sonsuz güç vereceğiz birbirimize ve bu konudaki dayanışmamızla tarih yazmaya devam edeceğiz. Hepimiz için hep birlikte mücadele etmekten, kararlı bir şekilde dimdik ayakta durmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bir evladı olmaktan gurur duyduğum CHP’nin tarihi, 100 yıllık bir mücadelenin tarihidir." (HABER MERKEZİ)
Yazı kaynağı : www.gazeteduvar.com.tr
Ali Babacan'dan 'İBB’ye kayyum' değerlendirmesi: "'Erdoğan yapmaz’ diyemem"
Ali Babacan, partisinin “Turizmde Dönüşüm” eylem planının tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, uzayan vize kuyrukları nedeniyle Avrupa’ya tepki gösterdi. Babacan, bir kişi yüzünden 85 milyon insanın cezalandırılamayacağını belirterek, “Erdoğan’a kızıp 85 milyonu cezalandıramazsınız. Avrupalı dostlarımıza sesleniyorum. Kendinize gelin. 85 milyon 1’den büyüktür. Türkiye, 1’den büyüktür. Ülkesinde yerleşik, ülkesinden memnun, işinde gücünde olduğu apaçık insanları vize kuyruklarında, hem de yüksek vize ücretleriyle aylarca süründürmeye hakkınız yok. Bu muamelenin hesabını soran iktidar da yok. Onu söyleyecek cesareti, yüzü yok” dedi.
İktidara geldiklerinde vize sorununu çözeceklerini dile getiren Babacan, “Gençlerin Interrail, emeklilerin Avrupa’da tatil yaptığı yıllarda Avro en fazla 2 liraydı. Şimdi oldu 20 lira. Bunun adı paraya bir sıfır eklemektir. Sayın Erdoğan ‘Ali Babacan, ben imza atmasaydım altı sıfırı atamazdı’ diyor. 2 lira olan Avro 20 liraysa, o sıfırı imzasıyla Sayın Erdoğan ekledi” diye konuştu.
Türkiye’de rant uğruna doğanın katledilmesine izin vermeyeceklerini de ifade eden Babacan, “Türkiye’nin doğal ve kültürel alanlarını 1 milim bile peşkeş çekmeyeceğiz” ifadesini kullandı.
‘ELLERİNDEN KAYIP GİDİYOR’
Babacan, gazetecilerin İBB’ye kayyum atanması ihtimaline ilişkin sorusuna, “Şu anda ülkenin iktidarı o kadar çaresiz ki o kadar panik halinde hareket ediyor ki şu son birkaç gündür ekonomi ve sosyal güvenlikle ilgili yapılan açıklamalara bakın. Gerçekten iktidarın ellerinden kayıp gitmekte olduğunu anladılar. Bu noktada ‘Sayın Erdoğan bunu da yapmaz’ veya ‘o kadar da değil’ diyebileceğim hiçbir konu kalmadı” yanıtını verdi.
‘İSTİŞARE SÜRECİNİ BAŞLATTIK’
Babacan, önceki akşam katıldığı televizyon programında da ortak aday ile ilgili istişare sürecini başlattıklarını açıkladı. Babacan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığıyla ilgili şunları söyledi:
“Biz, henüz hiçbir isimle ilgili olumlu veya olumsuz bir kanaat belirtmedik. Toplumumuzdaki tartışmayı çok yakından izliyoruz. Farklı farklı partilerden gelen görüşleri çok dikkatli izliyoruz. Ama DEVA Partisi olarak bugüne kadar ismi geçen aday adaylarıyla ilgili şu isim olur veya bu isim olmaz diye bir değerlendirmede bulunmadık. Açık fikirlilikle bütün bu tartışmaları izliyoruz. Ama ne yaptık, parti içinde bir istişare süreci başlattık. Ben kasım ayının sonunda genel merkez yönetim kurulu toplantımızda arkadaşlarımıza, ‘Artık vakti geliyor bu işin, şimdiye kadar dinledik izledik ama artık kendi zihni egzersizimizi yapmaya başladık. DEVA Partisinin 6’lı Masa’nın ortak adayıyla ilgili istişare süreci başlatalım’ dedim. Bu süreci şu an itibarıyla başlatmış durumdayız.”
‘HDP İLE DİYALOG’
Babacan, her partiyle görüşmeye açık olduklarını dile getirerek, “Anayasa’ya göre kurulduysa hele hele Meclis’te grubu varsa, bir partinin meclis başkanvekili Meclis’i yönetiyorsa, ‘HDP eşittir PKK diyenler’, el kaldırıp da, HDP’li başkanvekilinden söz isteyip konuşabiliyorsa demek ki burada büyük bir siyasi oyundan bahsediyoruz. Gerçekçi bir tablo değil. Dolayısıyla biz meşru, Anayasa’ya göre kurulmuş her siyasi partiyle diyalog içinde olmak isteriz. HDP’yle bizim yakın bir diyalog sürecimiz var” diye konuştu.
Yazı kaynağı : www.cumhuriyet.com.tr
İmamoğlu'nun ocak ayının ilk günlerinde görevden alınacağı beklentisi var | Kulis
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği suçlamasıyla aldığı hapis cezasının yankıları sürerken, İmamoğlu'nun İçişleri Bakanlığı'nın başlattığı "terör soruşturması"nda önümüzdeki günlerde görevden alınacağı yönünde bir beklenti var.
Ekrem İmamoğlu'nun hakaret davasında aldığı siyasi yasak ve hapis cezası sonrası dikkatler İBB'ye yönelik başlatılan terör soruşturmasında.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kasım ayında gazetecilerin yönelttiği, "Terör soruşturması sebebiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atanacak mı?" sorusuna "Bu tip bir kayyum, böyle bir değerlendirme gündemimizde yok" yanıtını vermişti.
euronews’in edindiği kulis bilgisine göre İBB’ye bir kayyım ataması beklenmiyor ancak ocak ayının ilk günlerinde Ekrem İmamoğlu'nun görevden uzaklaştırılması yönünde bir beklenti var. Belediyede bu yönde hazırlıkların olduğu ve pek çok çalışanın da iş aramaya başladığı belirtildi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, YSK üyelerine hakaret suçundan geçtiğimiz günlerde 2 yıl 7 hapse mahkum oldu ve mahkeme İmamoğlu hakkında siyasi yasak istemişti.
Kararın kesinleşmesi halinde İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olamayacak. Bununla birlikte karar kesinleştiğinde başkanlık koltuğunun boşalması sonrası Belediye Kanunu devreye girecek.
Bu durumda Belediye Meclisinin bir başkan seçmesi gerekecek. Meclis bir seçim yapamazsa İçişleri Bakanı’nın bir görevlendirme yapması öngörülüyor.
euronews'e konuşan kaynak görevden uzaklaştırma söz konusu olduğundan Belediye Meclis'inde yeni başkanın atamasının yapılacağını ifade etti.
İçişleri Bakanı Soylu, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, İBB Başkanı İmamoğlu'nu hakaret davasında suçlu bulunduğu için görevden alamayacağını, ancak terör soruşturmalarında İçişleri Bakanlığının böyle bir yetkisinin olduğunu söylemişti.
İBB'ye neden terör soruşturması açıldı?
İçişleri Bakanlığı, İBB'ye yönelik Aralık 2021’de terör soruşturması başlattı.
Teftiş heyetinin incelemesi sonrası İBB ve şirketlerinde terör örgütleriyle irtibatlı/iltisaklı 1.668 kişi çalıştığının tespit edildiği ve ön incelemeye tabi 505 kişiden 484’ünün güvenlik soruşturması yapılmadan işe alındığı kaydedildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İmamoğlu döneminde alınan 505 kişinin tamamının terörle irtibat ve iltisaklı olduğu için kamu görevinin yapılmasına engel teşkil eden kişiler olduğunu söyledi.
İmamoğlu'ndan terör soruşturması açıklaması: Heyetin başına militan AKP'li getirildi
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB ve şirketlerinde terör örgütleriyle irtibatlı/iltisaklı bin 668 kişinin çalıştığını belirten İçişleri Bakanlığı raporunun ardından iddialara cevap verdi.
Altılı masanın temsilcileriyle birlikte çarşamba günü Saraçhane'de basın açıklaması yapan İmamoğlu, açılan soruşturma hakkında belediyeye bilgi verilmediğini, işe alınanların bir kısmının da AK Partili Mevlüt Uysal ve Vali Ali Yerlikaya döneminde alındığını söyledi.
İmamoğlu, İçişleri Bakanı Soylu’nun devlet adamı kavramıyla bağdaşmayacak şekilde İBB'ye ve çalışanların ailelerine terörle ilgili suçlamalarda bulunduğunu söyledi.
Ekrem İmamoğlu, suçlamalara konu olan bu isimleri hem İçişleri Bakanlığı hem de İstanbul Valiliği'ne yazı göndererek sorduklarını fakat gelen yanıtın 'Muhatabımız değilsiniz' şeklinde olduğunu ifade etti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İBB'deki yürütülen terör soruşturmayla ilgili olarak, "505 kişi İmamoğlu döneminde alınmış ve bunların bizatihi işe girmelerinde engel durum söz konusu. Bu kadar açık ve net." dedi.
Bakan Soylu: İmamoğlu arayıp ricacı oldu
İBB Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 'bizatihi saygılarını sunarak' kendisini aradığını belirten Soylu, "Beni aradı. Bana belli bir konuda CHP beni sevmiyor. Bu konuda bana yardımcı olur musunuz diye ricası oldu. Kanun neyi gerektiriyorsa biz onu yaparız dedik ve yaptık. İşine geldiği zaman alttan almayı bileceksin diğer taraftan dönüp hakaret edeceksin ve bunu kendine hak göreceksin. Bu iki yüzlülüktür, bunu tarihin akışına bırakıyorum. Böyle bir ikiyüzlülüğe sahip olmadık." dedi
Sosyal medya hesabından Soylu'nun telefonla arama iddiasına yanıt veren Ekrem İmamoğlu "Bakan Soylu “Saygılarımla” diyerek kendisini aradığımı ve yardım istediğimi söylemiş. Bu kuyruklu bir YALAN! İstihbarat sende, telefon takibi sende, tüm bilgilere erişme gücün var. Bunu ispat edersen ben, edemezsen sen istifa etmelisin." ifadelerini kullandı.
Yazı kaynağı : tr.euronews.com
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.