Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla

    kapitülasyonlar hangi padişah döneminde sürekli hale getirildi

    1 ziyaretçi

    kapitülasyonlar hangi padişah döneminde sürekli hale getirildi Ne90'dan bulabilirsiniz

    Osmanlı İmparatorluğu kapitülasyonları

    Osmanlı kapitülasyonları, Osmanlı İmparatorluğu'nda yabancılara verilen ekonomik, adli, idari vb. hak ve ayrıcalıklardır. Kapitülasyon kelimesi Latince "şartlar, fasıllar, maddeler" anlamına gelen "capitula" sözcüğünden türemiş olup "teslim olma" anlamı galat-ı meşhurdur.

    Osmanlı Devleti'nin verdiği kapitülasyonların çoğu iki taraf için geçerli olsa da ekonomisi güçlü olan taraf kapitülasyonlardan fayda sağlarken ekonomisi zayıf olan taraf kapitülasyonlardan zarar görmüştür.[1]

    Osmanlı Devleti'nin verdiği kapitülasyonlara örnek olarak Osmanlı kentlerinde örgütlenebilme hakkı, yabancıların kendi aralarındaki anlaşmazlıklarda konsolosluklara yargı yetkisi tanınması, Osmanlı topraklarında seyahat, taşımacılık ve satış serbestliği, Osmanlı sularında gemi işletme hakkı verilebilir.

    Osmanlı vatandaşları da Avrupa devletlerinde, bir Avrupalının Osmanlı ülkesindeki sahip olduğu haklara sahipti. Ancak Osmanlı ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanmaktaydı ve Avrupa ülkelerinde ticaret yapacak herhangi bir kesimi yoktu. Ayrıca Avrupalı devletler kendileri Osmanlı Devleti'ne mal ihraç ederken gümrük vergisi ödememelerine karşın, Osmanlı malları ithal edilirken gümrük vergisi alıyorlardı. Yani fiilen Osmanlı Devleti'ne bir avantaj getirmiyordu.[2]

    Evre evre kapitülasyonlar[değiştir | kaynağı değiştir]

    Birinci evre[değiştir | kaynağı değiştir]

    İlk kapitülasyonlar Macaristan, Sırbistan ve Akdeniz kıyısındaki Arap ülkeleri tarafından verildi. Bu devletlerin amacı ticareti kendi ülkelerine çekmekti.

    15-16. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu da aynı nedenlerle Venedik, Ceneviz ve Fransızlara kapitülasyonlar vermişti.

    İkinci evre[değiştir | kaynağı değiştir]

    15. yüzyılda Hindistan'a deniz yolunun keşfi üzerine başladı, zamanla Avrupa'nın merkantilist politikasının aracı haline geldi.

    Kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Orhan Bey Döneminde Cenevizlilere verilmiş, I. Murat Döneminden itibaren ise (1384) Venediklilere verilmiştir. 1740 yılında I. Mahmut ve XV. Louis arasında yapılan bir anlaşmayla sürekliliği olan devletlerarası bir ticaret sözleşmesine dönüşmüştür. Bu evre sırasında Osmanlı hâlâ kendine yeterli bir ekonomik birimdi.

    Üçüncü evre[değiştir | kaynağı değiştir]

    Bu evre, "eşitsiz mübadele"yle başladı. 19. yüzyıldaki sanayi devrimi her şeyi değiştirdi. Osmanlı ve Avrupa arasında artık bir nitelik farkı doğmuştu. Osmanlı topraklarını Avrupa'ya tek bir pazar olarak açan 16 Ağustos 1838 tarihinde imzalanan Baltalimanı Antlaşması, yalnızca bir ticaret değil aynı zamanda ileri düzeyde bir kapitülasyon anlaşmasıydı. İhracat yasağı ve devlet tekelleri kaldırıldı. Yabancı tüccarlar yerli tüccarlarla aynı haklara sahip oldu. Bundan sonra Osmanlı artık mamül mal üretemeyecek, kumaş yerine iplik, iplik yerine ham pamuk ya da yün hatta pamuk kozası satar hale gelecektir.

    Yabancıların ayrıcalıkları zamanla gayrimüslim Osmanlılara da tanındı. Osmanlının borçlanmaya başlaması kapitülasyonlarla birleşince, Osmanlı kendisini önce Düyun-u Umumiye'ye teslim etmiş, ardından yabancı şirketlere çok büyük imtiyazlar vermiş (demiryollarının işletilmesi gibi) ve sonunda Sevr Antlaşması'nın Osmanlının tüm maliyesini elinde tutacak olan bir Maliye Komisyonu kurulmasını öngören 232. Maddesini kayıtsız şartsız kabul etmiştir.

    Kapitülasyonların kaldırılması[değiştir | kaynağı değiştir]

    Kapitülasyonları kaldırma sözü Türk Kurtuluş Savaşı'ndan önce 1856'da alınmıştır. Ancak, Osmanlıya verilen bu söz hiçbir zaman yerine getirilmemiştir. İttihat ve Terakki'nin 1911 yılında kaldırdığı kapitülasyonlar Sevr Anlaşması ile daha da güçlü bir şekilde Osmanlı Devleti'nin sırtına bindirildi.

    Kapitülasyonlar Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Sovyetler Birliği ile yapılan 28 Mart 1921 Anlaşmasının 7. Maddesiyle "geçersiz ve kaldırılmış" sayıldı. Kapitülasyonların gerçek anlamda kaldırılması ise Lozan Antlaşması'yla olmuştur.

    Ayrıca bakınız[değiştir | kaynağı değiştir]

    Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

    Yazı kaynağı : tr.wikipedia.org

    Osmanlı Devleti'nde Kapitülasyonların Sürekli Hale Getirilmesi - Ders: Tarih

    Osmanlı Devleti'nde Kapitülasyonların Sürekli Hale Getirilmesi - Ders: Tarih

    Bu yazımızda Kapitülasyon nedir? Osmanlı Devleti hangi ülkelere, hangi tarihlerde, hangi koşullarda ve niçin kapitülasyon vermiştir? Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonları tek taraflı vermesinin nedenleri neler olabilir? Kapitülasyonlar neden ve nasıl sürekli hale getirilmiştir? Kapitülasyonlar, Osmanlı Devleti’ni hangi alanlarda ve nasıl etkilemiştir? sorularını yanıtladık. Ayrıca Kapitülasyonların sürekli hale getirilmesi konusunu inceledik.

    Kapitülasyon Nedir?

    Kelime anlamı olarak kapitülasyon, bir devletin bir sözleşme imzalayarak veya bir anlaşmaya ulaşarak başka devletlere ekonomik ve sosyal imtiyazlar tanımasıdır. Tarihte ilk kapitülasyon örneğine Bizanslılarda rastlanırken; Anadolu Selçuklu Devleti, Memlükler ve diğer bazı Arap devletleri de kapitülasyonlar vermeye başlamışlardır.

    Bizim dilimizde bu ifade genellikle Müslüman devletlerde Hristiyanların haklarını belirleyen anlaşmalar için bu ifade kullanılmaktadır. Kapitülasyonlar, Osmanlı Devleti’nde ‘imtiyazat-ı ecnebiyye’, yani dış devletten kişilere tanınan ayrıcalıklar, olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Aynı zamanda kapitülasyonlar için “İmtiyaz-ı Mahsusa” ismi de kullanılmıştır. Kapitülasyon adlandırması Fransızlardan gelmektedir. Fransızcanın yanı sıra İngilizce ve İtalyanca dillerinde de “bir süre için veya kalıcı olarak kazanılmış hak, ayrıcalık” anlamına gelmekte olan bir kelimedir. Osmanlı Türkçesindeki karşılığı Farsçadan dilimize geçmiş olan “imtiyaz” kelimesidir. Osmanlı Devleti’nde verilen ilk kapitülasyon I. Murat zamanındadır. 500 düka vergi karşılığında günümüz Dubrovnik’inde kurulmuş olan Raguse Cumhuriyeti’ne, gemilerini Ege, Marmara ve Akdeniz içinde ticaret amaçlı serbest dolaştırabilme hakkı tanınmıştır.

    Kapitülasyonlar Neden Verilmiştir?

    Osmanlı Devleti’nin kapitülasyon vermekteki asıl amacı ekonomik fayda gözetmekti. Yabancı devletlerin ülke sınırları içinde ticaret yapmasının teşvik edilmesinin ülke ekonomisini de canlı tutmakta yardımcı olacağı düşünülüyordu. Bunun yanında Batılı ve Hristiyan devletler ile iyi ilişkiler kurmak, Akdeniz ticaretindeki payı arttırmak da amaçlanmıştır. Son dönemlerde ise Osmanlı Devleti, bu ekonomik ayrıcalıkların kendi milli sanayisinin gelişimi üzerinde olumsuz etkileri olduğunu fark etmiş ve bu ayrıcalıkları kaldırma çabalarına başlamıştır. Birinci Dünya Savaşı zamanında kazandığı fırsatla da 7 Eylül 1914 günü bir irade-i seniye yayınlamış ve kapitülasyonları iptal ettiği haberini tüm yabancı devletlere ulaştırmıştır.

    Osmanlı Devleti Hangi Ülkelere Ne Zaman Kapitülasyon Vermiştir?

    Osmanlı Devleti hangi ülkelere, hangi tarihlerde, hangi koşullarda ve niçin kapitülasyon vermiştir? sorusunu yanıtlayalım. 1352 yılında Cenovalılara kapitülasyon verilmiştir. Birinci Murad ve Yıldırım Beyazıd hükümranlığında da Cenova ve Venediklilere kapitülasyon verilmeye devam edilmiştir. Süleyman Çelebi’nin Cenova, Venedik, Bizans ve Rodos’a verdiği ayrıcalıklar aynı şekilde kabul edilerek Musa Çelebi tarafından da sürdürülmüştür. Fatih Sultan Mehmet de Venediklilere kapitülasyonlar vermeye devam etmiştir. Mısır ve Suriye bölgesini ele geçirmesiyle Memlük Devletinin varlığını sona erdiren o zamanlar Yavuz Sultan Selim kumandasındaki Osmanlı Devleti, bu devletin Fransa, Katalan ve Venedik’e verdiği kapitülasyonları aynen kabul etmiş ve kendisi de aynı ayrıcalıkları vermeye devam etmiştir.

    Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta geçmesini takiben de kapitülasyonlar daha kapsamlı anlamlar kazanmaya başlamış ve yabancı ülkelere verilmeye devam edilmiştir. Önceleri Fransızlara verilen bu genişletilmiş kapitülasyonlar; Kanuni Sultan Süleyman sonrası daha da genişletilmiştir. Bu kapitülasyonlara göre, antlaşma devletlerinin Akdeniz’de ödeyecekleri gümrük vergilerinde düşürülmeler ve hukuki ve ticari davalarda ayrıcalıklar verilmesi gözlemlenmiştir. Bu kapitülasyonların genelde geçerlilik süresi anlaşmayı imzalayan iki hükümdarın ömrü boyu olarak kabul edilmiştir. Bu kapitülasyonlar Fransa’ya ilk olarak 1569 yılında tanınmaya başlanmış olup, III. Murad’dan IV. Mehmed’e kadar birçok hükümdar tarafından devam ettirilmiştir. Hollanda, İngiltere, Prusya, Rusya, İspanya, Avusturya, Belçika ve ABD’ye de verilmeye başlanmıştır. 1580 senesinde İngiltere, 1612 senesinde Hollanda Osmanlı tarafından verilen ayrıcalıklarla teşvik edilmiştir.

    1740 yılında ise kapitülasyonlar değişim göstermiş, 1736-1739 seneleri arasında yaşanan muharebeler bitiminde imzalanan 28 Mayıs 1740 tarihli Belgrad Antlaşması ile Fransız elçi Marguis de Villeneuve (Margis dö Vilnuv)’un uğraşları sonucu kapitülasyon karşılığı genişlemiştir. İmzalayan iki tarafın hükümdarının yaşamı süreci devam etmesi kararlaştırılan kapitülasyonlar, artık devamlı hale getirilmiştir. Bu durum; Fransızların ve sonrasında daha birçok devletin Osmanlı’nın iç işlerine karışmasına, Akdeniz’de üstünlük kurmasına ve Osmanlı limanları arasındaki taşımacılıkta fazlaca etkin olmasına sebebiyet vermiştir. Avrupa’da gelişmiş ekonomilere sahip olan birçok devlet Osmanlı sınırları içerisindeki Akdeniz limanlarında şirketler kurarak Osmanlı Devleti’nden daha fazla imtiyaz istemiştir. 1838 seneli Balta Limanı Antlaşması ile de İngilizlere kazandırılan imtiyazlar en kapsamlı şekline bürünmüştür.

    Osmanlı Devleti Kapitülasyonları Neden Tek Taraflı Vermiştir?

    Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonları tek taraflı vermesinin nedenleri neler olabilir? sorusunu yanıtlayalım. Osmanlı Devleti’nin iyi ilişkiler kurma ve ekonomik canlanmalar amaçlayarak verdiği bu imtiyazlarla ilgili bir önemli husus da bu imtiyazların tek taraflı verilmiş olmasıdır. On sekizinci yüzyıla kadar çok büyük etkilere sahip olamayan bu imtiyazlar, istendiği zaman geri alınabilme lüksüne sahip olmuştur. Fazla olumsuz etkileri olmayan bu kapitülasyonların faydalı olacağına inanılmış, ve tek taraflı verilmelerinde büyük bir sakınca görülmemiştir. 1718 tarihli Pasarofça Antlaşması ile de bazı kapitülasyonlar çift-taraflılık niteliğini kazanmışlardır. Fakat on sekizinci yüzyıldan sonra, dış devletler daha fazla imtiyaz için Osmanlı Devleti’nin üzerinde çok baskı kurmuş, Osmanlı ekonomisinin zayıflamasını bu devleti hammadde kaynağı ile pazar olarak kullanma fırsatını edinmişlerdir. Bu durum Osmanlı Devleti’nde daha büyük bir ekonomik gerilemeye yol açmış, gayrimüslim Osmanlı tüccarların dış devletlerin etkisi altına girerek Müslüman tüccarların aleyhine gelişmesine yol açmıştır.

    Bu kapitülasyonların kötüye kullanılması, Osmanlı Devleti’nin gelişmelere ayak uyduramayışı ve teknik anlamda yerinde sayması gibi etkenler Osmanlı Devleti’ni ekonomik ve siyası bakımdan Avrupa ülkelerine bağımlı hale getirmiştir. 1770 yılında bir İngiliz elçisi artık daha fazla istenebilecek bir imtiyazın kalmadığı iddiasını açıkça dile getirirken, bir Fransız elçisi ise Osmanlı Devleti’ni Fransızların çok bereketli bir kolonisi olarak nitelendirmiştir. İyice zayıflayan Osmanlı Devleti, Sanayi devrimi sonrası ise çağının iyice gerisinde kalmış, büyük darbeler almış ve dış devletlerin etkisine karşı aşırı savunmasız bir konuma sürüklenmiştir. Artık Batılı devletler Osmanlı Devleti’nin üzerinde çok fazla söz sahibidirler ve Osmanlı’yı kullanmaktadırlar. Osmanlı Devleti’nde sayısız ayrıcalıklar kazanmaktadırlar ve bu devleti iyice sömürmektedirler. Kazandıkları bu tek taraflı imtiyazlarla yetinmeyen bu devletler, Osmanlı’nın açıklarından faydalanarak her geçen gün daha fazlasını almaktadır. Artık isteğinin dışında bu derece fazla kapitülasyonlar veren Osmanlı Devleti’nin ekonomisi ise büyük bir çöküşe sürüklenmiştir.

    Kapitülasyonların Sürekli Hale Getirilmesi

    Kapitülasyonlar neden ve nasıl sürekli hâle getirilmiştir? sorusunu yanıtlayalım. Fransa’ya verilen kapitülasyonlar, bu devletin I. Mahmud devrinde Osmanlı Devleti’ne Avusturya ve Rusya ile imzalamış olduğu Belgrad Antlaşması’nda arabuluculuk ederek yardım etmesi sonucu, ödül olarak sürekli hale getirilmiştir. Önceleri Osmanlı Devleti bu kapitülasyonları geçici olarak vermekteydi çünkü her hükümdar değişikliğinde bu ülkeler ile olan ilişkilerini gözden geçirmeyi ve durumu kendi aleyhinde tutmayı amaçlıyordu. Her yeni hükümdar başa geçtiğinde bu ayrıcalıklar revize edilir, gerek görülürse devam edilirdi. Fakat sağlanan bu denge, kapitülasyonların sürekli hale getirilmesi ile kaybedildi. Antlaşmalardaki iki hükümdarın yaşamları boyu geçerlilik şartı sürekli hale getirildi. Daha sonraları gücünü iyice kaybeden Osmanlı Devleti ise tanıdığı bu ayrıcalıklardan geri dönememiş, bunlara engel olamamış, 1900’lü yıllarda kaldırıncaya değin kapitülasyonlar ve geri kalmışlığı sebebiyle epey çalkantılı zamanlar geçirmiştir.

    Kapitülasyonların Osmanlı Devleti’ne Etkisi

    Kapitülasyonlar, Osmanlı Devleti’ni hangi alanlarda ve nasıl etkilemiştir? sorusunu yanıtlayalım. Ekonomik anlamda Osmanlı Devleti, bu ayrıcalıkların kapsamını genişletmesi ile birlikte dış devletlere kendi sınırları içinde epey büyük ekonomik egemenlikler sağlamış, bir süre sonra dış devletler için hammadde yönünden sağlam bir sömürü kaynağı haline gelmiştir. Birçok devlet Osmanlı Devleti üzerinde baskınlık kurmuş, Osmanlı Devleti’ni kendileri için bir pazar olarak kullanmaya başlamış ve Osmanlı ekonomisine çok büyük bir darbe vurmuştur. Osmanlı Devleti’ne birçok isteklerini kazandıkları bu üstünlük sayesinde kabul ettirmiş, bunların yanı sıra bu devletteki iç işlerine de karışmaya başlamışlardır.

    Bu ayrıcalıklar Osmanlı Devleti sınırları içerisinde suç işleyen Avrupa vatandaşlarının, Osmanlı Devleti tarafından yargılanmasına da engel olmuştur. Avrupalılar, bu durum sayesinde iş yerlerinde yaptıkları hukuka uygunsuz faaliyetlerin önünü açmışlardır. Başkent İstanbul’daki elçiliklerin çevresinde birçok devletten vatandaşın ikamet ettiği kozmopolit semtler oluşmuş, Osmanlı Devleti’nden olan gayrimüslimler de bu elçiliklerden temin ettikleri belgelerle Müslüman kesimin aleyhine daha fazla ayrıcalık kazanmaya başlamıştır. Özetle kapitülasyonlar; Osmanlı iç işlerinde bir karışmaya, devlet işlerinde ve hukuki düzende bozulmalara, halk huzur ve güvenliğinin temin edilememesine ve etkileri çok bariz bir şekilde görülmekte olan bir ekonomik gerilemeye yol açmıştır.

    Not: Bu konuyla ilgili olarak Kapitülasyon Nedir? Kapitülasyonların Kaldırılması başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

    Yazı kaynağı : derstarih.com

    Kapitülasyonların Sürekli Hâle Getirilmesi

    Tarihte Bugün: Fransa'ya verilen Kapitülasyonlar sürekli hale getirildi

    Tarihte Bugün: Fransa'ya verilen Kapitülasyonlar sürekli hale getirildi

    Osmanlı Devleti’yle Fransa arasında 28 Nisan 1740’da imzalanan yeni kapitülasyon antlaşması ile eskiden Padişahın hayatı boyunca geçerli olan kapitülasyonlar, 1740’dan itibaren daha kapsamlı ve sürekli hale getirildi. Osmanlı Devleti Fransa’nın Rusya ve Avusturya ile imzaladığı Belgrat Antlaşmalarında ki arabuluculuğu nedeniyle bu antlaşmayı imzalayarak Fransa’yı ödüllendirdi.

    Bu anlaşma esnasında Osmanlı tahtında I. Mahmud bulunuyordu.

    Belki Osmanlı, 28 Nisan 1740'da Fransa'yı ödüllendirdiğini düşünüyordu, ama kendini de aynı şekilde cezalandırmıştı.

    Kapitülasyon nedir?

    Kapitülasyon, kelime kökeni olarak “antlaşma”dan gelmektedir (it. capitolazioni). Osmanlı’da ise belli ülkelere verilmiş ticari, idari ve adli öncelik ve ayrıcalıklar, kapitülasyon olarak tanımlanmıştır. Adli imtiyazlar yabancı uyruklu iki taraf arasındaki davaların, kendi ülkelerinin hukukuna bağlı olması; ticari imtiyazlar ticaret gemilerinin türk sularında serbestçe dolaşabilmesi ve ticaret yapabilmeleri yanında belli vergi vergi indirimlerinden oluşuyordu.

    Kapitülasyonlar neden zararlı oldu?

    Aslında Kapitülasyonlar Osmanlı'nın 1740'a kadar en büyük anlaşma silahlarından birini teşkil etmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminden bu yana sadece Padişahlar ölene kadar sınırlı olan kapitülasyonlar, I. Mahmud dönemi ile daimi hale getirilmiş ve Osmanlı'nın elini güçlendiren Kapitülasyonlar artık Fransa'nın Akdeniz'de İngiliz-Fransız çekişmesindeki tarafını belirlemiştir. Bu da diğer savaşlarda, anlaşma masalarında, Osmanlı Devleti'nin elini zayıflatmaya başlamıştır.

    Kapitülasyonların bir diğer riski ise, Coğrafi Keşifler ile Merkantalist bir anlayışa ( Devletlerin kapitalist yapıya geçişi) bürünen Avrupa'nın ihracat prensipleri doğrultusunda Osmanlı Devleti'ni kapitülasyonlar ile Avrupa mallarına bağımlı hale getirmeye başlamıştır. Şimdiler de çokça zikredilen; "Hammadeyi ucuza alıp, ürünü pahalıya satma" anlayışı bu dönemde Osmanlı topraklarını sıkça zorlamıştır. Buna bir de Dünya'ya tam entegre olamayan Osmanlı İmparatorluğunun ekonomik buhranı eklenince, 19.yüzyıldan itibare Kapitülasyonlar Osmanlı'nın sonunu getiren temel etkenlerden biri haline gelmiştir.

    risalehaber.com

    Yazı kaynağı : www.risalehaber.com

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Yazının devamını okumak istermisiniz?
    Yorum yap