Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla

    osmanlı tarihinde en uzun süre tahtta kalan padişah kimdir

    1 ziyaretçi

    osmanlı tarihinde en uzun süre tahtta kalan padişah kimdir Ne90'dan bulabilirsiniz

    Yaklaşık yarım asır tahtta kalan padişah: Kanuni Sultan Süleyman

    Yaklaşık yarım asır tahtta kalan padişah: Kanuni Sultan Süleyman

    Şirket haberleri

    Finans terminali

    Anadolu images

    Enerji terminali

    Haber Akademisi

    Yeşilhat

    Ayrımcılık Hattı

    Teyit Hattı

    Kariyer AA

    Kurumsal haberler

    Yazı kaynağı : www.aa.com.tr

    En uzun tahtta kalan padişah kim?

    En uzun süre tahtta kalan padişahlar

    V. Murad

    V. Murad

    V. Murad (Osmanlıcaمراد خامس) (d. 21 Eylül 1840, İstanbulö. 29 Ağustos 1904, İstanbul), 33. Osmanlı padişahı ve 112. İslam halifesidir.

    Babası Padişah Abdülmecid, annesi Megrel asıllı Şevkefza Kadınefendi'dir. Önceki Osmanlı padişahı Abdülaziz'in yeğeni ve sonraki Osmanlı padişahı II. Abdülhamid'in ağabeyidir. Padişah Abdülaziz'in bir saray darbesi sonucu tahttan indirilişinden sonra onun yerine tahta geçmiş, 93 gün boyunca tahtta kaldıktan sonra akli dengesinin bozulduğu gerekçe gösterilerek 31 Ağustos 1876'da padişahlık makamından indirilmiştir.

    Osmanlı tarihi boyunca en az süre yönetimde kalmış olan padişahtır. Tahttan indirildikten sonra birçok siyasi grup tarafından yeniden yönetime getirilmeye çalışılmış olmasına rağmen, bu girişimlerin hiçbiri başarılı olmamıştır.

    Padişah olmadan önceki hayatı[değiştir | kaynağı değiştir]

    21 Eylül 1840'ta Mehmed Murad ismiyle İstanbul'da doğdu.[1] Padişah Abdülmecid ile Şevkefza Kadın Efendi'nin büyük oğullarıydı. Babası padişah Abdülmecid tarafından çok sevilmekte ve bu nedenle onun tarafından veliaht ilan edilmek istenmekteydi.[kaynak belirtilmeli]

    Öğrenim Hayatı[değiştir | kaynağı değiştir]

    Babasının ilk erkek evladı olması dolayısıyla öğrenimi ve eğitimine büyük özen gösterilen V. Murad, döneminin en ünlü bilginlerinden Doğu kültürü ve fen alanında ders aldı. Önce Ethem Paşa'dan, sonra ise Kemal Paşa ile Gardet adlı bir Fransız'dan ders alarak 14 yaşında öğrenmeye başladığı Fransızca'sını ilerletti. Mızıka-yı Hümâyun komutanı Guatelli Paşa ve Augusto Lombardi adlı bir diğer İtalyan'dan aldığı piyano dersleriyle musiki alanında ilerleme kaydetti ve kendi kendine birçok şarkı besteledi.

    Veliahtlık dönemi[değiştir | kaynağı değiştir]

    Sultan Abdülaziz ile beraber çıktığı Avrupa seyahati sırasında Avrupa'yı yakından görüp hayranlık duymuş, bu gezi sırasında İngiltere'de tanıştığı VII. Edward ile yakın bir dostluk kurmuştu.[2] Amcasının tanıdığı serbestlik sayesinde, Kurbağalıdere'deki köşkünde (Şu anki Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi) ailesi ve maiyeti ile birlikte rahat bir hayat yaşadı. Kendisini Avrupalı prenslerden farklı görmeyen ve alafranga yaşama biçimini seçen Murad Efendi, dairesinin ve köşklerinin konuklarla dolup taşmasını istediğinden Jön Türkler, hürriyet perverler, yabancı ve İstanbullu aydınlar velîahtı ziyarete geliyor ve ağırlanıyorlardı.[3]

    Veliaht Murad, bu dönemlerde meşrutî rejimi savunan Yeni Osmanlılar'la temas kurdu. Sık görüştüğü Şinasi, Namık Kemal ve Ziya beylerle meşrutiyet, demokrasi ve hürriyet konusunda fikir alışverişinde bulunuyordu.[4] Fikir alışverişi yaptıkları bölgeye bu buluşmalardan dolayı Fikirtepe adı verildi.

    Tahta çıkışı ve hükümdarlığı[değiştir | kaynağı değiştir]

    Veliaht Mehmed Murad efendi tahttan indirilen amcası Sultan Abdülaziz'in yerine 30 Mayıs 1876'da Sultan Beşinci Murad unvanıyla padişah oldu. "Talebe-i ulûm" veya "softalar ayaklanması"” adı verilen gösteriler 10 Mayıs 1876'da başlamıştı. “Erkân-ı erbaa” adı verilen bu grup iktidar koltuğuna oturduktan sonra Abdülaziz’in hal‘i konusunda anlaşarak durumu veliahda bildirdiler. Hal‘ işinin 31 Mayıs'ta yapılması kararlaştırıldığı halde bazı gelişmeler yüzünden 29-30 Mayıs gecesine alındı.[4]

    Cülus ve biat tarihinin kararlaştırılan günden bir gün önceye alındığı kendisine bildirilmediği için dairesine gelen askerler tarafından tutuklanacağı vehmine kapılarak depresyona girdi. Serasker Hüseyin Avni Paşa'nın arabasına binerken Paşa arabadan inmeyerek büyük bir protokol rezaletine imza atmakla beraber, belinden çıkardığı silahı korku içindeki V. Murad'a uzatmış ve korkusu bir kat daha artmıştır. Rıhtımdan çatanaya bindirileceği sırada denizin fırtınadan dolayı kabarması üzerine korkuya kapılarak binmek istememiş müdahale edilerek bindirilmiş, Sarayburnu'na geçilerek bir arabayla Beyazıt'taki Seraskerlik binasına (bugünkü İÜ Merkez Kampüsü) gidilerek orada biat törenine başlanmıştır. Sultan Abdülaziz'in Topkapı Sarayı'na nakledildiği haberi gelince acele ile Dolmabahçe Sarayı'na gidilerek törene orada devam edilmiştir.

    Kısa süre içinde yaşadığı olayların etkisiyle artan korkusu yüzünden, törenin kısa kesilmesi kararlaştırılmış, toplu halde huzura alınan gayr-i müslim cemaat ruhanileri kendilerine mahsus kıyafetleriyle üzerine yürüyünce kaçmaya çalışmıştır.[5] Seraskerlikte ve saraydaki tören sırasında geleneksel taht Topkapı Sarayı'ndan getirilememiş ve atalarının tahtına oturamamıştır. Padişahların törenle Cuma namazına gittikleri Cuma Selamlığı sırasında kendini sarayın havuzuna atmaya çalışması yüzünden bu törene bir daha cesaret edilememiş, daha da önemlisi saltanatının meşruiyetinin tasdiki anlamına gelen kılıç alayı yapılamamıştır.[6]

    Birkaç gün sonra Sultan Abdülaziz'in ölüm haberinin gelmesi ve ardından Hüseyin Avni Paşa'nın Çerkes Hasan adlı genç subay tarafından öldürülmesi olayları üzerine kendini tamamen kaybederek yatağında gözleri havaya dikilmiş halde hareketsiz kalakalmıştır.[5] Hususi doktoru olan Dr. Kapolyon'un bir küvetin içine yatırarak elli sülük ile kan almak gibi son derece hatalı tedavi yöntemleriyle durumu daha da fenalaşmış ve adeta kendisinden ümit kesilmişti. Bu durumda kendisinden umdukları ümitlerin suya düştüğü kanaatine varan devlet adamlarının kararıyla 93 gün kaldığı Osmanlı tahtından 31 Ağustos 1876 tarihinde indirildi.

    Sonraki yaşamı[değiştir | kaynağı değiştir]

    II. Abdülhamid tarafından ailesi ile birlikte zorunlu ikamete mecbur edildi. Taraftarları onun sağlığının iyi olduğu ve haksız yere hal'edildiği propagandasını yayıyorlardı. Bunun üzerine II. Abdülhamid, onu yerli ve yabancı doktorlardan oluşan bir heyete muayene ettirerek hastalığının sürdüğüne ve tedavisinin imkânsız olduğuna dair rapor aldı.[4]

    Onu yeniden padişah yapmak isteyenler tarafından üç defa kaçırma girişimi düzenlenmiştir. İlki, tahttan indirilişinden üç ay sonra gerçekleşti; İkisi Türk, ikisi yabancı olan dört kişilik bir komite, Murad'ı Avrupa'ya kaçırmak ve hükümdarlığını kabul ettirmek için kadın kılığında Çırağan Sarayı'na girmeye çalışırken yakalandı.[4] İkinci kaçırma girişimi Cleanti Scalieri-Aziz Bey mason komitesi tarafından düzenlendi. Scalieri vasıtasıyla mason örgütlerine mensubiyeti bulunan Beşinci Murat, Fransız Obediyanslarına bağlı Terakki (Proodos) Locası'nda yer almıştı.[7] Bu localarda ilkeler, ‘…vicdanlarda hürriyet, adalette eşitlik, ilişkilerde kardeşlik…’ olarak tanımlanıyordu. Çeşitli dinler, çeşitli milliyetler ve çeşitli mezheplerin zenginliğinde bölünmüş imparatorluk yapısı, özgürlük, eşitlik, kardeşlik kavramlarıyla bir arada tutulmaya çalışılıyor, bu yapıyı kaynaştıracak söylemler loca içerisinde yüksek seslerle dillendiriliyordu. V. Murad, imparatorluğun yeni değerlere geçişi olarak görülmüştü, bu yüzden onu yeniden tahta çıkarmayı denediler.[7] Murad'ı kaçırarak bir camide biat edip yeniden padişah ilân etmeyi tasarlayan komite üyeleri içlerinden birinin ihbarı üzerine harekete geçmeden yakalandı. 20 Mayıs 1878 günü gerçekleşen üçüncü girişim Çırağan Baskını olarak bilinir. Baskını düzenleyen Ali Suavi'nin öldürülmesi ile sonuçlanmıştır.

    Ali Suavi vakasından sonra eski padişah ailesiyle beraber Çırağan'ın bugün Beşiktaş Anadolu Lisesi olarak kullanılan harem binasına nakledildi. Bu olaya kadar tanınan bir takım serbestlikler tamamen kaldırılmış ve eski padişah ailesi ile beraber pek çok mahrumiyetlere maruz kalmıştır. Akıl sağlığına tekrar kavuştuğu yönündeki söylentilerin maiyetindeki bazı kalfalar tarafından ortalığa yayılması bu tedbirlerin alınmasında etkili olmuştur. Çırağan'ın dışarı ile tamamen irtibatının kesilmesi ve sıkı bir tarassut altına alınması bu dönemdedir. Ailesi ve maiyetindekilerle beraber kalabalık bir grubu oluşturmuşlar ve bu zümreye "Çırağanlılar" adı verilmiştir.

    Akıl sağlığına kavuşan sabık padişah günlerini piyano çalarak, torunlarına ithaf ettiği besteler yaparak ve onların müzik yönünde eğitimleriyle ilgilenerek geçirdi. 28 yıl süren bu uzun mahrumiyet yıllarında ailesi genişlemekle beraber kayıplar da yaşanmıştır. Çırağan yıllarında iki kızı, sekiz torunu ve Şehzade Ahmed Nihat Efendi'nin oğlu olan torun çocuğu Şehzade Ali Vasıb Efendi dünyaya gelmişlerdir (1903).

    Bununla beraber Fehime Sultan'ın annesi Meyliservet Kadınefendi, kızı Aliye Sultan, torunu Celile Sultan, Selahaddin Efendi'nin ölü doğan iki oğlu ve üç gelini vefat etmiş bu kayıplar eski padişahı derinden sarsmıştır. Özellikle büyük bir sevgiyle bağlı olduğu annesi Şevkefza Valide Sultan'ın vefatından sonra günlerce kimseyle görüşmemiş, yemek yemeyi bile reddederek kederini uzun zaman yaşamış, eski günlerindeki hayata bağlı halinden eser kalmamıştır.

    Ölümü[değiştir | kaynağı değiştir]

    Murad, Kızı Hatice Sultan'ın, II. Abdülhamid'in damatlarından Kemaleddin Paşa ile giriştiği bir gönül ilişkisinin açığa çıkması üzerine şeker hastalığına yakalanmış ve bu rahatsızlığına eşlik eden kanlı basurun da etkisiyle 29 Ağustos 1904'te ölmüştür.

    Vasiyet ettiği türbeye gömülmesine II. Abdülhamid izin vermedi[3]; sessiz sedasız ve gösterişsiz şekilde Yeni Cami Türbesi'nde annesinin yanına defnedilmesi emredildi. Cenazesi Topkapı Sarayı'na nakledilmiş, padişahlara mahsus şekilde Hırka-i Saadet Dairesi'nde gasledilerek teçhiz ve tekfini yapıldıktan sonra cenaze namazı için Sirkeci'ye getirilmiştir. Burada halkın dikkatini çekmemek ve herhangi bir taşkınlığı engellemek için askerî birlikler kordon oluşturarak sıkı tedbir almalarına rağmen, bazı gruplar kordonu aşarak tabuta ulaşmışlar ve eski padişaha duydukları saygıyı göstermişlerdir. Yeni Cami haziresinde Turhan Valide Sultan Türbesi'ne ek olarak inşa edilen Cedid Havatin Türbesi'nde annesinin yanına defnedildi.

    Kişiliği ve özel hayatı[değiştir | kaynağı değiştir]

    Çocukluğunda iyi bir eğitim alan Sultan V. Murad, iyi derecede Fransızca öğrendi. Okumaya ve edebiyata oldukça düşkündü. Fırsat buldukça Fransa'dan getirttiği kitapları, yabancı gazeteleri uzun uzun okur, veliahtlık döneminde Ziya Paşa, Namık Kemal gibi o devrin birçok şairi ile sohbetlerde bulunurdu. Müziğe de meraklı olan Sultan V. Murad, hem piyano çalar hem de Batı müziği dalında besteler yapardı.[3] Schottich ve Valse bilinen eserleridir. Sultan Vahideddin'in:

    dediği kaynaklarda belirtilmiştir.[kaynak belirtilmeli]

    Besteciliği ve eserleri[değiştir | kaynağı değiştir]

    V. Murad, eserlerinde Türk müziği formlarını kullanmamış, batı formunda eserler vermiştir. Tahttan indirildikten sonra Çırağan Sarayı'nda bestelediği büyük ciltlerde toplanmış notları kalmış, bu ciltler önce İstanbul Üniversitesi kütüphanesine alınmış; daha sonra araştırmacı sanatçı Vedat Kosal'a hediye edilmiştir. Vedat Kosal; Ethem Eldem ve Kıyameddin Barlas'la birlikte incelenip eski Türkçeden latin harflerine geçirilmiştir. Aydın Hevâsı başlığıyla armonize ettiği Zeybek, müzik tarihinde bir Türk halk türküsünün piyano için çok seslendirildiği ilk eser olarak değerlendirilir.[3][8]

    Popüler kültürdeki yeri[değiştir | kaynağı değiştir]

    Hayatını anlatan ve kendi bestelerine de yer verilen V. Murad Balesi'nin dünya prömiyeri 3 Mayıs 2012'de Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde yapılmıştır.[9]

    2012 yılında TRT 1'de yayınlanan Kirli Oyunlar isimli dizide Sezgin Erdemir tarafından canlandırılmıştır.

    2014 yılında TRT 1'de yayınlanan Filinta dizisinde Uğur Uludağ tarafından canlandırılmıştır.

    Ailesi[değiştir | kaynağı değiştir]

    Eşleri[değiştir | kaynağı değiştir]

    Erkek çocukları ve erkek Torunu[değiştir | kaynağı değiştir]

    Kız çocukları[değiştir | kaynağı değiştir]

    Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

    Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]

    Yazı kaynağı : tr.wikipedia.org

    En uzun süre tahtta kalan padişahlar

    Osmanlı'da En Uzun Tahtta Kalan Padişah Kimdir?

    Osmanlı'da En Uzun Tahtta Kalan Padişah Kimdir?

    Osmanlı'da en uzun tahtta kalan padişah 45 yıl süren padişahlık görevi ile Kanuni Sultan Süleyman olmuştur. İkinci sırada 39 yıl tahtta kalan IV. Mehmet gelir. 38 yıl ile Orhan Gazi Osmanlı’da en uzun süre tahtta kalan üçüncü padişahtır. İşte Kanuni Sultan Süleyman ve bilinmeyenleri…

    KİMDİR?

    45 yıl süren saltanatı ile Osmanlı’da en uzun tahtta kalan padişah olarak bilinen Kanuni Sultan Süleyman 6 Kasım 1494 tarihinde Trabzon'da dünyaya gelmiştir. Osmanlı'nın onuncu padişahı olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman, I. Selim yani Yavuz Sultan Selim'in ölümünün ardından 1520 yılında tahta çıkmıştır. Annesi Ayşe Hafsa Sultan, eşleri Hürrem Sultan, Mahidevran Sultan, Gülfem Hatun ve Fülane Hatun'dur.

    Batıda “Muhteşem Süleyman” ismi ile bilinmiştir. Toplam 13 sefere çıkmıştır. 45 yıllık saltanatının 10 yılının seferde geçtiği söylenir. En uzun tahtta kalan padişah olmasının yanı sıra en çok sefere çıkan padişah olarak da bilinir.

    Kanuni Sultan Süleyman

    KANUNİ DÖNEMİNDEKİ SİYASİ VE ASKERİ GELİŞMELER

    - Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta geçmesinden kısa süre sonra Şam Beylerbeyi Canberdi Gazali tarafından isyan başlatılmıştır. 27 Ocak 1521'de Mastaba Muharebesi yapılarak isyan bastırılmış ve Gazali öldürülmüştür.

    - Kanuni Sultan Süleyman'ın ilk seferi 18 Mayıs 1521’de Belgrad üzerine gerçekleştirilmiştir. Macaristan Krallığı'nın yönetiminde bulunan Belgrad 1 Ağustos 1521’de kuşatılmıştır.

    - 1522 yılında Rodos adasına sefer düzenlenmiştir. 6 ay süren kuşatma sonunda adanın hakimiyeti Osmanlı İmparatorluğu’na geçmiştir.

    - 1523 yılında sadrazam Piri Mehmet Paşa emekliye ayrılmış ve yerine Kanuni’nin has odabaşısı İbrahim Ağa sadrazam olarak atanmıştır. Bunun üzerine Ahmet Paşa 1524 yılında Mısır'da isyan başlatmıştır. Ahmet Paşa öldürülerek isyan bastırılmıştır.

    - 1525 yılında yeniçeriler tarafından isyan başlatılmıştır. Bu isyan da kısa sürede bastırılmıştır.

    - 1526 yılında Macaristan'a sefer düzenlenmiştir. Kanuni Sultan Süleyman 20 Eylül gününde Budin'e girmiş ve buradaki kral sarayında kalmıştır. Macaristan Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanmıştır.

    - 1526 yılında Baba Zünnun isyanı başlatılmış 1527 yılında bastırılmıştır.

    - 1527 yılında Kalender Çelebi isyanı çıkmış ve Kalender Çelebi öldürülerek isyan bastırılmıştır.

    - 1527 yılında Avusturya Arşidükü Ferdinand, Osmanlı’ya vergi ödemesi karşılığında kendisinin Macaristan kralı olarak tanınmasını önermiş fakat teklifi reddedilmiştir.

    - 3 Eylül 1529’da Budin kuşatılmıştır. 7 Eylül'de ise şehir teslim olmuştur.

    - 27 Eylül 1529’da Viyana kuşatılmıştır. 16 Ekim’de kuşatma kaldırılmıştır.

    - Avusturya ve Almanya için sefer düzenlendi. Bu seferde Avusturya'da birçok yer fethedildi. Bunun üzerine İstanbul Antlaşması imzalandı.

    - 1566 yılında yine Macaristan üzerine sefere çıkıldı. Seferde Zigetvar Kalesi kuşatıldı. Bu sefer Osmanlı'da en uzun tahtta kalan padişah Kanuni’nin vefat ettiği son seferidir. Kanuni'nin hayatını kaybetmesine rağmen Osmanlı ordusu vazgeçmemiş ve kaleyi fethetmiştir.

    Yazı kaynağı : www.haber365.com.tr

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Yazının devamını okumak istermisiniz?
    Yorum yap