suda çözünen vitaminlerin eksikliği neden çabuk görülür
suda çözünen vitaminlerin eksikliği neden çabuk görülür Ne90'dan bulabilirsiniz
Vitaminler
Vitamin Alfabesini Ezberleyen Sağlıklı Kalıyor
Görme bozukluğu, kansızlık, stres, uykusuzluk, cilt problemleri ve sinir hastalıkları… Vücudumuzda meydana gelen ani değişimler ve anlamlandıramadığınız hastalıklar vitamin eksikliklerinden kaynaklanabiliyor. Memorial Etiler Tıp Merkezi Dahiliye Bölümü Uzmanları, vitamin eksikliğine bağlı olarak görülen rahatsızlıklar ve vitamin deposu gıdalar hakkında bilgi verdi.
Vitaminler büyüme, hücre yenilenmesi ve enerji üretimi için vücuda gerekli olan maddelerdir. Vitaminler insan vücudunda sentezlenemeyen, sentezlense bile yeterli olamayan, dışarıdan alınması gerekli organik maddelerdir. Bu yüzden sağlığımız için gerekli olan vitaminleri yiyeceklerden ya da ilave vitamin preparatlarından sağlamamız gerekir. Enerji içermezler; ancak hücrenin ve buna bağlı olarak da vücudun yaşamı için çok önemli biyokimyasal olaylarda görev alırlar.
Vitaminler yağda eriyen ve suda eriyen vitaminler olarak iki gruba ayırılırlar. Yağda eriyenler A,D,E,K vitaminleri; suda eriyen vitaminler B vitamini grupları, C vitamini, H vitamini, P vitamini olarak sıralanabilir.
Stres vitamin ihtiyacınızı artırabilir
Vitaminlerin eksikliği genelde taze meyve ve sebze ile beslenen, yeterli et ve et ürünleri tüketen kişilerde gözlenmez; ancak bazı durumlar vitamin gereksinimini artırabilir. Bunlar; gebelik, emzirme, bağırsaklarda emilim bozukluğu, ameliyat olma, büyüme ve gelişme, ağır stres, ağır bedensel çalışma ya da egzersiz, kemoterapi, ağır yanıklar ve ağır enfeksiyonlar olarak sıralanabilir.
Vitamin eksikliği hastalıkları da beraberinde getirir
Eğer yeterli alım yoksa ya da gereksinim çok arttı ise vitamin eksikliklerine bağlı hastalıklar gelişebilir.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Yazı kaynağı : www.memorial.com.tr
Yorgunluktan yere seren 6 vitamin eksikliği
DEMİR EKSİKLİĞİ
Demir vücutta hemoglobin adlı proteininin yapımında bulunur. Hemoglobin ise kaslara ve dokulara oksijen iletilmesinde rol alır. Demir eksikliği olduğunda yorgunluk ve halsizlik ortaya çıkar.
EN ÖNEMLİ SEBEPLER
Yetersiz beslenme, Demir yönünden zengin et, yumurta gibi besinlerin alınmadığı diyetler, Adet kanamalarının şiddetli olması, Mide ülseri, hemoroid gibi nedenlerle aşırı kan kayıplarının olması, Çölyak gibi hastalıklar nedeniyle vücuda alınan demirin emiliminin bozulması, Çay, kahve, kola gibi kafeinli içeceklerin yemeklerle birlikte tüketilmesi (demir emilimini bozar).
BU İŞARETLERE DİKKAT
Halsizlik, sürekli yorgunluk hali, Çarpıntı, Konsantrasyon problemleri, m Baş dönmesi ve göz kararması, Depresif hissetme, Saç dökülmesi, Çabuk kırılan tırnaklar, Ağız köşelerinde çatlaklar, Cilt renginin soluk görünmesi.
NE YAPMALI?
Demir eksikliğinin hangi nedenle ortaya çıktığı tespit edilmeli ve altta yatan nedene yönelik tedavi yapılmalı. Eksiklik beslenme yetersizliğiyle ortaya çıkıyorsa diyete demir içeren besinler eklenir. Kırmızı et, karaciğer, kurubaklagil gibi gıdalar önerilir. Yemeklerden hemen sonra çay, kahve tüketilmemesi söylenir. Diyetteki değişiklik yeterli değilse hastaya demir ilacı tedavisi başlanır. Demir ilaçları doktor önerisi dışında kullanılmamalı çünkü pankreas, karaciğer, kalp gibi organlarda birikerek hasara yol açabilir.
B12 VİTAMİNİ EKSIKLİĞİ
B12 vitamini DNA yapımında rol alan bir vitamindir. Eksikliğinde kafa karışıklığı, çabuk unutma, uyuşma, karıncalanma gibi belirtilerin yanında en başta yorgunluğa sebep olur. B12 çoğunlukla hayvansal gıdalardan alındığı için vegan diyeti uygulayanlar özellikle risk altındadır.
FOLİK ASİT EKSİKLİĞİ
Folik asit, vücutta birçok önemli işlevi olan suda çözünür bir B vitamini türevidir. Çoğunlukla baklagillerde, yumurtada, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. DNA ve RNA üretimi için gerekli olmakla birlikte kırmızı kan hücrelerinin üretiminde önemli rol oynar. Eksikliğinde kansızlık görülür ve yorgunluğa yol açar. SIK ALKOL TÜKETIYORSANIZ DIKKAT Aşırı alkol alımı, sebze ve meyveleri aşırı pişirerek tüketmek, yeterince taze meyve sebze içermeyen diyetle beslenmek folik asit eksikliğine neden olur. Folik asit eksikliği ağızdan tabletler ya da iğnelerle yerine konulabilir. Yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, pancar, kuşkonmaz, yumurta ve muz folik asitten zengindir.
YAŞLA DEPOLAR AZALIR
B12 eksikliği de tıpkı demir eksikliği gibi kansızlığa neden olabilir. Bu durumda çarpıntı, efor kapasitesinde azalma, çabuk yorulma, göz kararması gibi sorunlara neden olabilir. Yaşla birlikte B12 emilimi ve vücutta depolanma yeteneği azalır. 65 yaş üstü kişilerde B12 depresyon riskini artırır.
SÜT, YOĞURT, YUMURTA TÜKETİN
Karaciğer, dalak gibi sakatatlar, midye, istiridye, karides gibi kabuklu deniz ürünleri, uskumru ve ton balığı, süt, yoğurt, peynir, yumurta en zengin B12 kaynaklarıdır. B12 kan seviyesi düşük kişilerde eksiklik, iğne ya da haplarla tedavi edilir.
VİTAMİN D EKSİKLİĞİ
D vitamini yağda çözünebilen ve vücutta depolanan bir vitamindir. Kemik metabolizması için alınması gerekir ve vücudun bağışıklığında rol oynar. En önemli kaynağı artık hepimizin bildiği üzere güneş ışınlarıdır. Bitkisel ve hayvansal gıdalardan da bir miktar sağlanabilir. Ülkemiz güneşi bol bir ülke olmasına rağmen D vitamini eksikliği sık görülür. D vitamini eksikliği olanlarda yorgunluk, halsizlik ve kas ağrıları önemli belirtilerden.
KİMLERDE RİSK ALTINDA?
Açık tenliler, Kapalı ortamda çalışanlar, Yaşlılar Kapalı giysiler giyenler, Hamile ve emzirenler, Karaciğer ve böbrek, hastalığı olanlar, Güneş ışınlarından korunmak için yüksek faktörlü güneş koruyucu krem kullananlar D vitamini eksikliği açısından risk grubundandır.
HER GÜN KOLLARINIZ GÜNEŞ GÖRSÜN
D vitamini eksikliğinden korunmak için her gün saat 11,00-15.00 arasında güneş kremi sürmeden en azından 2 kolunuzun güneş görmesini sağlayın. Pencere ya da cam arkasından güneşlenmek D vitamini üretimini engeller, unutmayın. D vitamini kan sevilerinde düşükse mutlaka takviye edilmeli.
POTASYUM VE SODYUM EKSİKLİĞİ
Sodyum ve potasyum vücudumuzun temel mineralleridir. Herhangi bir nedene bağlı olarak potasyum veya sodyum eksikliği olduğunda vücutta yorgunluk, halsizlik ve kas ağrıları olabilir. Ayrıca kol ve bacaklar başta olmak üzere vücudun farklı bölgelerinde kramplar ortaya çıkar. Potasyum eksikliği yetersiz beslenme, yoğun egzersiz, terleme, az su tüketimi ve idrar söktürücü ilaçlar nedeniyle görülebilir. Patates, muz, fındık, badem, ceviz gibi çiğ kuruyemişler potasyumdan zengindir. Sodyum eksikliği ise yetersiz tuz alımı, tuz almadan fazla miktarda su tüketilmesi, böbrek hastalıkları, kusma ve terlemeyle vücuttan tuz kaybedilmesi gibi nedenlerle ortaya çıkar. En önemli kaynağı sofra tuzudur. Deniz ürünleri, biber, kereviz, havuç ve fıstık, fındık, ceviz sodyumdan zengin gıdalardır.
MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ
Magnezyum hücrede enerji üretiminde rol alan önemli bir mineraldir. Magnezyum eksikliğinde enerji üretiminde aksamalar olur. Bu durum yorgunluğa ve kas ağrılarına sebebiyet verir. Şiddetli magnezyum eksikliğinde kas krampları, uyuşma, dikkatte azalma gibi belirtiler de ortaya çıkar. Fazla terleyen, idrar söktürücü ilaç kullananlarda magnezyum atılımı daha fazla olur. Yaşın ilerlemesiyle magnezyum emilimi azalır. Besinlerle yeterli alınmazsa vücut kemiklerde depolanmış magnezyumu kullanmaya başlar. Diyabet, alkolizm, kolit, çölyak gibi hastalıklarda magnezyum eksikliği sık görülür. Eksikliği dışarıdan takviyelerle yerine konulmalı. Koyu yeşil sebzeler, tahıl ürünleri, badem, fındık, fıstık, ceviz, hurma, soğan, domates, kakao, muz, kereviz ve pırasa magnezyumdan zengindir.
Yazı kaynağı : www.medicana.com.tr
Vitaminlerin Sınıflandırılması
Vitaminleri yağda ve suda eriyebilirliklerine göre iki gruba ayrılırlar.
a) Yağda eriyen vitaminler: A, D, E, K
b) Suda eriyen vitaminler: Tiamin (B1), Riboflavin (B2), Piridoksin (B6), Niasin, Pantotenik asit, Kolin, Folik asit, Biyotin, Siyanokobalamin (B12) ve C vitamini.
Yağda eriyen vitaminler, yağlarla beraber safra tuzlarıyla oluşturdukları miseller halinde emilirler. Yağların emilebilirliklerini artıran koşullar yağda eriyen vitaminlerin emilebilirliklerini de arttırır. Suda eriyen vitaminlerin ise yağlarla veya bunların emilebilirlikleriyle bir ilişkisi yoktur. Yağda eriyen vitaminler hiç bir zaman dışarı atılmaz; ancak vücutta depolanırlar. Suda eriyenler ise, hiç bir zaman vücutta depolanmazlar ve idrarla dışarı atılırlar. Bu nedenle, sadece günlük olarak alınmaları gerekir. Vitamin B12 bunlar arasında istisna teşkil eden bir vitamin olup vücutta depolanan tek B grubu vitaminidir. Vitaminlerin çoğu bitkiler tarafından sentezlenebilir. Vitamin sentezi yapabilen diğer bir canlı grubu da mikroorganizmalardır. Bunlar suda eriyen vitaminlerin tümünü, Provitamin A (β-karoten) ve vitamin K2 (menaquinon)'yı sentezleyebilirler. Vitamin B12 ise ne bitkiler, ne de hayvanlar tarafından sentezlenemez, sadece belirli mikroorganizmalar tarafından sentezlenebilir.
Yağda Eriyen Vitaminler
Bu grup vitaminlerin emilimi ve taşınması için mutlaka yağ gereklidir. Bu grupta yer alan vitaminler, vitamin A, vitamin D, vitamin E ve vitamin K’dır.
Vitamin A
Vitamin A alkol (retinol), vitamin A aldehit (retinal) ve vitamin A asit (retinoik asit) olmak üzere her üç bileşiğin de kanatlı ve diğer hayvanlarda vitamin A aktivitesi bulunmaktadır. Vitamin A'nın yapısında 4 adet çift bağ bulunduğundan oldukça doymamış bir yapıya sahiptir. Bu bakımdan kolayca oksitlenerek aktivitesini kaybedebilir. Özellikle ışık, sıcaklık ve nemin etkisiyle ve minerallerin varlığı ve ransitleşmiş yağların bulunması durumunda kolayca okside olabilir. Suda erimeyen fakat yağda ve organik çözücülerde kolayca çözünebilen vitamin A, açık sarı renkte ve kristal yapıdadır. Kolayca oksitlendiğinden, karanlıkta ve oksijensiz ortamda tutulmalıdır. Çevre koşullarına karşı korunabilmesi için stabilize edilmelidir. Bunun için ya stabil yağ, jelatin veya mumdan oluşan bir zarf ile mekanik olarak örtülmeli ve oksijenle teması kesilmelidir. Böylece hayvanın sindirim sistemine kadar emniyetli bir şekilde korunmuş olur. Ya da, etoksiquin gibi etkili bir antioksidanla bozulmaya karşı korunmalıdır. Vitamin A, normal görme, epitel hücrelerin ve diğer dokuların yapısının korunması, büyüme, üreme, kemik gelişimi, süt ve yumurta üretimi için esansiyel bir bileşiktir. Çiftlik hayvanlarında vücudun gereksinim duyduğu düzeylerde alınmadığı takdirde; büyümede gerileme, zayıflık, kıl veya tüylerde kırışıklık, göz yaşı bezlerindeki sıvıda eksilme, gece körlüğü, ergin tavuklarda göz etrafında peynirimsi salgı oluşumu, yumurta üretimi ve çıkış gücünde azalma, üreme faaliyeti ve süt veriminde azalma, hastalıklara karşı dirençte kayıp, gece körlüğü, ishal ve epitel dokunun kendini yenileyememesi ile karşılaşılır. Vitamin A yaygın olarak hayvansal dokularda bulunur. Bitkilerde ise vitamin A nın provitamini olan karotenler (β-karoten, α-karoten, γ-karoten ve kriptoksantin) bulunur. Çiftlik hayvanlarında yemlerle birlikte alınan β-karoten, emilerek bağırsak duvarında veya karaciğerde vitamin A’ya hidrolize olur. Ancak domuz, koyun ve kanatlılarda karoten emilimi çok sınırlı olup vitamin A’ya dönüşüm bağırsak mukozasında olur. Sığır, at ve insanlarda karoten emilimi çok yüksektir. Özellikle Jersey sığırlarda, Holsteinlere göre daha yüksek düzeyde emilim vardır, bu nedenle jersey sütü sarımsı renklidir. Yağ içinde depolandığından yağa da sarımsı renk verir. Kediler, karoteni vitamin A’ya dönüştüremezler. Karoten olarak kabul edilen ksantofil vitamin A aktivitesine sahip değildir. Tavuklarda yumurtaya sarı renk verir. Bir molekül β-karotenden tavukların bağırsak epitel hücrelerinde iki molekül vitamin A (retinol) meydana gelir. Vitamin A bakımından zengin olan kaynakların başında yeşil yapraklı bitkiler ve yonca unu, sarı mısır ve mısır gluten unu ve balık yağı gelir. Vitamin A, ayrıca sentetik olarak elde edilmekte ve bu haliyle kanatlı rasyonlarına eklenebilmektedir. Vitamin A aktivitesi bakımından, 1 IU Vit.A=0.3 μg Vit.A (retinol)'ya veya 0.66 μg β-karoten'e eşdeğerdir.
Vitamin D
Vitamin D'nin değişik formları olmakla birlikte bunlar içinde en önemlileri D2 ve D3'tür. Vitamin D'nin bu her iki formuda insanlar ve diğer memeliler tarafından değerlendirilebildiği halde, vitamin D2 kanatlı hayvanlar tarafından değerlendirilemez. Antiraşidik faktör olarak da bilinen vitamin D, kalsiyum ve fosfor'un bağırsaklardan emilmesine yardım ederek kemik ve iskelet gelişimi için gerekli olan bu minerallerin yarayışlılığını artırır. Ayrıca kalsitonin ve paratiroid hormonla birlikte kan kalsiyum düzeyinin ayarlanmasına yardımcı olur. Kemikte olduğu gibi yumurta kabuğunda da Ca mineralinin kristalizasyonuna yardım eder. Bitkilerde vitamin D'nin provitamini ergesterol olup ultraviyole ışınlarıyla vitamin D2 (ergokalsiferol)'ye dönüşür. Hayvanlardaki vitamin D'nin provitamini ise 7-dehidrokolesterol olup ultraviyole ışınları yardımıyla vitamin D3 (kolekalsiferol)'e dönüşür. Görüldüğü gibi vitamin D provitaminlerinin aktif hale geçebilmeleri için güneşin ultraviyole ışınlarına gereksinim vardır. Gün içinde bol miktarda güneş ışığı alan ruminant hayvanlar için bu açıdan sorun yokken, modern tavukçuluk işletmelerinin çoğunda yapay aydınlatma yoluyla üretim yapıldığından tavuklar tüy ve derilerinde bulunan kolesterolü vitamin D3'e çeviremezler. Bu nedenle entansif olarak yetiştiriciliği yapılan kanatlı kümes hayvanlarının vitamin D’yi yemleriyle almaları zorunludur. Öte yandan, ruminant hayvanlar içinde olası eksikliği gidermek için rasyona belirli düzeyde vitamin D katkısı tavsiye edilir. Kanatlılar için vitamin D kaynakları balık yağı, yumurta sarısı ve sentetik vitamin D3 (1 g vitamin D3, 400.000 IU vitamin D aktivitesine sahiptir) olup güneşte kurutulmuş yeşil yapraklı bitkiler yüksek düzeyde vitamin D içerdikleri halde kanatlılar için yarayışlı formda değildir; ancak memeliler yararlanabilir. Vitamin D bakımından eksik beslenen genç hayvanlarda raşitizm (kemiklerde Ca ve P eksikliği nedeni ile ayak eklemlerinde şişlikler, ayak ve kanatlılarda gaganın bükülebilir hal alması), ergin hayvanlarda Ca emilimi bozukluğu nedeniyle osteomalasi, iştah azalması, büyümede gerileme, üreme performansında düşme, sindirim faaliyetlerinde aksama, yeni doğumlarda ölüm veya iskelet deformasyonu, paratiroid bezlerde büyüme, kanatlılarda, ayrıca yumurta veriminde azalma, yumurta kabuğunda yumuşama ve çıkış
gücünde düşme gözlenir.
Vitamin E
Tokoferollere genel olarak vitamin E adı verilir. Antisterility vitamin olarak da bilinen vitamin E biyolojik antioksidan olup doymamış yağların, vitamin A ve karotenin oksidasyonunu önler. Antioksidan aktivitesi yanında döllülük, üreme, bağışıklık ve hormon üretiminde görev aldığı bilinmektedir. Vitamin E eksikliğine bağlı olarak tüm hayvanlarda ve insanlarda kısırlık,tavşan ve kanatlılarda kas distrofisi, kedi ve minklerde “Yellow Fat Disease”, insan ve maymunlarda anemi gözlenir. Vitamin E noksanlığı yanında bir de selenyumca eksik beslenme söz konusu ise karaciğerde bozulma, ensefalomalasi, eksüdatif diyatez ve beyaz kas hastalığı görülür. Ensefalomalasi, civcivlerin boyun ve ayaklarının çarpık hal alması ile karakterize edilen bir felç durumudur. Buna "deli civciv hastalığı" da denir. Otopsi sonucunda beynin serebrum ve serebellum kısımlarında lezyonlara ve kırmızı yada kahverengi nekrozlara rastlanır. Eksüdatif Diyatezde deri altı ve kalp etrafında ve perikardiumda ödeme rastlanır. Bu ödem özellikle deri altında kan serum veya plazma rengindedir. Karakteristik yeşil renk ise hemoglobinin dejenerasyonundan kaynaklanır. Yeme selenyum ilavesi eksüdatif diyatezi önler. Kas distrofisi, vitamin E ile beraber sülfür içeren amino asitler eksikliğinden kaynaklanır. Göğüs ve bacak kaslarının dejenerasyonu ile karakterize bir hastalıktır. Yeme selenyum veya sistin ilavesi ile kas distrofisinin tamamen ortadan kaldırılması mümkündür. Beyaz kas hastalığı, daha çok yeni doğan ruminantlarda selenyum elementi noksanlığının da etkisi ile şekillenir. Özellikle kalp kası büyük oranda zarar görür. Hayvan ayakta duramaz. Vitamin E-selenyum enjeksiyonu ile tedavi edilebilir. Uzun süreli vitamin E eksikliği tüm çiftlik hayvanlarının erkeklerinde devamlı kısırlığa yol açarken, dişi memelilerde döl tutmama, kanatlılarda ise yumurta üretimini belirgin bir şekilde etkilemediği halde çıkış gücünün düşmesine yol açar. Embriyo ölümleri, dolaşımda meydana gelen aksamalar nedeni ile inkübasyonun ilk 4 gününde meydana geldiği gibi, son günlerde de meydana gelmekte, hatta yumurtadan çıkıştan sonra da ölümler görülmektedir. Vitamin E bakımından dane yemler, yonca ve yeşil yapraklı bitkiler oldukça zengin olup hayvansal yemler genel olarak vitamin E'ce fakirdir. Ayrıca sentetik tokoferoller de yemlere katılabilmektedir. Bu bakımdan 1 IU Vitamin E, 1 mg vitamin E ye eşdeğerdir.
Vitamin K
Kanın pıhtılaşmasında rol oynadığı için bu vitamine "koagulasyon faktörü" veya kısaca"k-faktör" adı da verilir. Bu vitamin kanın pıhtılaşması için gerekli olan protrombin adlı bileşiğin yapısına girer. Vitamin K'nın değişik formları vardır. Vitamin K1 (phyllaquinone) bitkisel dokularda bulunur. Vitamin K2 (menaquione) sindirim sistemindeki bakteriler tarafından az miktarda sentezlenir. Vitamin K3 (menadione), bu vitaminin sentetik formu olup doğal formunun 3 katı aktiviteye sahiptir. Vitamin K normal sıcaklıklarda stabl olup güneş ışığında bozulur. Bu vitaminin bağırsaklarda sentezlenen miktarı hayvanların gereksinmelerini karşılayacak düzeydedir. Kanatlılar bu vitamin eksikliğine karşı daha hassastırlar. Koksidiyoz, akciğer hastalıkları, antibiyotik veya sulfa grubu ilaç alımı, vitamin K eksikliğine yol açabilir. Vitamin K eksikliğine bağlı olarak kanın pıhtılaşması gecikir, küçük yaralar ciddi kan akıntılarına dönüşebilir, yeni doğanlarda ve yumurtadan çıkan civcivlerde kanamalara bağlı ölümler görülebilir. Bu vitamin bakımından kuru yeşil yonca, kuru yeşil otlar, balık unu, et unu, dışkı ve mayalar oldukça zengindir. Öte yandan, altlık sistemi ile yetiştirilen kanatlılar, tavşan ve fareler, kaprofaj özellikleri nedeniyle, bu vitamince yeterli beslenebilirler.
Suda Eriyen Vitaminler
Bu gruba giren vitaminlerin pek çoğu ruminant hayvanların rumenlerindeki bakterilerce sentezlendiği için bu hayvanlara dışarıdan verilme zorunluluğu yoktur. Ancak tek mideli çiftlik hayvanları için esansiyeldirler. Öte yandan yüksek verimli ruminantların bu vitaminlerden bazılarına duydukları yoğun gereksinme zaman zaman rumende üretilen miktar ile karşılanamaz ve bu hayvanlar içinde bazı B grubu vitaminleri esansiyel özellik kazanır. Ayrıca yeni doğan ruminantların beslenmesinde, rumen faaliyetlerinin başlamaması nedeniyle, B grubu vitaminlerine de dikkat edilmesi gerekir. Unutmamak gerekir ki B12 vitamini dışında hiçbir B vitamini, organizmada depolanmaz. Bu vitaminleri sentezleyemeyen çiftlik hayvanlarına, B grubu vitaminlerinin günlük olarak temin edilme zorunluluğu vardır.
Tiamin (B1 vitamini)
Eksikliği beriberi hastalığına yol açan bu vitamin, bilinen en eski vitamindir. Organizmadaki metabolik faaliyetlerde koenzim kokarboksilaz olarak görev alır. Ayrıca koenzim görevi dışında sinir sisteminde de özel bir görevi vardır. Yeni doğan ruminantlarda yetersiz ruminal faaliyet nedeniyle dışarıdan alınması zorunludur. Tiamin eksikliği genç ruminantlarda ve 9-12 günlük civcivlerde polineuritis (sinirsel düzensizlik) hastalığı görülür. Önceleri uyuşukluk ve baş felçleri şeklinde kendini gösteren hastalık daha ileri düzeylerde bacak ve boyun felçleri şeklinde ortaya çıkar. Tiamin eksikliğine bağlı olarak ayrıca iştahsızlık, hareketsizlik, kalp büyümesi ve genel zayıflık da görülür. Ayrıca besi sığırlarında rasyon değişimini takiben rumen fermantasyonundaki düzensizlik ve asidosiz ile birlikte tiamin noksanlığına bağlı olarak "poliencephalomalacia" gözlenir. Tahıl ve tahıl yan ürünleri tiamin bakımından zengin kaynaklardır. Öte yandan küfler bu vitamini tahrip ederler.
Riboflavin (B2 vitamini)
Bu vitamin hücre solunumundaki oksidasyon reaksiyonlarında görev alır ve bu reaksiyonlarla ilgili olarak 12 den fazla enzimin yapısına girer. Ergin ruminantlarda, rumen mikroorganizmalarının yeterli riboflavin sentezi nedeniyle yokluk belirtisi görülmez. Ancak rumen faaliyetlerinden yoksun genç ruminantlarda riboflavin noksanlığı gözlenebilir. Ağız kenarında yaralar, deride kıl kaybı, aşırı göz yaşı ve tükürük salgısı, büyümede gerileme, iştahsızlık ve ishal riboflavin noksanlığının tipik belirtileridir. Kanatlı hayvanlarda riboflavin eksikliğine bağlı olarak ishal, büyümede gerileme, kıvrık parmak felci (curled-toe-paralysis), siyatik sinirlerin şişip genişlemesi sonucu diz üzerinde yürüme görülür. Ayrıca damızlık sürülerde riboflavin eksikliği çıkış gücünde düşmeye yol acar. Ölen embriyolarda cücelik, ödem, dejenere "kurt gövdesi" görünümü ve tüylenmede bozukluk gözlenir. Embriyo ölümleri daha çok inkübasyonun ikinci haftasında ortaya çıkmaya başlar. Riboflavin bakımından yeşil bitkiler, karaciğer, süt ve yumurta oldukca zengindir. Bu vitamin mantar, küf ve bakteri tarafından sentezlenir. Sentetik olarak da elde edilmektedir.
Niasin
Bu vitamin iki önemli koenzimin yapısına girmektedir. Bunlar NAD (nikotinamin adenin dinükleotid) ve NADP (nikotinamid adenin dinükleotid fosfat) tır. Kanatlı hayvanlarda bu vitaminin eksikliğine bağlı olarak büyümede gerileme, yem tüketiminde azalma, tüy gelişiminde bozukluk, ayak ve deride dermatit görülür. Niasin eksikliğine bağlı olarak iki haftalık civcivlerde ağız boşluğu ve üst ösöfagus bölümlerinde "kara dil" adlı iltihaplanmalar görülür. Yine bu vitamin eksikliğinde hindi palazlarında perosise benzer bir araz görülür. Benzer araza sık olmamakla birlikte civcivlerde de rastlanır. Niasin eksikliği ile şekillenen hastalıklar, “4 D Hastalığı” olarak da tanımlanır. Bunlar; dierrhea (ishal), dematitis (deri yangısı), delirium (sayıklama) ve death (ölüm). Niasin, tahıl ve tahıl yan ürünlerinde bulunmakla birlikte, yararlanılabilir formda değildir. Genellikle tahıl kaynaklarında bulunan niasin bağlı formdadır. Bu nedenle hayvanların niasin gereksinmeleri karşılanırken bu dikkate alınmalıdır. Tek mideli hayvanların rasyonlarına olduğu gibi, ruminant olma özelliğine bakılmaksızın, yüksek verimli süt ineklerinin rasyonlarına da niasin takviyesi üzerinde dikkatle durulmalıdır.
Pantotenik Asit
Koenzim A'nın yapısına girmesi nedeniyle karbonhidrat ve yağların oksidasyonunda önemli fonksiyona sahiptir. Ergin ruminantlarda eksikliği gözlenmez. Ancak genç ruminantlarda eksikliğinde ağız ve göz kenarındaki deride bozulma, kepekleşme, büyümede gerileme, kansızlık ve sinir sisteminde bozukluklar gözlenir. Eksikliğine bağlı olarak civcivlerde büyümede gerileme, kaba ve bozuk tüylenme, ağız ve vent kenarlarında yaralar görülür. Yine pantotenik asit eksikliğinde 12-14 gün içerisinde oluşan yapışkan eksüdat göz kapaklarının granüller ve yapışkan bir yapı kazanmasına yol açar. Biyotin eksikliğinde olduğu kadar şiddetli olmayan ölçüde ayaklarda dermatit görülür. Damızlık sürülerin bu vitamince eksik beslenmesi kuluçka faaliyetinin son günlerinde embriyo ölümlerinin artmasına yol açar. Yumurtadan çıkanlar ise zayıf olup kısa zamanda ölürler. Pantotenik asit bakımından zengin kaynaklar, karaciğer, mantar, yumurta ve yeşil bitkilerdir.
Piridoksin (B6 vitamini)
Proteinlerin transaminasyon ve dekarboksilasyon reaksiyonlarında (amino asit ve glikojen metabolizmalarında) görev alır. Ergin ruminantlarda ruminal faaliyet sonucu sentezlenir ve gereksinmeyi karşılar. Ancak genç ruminantlara yemleriyle birlikte sağlanması gerekir. Noksanlığında buzağılarda yemi reddetme, ishal, şiddetli nöbetler ve 3-4 haftada ölüm görülebilir. Eksikliğine bağlı olarak civcivlerde iştahsızlık, büyümede gerileme, sinirsel hareket bozukluğu (kontrolsüz koşuşma ve ötüşme, yan yatıp kanatları germe, ayakları silkeleme, başın ileri geri oynatılması ve boyun döndürülmesi) ve yumurta verimi ile çıkış gücünde düşme görülür. Piridoksin çoğu yem kaynaklarında protein kompleksi halinde bulunur. Bu vitamin bakımından yeşil yapraklı bitkiler zengin kaynaklardır. Kas ve karaciğer dokusu da piridoksin bakımından zengindir.
Biyotin
Karboksilasyon ve dekarboksilasyon reaksiyonlarında ve amino asit metabolizmasında ve yağ sentezinde önemli işlevleri vardır. Ruminal faaliyet yeterli ve düzenli olduğunda ruminant hayvanlarda eksikliği gözlenmez. Biyotin eksikliğine bağlı olarak kanatlılarda deri, ağız ve göz kenarları ile ayaklarda dermatit (deride görülen ağrılı kızarıklık, şişme) görülür. Parmak altlarında ise kanamalı derin çatlaklar oluşur. Ayak üstü ve bacaklar ise kuru bir görünüme sahiptir. Göz kapakları şişer birbirine yapışır. Bu vitamin eksikliğine bağlı olarak ayrıca perosis veya tendon kayması adı verilen bacak kemiği bozukluğu görülür. Damızlık tavuklarda biyotin eksikliği yumurta verimini pek etkilemediği halde çıkış gücünde düşmeye yol açar. Çiğ yumurtada bulunan “avidin” adlı protein, biyotini bağladığından insanların aşırı miktarda çiğ yumurta tüketmeleri önerilmez.
Kolin
Bu vitamin parasempatik sinirlerin uyarılmasında görev alır. Örneğin oviduct kontraksiyonu ve kursağın boşaltılmasında fonksiyonu vardır. En önemli fosfolipidlerden lesitin ve sifingomyelinin yapısına girer. Metiyonin sentezi için gerekli labil metil gruplarını sağlar. Karaciğerden yağın mobilizasyonu için gerekli olup karaciğer yağlanmasını önlediğinden “lipotropik” etkiye sahiptir. Kolin genel olarak ruminantlarda ve ergin kanatlılarda yeterli düzeyde sentezlenebilmektedir. Etlik civcivlerde eksikliğine bağlı olarak perosis ve büyümede gerileme görülür. Kolince zengin kaynaklar arasında karaciğer, balık unu, mantar, fermantasyon yan ürünleri ve soya fasülyesi küspesi sayılabilir.
Folik Asit
Bu vitamin tek karbonlu bileşikleri metabolizmalarıyla, nükleik asit sentezi için gerekli purin bazları ve metil gruplarının sentezinde rol alır. Ayrıca histidin ve glutamik asit katabolizmaları için gereklidir. Ruminantlarda yeterli düzeyde sentezi vardır. Kanatlı hayvanlarda eksikliğine bağlı olarak büyümede gerileme, zayıf tüylenme ve renk bozukluğu, anemi, kırmızı kan küreciklerinde anormal şekillenmeler görülür. Damızlık hayvanlardaki eksikliğinde ise embriyonel gelişmede bozukluklar ve ölümler görülür. Bira mayası folik asitce zengin kaynaktır.
Siyanokobalamin (B12 vitamini)
Sadece bakteriler tarafından sentezlenebilen bu vitamin, bazı enzim sistemlerinin ko enzimi olarak vazgeçilmez bir elemandır. Folik asit ile ilişki içindedir. Ruminantlar için çok önemli olan propiyonik asit metabolizmasına iştirak eder. Sinir hücrelerinin miyelin sentezinde ve nükleik asitlerin metil gruplarının sentezinde görev alır. Rumen mikroflorası gelişmiş ruminantlar için sentezinde sorun yoktur; ancak genç ruminantlar için sorun olabilir. Kanatlılarda, yumurtadan çıkışı takiben, civcivlerde büyümenin uyarılmasında ve taşlık erezyonunun önlenmesinde de görev alır. Eksikliğine bağlı olarak büyümede gerileme, karaciğer, kalp ve böbreklerde yaralanmalar, taşlıkta erezyon görülür. Damızlık hayvanlarda ise embriyoda kanamalar ve ödem görülür. Ayrıca civcivlerde ölümler görülebilir. Ruminantlarda, eksikliğine bağlı olarak gelişme geriliği, kansızlık, bitkinlik, zayıflık ve iştahsızlık görülür. İnsanlarda ise pernisiyöz anemi (macrocytic, hypochromic) görülür. B12 vitamininin emilimi için gerekli olan “intrinsik faktör” noksanlığı, ölüme kadar uzanan bir dizi sağlık sorunlarına yol açar. Sadece bakteriler tarafından sentezlenebilen bu vitamin bakımından et, süt, yumurta, balık unu, böbrek ve karaciğer gibi hayvansal ürünler zengin kaynaklardır.
Askorbik Asit (Vitamin C)
İnsan ve maymunlar için esansiyel olan bu vitamin, glukoz veya galaktozdan itibaren ruminantların karaciğerinde, kanatlıların ise böbreklerinde sentezlenebilir. Askorbik asit, geri dönüşümlü kuvvetli oksitleyici ve indirgeyici karakteri nedeniyle organizmada bir çok metabolik reaksiyonların vazgeçilmez iştirakcisidir. En önemli görevi kollojen biyosentezinde rol almasıdır. Hücrede elektron transferi gerektiren bir çok reaksiyonlarda elektron alıcısı veya vericisi olarak görev alır. Bazı amino asitlerin metabolik oksidasyonlarında, metal iyon (demir) metabolizmasında (emilim ve hücrelere dağıtım) indirgeyici ve şelating materyal olarak, karnitin sentezinde, lökositlerin fagositik aktivitesini artırıcı unsur olarak bağışıklık sisteminde, kanserojenik etkisi bilinen nitrozaminlerin etkisinin yok edilmesinde, bazı metal iyonların toksik etkilerinin önlenmesinde, kortikosteroidlerin sentezinde ve spermlerin oksidasyonunun önlenmesinde rol alır. Normal olarak kanatlı kümes hayvanları tarafından böbreklerde sentezlenebilen bu vitamin klasik kanatlı besleme kitaplarında kanatlı kümes hayvanları için esansiyel önemi olmayan vitamin olarak yer almakta veya hiç yer almamaktadır. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, olumsuz çevre veya hastalık koşulları altında kanatlıların bu vitamini sentezleme yeteneklerinin düştüğünü ve bu olumsuz koşullar altında kanatlı kümes hayvanları için bu vitaminin esansiyel öneme sahip olduğu ortaya koyulmuştur. Özellikle yüksek çevre sıcaklığı altında beslenen yumurta tavuklarının sıcaklık stresi nedeniyle olumsuz yönde etkilenen yumurta verimi, yumurta iç ve dış kalitelerinin iyileştirilmesinde yeme C vitamini katkısının önemli rolü olduğu bildirilmektedir. Yine yüksek sıcaklık altında yetiştirilen etlik piliçlerin olumsuz yönde etkilenen performanslarının yeme C vitamini katkısı ile bir miktar önlenebileceği ortaya koyulmuştur. Bu sonuçlar stres koşulları altında kanatlı yemlerine C vitamini katkısının verim kaybının önlenmesinde etkili olacağını göstermektedir. Isı, ışık ve oksijen gibi faktörler nedeniyle çok hızlı şekilde okside olabilen C vitamini bakımından hayvansal ve bitkisel kaynaklı yem maddeleri çok fakir olup yemlerin vitamin C içerikleri genellikle sentetik C vitamini kullanılarak yükseltilmektedir.
Yazı kaynağı : www.reva.com.tr
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.