taklidi iman kişinin nihai kurtuluşu için yeterli midir
taklidi iman kişinin nihai kurtuluşu için yeterli midir Ne90'dan bulabilirsiniz
Toplumun taklidi imana sahip olmasının tehlikeleri nelerdir?
Değerli kardeşimiz,
1. Taklidi iman demek, Müslümanın inandığı şeyleri hakkıyla uygulamamasıdır. Yalanın haram olduğuna inanıyor, emanet ehline verilmelidir diyor, “Allah işini sağlam yapanı seviyor.” hadisini benimsiyor, “İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır.” ayetine inanıyor, ancak bunların hiçbirini hakkıyla uygulamıyor. İnanıyor, savunuyor ancak bütün bunlar sözde kalıyor, uygulama yok. Günümüzün klasik Müslüman tipidir bu.
Türkiye dahil bütün İslam ülkelerindeki Müslüman çoğunluğu bu haldedir diyebiliriz. Bunun sebebi de taklidi imandır.
Kur'an böyle bir davranışı, “... Neden yapmadığınızı söylüyorsunuz?” (Saf, 61/2) diyerek, reddetmektedir.
İslam toplumunun taklidi imana sahip olmasının sonucunu, bugünkü İslam aleminin halini ortaya koymaktadır. Günümüzde fert ve toplumun en büyük problemi taklidi imandadır.
2. Dini iyi bilmek, iyi anlatmak, akıllı ve zeki olmak başka bir şey, takva sahibi olmak başka bir şeydir.
Tahkiki iman, ihlastır, samimiyettir ve takvadır; bir işi sadece Allah rızası için yapmaktır. İslam’ı anlatacak veya tebliğ edecek kişide takva yoksa, sahip olduğu bilgi ve akıl Allah katında bir şey ifade etmez. Yanı ilmiyle amel etmeyen alimler, topluma bir şey kazandırmadığı gibi kendisi de kurtulmaz.
Hz. Peygamber aleyhisselatü vesselam bu gerçeği şöyle ifade etmektedir:
Netice olarak diyebiliriz ki, İslam toplumunu kurtuluşu, akıl, ilim ve tahkiki imana sahip Müslüman alimlerin varlığında ve bu alimlerin yetiştirdiği Müslüman fert ve toplumdadır.
Bilim ve aklın hakim olduğu günümüzde, bu gibi halis Müslüman alimlere şiddetle ihtiyaç vardır. İslam toplumunun geleceği buna bağlıdır diyebiliriz.
3. Evrende her şeyde bir tekamül kanunu var: Çekirdek-ağaç-meyve, Çocuk-genç-yaşlı, dünya-ahiret gibi.
Özellikle insan manen tekamül etmek ve cennete layık bir hale gelmek için dünyaya getirilmiştir. O da Allah’ın emir ve yasaklarına uymak, Hz. Peygamber (asm)'in yolunda gitmek şeklinde olur.
Burada tekamül ve ahiretteki derece, tahkiki iman yanı ihlasın derecesiyle doğru orantılıdır.
Bilindiği gibi Allah’ın lütfu ve imanla cennete girilir, ancak cennetteki kazanımlar ise takva ile yapılan amellerin sonucudur.
İnsan, halis bir ubudiyetle yüksele yüksele meleklerin mertebesine yükselebildiği gibi, bunu ihmal etmesi sonucu aşağıların aşağısına da inebilir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- İmanımızı nasıl kuvvetlendiririz? İmanın artıp eksilmesi.
- Tahkiki imanın zararı var mıdır? Yakin ne demektir?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Yazı kaynağı : sorularlaislamiyet.com
"Taklidi iman" nedir, kapsamlı ve örneklerle açıklar mısınız?
"Tevhid iki kısımdır. Meselâ, nasıl ki bir çarşıya ve bir şehre büyük bir zâtın mütenevvi malları gelse, iki çeşitle onun malı olduğu bilinir:"
"Biri, icmâlî, âmiyânedir ki, 'Bu kadar azîm mal, ondan başka kimsenin haddi değil ki sahip olabilsin.' Fakat böyle âmî bir adamın nezaretinde çok hırsızlık olabilir. Parçalarına çok adamlar sahip çıkabilir."
"İkinci çeşit odur ki, her denk üzerinde yazıyı okur, herbir top üstünde turrayı tanır, herbir ilân üstünde mührünü bilir bir surette 'Her şey o zâtındır." der. İşte, şu halde herbir şey o zâtı mânen gösterir."
"Aynen öyle de, tevhid dahi iki çeşittir."
"Biri tevhid-i âmî ve zahirîdir ki, 'Cenâb-ı Hak birdir; şeriki, naziri yoktur. Bu kâinat onundur.' "
"İkincisi tevhid-i hakikîdir ki, herşey üstünde sikke-i kudretini ve hâtem-i rububiyetini ve nakş-ı kalemini görmekle, doğrudan doğruya herşeyden Onun nuruna karşı bir pencere açıp, Onun birliğine ve herşey Onun dest-i kudretinden çıktığına ve ulûhiyetinde ve rububiyetinde ve mülkünde hiçbir vecihle hiçbir şeriki ve muini olmadığına, şuhuda yakın bir yakinle tasdik edip iman getirmektir ve bir nevi huzur-u daimî elde etmektir. Biz dahi, şu Sözde, o halis ve âli tevhid-i hakikîyi gösterecek şuaları zikredeceğiz."(1)
Yazı kaynağı : sorularlarisale.com
Taklidi İman Nedir Ve Dinimizde Geçerli Midir? Taklidi İman Örnekleri
Taklid-i iman ve tahkik-i iman kavramları ilk kez 10. yüzyılda yaşamış olan müfessirler tarafından kullanılmıştır.
Taklidi İman Nedir ve Dinimizde Geçerli Midir?
Dinimizde mümin kulların iman dereceleri taklidi iman ve tahkik-i iman olarak ikiye ayrılır. Başta İmam Gazali ve İbn-i Arabi olmak üzere birçok İslam alimine göre Kuran'ın bir batıni bir de zahiri anlamı vardır. Sadece zahiri yönde kalan kullar iman*ı taklit aşamasındadır. Mukallit olarak tanımlanan bu kişiler yakın çevresindeki kişileri taklit ederek ibadet ederler.
Taklid-i iman ve ilme'l yakin kavramları bir arada kullanılır. Kişinin sadece okuyarak, ilim yoluyla iman etmesi taklit-i imandır. Ayne'l yakin ise, kişinin müşahede yoluyla Allah'ın sıfatlarını ve tecellilerinin anlaması demektir. Her şeyi tüm hakikatiyle bilmek ise Hakkal Yakin olarak nitelendirilir. Tahkik-i iman mertebesine yükselmiş olan kullar yaratılışın ve kainatın sırlarına vakıf olur.
Birçok İslam alimine göre taklidi iman geçerlidir. Ancak kul olmanın sorumluluğunun farkında olan kişiler bu mertebede kalmamalıdır. Çünkü bu mertebede insan, her şeyin sadece kabuğunu bilir. Önemli olan ise öze ulaşmak ve varlığın sırlarına erişmektir.
Mutasavvıfla da taklidi iman ve tahkiki iman kavramlarına üzerine birçok eser kaleme almıştır. Birçok İslam bilginine göre cennetin en üst mertebesi olan Naim'de peygamberler ve sahabesi kalacaktır. Alimler, bilginler ve evliyalar ise cennetin en yüksek makamlarından biri olan Darü'l Mukame'de kalacaktır.
Peygamber efendimizden nakledilen bir hadise göre kıyamet gününde, alimin mürekkebi, şehidin kanından ağır gelecektir. Kişi ancak taklidi iman mertebesinden tahkiki iman mertebesine yükselirse alim bir zat olabilir. Bunun için müşahede yoluyla kainatın ve yaratılışın sırlarına nail olmak gerekir.
Taklidi İman Örnekleri
1- Buluğ çağına ermiş bir çocuğun annesi ya da babasından görerek namaz kılmaya başlaması.
2- Surelerin anlamını bilmeden namaz kılmak ya da dua etmek.
3- Ayetlerin sadece zahiri (görünen) anlamını öğrenip batıni manasını bilmemek.
4- Kuran'ı Kerim'de anlatılan kıssalar hakkında uzun uzun tefekkür etmemek.
Kaynak: Diyanet
Yazı kaynağı : www.hurriyet.com.tr
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.