yüksek voltajlı akımları üreten makineyi icat eden bilim insanı
yüksek voltajlı akımları üreten makineyi icat eden bilim insanı Ne90'dan bulabilirsiniz
Nikola Tesla Bilim adamı ve Mucit Biyografisi
Nikola Tesla - Yaşamı ve Buluşları
Nikola, rahip bir baba ile, icatları ile ünlü bir ev hanımı olan bir annenin çocuğudur. 9. Haziran 1856 yılında, bugünkü Hırvatistan’ın Smiljan kasabasında doğan Nikola Tesla, teknolojiyi ve yaşamlarımızı etkileyen buluşlarıyla, tüm zamanların en önemli mucitlerdendir.
Zekâsı ile çevresinde dikkat çeken Nikola’nın çocukluğunda pek çok ilginç anıları olur. Aklından çözdüğü integral hesaplamaları, öğretmeninde hile yaptığı şüphesi uyandırır.
Evde sürekli küçük zeka oyunları oynanmaktadır; pratik hesaplar, yemeğe başlamadan sorulan ve cevaplanmadan yemek yenmeyen bilmeceler. Büyük bir şemsiye ile uçma girişiminde bulunduktan sonraki altı haftayı yatakta geçirir. Hiçbir kemiği kırılmadığı için şanslıdır.
Çocukluğunda Niagara Şelalesi ile ilgili bir imajinasyon geliştirir; dev bir su çarkı şelalenin güçlü sularıyla dönmektedir. Amcasına: “Bir gün Amerika’ya gidip bu şekilde enerji elde edeceğim” der. Tıpkı 30 yıl sonra Niagara’da yaptığı gibi.
Nikola çocukluk çağlarında ilginç bir hastalıkla yüzleşir. Konuşulan nesneler hakkında zihninde imajlar oluşmaktadır. Zamanla bu imajlar o kadar gerçekçi hale gelir ki, onların dokunulabilir olup olmadığı tereddütleri baş gösterir. Büyük rahatsızlık ve endişe kaynağı olan bu durum, psikolojik ve fizyolojik olarak açıklanamaz. Zihnindeki imajların bir ekrana, hatta başkalarının zihnine yansıtılabileceğini iddia etmektedir ve bunun üzerine çalışır. İlerleyen süreçte, kendi deyimi ile zihinsel seyahatlere çıkmakta, yeni şehirler görüp, yeni insanlarla tanışmakta, hatta onlarla arkadaşlık etmektedir. Onu 17 yaşına kadar yıllarca meşgul eden bu durum, belki de ileride yapacağı yüzlerce icadına katkıda bulunacak bir yeteneğe dönüşür. Tesla, bu yeteneği sayesinde çalışmalarında modellere, çizimlere ve hatta deneylere ihtiyaç duymadığından bahseder.
Deneydeki nesneleri ve deney koşullarını zihninde oluşturup, süreçleri işletebilmekte ve bu sayede henüz deneyi gerçekleştirmeden sonuçlarını analiz edebilmektedir. Bir cihazı zihninde devreye koyabilmekte; çalışırken oluşan aksaklıkları tespit edip, üzerinde düzenlemeler yapabilmektedir. Baştan sona zihinsel planda gerçekleşen işlemlerin sonuçları gerçeğiyle aynıdır. Enerji, para ve zaman avantajı sağlayan bu yöntemiyle çalıştığı 20 yıl boyunca bir istisna olmadığını idda eder.
Nikola’nın okumaya karşı özel bir ilgisi vardır. Macar yazar Josika’nın “Aba’nın Oğlu” isimli kitabından etkilenerek kişisel kontrol ve irade üzerine denemeler yapmaya başlar. Başlangıçta denemelerini “Nisan ayında yağan karlara” benzeten Nikola, vazgeçmeyerek bu konuda da ilerleme sağlar.
Annesi Djuka, evdeki mobilyaları kendi elleriyle yapan ve giysiler diken bir ev hanımıdır. Birçok ev aleti icat etmiştir ve deneysel tarım üzerine çalışmalarıyla çevrede ünlenmiştir. İcatlarından birisi mekanik yumurta çırpıcısıdır. Sabah çok erken başlayan ve tüm gün süren çalışmaları Nikola için iyi bir örnek teşkil eder.
Nikola, Graz Teknik Üniversitesi'nde önce fizik ve matematik, sonrasında makine ve elektrik eğitimi alır. Prag Üniversitesi'nde felsefe okur. İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca dillerini öğrenir.
Tesla eğitimi boyunca, özellikle elektrik alanına yoğunlaşır. Elektriğin yaygın kullanılmasının önündeki en büyük engel iletim maliyetleridir. Doğru akım’ın (DC) uzak mesafelere iletimi mümkün olmamaktadır. DC iletimi sırasında, üretim kaynağından itibaren, direnç nedeniyle oluşan ve giderek artan bir kayıp söz konusudur. İletken üzerinde hareket eden elektronlar çarpıştıkça, doğrusal ilerlemeleri bozulur. Bu durum direnç yaratır,elektrik enerjisi ısı olarak ortama yayılır. Bu nedenle iletim mesafesi uzadıkça ısıya dönüşen elektrik miktarı, yani kayıp miktarı da artmakta, etkili iletim mesafesi ise 3 ya da 4 km ile sınırlı kalmaktadır.
DC’nin bir başka önemli zafiyeti de, üretim kaynağından sonra, formunun değiştirilememesidir. Bu önemli bir durumdur; çünkü elektriğin verimli kullanılabilmesi için, kıvılcımlanmayı önleyecek seviyede düşük voltajda üretilmesi, aynı zamanda ısı kaybını minimize edecek şekilde, yüksek voltajda ve düşük akımda iletilmesi gerekmektedir. Kullanım alanına gelindiğinde ise, örneğin evlerde, elektrik çarpmasının önüne geçecek şekilde, tekrar düşük voltaja dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu zafiyetlerinden dolayı, elektriğin iletimi için her 3-4 km’de bir elektrik santralı bulunması gerekmektedir. Elektriğin kullanımı oldukça pahalıdır ve son derece sınırlı alanlarda mümkün olabilmektedir.
DC’nin zafiyetlerini gözlemleyen Tesla, farklı iletim teknikleri üzerine çalışır ve 'Alternatif Akım' fikrini geliştirir. Tesla’ya göre, tüm enerjiler döngüseldir ve bu yasa elektrik için de geçerli olmalıdır. Alternatif akım (AC), DC’nin zafiyetlerine çözüm getirmektedir; AC akımın yönü, “yüzey etkisi” olarak bilinen bir yan etkiye sebep olacak şekilde, bir saniye içinde 50 ya da 60 defa değişmektedir. Bu siklusallıkla gelen müthiş yan etki sayesinde, akım kablonun yüzeyi boyunca ilerler ve dirençten kaynaklanan kayıplar büyük ölçüde azalarak, DC ile kıyaslanmayacak bir iletim mesafesine imkân tanır. DC’nin ikinci önemli zafiyetine karşılık, transformatör denilen cihazla, AC’nin voltajı ya da akımı düşürülebilir ve yükseltilebilir. Genelde demir bir halkanın etrafına sarılmış bir çift bobinden oluşan transformatör ile yükseltilecek ya da düşürülecek akım, bir bobinden geçirilerek, elektromanyetik indüksiyon (manyetik akıyı değiştiren işlem) yoluyla istenen değişiklik sağlanabilir. Yapılacak değişiklik miktarı bobinlerdeki sarmal sayısıyla ilişkilidir ve bunun DC ile sağlanması mümkün olmamaktadır.
Tesla elektriği kullanılabilir kılan, yaşamlarımıza sokan bu fikrini üniversitedeki hocalarıyla paylaşır. Ancak AC teorisi küçümsenir. Bu şimdiye kadar yapılmamış bir şeydir ve akımın yönündeki sürekli değişimler, verimliliği etkileyen şiddetli titreşimlere neden olacaktır. Bu durum Tesla’yı yavaşlatsa da cesaretini kırmaz, teorisi üzerinde çalışmalarına devam eder.
Aynı dönemde babasını kaybeder ve maddi zorluklar nedeniyle üniversite eğitimini yarım bırakır. Hükümetin başkent Budapeşte’de telefon şirketi kuracağını öğrenince, bu alanda çalışabileceğini düşünerek, başkente gider. Ancak telefon şirketinin henüz planlama aşamasında olduğunu görür ve kendisini telgraf ofisinde düşük bir maaşla çalışırken bulur.
Hayal kırıklığı ile gelen psikolojik durum içerisinde hiperduyarlılık ile yüzleşir. Algıları aşamalı olarak öylesine duyarlı hale gelmiştir ki, normal düzeyde bir ışık yalnızca gözlerini değil, cildini de rahatsız etmektedir. Birkaç oda uzaktaki saatin sesi sağır edecek kadar acı vermektedir, ayak sesleri kendisinde deprem hissi yaratmaktadır.
Bu durumda bile AC üzerine kararlıkla çalışmaya devam eder. Hiperduyarlılık giderek etkisini yitirir, ancak geride obsesif bozukluk etkileri bırakacaktır. Bundan böyle yaptığı her şey, 3 ile bölünebilir olmalıdır; örneğin attığı adımların sayısı, suyu yudumlama sayısı gibi. Yemek servisi sırasında 12 ya da 18 tane peçeteye ihtiyaç duyar. 3’e bölünebilen bu sayıdaki peçete ile, zaten temiz olan yemek servislerini tekrar parlatır.
Bir kitabı okumaya karar verdiğinde, o yazarın tüm kitaplarını okuması gerekmektedir. Çocukluğunda annesinden edindiği ve yaşamı boyunca sürdürdüğü bir başka alışkanlık ise, bir yemeği yemeden önce hacmini hesaplama zorunluluğu hissetmesidir; bir kek ya da bir çorba, hacmini hesaplamadan yemeye başlayamaz. Yaklaşık 2 metre boyunda olan, beyaz tenli ve mavi gözlü, vejeteryan olan Tesla’nın yetişkinliği boyunca, kilosunda hiç değişiklik olmamasının ve bu sayede giysilerini yıllarca giyebilmesinin nedenlerinden biri belki de budur.
Hiperduyarlılık rahatsızlığı sırasında Tesla, sık sık arkadaşları ile parklarda yürüyüşe çıkar. Ezbere şiir okumayı sevmektedir. Yine bir park yürüyüşü sırasında, Goethe’nin Faust eserinden aldığı ilhamla AC teorisindeki problemleri çözmeyi başarır. Dik açı ile yerleştirdiği iki bobin, 90˚ faz farkıyla üretilen akımla beslendiğinde, bu faz farkıyla oluşan titreşimler birbirini sönümler. İmajinasyonunda gerçekleştirdiği bu çözüm de deneysel sonuçlarının aynısını vermiştir.
Tesla, fikirlerin zihninde kesintisiz şekilde aktığını, kendisi için asıl meselenin bu fikirleri kaybolmadan hızlıca yakalayabilmek olduğunu söyler. Takip eden iki ay içerisinde, AC ile çalışan ve sonrasında Tesla’nın ismiyle anılacak tüm motorları aynı yöntemle, zihninde sanal olarak tasarlayarak geliştirdiğini söyler.
AC teorisindeki bu önemli gelişmeye rağmen, enerji ve elektrik iletimi Budapeşte’de kimsenin ilgisini çekmemektedir. Asistanının da yardımı ile Paris’te elektrik mühendisi arayan bir firmaya kabul edilir ve şirketin en zorlu teknik problemlerini çözmekle görevlendirilir. Artık Thomas Edison’un patentli ürünlerini üreten bir Fransız firması için çalışmaktadır. Verilen görevlerde son derece başarılı olur, ilk icatlarını bu çözümlerde kullanır.
AC akım ve AC motorları; ne mühendislerin, ne de yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Kendisini yalnızca bir adamın anlayabileceğini düşünmeye başlar; Thomas Alva Edison. Çözdüğü sorunlar karşısında, söz verilen primleri alamayan Tesla, Amerika’ya giderek Edison ile tanışmaya karar verir.
Foto: Thomas Alva Edison
New York’a ulaştığında 28 yaşındadır. Cebinde 4 cent, bazı formüller ve hesaplamalar, uçan bir makineye ait tasarım ve Edison’un ortaklarından Charles Batchelor tarafından verilen tavsiye mektubu. Elektrik New York’ta 1870’lerde kullanılmaya başlamıştır. Edison’un bulduğu akkor lamba, elektriğe olan talebi şaşılacak derecede artırmış ve Edison’un Manhattan’da bulunan DC santralini kısa sürede bir tekele dönüştürmüştür.
Tesla, Edison’un ofisine gider ve kendisiyle tanışarak yanındaki tavsiye mektubunu verir. Mektupta şöyle yazmaktadır: “Dostum Edison; iki büyük adam tanıyorum ve biri sizsiniz. Diğeri ise bu genç adam!”. Edison’a çalışmalarından ve AC akım planından bahseder. Edison AC fikriyle fazla ilgilenmez. Bu parlak fikir, aynı zamanda rekabet anlamına da gelmektedir. Ancak Tesla’daki yeteneği gören Edison, onu DC santrallerdeki sorunları gidermesi için işe alır. Edison ve Tesla’nın benzer birçok özelliği vardır. Her ikisi de kısa uyku molaları ile günlerce aralıksız çalışabilmektedir. Tesla, ilerleyen yaşlarında bile, günde iki ya da üç saat uyumaktadır. En büyük farkları ise; Tesla ilham ve imajinasyon yoluyla buluşlarını gerçekleştirmektedir, Edison ise deneme-yanılma yoluyla.
Tesla, kendisine verilen görevi birkaç ay içinde tamamlar. DC santralindeki sorunları çözmüştür. Edison’un kendisine söz verdiği ücreti talep ettiğinde, Edison şaşırmış bir şekilde “tam bir Amerikalı gibi düşünmeye başladığında, Amerikan şakalarından da anlayabileceğini” söyler ve bir ücret ödemez. Tesla derhal istifa eder. Kısa süren birlikte çalışma dönemini, uzun süreli bir rekabet izleyecektir.
Tesla’nın adı şehirde duyulmaya başlamıştır. Farklı fikirleri ve yetenekleri olan bu yabancı, yatırımcıların ilgisini çeker. Tesla Elektrik Şirketi’nin kurulmasına sponsor olurlar. Güzel tasarımı ve verimliliği ile eşsiz ark lambasını icat eder. Edison’un lambasından daha şıktır ve çok daha az elektrik tüketmektedir. Bu işten ticari bir kazancı olmaz. AC motoru ile ilgili, Western Union şirketi ile anlaşma imzalar. Edison’unkine yakın küçük bir laboratuarda çalışmalarına başlar. Kısa süre içersinde tüm dünyada kullanılmakta olan AC üretimi ve iletimiyle ilgili bütün parçaları geliştirir. Bu süreçle ilgili şöyle der: “Burada yaptığım motorlar, imajine ettiklerimle aynıydı. Tasarımı geliştirmek için hiçbir şey yapmadım; yalnızca zihnimde gördüğüm resimleri ürettim ve işleyişleri hep beklediğim gibi oldu.”
Dönemin önemli sanayicilerinden Westinghouse, Tesla’nın AC alanındaki çalışmaları ile ilgilenir ve Tesla’nın patentlerini satın alır. Yaptıkları anlaşmada Westinghouse’un satacağı her 1 HP’lik elektrik için Tesla’ya 2.5 dolar ödenecektir. Bu rakam günümüze gelindiğine trilyonlarca dolara karşılık gelmektedir ve anlaşma AC akım kullanılmaya başladıktan kısa süre sonra Westinghouse tarafından iptal edilecek, yerine Tesla’ya küçük bir aylık ücret verilecektir.
Tesla, icatlarını ticari kullanıma uyarlar. 60 Hz’lik frekans ile çalışan Tesla transformatörünü geliştirir (Tesla Coil). Hava göbekli transformatör olan bu cihaz, günümüzde tüm radyo ve televizyonlarda ve daha birçok elektronik cihazda kullanılmaktadır. Westinghouse, ürünlerinde patentini satın aldığı Tesla’nın icatlarını kullanmaya başlar.
AC’nin gelişimiyle başlayan rekabet, bir karalama kampanyasını beraberinde getirir. Edison’un desteklediği bu kampanyada, AC akımın tehlikeleri anlatılmakta, elektrikten zaten çekinen ve pek tanımayan halk korkutulmaya çalışılmaktadır. Sahnelerde at, kedi, köpek gibi çeşitli hayvanlar AC akım verilerek öldürülmekte, böylece AC akımın ne kadar tehlikeli olduğu gösterilmektedir. Edison DC ve AC akımı kıyaslarken “DC akım dingin bir nehir gibidir ve denize dökülür. AC akım ise bir sel gibidir, şiddetli şekilde uçurumdan akar.” der. Westinghouse’dan izinsiz temin edilen Tesla’nın icadı jeneratör ile, ilk elektrikli sandalye idamı gerçekleştirilir.
Bu karalama kampanyası devam ederken, Westinghouse Chicago’daki “Colombia Fuarı”nın aydınlatılması ihalesini, Edison ve Thompson’un birleşerek kurduğu General Electric firması karşısında kazanır. Tesla’nın dehasını sergilemesi için müthiş bir fırsat doğmuştur. Başkan Cleveland’ın bastığı düğme ile Chicago’da 100 bin lamba aynı anda aydınlanır. Fuarı ziyaret eden 27 milyon kişi, AC akım ile aydınlatılan, o ana kadar en büyük ve etkileyici ışık şölenine şahit olur. Tüm dünyayı etkileyen bu başarı, Tesla ve AC akım için bir dönüm noktasıdır.
AC’nin popülarite ve güven sağladığı Chicago’daki fuar sonrası, Westinghouse bir büyük proje için anlaşma yapar; Niagara Şelalesi'nde bir elektrik santrali!
Bu Tesla’nın çocukluk hayalidir. Proje için Tesla’ya, birçok mühendise ve yatırımcıya ihtiyaç duyulmaktadır. Tesla hemen çalışmaya başlar. Çalışmalarının sonuçları konusunda en ufak bir şüphesi yoktur, ancak imajinasyonundaki planlar ve işleyişler yatırımcıları endişelendirmektedir. Bu endişelerin yersiz olduğunu, beş yıllık çalışmalar sonunda, Niagara’da üretilen ilk enerji, 40 km uzaklıktaki Buffalo şehrine ulaştığında görürler. 1896 yılındaki bu gelişmenin ardından, kısa sürede Niagara’daki jeneratörlerin sayısı artırılır. Birkaç yıl sonra New York şehri de Niagara’dan beslenmektedir. Elektrik çağı tam anlamıyla başlamış, New York artık ışıklı bir şehre dönüşmüştür. Edison sistemlerini AC akıma göre yeniden tasarlamak zorunda kalır.
Niagara’daki başarıdan sonra, Tesla laboratuar çalışmalarına döner ve yüksek frekanslı elektrik üzerine çalışmaya başlar. Bu alanda çalışan diğer bilim adamlarından Maxwell, ışığın elektromanyetik yayılım, yani radyasyon olduğunu 1873 yılında matematiksel olarak ispatlamıştır. Alman bilim adamı Hertz ise, elektromanyetik dalgaların uzaya yayılımını deneysel olarak ispatlamıştır. Bu keşifler radyo dalgalarını tariflemektedir ve yeni çalışmalara ışık tutacaktır.
Tesla yüksek frekansın birçok avantaj getireceğini bilmektedir; lambalar daha fazla parlayacak, enerji iletimi daha verimli olacaktır. Ancak Tesla’nın hayalleri ve çalışmaları bunlarla sınırlı kalmamıştır. Yüksek frekans sayesinde hem bilginin, hem de enerjinin “kablosuz” iletilebileceğini düşünmektedir.
Bilginin kablosuz iletimi önce radyo, sonra televizyon, günümüzde ise uydu haberleşmesi ve cep telefonu gibi teknolojilere imkân tanımıştır. Ancak Tesla’nın hayali olan “kablosuz” enerji iletimi, teknoloji adına bilinen hemen her şeyi değiştirecek, iletim maliyetlerini düşüreceğinden neredeyse “bedava” enerjiyi sağlayacak bir teoridir.
Tesla, 1891 yılında Amerikan Elektrik Mühendisleri Odası’nda yaptığı konuşmada şöyle der: “Bizden önceki birçok jenerasyonda, makinelerimiz dünyada herhangi bir yerde elde edilen enerji ile çalıştırıldı. Bu yeni bir şey değil. Gücünü topraktan alan etkileyici Antheus mitosunda, büyük matematikçilerinizin spekülasyonlarına rastladığımız bir şey var. Enerji uzayın her yerinde. Bu enerji statik mi, kinetik mi? Eğer statik ise umutlarımız boşuna; eğer kinetik ise ki böyle olduğunu biliyoruz, makineleri bu doğanın döngüsüne bağlamak, sadece bir zaman meselesidir.”
Antheus, Grek mitolojisinde Poseidon ve Gea’nın oğlu olan bir devdir. Gücünü yeryüzünden, yani annesi Gea’dan alan Antheus, yerle temas ettiği sürece yenilmezdir; ancak ayakları yerden kesildiği anda son derece güçsüz olur. Spiritüel güç ile ilişkilendirilen Antheus mitosunda, Antheus ile karşılaşan Herakles, onun ayaklarını yerden keserek yenmeyi başarır.
Felsefeye hep ilgisi olan Tesla, doğu felsefesinden, özellikle o dönem Amerika kıtasına gelen ve Vedik öğretiyi aktaran Vivekananda’nın öğretilerinden, kozmogeni bilgisinden ve sikluslar yasasından çok etkilenir. Doğu felsefesi ve doğanın maddesel dünya üzerindeki mekanizmalarını anlamaya çalışan Tesla, yazılarında ve konuşmalarında Sanskrit kelimelere yer vermeye başlamış, kaynağı, varlığı ve maddenin yapısını tarif edebilmek için, prana ve akaşa (enerji ve madde), ether ve aura gibi kavramlar üzerine yoğunlaşmıştır.
Sanskritçe bilgisi daha önceden gelmektedir, ancak kaynağı bilinmemektedir. Vivekananda, Tesla’nın gücü ve maddeyi potansiyel enerjiye dönüştürülebileceğini ve maddenin aslında potansiyel bir enerji olduğunu ifade eden matematiksel çalışmaları olduğunu söyler. Bunun matematiksel ispatı, yaklaşık 10 yıl sonra Einstein tarafından yapılır.
Tesla, Chicago’daki Colombia fuarında tanıştığı Lord Kelvin ile, Hindu ve Vedik felsefe üzerine çalışmayı sürdürmüştür. Goethe’nin Faust’unda olduğu gibi felsefe bilgisi ve Antheus mitosu Tesla’ya ilham olmuştur. Enerjinin yerküre boyunca iletilmesinin mümkün olduğunu düşünen Tesla şöyle der: “Her şey hareket ediyor, her şey dönüyor ve her yerde enerji var.”
Tesla, yüksek frekans alanındaki çalışmalarına, yüksek hızlarda dönen AC motorlar yaparak başlamıştır. 1891 yılında patentini aldığı Tesla bobini, (Tesla Coil) ile, 60 Hz frekansındaki elektrik akımını, yüz binlerce Hz seviyesine çıkarabilmeyi başarır. Bu cihaz ile yüksek voltaj elde etmek de mümkündür. Tesla bu cihaz sayesinde, bugün bile elde edilemeyen 135 Milyon Volt’luk gerilimi potansiyel olarak üretmiştir. Tesla bobininden elde ettiği yüksek frekans ile, ilk olarak neon ve flüoresan lambaları icat eder. İlk x-ray fotoğrafı çekmeyi başarır. Ancak bu buluşlarından hiçbiri, 1890’da başardığı deneyi kadar etkileyici olmamıştır.
Tesla 1890 yılında, sonraki yaşamının en büyük hedefi, belki de tutkusu olacak, en büyük keşiflerinden birini gerçekleştirir; enerjinin kablosuz iletimi. Elektriği kablo kullanmadan, havadan ileterek lambaları yakmayı başarır. 1899 yılında yaptığı bir başka deneyde, yaklaşık 40 km uzaklıktaki 200 lambayı kablosuz elektrik iletimi ile yakıp bir de AC motoru çalıştırmayı başarmıştır.
1898 yılında, radyo alanındaki çalışmalarını göstermek için bir deney yapar; dünyanın ilk radyo kontrollü cihazı. New York’un merkezinde kurduğu yapay bir havuzda, uzaktan kumandalı bir botu yüzdürmeyi başarır. Büyük yankı uyandıran bu deneyden sonra Tesla yine tüm gazetelerin ön sayfasındadır. NY Times muhabiri ile bir röportajında, gazeteci Tesla’ya “aynı şekilde uzaktan kumandalı dinamit taşıyan bir gemi yapıp yapamayacağını” sorduğunda Tesla kızarak: “Burada gördüğünüz kablosuz bir torpido değildir, bu robot ırkının ilk örneğidir; insan ırkının yorucu işlerini yapacak mekanik bir insan.” der.
Tesla buluşunu birçok cihaza uyarlar, kablosuz uzaktan kumanda tekniğinin patentini alır. Bu icat, robotik alanının başlangıcıdır. Maalesef Tesla birçok icadında olduğu gibi, bunda da döneminin çok ötesine gitmiştir, kablosuz uzaktan kumandanın pratik kullanım alanları ve faydaları görülememiştir.
Tesla bobininin icadından sonra, aynı frekansa ayarlanmış bir alıcı ve verici arasında, güçlü radyo dalgalarının iletilebileceğini keşfetmiştir. Bobin, belirli bir frekanstaki sinyal için ayarlandığında, gelen elektrik enerjisini büyüterek rezonans hareketini sağlamaktadır.
1895’lerin başında Tesla 80 km mesafede radyo yayını yapmaya hazırdır. Ancak Tesla deneyini yapamadan önce, bir yangınla tüm çalışmaları ve laboratuarı yok olur. Sonraki yaşamına ve çalışmalarına büyük darbe vuran, belki de birçok önemli teorisini uygulamaya geçirememesine neden olacak bu olaydan sonra, yeni finansal kaynaklar bulma mücadelesine başlayacaktır.
Foto: Marconi
Bu yangın hem Tesla’nın radyo deneylerinin önüne geçer, hem de bir yıl sonra bir başka bilim adamının çalışmalarının ön plana çıkmasına neden olur. Marconi adlı İtalyan bilim adamı, İngiltere’de kablosuz telgrafı bulur. Deneylerinde, iki devreli bir alet vasıtasıyla, kısa mesafede sinyal göndermeyi başarmıştır. Sonraları, Tesla’nın bobinini kullanarak uzun mesafeli iletimi başarır. Tesla 1897 yılında radyo patenti için başvuruda bulunmuştur ve başvuruları 1900 yılında kabul edilmiştir. Marconi’nin radyo için patent başvurusu ise 1900 yılındadır. Üç yıl arayla değiştirerek verdiği patent başvuruları reddedilmiştir; çünkü radyo alanındaki buluşlar Marconi’ye değil, Tesla’ya aittir. Marconi’nin şirketi, güçlü finansman kaynakları sayesinde Amerikan borsasında büyür.
Edison Marconi’nin danışmanlığını yapmaya başlar. 1901 senesinde Marconi, Tesla osilatörünü (elektrik sinyallerini veren elektronik düzenek) kullanarak uzun mesafeli radyo iletimini gerçekleştirir. Asistanı Tesla’ya, Marconi’nin başarısından bahsettiğinde Tesla büyük bir güvenle: “Devam etsin, cihazlarında 17 adet patentimi kullanıyor” der. Ancak hiçbir patentin güvenli olmadığı bir kez daha ispatlanır. Marconi’nin daha önce defalarca reddedilen patent başvurusu 1904 yılında kabul edilir. Tartışmalara yol açan bu kararın nedeni açıklanamaz. Radyonun mucidi Marconi olmuştur. Marconi 1911 yılında Nobel ödülünü alır. Tesla’nın yaşamı boyunca devam eden patent davası, ölümünden birkaç ay sonra sonuçlanır. Amerikan yüksek mahkemesi Marconi’nin patentini iptal eder ve patenti tekrar Tesla’ya verir. Radyonun mucidi tekrar Tesla olmuştur!
Tesla, enerjinin havanın daha az yoğun, dolayısıyla daha çok iletken olduğu atmosferin yüksek seviyelerinden, iyonosferden iletilebileceğini düşünmektedir. Bu alanda çalışmalarını yapabilmek için Colorado Springs kasabasına taşınır ve edindiği finansal kaynakla 1899 yılında bir laboratuar kurar. Buradaki çalışmalarında üç amacı vardır; büyük miktarlarda enerji transferini geliştirmek, iletilen enerjiyi kusursuz şekilde izole edip yönetebilmek, elektrik akımının yerküre ve atmosferde yayılım yasalarını keşfetmek.
Yere düşen şimşeğin, yerküre üzerinde dalgalar yaratarak iletildiğini ve yerkürenin iyi bir iletken olduğunu gözlemler. Eğer başarabilirse, yerküre boyunca neredeyse hiç kayıp olmadan dünyanın her yerine elektrik iletiminin mümkün olacağını söyler.
Enerjinin havadan olduğu gibi, yerküre üzerinden de iletimi mümkündür. Bu, kablosuz enerji transferi için ikinci global yöntemidir. İyi bir doğa gözlemcisi olan Tesla, orajları (Fransızcada fırtına) ve şimşekleri inceler. Yerkürenin rezonans frekansını hesaplamaya ve bir şimşekte bulunan enerjinin benzerini üretmeye çalışır. Amacı müthiş seviyede enerjilerin aktığı, doğadaki bu süreci taklit etmektir.
Deneylerinde 25 metre yüksekliğinde tahta kulenin üstünde, 43 metrelik metal bir direk, direğin üstüne monte edilmiş büyük bakır top kullanmaktadır. Çalışmalarının başlarındaki bir denemede, büyük bir şimşek üretmeyi başarır. Ancak çıkan müthiş gürültü ve yakındaki kasabayı aydınlatan ışığın yanı sıra, kasabadaki elektrik sisteminin de çökmesine neden olur. Burada 9 ay boyunca deneylerini sürdürür.
Bu deneyler bir hayli tartışılır, Tesla bu dönemle ilgili sonradan yayınlanan bir günlük tutmuştur. Ancak yerküre üzerinden enerji iletimini başarıp başaramadığı tam olarak bilinmemektedir. Colorado Springs’deki çalışmaları bir gizem olarak kalır. Tesla için kesin olan, buradaki çalışmalarının sonucunu uygulamak üzere New York’a dönmesidir.
New York’a geldiğinde bir kez daha finansöre ihtiyacı vardır. Century Magazine dergisine yazdığı etkileyici makalede, güneş enerjisinden faydalanmak için kullanılan bir antenden bahsederken; aynı zamanda savaşlara son verecek bir cihaz teorisinden de bahsetmektedir. Makalede global kablosuz iletişimin mümkün olabileceğini, ses, görüntü ve bilginin kablosuz iletilebileceğini yazar. Birçok insan için akıl almaz olan bu fikirler, dünyanın en büyük finans gücüne sahip insanlardan biri olan J.P. Morgan’ın ilgisini çeker.
Tesla, J.P. Morgan ile görüşmesinde, dönem için bilim kurgu niteliğindeki “global iletişim” konusunu açıklar. Tesla’ya göre, okyanus aşırı telefon görüşmeleri, haberler, müzik, borsa bilgileri, hatta görüntü iletimi, özel haberleşmeler ve güvenli askeri iletişim mümkündür ve tüm bunlar kablosuz yapılabilir. Tesla Morgan’a: “Kablosuz iletişim tam olarak uygulandığında, dünya her bir parçasına yanıt verebilen dev bir beyne dönüşecek” der.
J.P. Morgan ile anlaşırlar ve Tesla iletim kulesi ve enerji santrali inşasına başlamak için gerekli kaynağı bulmuş olur. Ancak Tesla, J.P. Morgan’ın bilmediği bir başka amaca daha sahiptir ki bu hepsinden daha önemlidir; Colorado Spring’de yaptığı çalışmaları uygulamaya koyarak, New York–İngiltere arasında elektriği kablosuz iletmek. Tesla bu amacını yatırımcısından saklamaktadır; çünkü insanlık için büyük bir buluş olacak bu gelişme, yatırımcılar için hiç de çekici olmayacağı gibi, büyük bir kabusa dönüşebilir.
New York’ta yeni bir laboratuar kurar. Yaptığı deneylerde öylesine yüksek gerilimler elde eder ki, bulunduğu bölgede küçük çaplı depremlere yol açmaktadır. Tesla’nın bu tekniği ve cihazları, 1999 senesinde Türkiye’deki depremlerin komplo teorilerinde de yerini almıştır.
Tesla’nın bu büyük projesi için, Long Island’da devasa bir kule yükselmeye başlar. Yaklaşık 60 metre uzunluğundaki kulenin üzerinde, 55 tonluk çelik bir küre konulacaktır. 35 metre yerin altına giren bir gövde planlanan sistemde, 16 demir boru yerden 100 metre derine gömülerek yerküreye tutunması sağlanacaktır. Tesla: “böyle bir makinenin yeryüzünü sıkıca kavrayabilmesi gerekmektedir, aksi halde yerkürede gerekli titreşimi sağlayamaz. Sıkıca kavramalı ki böylece titreşim yerkürenin tamamında gerçekleşebilsin” der. İletim kulesi yavaşça yükselmeye devam eder. Morgan, projenin finansal ihtiyaçlarını karşılamada yavaş davranmaktadır.
1901 yılında, Marconi’nin “s” harfini radyo sinyali ile iletmesi, tüm dünyada duyulur. Tesla bu durum karşısında sakindir, çünkü Marconi Tesla’nın 17 patentli ürününü kullanmaktadır. Ancak yine de Morgan, Tesla’ya şüpheyle yaklaşmaktadır. Tesla ve Marconi’nin çalışmalarını muadil gören Morgan, Marconi’nin çalışmalarının daha az masraflı olduğunu görür. Oysa Tesla’nın, Marconi’ninkilerin çok ötesinde, bugün bile gerçekleştirilememiş hedefleri vardır.
Morgan, Tesla’ya olan finansal desteğini iyice azaltır. Aynı dönem baş gösteren borsa krizi, Tesla’nın ihtiyaç duyduğu malzemelerin fiyatlarını iki katına çıkarmıştır ve bunun üzerine Morgan finansal desteğini tamamen durdurur. Tesla yarım kalan projeye destek verecek yeni finansörler arar. Dönemin kötü ekonomik koşullarına ve Tesla’nın finans kaynakları bulmadaki başarısızlığı da eklenince, proje tamamen durur.
Tesla ve ekibi, müthiş bir elektrik gösterisi düzenleyerek projeyi sonlandırırlar. Tesla, projesi için: “Bu bir rüya değil” der, “Elektrik mühendisliği biliminin bir kahramanlığı, yalnızca pahalı, kör, korkak, şüpheci dünya.” Bu Projenin sonlanması, büyük keşiflerin umuduna da bir son vermiştir.
Dönemin diğer bilim adamları varlık içindeyken, yaşamının büyük kısmını ödünç para alarak, maddi sıkıntılar içinde geçiren Tesla, ticari bir gelişme kaydetmeye ihtiyaç duyar. Westinghouse mühendisleri, uzun uğraşlar sonrası pervaneli tribün motorları geliştirmek için milyonlarca dolar harcamıştır. Tesla bir tribün motoru icat eder. Son derece basit tasarımında, bir şaft ekseninde birbirine çok yakın yerleştirilmiş seri halde diskler bulunmaktadır. Hareket eden tek bir parça ile çalışan tribündeki aşırı ısınma sorunu nedeniyle çalışmayı bırakmasına rağmen, sonra gelişecek tribünlü motorlara ilham olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı'nın başlarında, yüksek frekanslı radyo dalgaları ile denizlerde düşman gemilerini tespit edilebileceğini söyler. Cisimlerden geri yansıyan dalgaların fluoresan ekranlarda görüntülenebileceğini tarif eder. Radarın tanımını yapmıştır. Yine aynı dönemde, “kanatsız uçakların” uzaktan kumanda ile kontrolünün mümkün olduğunu ve bunun bir silah olarak kullanılabileceğini söyler. Bununla ilgili bir tasarımı da vardır.
Bu dönemde Einstein’in enerji ve madde üzerine teorilerine ısrarla karşı çıkan Tesla, enerjinin madde içerisinde değil, uzayda atom partikülleri arasında bulunduğunu söyler.
1928 senesinde Tesla, son patentini alır; “Hava taşımacılığı makinesi”. Parlak tasarımı, hem bir uçağın hem de bir helikopterin özelliklerini taşımaktadır. Mucide göre 350 kg ağırlığındaki bu makine, bir garajdan, ya da bir çatıdan, hatta bir pencereden havalanabilecek ve yaklaşık 1.000 dolar karşılığında kişisel ya da askeri amaçlar için satın alınabilecektir. Bu yeni buluşu bugünkü VSTOL (Vertical Short Takeoff and Landing – dikey kısa mesafede kalkış ve iniş) uçakların ilk icadıdır. Ancak bu buluşu da ticari alana taşınamayan Tesla, prototipi yapmak için finansal kaynak bulamaz.
Savaş karşıtı olan Tesla, dünyadaki savaşlara son verecek teknolojik bir çözüm arar. Tesla’ya göre savaşlar, “sadece makinelerin rol aldığı piyeslere” dönüştürülebilir.
1931 yılında, bir basın toplantısı düzenleyerek, tamamen yeni bir enerji kaynağı keşfetmenin eşiğinde olduğunu söyler. Bu konudaki sorulara şöyle cevap verir: “Bu fikir bende muazzam bir şok olarak belirdi. Şu an söyleyebileceğim tek şey, bu enerjinin kaynağının tamamen yeni ve beklenmedik kaynağı var.” Bu konu aynı yıl Time dergisinin kapağında konu olur.
Savaş bulutları Avrupa’nın üzerindedir. 11 Temmuz 1934’te, NY Times’da yayınlanan bir haberde, Tesla’nın Ölüm Işınından bahsedilir. Bu yeni buluş, düşman uçaklarını 400 km uzaklıktan, yoğunlaştırılmış ışın partikülleri göndererek yok edebilecektir. Tesla, her ülkenin bu ölüm kalkanı denen manyetik kalkana sahip olacağını ve bu durumun savaşları imkânsız kılacağını söyler.
Yine aynı şeyi yapmalıdır; prototip üretimi için finansal kaynak bulmak. Tesla hemen her şeyi dener, ancak finansörlerden ve devlet başkanlarından olumlu yanıt alamaz. Artık Avrupa için savaş kaçınılmaz bir hal almıştır. Tesla, buluşunu tarif eden teknik bir makale yazarak, ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği ve Yugoslavyaya gönderir. Gönderdiği makalede,“Doğal ortam üzerinden dağıtılmamış konsantre enerji yönlendirilmesinin yeni sanatı” adıyla, her ülkenin kendi manyetik savunma kalkanına, görünmez Çin Seddi’ne sahip olabileceğini tarif etmektedir. Bugün “yüklü parçacık ışın silahı” adı verilen cihazın ilk teknik tanımını yapmıştır.
Tesla’nın bu savunma kalkanı, bir ucu atmosfere açık, eşsiz bir vakum odasıdır. Yüksek hızlı hava akımını, silahın ucuna yönlendirerek, yüksek vakum elde etmiş, gerekli pompalama hareketini ise, büyük Tesla tribünü ile elde etmeyi tasarlamıştır.
Tesla’nın birçok ülkeye teknik detaylarını gönderdiği “Ölüm Işını” projesine, en büyük ilgi Sovyetler Birliğinden gelir. Tesla planlarını aktarır ve Rusya’da testler yapılır.
Tesla icadı barış amaçlıdır ve bir anti-savaş makinesidir. Ülke sınırlarında, düşman uçaklarını tespit etmek için tarayacak enerji santrallerine ihtiyaç duymaktadır ve menzili yaklaşık 400 km'dir.
Tesla icadının başka amaçlar için de kullanılabileceğini söyler; uzak mesafelere kablosuz enerji iletimi. Yine bu sistemle, bugün benzer yöntemlerin HAARP projesinde kullanılmaktadır. Atmosferin yüksek tabakalarının geceleri istenilen seviyede aydınlatılabileceğini söyler; gökyüzünde sokak lambaları! Aynı zamanda meteorolojik koşulların radyo dalgaları ile kontrol edilmesi de mümkündür.
Fikirlerinin bazıları, özellikle de enerjinin kablosuz iletimi ve ölüm ışını, diğer bilim insanlarınca “gerçekleştirilemez” olarak değerlendirilmiştir. Tesla, II. Dünya savaşının iyice şiddetlendiği 1943 yılında, son yıllarını geçirdiği New York’ta mütevazi bir otel odasında ölmüştür. Öldüğü günler sonra fark edilir. Son yıllarında güvercinlerle ilgilenmeye başlayan, onlara bakıp tedavi eden Tesla’nın, ölüm ışını icadını iyice mükemmelleştirdiği söylenir.
Tesla’nın ölümünün ardından, özellikle ABD’yi saran endişe ve paranoya dalgaları birbirini izler. Tesla’nın çalışmalarıyla ilgilenen Sovyetler Birliği, manyetik alan konusunda oldukça ilerlemiştir. Tesla’nın otel odasında, teknik dokümanlarından büyük bir kısmı kayıptır, kalanlara ise FBI el koyar. Sovyetler Birliği’nin, ölüm ışını cihazını gerçekleştirmek üzere olduğu ya da geliştirdiği iddiaları, özellikle soğuk savaş döneminde ABD gündemine defalarca gelir.
ABD Hava Kuvvetleri “Nik Projesi” adıyla, Tesla’nın çalışmalarını pratiğe dönüştürmeye çalışır. ABD’nin uzaydan çektiği fotoğraflar, Sovyetler Birliği’nin hiçbir zaman açıklamadığı ölüm ışını projesini gerçekleştirme çalışmalarını tespit etmiştir. Her iki ülke de gizli olarak yürüttüğü projelerinin sonuçlarını açıklamamıştır.
1958 yılında ABD “yüklü parçacık ışın silahı” için büyük bir proje başlatır. Rusya’nın geliştirdiği öne sürülen süper silaha karşı da, 1983 yılında açıkladığı Stratejik Savunma Programı kapsamında füze kalkanı kurmayı hedefler. Yarım yüzyıl süren ve yüz milyonlarca dolar harcanan projeler başarısız olmuştur. “Yüklü parçacık ışın silahı” için yüksek maliyetler ve ışının uzak mesafelere yayabilmeyle ilgili teknik zorluklardan dolayı projeden vaz geçilir. Tesla’nın bu alanda çözümler içeren çalışmalarından hiç faydalanılmadığı görülmüştür.
Tesla, elektrik alanında Edison’dan çok ileri gitmiş ve Edison ile kıyaslandığında çok sayıda ve önemli buluşlara imza atmıştır. Roentgen’den yıllar önce x-ray tekniğini geliştirip fotoğraflar çekmeyi başarmıştır. Radyo alanındaki buluşları ile de Marconi’nin önünde gelir, ki bu konuda Marconi’nin patenti iptal edilmiştir ve radyonun mucidi Tesla’dır. İlginçtir ki, AC akımın mucidinin Tesla olduğu çok açıkken, bazı kaynaklarda Westinghouse, bazılarında ise Edison olarak kayıda geçtiği ortaya çıkmıştır. Bunlar gibi çok sayıda başarı ve yüzlerce patenti olan Tesla’nın, imkânsızlıklar nedeniyle yarıda kalan çok önemli fikirleri, teorileri ve tasarımları bulunmaktadır.
Dünyanın en meşhur bilim insanlarından biri olduğu halde, Tesla neden tanınmaz? Okullarda onun ismine neden rastlanmaz? Birçok elektrik ve elektronik mühendisleri, Tesla’nın ismini anmazlar, onu tanımazlar.
Tesla’nın tanınmamasının nedeni, üniversiteler ve şirketler için çalışmamış olmasıdır; evlenmemiş ve çocuğu olmaması; bir göçmen ve Amerikan vatandaşlığını sonradan almış olması, zaman zaman finansörlükler temin etse de, hep bağımsız çalışmış olması yer almaktadır. Öngörüleri ve imajinasyonuyla hareket ediyor olması da, çoğu zaman diğer bilim insanları ve dönemi tarafından ciddiye alınmamasına neden olmuştur. Önemli nedenlerden biri de, alanında zamanın çok ötesinde olmasıdır; belki de bugünkü zamanın bile ötesindedir. Ancak Tesla’nın tanınmayışının en önemli nedeni, onun ahlaki karakteri ve bilim insanı profilidir. Yaşamı boyunca şöhret ve para peşinde olmamış, aksine bunları reddetmiştir. 1915 yılında Edison ile paylaştığı Nobel ödülünü kabul etmemiştir. Daha sonra da “Edison Madalyasını”.
Bugün'nün değeri ile trilyonlarca dolara karşıt gelen AC akımı anlaşmasını, tasarımı esnasında kendisini destekleyen firmanın zor durumda kalmaması için iptal etmiştir. Rekabet içerisine girdiği, haksızlıklarla karşılaştığı halde, özellikle Edison ve Marconi karşısında, sakinliğini korumuş ve zarif karakterinin inceliklerini sergileyerek tarih karşısında haklı ve kazanan taraf olduğunu göstermiştir.
Son dönemlerde Tesla hakkındaki çeşitli araştırmalarda rastlayabileceğimiz ortak şey, onun devrim niteliğinde buluşları ve müthiş teorileridir. Ancak Tesla’nın pek az bahsedilen bir özelliği vardır ki, bu özelliği onun bilim insanı profiline ve ahlaki gelişimine şekil vermiştir; Tesla önemli bir doğa bilimcisidir. Doğayı gözlemlemiş, onun yasalarını ve işleyiş kurallarını anlamaya ve onu taklit etmeye çalışmıştır. En büyük icatlarından biri olan AC akımı, sikluslar yasası ile ilişkilendirmiş, yine en büyük teorisi kablosuz enerji iletiminde ise, annesi Gea’dan güç aldığı sürece yenilmez olan Antheos’a benzeyen güçlü makinelerin, yerküre üzerinden kablosuz iletilen sınırsız enerji ile beslenmesi üzerine çalışmıştır. Enerjinin uzayın her yerinde var olduğunu söylemiş, madde ile enerji arasındaki ilişkiyi tarif etmeye çalışmıştır.
Tesla yenilenebilir ve doğal enerji kaynağı fikrini ortaya atmıştır. Bu alanda çalışmalarını yaymaya çalışan bir grup, Birleşmiş Milletler Kyoto konferansında projelerini global ısınma ve çevre kirliliği sorunları karşısında çözüm olarak öne sürmüşlerdir. Tesla ismi, uluslararası manyetik alan birimi olarak kabul edilmiştir.
Bugün elektrikli motoru bulunan, Tesla marka arabalar üretilmektedir; "Tesla Roadstar". Belgrad’da bir Tesla müzesi bulunmaktadır, Belgrad Havalimanı'na “Nikola Tesla” adı takılmıştır.
Tesla, tüm uluslar için sınırsız enerji teorisini gerçekleştiremeden Dünya yaşamına veda etmiştir. Dünyamızda savaşlara son verecek, önde gelen devletlerce denendiği bilinen icadını uygulama fırsatı bulamamıştır.
Kablosuz enerji iletimi henüz gerçekleştirilemedi. Bunun için engel nedir, bu konuda neden çalışmalar yapılmamaktadır? Belki bilim henüz yeterli değil, belki henüz bizler hazır değiliz. Belki de bu, enerji üretimini elinde bulunduran güçler için “faydalı” bir yöntem değildir. Ancak bu çalışmaların önünde “bizden” başka ne vardır? Kablosuz enerji iletiminin ve bedava enerjinin, yani bedava gücün var olabilmesi için en büyük engel aşkın gücünün, güce olan aşkı yenebilmesi gerekliliğidir.
Doğadaki ve evrimdeki herhangi bir gelişme, sonraki nesilleri etkiler. Ancak insan için bu her zaman söz konusu değildir. Bireylerdeki büyük gelişmeler, bazen çevresini ve meslektaşlarını çok az etkileyebilmiştir. Buluşları ile çığır açtığı halde, anlaşılmadığı için çalışmaları sürdürülemeyen Tesla’da olduğu gibi.
Tesla üst düzeyde entelektüel ve ahlaki bir kişilik geliştirmiştir; ancak bunu soyu ile, öğrencileri ile, ya da ticari alanda sürdürme konusunda başarısız, isteksiz olmuştur.
Tesla’nın yaşamı, bilim insanı profili ve geliştirdiği kişilik, insanlık için büyük bir deneydir. Doğayı ve doğa kanunlarını çok iyi gözlemleyen, doğayla uyumlu, kendini bilim ticaretinden çok, insanlığın gelişimine adamış bilim insanlarının artabilmesi için, bu deneylerden daha kaç tane yapılması gerekir?
Tesla icatlar ve insanlığın gelişimiyle ilgili şöyle der: “İnsanlığın ilerleyişi mutlak icatlara dayanır. Bu, yaratıcı zihninin en önemli ürünüdür. Onun nihai hedefi, doğanın güçlerini insanın ihtiyaçları için kullanarak, aklın maddesel dünya üzerinde mutlak hâkimiyet kurmasıdır.
” Dünyayı 'kullanılabilir ve iletilebilir' elektrik ile ile tanıştıran Tesla, bu nedenle "modern Prometeus" olarak da adlandırılır. Telanın en büyük çabası, doğanın gizli güçlerini ve bilgisini keşfetmek olmuştur. Evreni, titreşen dalgaların senfonisi olarak adlandıran Tesla, buluşları, gizemli yönleri, dâhice fikirleri, anlaşılmayı beklemektedir.
Günümüzde kullanılan ve nispeten hâkim olduğumuz yüzlerce önemli icadının yanı sıra, bazı önemli teorileri ve çalışmaları vardır ki, bugün için bile anlaşılamamıştır, hala büyük gizemini korumaktadır. Bunlardan bazıları; savaşlara son verecek bir süper savunma kalkanı, elektriğin ve enerjinin kablosuz aktarımı, iyonosfer tabakası kullanılarak, tüm dünyanın aydınlatılabilmesi, neredeyse bedava elektrik, atmosferde sokak lambaları ve meteorolojik koşulların kontrolü, insan bedeninin enerjisi ile çalışabilen araçlar.
Tesla, buluşları ile insanlara servet ve şöhret kazandırıp, parayı ve şöhreti red'etmiştir. Fikirleri ve yaşam şekli ile, sanki başka bir dönemden gelmiş gibidir. Çalışmalarından hiç vazgeçmemiş, hiç yorulmamıştır. Döneminde anlaşılmadığına, buluşlarının bir devrim niteliğinde olduğuna - ikinci endüstri devrimi - günümüz bilim insanlarına ve süper devletlerine nasıl ilham kaynağı olduğuna baktığımızda, Tesla’nın çağının çok ötesinde bir bilim insanı olduğu söylenebilir. O dönemde, neredeyse bilinmez olan elektriğin gizemlerini çözüp, geniş alanlara taşıyarak, elektrik ve elektronik çağını başlatmıştır. Yüzlerce icadının yanı sıra, bugün bile tam olarak hâkim olunamayan yeni bilimsel alanlar açmıştır.
Alternatif akım ve motorları, radyo, radar, fluoresan, x-ışını, uzaktan kumanda, kablosuz iletişim Tesla’nın akla ilk gelen icatlarındandır. Tesla olmadan alternatif akımın ve buna uygun çalışan motorların, televizyonun, MR’ın (Manyetik Rezonans Görüntüleme), robotların, faks makinesinin ve daha birçok buluşun mümkün olamayacağını söyleyebiliriz.
800'ü patentli yaklaşık 1000’e yakın icadı olmasına rağmen, bu deha günümüzde pek tanınmamaktadır. Yaşamı boyunca birçok engel ile karşılaşan Tesla’nın en büyük çabalarından biri, çalışmalarını sürdürebilmek için finansal kaynak araması olmuştur. Fikirleri ile döneminin çok ötesinde olan, dolayısıyla anlaşılamayan, çoğu zaman yalnız ve maddi sıkıntılar içinde kalan bu deha, son yıllarını New York’ta geçirmiş, bir otel odasında 7 Ocak 1943’te Dünya yaşamına veda etmiştir.
Nikola Tesla´nın Buluşları (Patenti Alınmış olanlar)
• Alternatif Akım/Elektro Manyetik Motor: 1890
• Alternatif Akım Motoru: 1890
• Alternatif Akım Jeneratörü: 1891
• Hava Taşıma Aygıtı: 1928
• Yüksek Frekans Akım Üretme Aygıtı: 1897
• Ozon Üretme Aygıtı: 1896
• Radyant Enerji Kullanma Aygıtı: 1901
• Elektrik Enerjisini İletme Aygıtı: 1900-1901
• Elektrik Makineleri için Armatür: 1889
• Doğal Ortamlar Elektrik İletişim Sanatı: 1889-1905
• Elektro Manyetik Bobin: 1894
• Dinamo Elektrik Makinesi için Komütatör: 1886-1888
• Elektrikli Ark Lambası: 1886
• Elektrik Devre Kontrolörü: 1898
• Elektrik Jeneratörü: 1894
• Elektrik Ampülü: 1891
• Elektrik Motoru: 1889
• Elektrikli Demiryolu Sistemi: 1894
• Elektrik Kondansatörü: 1881-1886
• Elektrik Kondaktörü: 1894
• Gaz Motorları için Elektrikli Ateşleyici: 1898
• Elektrometre: 1891-1894
• Elektrik Transformeri: 1897
• Elektrik Güç İletişimi: 1888-1893-1894
• Elektro Manyetik Motor: 1888-1889-1890
• Akım Ölçer: 1921
• Sıvi İtici Güç: 1914
• Çeşme: 1914
• Frekansmetre: 1922
• Aydınlatma Projektörü: 1918
• Elektrik Osilasyonlarını Ölçmek: 1901
• Hava Taşımacılığı Metodları: 1928
• Elektrik Gücünü İletme Metodları: 1889
• Sinyal Metodları: 1903
• Pyromanyetik Elektrik Jeneratörü: 1890
• Karşılıklı Motor: 1894
• Alternatif Akım Regülatörü: 1888
• Elektrikli Gemi Güncesi: 1919
• Hız Ölçer: 1916-1918
• Buhar Motoru: 1894
• Elektrikli Aydınlatma Sistemi: 1891
• Termo-Manyetik Motor: 1889
• Türbin: 1913
Bazı Kavramların Kısa Açıklamaları:
İyonosfer: Atmosferin elektromanyetik dalgaları yansıtacak miktarda iyonların ve serbest elektronların atmosferin yere yakınlık olarak altıncı katmanı.
Vedik: Vedalar - Antik Hindistan kökenli, Sanskrit yazınının en eski örneklerini oluşturan kutsal metinler ile ilgili.
Kozmogeni: Evreninin kökenini ve gelişimini inceleyen bilim.
Ether: Bazı fizikçiler tarafından evreni doldurduğu varsayılan bir tür enerji.
Aura: Canlıların bedenlerinden yayıldığı düşünülen bir tür ışınımla oluşan, Kirlian fotoğrafçılığı ile görüntülenebilen enerji alanı.
Kaynaklar:
1- My Inventions – Nikola Tesla
2- Nikola Tesla Colorado Springs Notes – Nikola Tesla
3- Prodigal Genius – Biography of Nikola Tesla – John J. O’Neill
4- www.pbs.org
5- Tesla: Man Out of Time – Margaret Cheney
6- Tesla Master of Lightning – Margeret Cheney Robert Uth
Kaynak:
dergi.aktiffelsefe.org
Yazı kaynağı : www.infethiye.net
Dr. Arman Afrashi
"Şimdiki zaman onlara ait olabilir, ama gelecek, ki ben hep bunun için çalıştım, bana ait."
-Nikola Tesla
Sırp asıllı Amerikalı mucit ve bilim insanı Nikola Tesla, elektriğe ve elektromanyetizmaya doğuştan gelen yatkınlığıyla yaşadığı dönemde hem bilime, hem de evlerdeki günlük hayata damga vurmuş bir isim. Tesla'nın icat ettiği birçok buluş ve geliştirdiği birçok prensip günümüzde halen kullanılmakta. 10 Temmuz 1856'da Avusturya İmparatorluğu sınırları içindeki Smiljan köyünde doğan Nikola Tesla, dalgalı bir eğitim dönemi geçirdi. Papaz olan ve oğlunun da bir papaz olmasını isteyen babasının istekleri aksine, Nikola Tesla Avusturya İmparatorluğu içindeki farklı şehirlerde farklı okullara gitti, farklı üniversitelerde ders aldı ve farklı işlerde çalıştı. Bu yıllarda elde ettiği teknik bilgiler ve iş deneyimi, ileriki yıllarda kariyerine, daha da önemlisi hayallerine yön verecekti.
Alternatif Akım
1884'te New York'a taşınan ve çalışmalarına burada devam eden Tesla, burada Edison'la çalışmaya başladı, fakat Edison'un Tesla'nın alternatif akım sistemlerine ilişkin buluşlarına mesafeli durmasıyla iki bilim insanı çok geçmeden yollarını ayırdı. Edison'dan önce ABD'de hiçbir evde elektrik yoktu; dolayısıyla elektriğin evlere girmesi, Edison'un geliştirdiği doğru akım sistemiyle mümkün olmuştu ve Edison ekonomik kaygılardan dolayı bu sistemi değiştirmek istemiyordu. Yeni çeşit elektrik motorları ve jeneratörleri üzerinde çalışmaya başlayan Tesla, çok geçmeden alternatif akım sistemini geliştirdi. Tesla'nın geliştirdiği üç fazlı alternatif akım indüksiyon motoru, elektrik enerjisini mekanik enerjiye, doğru akıma göre çok daha başarılı bir şekilde çeviriyordu. Ayrıca alternatif akım daha yüksek voltaj üretmeyi mümkün kılıyor, elektriğin çok daha uzağa, çok daha ucuz bir şekilde taşınmasını mümkün kılıyordu. Edison'la yollarını ayıran Tesla, geliştirdiği alternatif akım üreteçleri, transformatörleri ve motorlarına ilişkin buluşlarının patentlerini 1885 yılında George Westinghouse'a sattı. Böylece alternatif akımı yaymaya çalışan Westinghouse ve Tesla, doğru akım sistemlerinde ısrar eden Edison ile doğrudan rakip oldu. Bu rekabet kısa sürede büyük bir ticari savaşa dönüştü; hatta bu dönem "Akım Savaşları" olarak anılır oldu. Chicago'daki 1893 Kolomb Dünya Fuarı, Akım Savaşları için önemli bir muharebe oldu: Westinghouse ve Tesla, Edison'a kıyasla çok daha ucuz bir teklif vererek fuardaki Elektrik Pavyonu'nu aydınlatırken bütün dünya alternatif akımın bu başarısına tanık oluyordu. Zaman içinde alternatif akımın güvenilir, ucuz ve başarılı olduğu kabul edilir oldu nihayet dünyaya kanıtlanmış oldu ve doğru akım sistemleri kademeli olarak terk edildi. Niagara Şelaleleri'nde 1896 yılında kurulan elektrik santrallerinde de alternatif akım kullanıldı (burada akan sudan elektrik üretmek Tesla'nın çocukluk hayaliydi) ve burada üretilen elektriğin Buffalo kentine iletiminde de Tesla'nın geliştirdiği sistemler kullanıldı.
Alternatif akım, Tesla'yı kimi kaynaklara göre dünyanın en zengin insanı yapabilecek bir buluştu. Westinghouse ve Tesla arasındaki kontrat, Tesla'nın üretilen enerjiyle doğru orantılı olarak para almasını öngörüyordu (ve Tesla birim başına oldukça yüksek bir rakam alıyordu). Alternatif akımın büyük başarısı yüzünden Westinghouse'un, Nikola Tesla'ya oldukça büyük bir miktar borcu olmuştu. Bu mali yük o kadar büyüktü ki Westinghouse Electric Company 1907'de batma noktasına geldi. George Westinghouse sorunu çözmek için Tesla ile konuşunca, sonradan çokça anlatıldığına göre Tesla kontratı yırttı ve alacaklarından vazgeçti.
Kablosuz Enerji
Tesla çalışmalarını daha sonra kablosuz enerji üzerine yoğunlaştırdı. 1891'de patentini aldığı Tesla bobini ile kısa mesafede enerjiyi kablosuz şekilde taşımayı başardı. Temelinde yükseltici bir transformatör olan Tesla bobini, çok çok yüksek gerilimler elde etmeyi mümkün kıldı. Tesla, kendi adını verdiği bu indükleme bobinlerini elektrikle aydınlanma, yüksek frekanslı alternatif akım ve özellikle kablosuz elektrik iletimi gibi alanlardaki deneylerinde kullandı. O dönemde Alman bilim insanı Heinrich Rudolf Hertz'in çalışmalarından etkilenen bir grup bilim insanı, radyo dalgalarıyla ilgili deney ve araştırmalarını yoğunlaştırmıştı. 1889 yılındaki Paris Fuarı'nda Hertz'in çalışmalarıyla yakından tanışan Nikola Tesla da bu insanlardan biriydi. Tesla 1893 yılında, yani Guglielmo Marconi'nin buluşundan iki yıl önce, yeterli teknik donanım ve bilimsel birikimle radyo dalgalarıyla iletişim üzerinde yoğunlaştı, fakat bulduklarını haberleşme yerine elektriğin kablosuz aktarımı üzerine yoğunlaştırdı. 1898 yılında New York'taki Madison Square Garden'daki bir süs havuzunda ufak bir botu radyo dalgalarıyla hareket ettirerek bir alıcı ve verici arasındaki iletişimi sağlayan ilk kişi oldu. Yani daha basit bir dille uzaktan kumandayı icat etti ve patentlerine bir yenisini ekledi. "Teleotomaton" adını verdiği bu icat, bütün radyo prensiplerine, uzaktan elektrik hareketine, hatta bir de robota sahipti. Marconi 1901 yılında "Kablosuz Telegrafi Aparatı"nın patentini aldı, fakat 1943 yılında bir ABD Yüce Mahkemesi kararı, "Marconi'nin patentinin Lodge, Tesla ve Stone'un buluşlarına bir ekleme yapmadığını" söyleyecekti. Tesla 1899'da Colorado Eyaleti'ndeki Colorado Springs'e taşınarak yüksek voltaj/yüksek frekansla ve kablosuz enerjiyle ilgili araştırmalarına devam etti. Tesla, Dünya'nın kendisini ve atmosferi kullanarak elektriği global olarak taşıyabileceğine inanıyordu. Gerçekten de metrelerce ötedeki lambaları kablo kullanmadan yakabiliyordu. Tesla, buradaki yaklaşık iki yıllık deneylerinin sonunda New York'a Dünya'nın "elektrik titreşimleriyle hayatta olduğuna" ve elektriği sadece yeryüzünü ve gökyüzünü kullanarak aktarabileceğine ikna olmuş bir şekilde döndü.
Kablosuz Global İletişim ve Enerji Sistemi
1901 yılında New York'ta kariyerindeki en büyük başarısızlık olacak olan Wardenclyffe Kulesi projesine başladı. Tesla'nın amacı, New York'taki kuleden İngiltere'ye ve Atlantik Okyanusu'ndaki gemilere telgraf mesajları, ses, hatta görsel ve elektrik iletmekti. Yükseklikleri 90 ila 180 metre arasında değişen kuleler inşa edilmesini öngören proje, başarılı olduğu takdirde bölgeyi dünyanın iletişim merkezi yapacaktı. Tesla, tam anlamıyla olmasa da ünlü iş adamı J.P. Morgan'ı projeyi desteklemeye ikna etti. Fakat masrafın sürekli artması, Marconi'nin telegraf mesajlarını çok daha ucuza iletebilmesi (J.P. Morgan projenin en çok bu kısmıyla ilgileniyordu) ve Tesla'nın zaman içinde güvenilirliğini yitirmesi sebebiyle (uzun süre Colorado Springs'te uzaydan bir radyo mesajı aldığını iddia etmişti) proje terk edildi. Tesla, internetin ilkel bir versiyonu sayılabilecek ve "tamamlandığı takdirde dünyayı yüzyıl ileriye taşıyacak" projesini gerçekleştirebileceğinden emindi, fakat onun yerine Wardenclyffe Kulesi'nin sökülüp, elde edilen hurdanın borçlarını kapatmak için kullanılmasını izlemek zorunda kaldı.
Tesla 7 Ocak 1943'te, bir süredir yalnız yaşadığı New Yorker Hotel'deki odasında öldüğünde 87 yaşındaydı. Arkasında bugün hâlâ geçerliliğini koruyan icatlar, sistemler ve prensipler bıraktı. Örneğin bu yazıyı okuduğunuz ekran, enerjisini, temelini Tesla'nın oluşturduğu modern elektrik üretim ve dağıtım sistemlerinden alıyor. Yüzlerce buluşuyla 20. yüzyıla yön veren bu büyük mucitin adı, ölümünden 17 yıl sonra 1960 yılında Uluslararası Birimler Sistemi'nde (SI) "tesla" olarak magnetik akım yoğunluğu birimine verildi.
Yazı kaynağı : armanafrashi.com
TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ
TEKNOLOJİLER VE MUCİTLERİ
Hayatımızı kolaylaştıran, insanlık için çalışan, bizlere örnek olması gereken insanları tanıyalım.
TELEVİZYON - John Logie Baird
1888 Helensburgh, İskoçya - 1946 İngiltere
Televizyon, 1923 yılında John Logie Baird tarafından İngiltere´nin Hastings kasabasında icat edilmiştir. İlk televizyon görüntüsü ise yine Baird tarafından 1926 yılında yayınlanmıştır. Baird icat ettiği televizyona "Stokey Bill" adını vermiştir.
TELEFON - Alexander Graham Bell
1847 Edinburgh, İskoçya - 1922 Baddeck, Kanada
Telefon, 1876 yılında Alexander Graham Bell tarafından icat edildi. Telefonda hemen hemen her gün kim bilir kaç kez kullandığımız ALO sözcüğü, gerçekte Bell´in sevgilinin adının "kısaltılmış" biçimidir. Alexander Graham Bell´in sevgilisinin "tam adı" "Alessandra Lolita Oswaldo" dur. Bell´in buluşundan önce, bir mesajı en hızlı iletmenin yolu, Mors alfabesiyle telgraf hatlarından ulaştırmaktı. İlk telefon şirketi olan "BELL" 1877 yılında kuruldu.
RADYO - Guglielmo Marconi
1874 Bologna, İtalya - 1937 Roma, İtalya
Radyo, 1898 yılında Guglielmo Marconi tarafından icat edildi. İlk keşif şu şekilde gerçekleşti: Marconi bir gemide geliştirdiği radyo ile kıyıda bulunan hizmetçisine kablosuz telgraf aracılığıyla 3 tane S harfi yolladı. Marconi´nin asistanı da sinyali aldığı zaman ateş edecekti. Marconi 3 S´i yollama komutunu verdiğinde yeryüzünde ilk defa radyo dalgaları yayıldı, 3 S uzayda dolaştı, dolaştı ve alıcıya ulaştı. Alıcıya ulaştığını gören hizmetçi Mignani tetiği çekti. Deney başarılıydı. Böylelikle ilk radyo da pratik olarak çalışmış oldu.
PİL - Alessandro Volta
1745 Como, İtalya - 1827 Como, İtalya
Volta, tuzlu su çözeltisinin iki ayrı uç kısmına çinko ve bakır metal parçalarını yerleştirmiş ve elektrik akımını elde etmiştir. 1801 yılında gerçekleşen bu keşif Volta Pili olarak bilinir.
AMPUL - Thomas Edison
1847 Ohio, ABD - 1931 New Jersey, ABD
Edison, 1880 yılında kömürleşmiş bambu lifinden 40 saate kadar dayanan ampulünü yaptı. Edison´un ampullerindeki sorun filaman telinin ömrünün kısa olmasıydı. Kullandığı karbon lifleri 2675 C ´de ışık saçıyordu. Bu karbon lifleri kısa sürede buharlaşarak inceliyor ve kopuyordu. Çözüm düşük sıcaklıktı, fakat buda az ve loş ışık demekti. Diğer mucitlerde çalışmalarını sürdürdüler. Fakat hiçbir mucit bugün kullandığımız ampulu icat edemedi. Nihayet 1906-1910 yıllarında General Electric Firması ve William Coolidge bugünkü modern ampullerde kullanılan tungsten filamanlı ampulü geliştirdiler. İşte o gün bu gündür bu ampulleri kullanıyoruz.
CEP TELEFONU - Martin Cooper
1928 Chicago, ABD -
Cep telefonunun mucidi Amerikalı Martin Cooper´dır. Motorola şirketinde mühendis olarak çalışırken 1973 yılında ilk cep telefonunu geliştiren Martin Cooper, "İlk cep telefonları bir kilo´dan ağırdı, bataryası 20 dakikadan fazla dayanmıyordu ancak bu, telefonların uzun süre elde tutulmaması açısından iyiydi" demiştir.
KLİMA - Willis Haviland Carrier
1876 New York, ABD - 1950 New York, ABD
17 Temmuz 1902´ de dünyanın ilk klimasının tasarımlarını tamamladı. Klima, matbaanın ısı ve nem oranını hassasiyetle denetleyen 30 tonluk bir makinaydı. Dünyanın ilk modern kliması Willis Haviland Carrier tarafından geliştirilmiş olup bu konudaki ilk patent belgesi de aynı kişi tarafından 2 Ocak 1906 tarihinde alınmıştır.
FOTOKOPİ MAKİNESİ - Chester Carlson
1906 Washington, ABD - 1968 New York, ABD
İlk fotokopi makinesini (elektrostatik fotokopi makinesi) 1938 yılında Chester Carlson tarafından icat edilmiştir. Bu buluşa daha sonra eski Yunan'da kuru ve yazma anlamlarına gelen kelimelerin birleşiminden Xerografi adı verildi. Fotokopi makineleri sayesinde gerekli dokümanları çoğaltmak kolaylaşmış oluyordu. Bu da büyük bir işgücü kazanımı anlamına gelmekteydi.
DİZÜSTÜ BİLGİSAYAR (LAPTOP) - Adam Osborne
1939 Bangkok, Tayland - 2003 Kodaikanal, Hindistan
İlk dizüstü bilgisayar olan OSBORNE 1, Adam Osborne tarafından Nisan1981 yılında geliştirildi. 10,7 kiloluk bilgisayarın ekranı sadece 12,7 cm (5 inç) genişliğindeydi. 64 Kb'lık hafızası, 4 Mhz işlemcisi olan dizüstü bilgisayarın fiyatı 1800 dolardı.
BİLGİSAYAR – Konrad Zuse
1910 Berlin, Almanya – 1995 Hünfeld, Almanya
Bilgisayarın icadı tek bir kişiye indirgenemedi ama çoğu kişiye göre Konrad Zuse´un icat ettiği makine Z1, bugünkü bilgisayarlara bizi yaklaştıran icattı. Konrad Zuse, 1936 yılında ilk programlanabilir mekanik aleti icat etti. Bu makine, hesap makinelerinde kullanılan bazı temel elementlerle yaratıldı. Konrad Zuse daha sonra Z2 ve Z3´ü de geliştirdi.
1941 yılında yarattığı Z3 ile, dünyada tam otomatik, yazılımla yönlendirilen, programlanabilen, sayısal ve aritmetik hesaplamayla çalışan ilk bilgisayarı icat etmiştir. Gerçek anlamda bilgisayarlar Berlin'de Zuse tarafından geliştirilmiştir. Onun yaptığı bilgisayar, elektron lambalarından oluşuyordu ve aynı yıllarda Business Machine Corporation adlı firmanın yaptığı otomatik bilgisayardan çok daha hızlıydı.
FARE - Douglas Engelbart
1925 Oregon, ABD – 2013 California, ABD
Douglas Engelbart´ın amacı, bilgisayarın sadece deneyimli bilim adamları tarafından kullanılan ulaşılmaz oyuncak değil, herkesin kolayca kullanabileceği bir yardımcı haline gelmesine ön ayak olmakmış. Profesör Engelbart, ilk mouse örneğini 1963′te hazırlamış. İki tekerlekli bu tahta alet, 1970′te "görüntüleme sistemleri için X-Y yer gösterici sistem" adıyla patent almış.
Q KLAVYE (Daktilo) – Cristopher Latham Sholes
1819 Pennsylvania, ABD – 1890 ABD
Gerçek anlamda ilk daktiloyu ve günümüzde halen kullanılan Q klavyeyi icat eden mucittir. 1867'de icat ettiği yazı makinesinin mekanik harf kollarından herhangi ikisi aynı anda kağıda doğru havalandığında sıkışmaya neden olduklarını fark eder. Bu sorunun çözümü için kullanıcının yazım hızını yavaşlatmak üzere harflerin yerlerini alabildiğine karıştırarak en çok kullanılan harfleri elin en zon ulaşabileceği yerlere yerleştirmeyi uygun görür ve Q Klavye adını verdiğimiz harf dizilimi ortaya çıkar.
F KLAVYE – İhsan Sıtkı YENER
1925 Afyon, Türkiye – 2016 İstanbul, Türkiye
İhsan Sıtkı Yener, 1946 yılında öğretmenliğe başladığı sırada, Türk dilinin özelliklerine göre yapılmış bir daktilo icat etme çalışmalarına başladı. "On parmak için ideal Türk Klavyesi"ni 20 Ekim 1955 yılında kabul ettirdi ve 1974 yılında tüm daktiloların F klavye olmasını sağladı.
OTOMOBİL – Karl Friedrich Benz
1844 Karslruhe, Almanya – 1929 Ladenburg, Almanya
Benzinle çalışan otomobilin mucidi olarak bilinir. Benz 1885´te dünyanın satmak amacıyla üretilen ve benzin motoruyla çalışan ilk otomobili olan Motorwagen´i üretti. Üç tekerlekli, önden döndürülen bu arabada motor arka tarafta, yolcuların tam altındaydı. Diğer icatları arasında, karbüratör, gaz/fren sistemi, bir pilden elektrostatik kıvılcımlanmayla ateşleme sistemi, buji, debriyaj, vites değiştirme sistemi ve radyatör vardır.
HELİKOPTER – İgor Sikorsky
1889 Kiev, Ukrayna – 1972 Connecticut, ABD
Doktor olan ama çalışmayan annesi tarafından eğitim almıştır. Bundan dolayı da okula gitmemiştir. Annesi özellikle kendisine Lonarda da Vinci gibi olması için sanat konusunda eğitim veriyordu. Oğlunun da ileride önemli bir adam olmasını istiyordu. Annesinin bu çalışmaları sonuç vermiş olacak ki Igor Sikorsky daha 11-12 yaşındayken defterine uçan nesneler çizip, bunları boyuyordu. 1939´da icat ettiği ve günümüzde halen kullanılmakta olan Sikorsky tipi helikopterlerin mucidi olmasının yanı sıra dünyadaki ilk helikopterin de mucididir. İcat etmiş olduğu helikopterler neredeyse tüm dünya tarafından kullanılmaktadır.
X IŞINLARI (RÖNTGEN) – Wilhelm Conrad Röntgen
1845 Remscheid, Almanya – 1923 Münih, Almanya
X ışınları ya da Röntgen ışınları, 0.125 ile 125 keV enerji aralığında veya buna karşılık, dalga boyu 10 ile 0,01 nm aralığında olan elektromanyetik dalgalar veya foton demetidir. 1895´te Wilhelm Röntgen tarafından bulunduğundan sıkça Röntgen ışınlarından söz edilir. Röntgen ışınları ışığa benzeyen fakat gözle görülmeyen, oldukça delici özellikli bir salınımdır. Röntgen ışınlarına X ışını da denir. X ışını tabirini ilk olarak bu ışınları keşfeden fakat özelliklerini tam bulamayan Wilhelm Conrad Röntgen, "bilinmeyen" anlamında kullanmıştır.
CD – Norio Ohga
1930 Shizuoka, Japonya – 2011 Tokyo, Japonya
Compact Disc 1970 yılında Sony ve Philips tarafından ayrı ayrı geliştiriliyordu. Bu iki firma 1979'da ortak çalışma kararı aldı. Sony'nin niyeti daha prototip bir ürün çıkarmak, Philips'inki ise daha uzun kayıt süresi elde etmekti. O dönem Sony Başkan Yardımcısı olan Norio Ohga, bu disk'İn 16 bit ve 44000hz formatında olmasını önerdi ve bunda ısrar etti. Çünkü en sevdiği eser olan Beethoven'ın 9.senfoni'sinin tek bir CD'ye sığmasını istiyordu. İlk CD 1982 yılında Sony firmasında çalışan Norio Ohga tarafından icat edildi.
Kaynak: www.eba.gov.tr
Yazı kaynağı : silifketokiortaokulu.meb.k12.tr
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.